Craig Mcgill – Futbolun Karhanesi

Bir kitap yazmak futbol oynamaya çok benzer. Çoğunlukla bir kişi bütün övgüyü toplar, ama onun arkasında birçok iş yapıp aynı derecede takdir edilmeyen birçok insan vardır. Bu durumu değiştirmek için ilk olarak bu kitapla ilgili yorum yapmaya ve benimle konuşmaya zaman ayıran herkese teşekkür edelim. Bu insanlann birçoğunun adı bölümlerin içinde geçiyor, bu nedenle tekrarlamaya gerek yok. Benimle isimsiz olarak konuşan ve yaptığının tam karşılığını alamayanlara da teşekkür ederim. Vision’dan kitabı hazırlayan ekipte yer alan Sheena Dewan, Ellen O’Donoghue ve Stella W ood’a kahve, sabır, ilham ve ödemeler için teşekkür ederim. Bu kitaba gelecek tüm övgüler onların hakkıdır ve hatalar bana aittir. Vision’m yanı sıra, bir maçı VIP tribününden izlememi sağlayan Rob Bruce ve Tennents Lager’a, Fransa Dünya Kupası tecrübesini yaşamama olanak tanıyan Time dergisine ve Neil McCarthy’ye, ayrıca Euro 2 0 0 0 ’i izlememe yardımcı olan Stirling Konseyi’nden Corrie McChord’a ve Avrupa Parlamentolar Bölgesi’ne teşekkür ederim. 8 Craig McGill Saha dışında ise, beni buraya getiren ve tek parça halinde tutan annem Ann ve üvey babam Brian’a, beni ilk kez futbol maçına götüren ve soğuk havayla ilgili tüm sızlanmalarıma rağmen bana tahammül eden babam Jamie ve halam Sally ye teşekkürler. Ayrıca, futbol önerilerinde bulunan ve kızıl saçlı bir futbolcunun Venezüellalı olmasının ne kadar tuhaf olduğu gibi durumları açıklayan Eddie Burns, David Henderson, Greg Morton, John Cole ve Robbie Lochrie’ye de teşekkürler. Cesaretlendirmeleri, yardımları ve yorumları sebebiyle Phill Kennedy, Ewan Dryborough, Iain Hepburn, Daniel Gilbert, Peter Burns, Angela Fullerton, Stephen Colligan, Bill MacDonald’a, Neil ve Ewan Mclntosh’a da teşekkür etmek isterim. Pat Connolly’ye de beni cesaretlendirdiği ve bana ilham verdiği için teşekkür ederim. Yirmi dört saatlik kesintisiz desteği ve yardımı nedeniyle ve bunun yanında ofsaydın ne olduğunu bir erkekten daha iyi açıklayan ilk kadın olduğu için Karen Watson’a teşekkürler. Ayrıca futbolun ne olduğunu bir tümceyle en iyi bir biçimde toparlayan Marty McMullen’a da teşekkür ederim. Bu tümce kitabı başlatan tümce oldu.


Son olarak, eğlence ve tutkuları için her iyi futbolcuya ve alkışları, alayları ve şakaları için tüm iyi futbol izleyicilerine teşekkür ederim. Bu kitap herkesten çok sizin için, öyleyse sözü daha fazla uzatmadan başlama vuruşunu yapalım. Craig McGill Giriş “Ojogo bonito”, Brezilya’da söylendiği gibi, güzel oyun. Dünyada bu kadar tutku uyandıran başka hiçbir oyun yoktur. Amerikalılar beysbol ya da basketbol turnuvalarına Dünya Serisi ya da Dünya Şampiyonası gibi isimler verebilirler, ancak futbol gerçek anlamda tek küresel oyundur. Amerikan futbolu istatistiklerle ilgilenirken, gerçek futbol aşkla, tutkuyla ve macerayla ilgilenir. Herkesin yüksek sesle anlattığı bir golü, bir ânı, bir takımı (doğal olarak 1970’in Brezilya’sı) vardır. Futbol, bar sınavlarına ilham veren bir oyundur (Soru: Gamalı haçın dalgalandığı Britanya stadyumları hangileridir? Cevap: Almanya ile İngiltere ve tskoçya arasında 1935 ve 1936’da oynanan dostluk maçları sırasında White Hart Lane ve Ibrox stadyumları). Futbol, erkeklerin seksten daha önemli bulabildikleri bir oyundur (bir teletekst araştırmasına göre erkekler futbolla ilgili şeyler okumayı bile seksin önüne koyuyorlar). Futbol neşeye ilham verir (Prens Philip Arsenal seyircilerine formanın üzerindeki logo nedeniyle kulübün adının Dreamcast olup olmadığını sorması gibi). Yani, futbol ilham verir. Birçok kişi için, Bili Shankly’nin futbolun yaşamdan ve ölümden daha önemli olduğuna ilişkin sözü doğru­ 10 Craig McGill dur. Futbolun çok sayıda kadın fanatiği de olabilir ancak onlar sonuçta, tuttukları takımın sezonluk biletini almaya yetecek kadar paraları olduğundan emin olabilmek için neredeyse her şeyden tasarruf eden yetişkin erkeklerden daha mantıklıdırlar. Gerçek taraftarlar yeni bir hocayı ya da oyuncuyu bir an olsun görebilmek için saatlerce yağmurun altında beklerler. Hiç kimse bunu Microsoft’un ICI’ın ya da diğer uluslararası şirketlerin imza törenlerinde yapmaz.

Karşılaştırma yapılabilecek tek şey kraliyet ailesi ile ilgili tutumdur ve bazen futbolculara daha fazla saygı duyulur. Futbolu soyluluktan ayıran şey futbolda seçkincilik olmamasıdır; ancak doğuştan asil olunabilecekken, herkesin bir futbolcu olma potansiyeli vardır. Futbol halkın oyunu olarak ortaya çıktı ve geçmişteki kraliyet yasaklarına, düşük katılım oranlarına, kötü planlanmış kurallara, değişen topluma ve savaşa rağmen ayakta kaldı. Her türlü etkinliğin bir servete mal olabileceği bir çağda futbol basit bir oyun olarak kalmaya devam ediyor ve hâlâ ucuz bir oyun olabilir. Gereken şeyler sadece kale direği olarak kullanılacak tuğlalar ve top olarak kullanılacak yuvarlak bir nesne. Eski dönemlerde boş teneke kutulan kullanılırken, Brezilyalılar top kontrollerini mandalinalarla oynayarak geliştirirlerdi. Futbolun, herhangi bir Hollywood ürününden daha fazla yan ürünü vardır. Bilgisayar oyunları milyonlarca satmaktadır, formalar Adidas ve Nike gibi şirketler için büyük bir gelir kaynağıdır. Hattâ futbolla ilgili, Subbuteo gibi bacaklardan çok el ve parmakların kullanılmasını gerektiren oyunlar ortaya çıkmıştır. Futbol her yerdedir. Amerika, Avustralya ve Uzakdoğu’da bile gün geçtikçe daha fazla yaygınlaşmakta, 12 yaş altı çocuklar diğer tüm sporlardan daha çok düzenli futbol oynamaktadırlar. Aynca futbol, Amerikan lise ve kolejlerindeki spor programlarında giderek yaygınla­ Futbolun Kârhanesi 11 şıyor ve yavaş yavaş diğer sporlar kadar ciddiye alınmaya başlıyor. Avrupa, Güney Amerika ve Afrika’da ise durum daha farklı. Buralarda futbol baskın spordur; on yıllardır böyle oldu ve gelecekte de böyle olacağa benzer. Ancak, eğer durum buysa bu kitaba ne gerek vardı? Eğer futbol büyüyorsa ve halkın oyunuysa her şey yolunda mı demektir? Birçok ülke futbolu kendilerinin başlattığını öne sürer.

Yıllar boyunca Ingilizler futbolun İngiltere’de başladığını öne sürerken Güney Amerikalılar, Asyalılar, Iskoçyalılar ve lspanyollar da kendilerine bir ölçüde pay çıkarmaya çalıştılar. Futbolu kimin icat ettiği aslında pek mesele değil, çünkü takımına ya da milliyetine bakmaksızın eğer bir futbol fanatiğiyle konuşursanız futbolun onların oyunu olduğunu düşündüklerini keşfedersiniz ve onlara tuttukları takım hakkında bir şeyler sorarsanız, o takım onların takımıdır. Halka açılma döneminden önce bile, başkan ya da yöneticiler değil, taraftarlar kulübün sahibiymiş gibi hissediyorlardı. Taraftarlar oyunun ve tuttuklan takımın kendilerinin olduğunu hissederler ve kulüplerinin onlardan alınması birçoğu için anlam ufkunun dışındadır. Ancak, taraftarlar oyunun nasıl oynandığıyla ilgili bir söz hakkına sahip değiller. Onlar göz ardı edilen tüketiciler. “Paranız için teşekkürler, haydi şimdi yolunuza” tavrı oyunun yüksek kademelerinde yer alan birçok kişinin tavrıymış gibi görünüyor. Oyunu kontrol eden yöneticiler taraftarlara kırmızı kart gösteriyor. Taraftarların önemli olduğunu söyleyebilirler, ancak taraftarlar değil, onların parası önemlidir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir