Doroty Sayers – Banyodaki Ceset

Taksi Piccadilly meydanına gelince, Lord Peter elini alnına vurdu ve: — «Hay Allah!» diye söylendi, a Şoför! Durur musun bir dalajka!» Bir otobüsle bir bisikletliyi sollayıp Lower Regent Caddesine sapmak üzere olan şoför, yüzünü buruşturdu. Başım hafifçe çevirdi. Lord Peter, «özür düerim ahbap!» dedi. «Evde bir şey unuttum… Geri dönebilir misiniz acaba?» — «Nereye dönecektik, Savile Kulübüne mi?» «— Hayır. Biraz daha öteye. Piccadilly Caddesi, 110 numaraya…» Adam, «Bilmem ki nasıl etsek…» diye homurdandı. «Halbuki işiniz aceleye benzerdi…» — «Haklısınız muhakkak… Buradan dönüş biraz güç olacaktır ama, ne yapalım arjık, bakıverin bir çaresine!» www.cizgiliforum.com B E Y D A B A Taksi, bir trafik memurunun sert bakışları arasında yarım tur edip döndü. Lord Peter’in ikinci katında oturduğu dokuz katlı lüks bina, Green Park’m karşısındaydı. Kapıyı açarken, Lord Peter uşağının sesini duydu. Emektar uşak telefonla konuşmaktaydı: — «Oh, bir dakika, düşes hazretleri, bir dakika! Beyefendi geri döndü… Ayrılmayın lütfen!» — «Bunter! Hayrola, ne oluyor?» — «Anneniz Denver’den telefon ediyor… Kendilerine sizin bir müzayedeye gittiğinizi söylemekle meşguldüm. Ama o sırada anahtarınızın kilitte döndüğünü duydum…» — «Pekala Bunter, pekâlâ! Sen şu katalogu arayıver! Ya yatak odamda, ya çalışma masamın üzerinde unutmuş olacağım…» Sonra Lord Peter, gevşek bir tavırla telefon ahizesinin önündeki sandalyeye oturdu. — «Alo! Alo! Hayrola, anne? Ne var?» Düşesin sesi, «Oh, hele şükür!» diye cevap verdi. «Seni bulamayacağım diye öyle korkuyordum ki.. > — «Az daha bulamayacaktın zaten. Söyle bakalım, ne var?» — «Oh, sorma evlâdım, sorma! Çok garip bir şey… Sana haber vermeyi uygun buldum. Bay Thipps’i tanırsın, değil mi?» Lord Peter, «Kim? Thipps mi?» diye bağırdı. «Ha, evet evet… Kilisenin damım tamir eden ufak tefek mimar değil mi bu? Tanırım elbette… E, ne olmuş Thipps’e?» — «Bayan Throgmorton telâş içinde bana koştu…» — «Affedersin, anne, anlayamadım… Bayan kim dedin?» — «Throgmorton oğlum, Throgmorton… Kilise papazının karısı.» — «Tamam …Anladım, Throgmorton… E, ne olmuş?» — «Bay Thipps bu sabah telefon etmiş ona. Biliyorsun, kendisini bu sabah burada bekliyorduk.» — «Evet evet… Sonra.» — «Thipps yaptığı bu konuşmada, buraya gelmesine imkân bulunmadığını bildirmiş… Çünkü banyosunda bir ceset bulmuş!» — «Alo, alo! Anne, anne! Bağırıver biraz, işitemiyorum… Adam ne bulmuş dedin? Nerede bulmuş?» — «Bir ceset yavrum, bir ceset!. Tanımadığı bir insana ait ceset! Banyo teknesinin içinde…» —«Nasıl? Matmazel, Matmazel! Kesmeyin, lütfen! Konuşuyoruz… Alo! Alo! Hah, anne, sen misin? Telefoncu kız konuşmayı kesmek istiyordu da… Ne biçim bir cesetmiş bu?» — «Bir erkek cesedi… Çmlçıplakmış. üzerinde sadece bir gözlük varmış. Bayan Throgmorton bunu anlatırken, kıpkırmızı kesilmişti…» — «Allah, Allah! Çok garip bir hâdise doğrusu! Sakın bu Thipps’in tanıdıklarından birine ait olmasın?» — «Sanmıyorum. Zaten tam bir tafsilât da verememiş adamcağız. Şaşırıp kalmış…» — «Kim şaşırmaz ki ! Thipps, Battersea’da oturuyordu, değil mi?» — «Evet»yavrum! Queen Caroline Sokağında… 59 numara… Parkın karşısındaki dönemecin başında. . Ondan sonra hastahane binası geliyor… Acaba bir gidip bakamaz mısın? Yardımımız dokunurdu. Kibar bir adamdır Thipps.» Lord Peter, sessiz sessiz güldü. Doğrusu annesinin yardımı oluyordu ona arada sırada… Ne yapacağım, nasıl vakit geçireceğini bilemediği bir anda, düşes cna o pek sevdiği dedektiflikle ilgili bir is buluyordu muhakkak… — «Söyler misin, anne, ne zaman olmuş bu iş?» — «Galiba Thipps bugün erken saatte karşılaşmış cesetle… Pek tabiî… ilkin Throgmorton’ları haberdar etmeyi düşünmemiş. Kadın tam öğle yemeği yendi ği sırada geldi… Şaşırıp kaldım. Elim ayağım kesildi.. Bereket versin yalnızdım. Bilirsin, misafirlerin dedikodu yapmasından hiç hoşlanmam…» — «Zavallı anneciğim! Fakat durumu bana bildirdiğin için, binlerce teşekkür sana.. Müzayedeye artık Bunter’i gönderir, Battersea’ye koşarım. Teskin etmeliyim adamcağızı… Şimdilik Allahaısmarladık, anne!» — «Güle güle, yavrum!» Lord Peter, ahizeyi yerine koydu ve: «Bunter!» diye seslendi. — «Buyrun, milor!» — «Annem, saygıdeğer bir mimarın Battersea’- deki evinin banyosunda bir cesetle karşılaşıldığını haber verdi bana!» — «Sahi mi, milor? Alın size hiç beklenmeyen bir nimet!» — «Evet, Bunter! Yerinde kelime kullanmasını iyi bilirsin her zaman… Müzayedeye sen gideceksin. Aman, vakit kaybedeyim deme! Dante’nin bir eserine ait formayı kaçırmak istemem… Haydi bakalım, gerekeni yap! Akşam yemeğine evdeyim…» — «Başüstüne, milor!» Lord Peter, şöminenin üst kısmında duran Onsekizinci yüzyıla ait aynada kendini seyretti. Sonra: — «Bay Thipps’i redingot ve silindirle mi ziyaret etsem acaba?» diye söylendi. «Yok, yok, en iyisi fazla gösterişten uzak gri bir elbise giyeyim… Başıma da bir melon şapka, oldu bitti… İkinci şahsiyetimi düşünüyor um şimdi. Eski eser meraklısı gidiyor, değişik kıyafetli Sherlock Holmes meydana çıkıyor, iptilâ halinde iki ayrı meraka saplanmak, bunları ayrı ayrı yürütmek, hele biri yüzünden tehlikeye girmek, doğrusu kolay iş değüb Sonra Lord Peter, koridoru geçip, odasına girdi. Orada çabucak giyindi. Çorabına uygun koyu renkli bir kravat seçip, itinayla bağladı. Kahverengi ayakkabısını çıkarıp, yerine siyah bir iskarpin giydi. Cebine bir monokl attı ve eline de gümüş saplı bir baston aldı. Kendi kendine, «Tamam!» diye söylendi. «Ahr unutuyordum… Seni de alsam iyi olacak!» Sonra da ceketinin iç cebine yine gümüşten yassı bir elektrik feneri yerleştirdi. Hemen kolundaki kronometreye baktı. Saatin dörde gelmekte olduğunu görünce, merdiveni hızla indi. Bir taksi çevirdi ve şoföre Battersea Park adresini verdi. Alfred Thipps, soluk san saçları artık enikonu dökülmeye başlayan, sevimli, ufak tefek bir adamdı. Yüzünde, göze çarpabilecek ilk şey, sol kaşmınm altındaki büyükçe bir morartıydı. Lord Peter’i selâmlar selâmlamaz, bu berenin neden ileri geldiğini ona kısaca anlattı. Adamcağız karanlıkta başım yemek salonunun kapısına çarpmıştı… Doğrusu Lord Peter’in koşup gelmesi, onu neredeyse ağlatacaktı… Görülmüş bir alçak gönüllülük değildi bu… Thipps, gözkapaklarını sık sık açıp kapayarak belki on defa: — «Oh, sayın Lord, geldiğinize çok memnun oldum!» dedi. «Doğrusu ihya ettiniz beni… Annem sağır olmasaydı, hislerimi o da paylaşır ve minnetlerini o da sunardı. Ah, sormayın başımıza gelenleri… Evin içine doluveren memurlardan neler çekmedik, neler. Kötü, çok kötü bir gün oldu bu bizim için. Kolay değil, ne annem, ne de ben bu gibi işlere alışığız… Annemin durumu iyice kavramaması, ne yalan söyliyeyim bir bakıma memnun etti beni… Yoksa teessüründen hastalanırdı kadıncağız Gerçi ilk anlarda telâşa kapıldı ama, iyidir şimdi…» Şöminenin yanında crgüsüyle uğraşan ihtiyar kadın, oğlunun bir bakışma sert bir şekilde başıyla cevap verdi. Sonra da sağırlara has o sert ve gevrek sesiyle konuştu: — «Ah, Alfred, Alfred!» diye söylendi. «Su banyoya bir baktır demiştim sana… Ama sen dinlemedin. Dinlemediğin için de polisi başımıza musallat ettin… Çocukluğundan beri böylesindir zaten…» — «Görüyorsunuz ya, sayın Lord, annem ne halde… Yine iyi, çünkü banyo dairesini kilitlediğimizi sanıyor. Bereket versin, girmek de istemiyor oraya. Ama biliyor musunuz milor, bu vak’a beni yıktı bitirdi… ömrümde böyle bir şey görmedim diyebilirim. İnanın, ayaklarımın mı, yoksa başımın mı üzerinde geziyorum, hiç haberim yok… O yerebatasica banyo dairesinden kendimi zor attım dışarı. Sonra da polise telefon ettim.» Lord Peter, «Haklısınız, Bay Thipps,» dedi. «Bayağı heyecanlı anlar yaşamışsınız!» — «O korkunç şeyi karşımda çırılçıplak görünce, nevrim döndü birden, midem bulandı… Bakmayın, pek sağlam biri değilimdir …Tuttum alışık olmadığım halde hizmetçi kızdan bir bardak içki istedim…» — «îyi etmişsiniz. Bu gibi hallerde iyi gelir. Yanlış tahmin etmiyorsam, hizmetçiniz metanet sahibi bir kız olmalı?» — «Oh! öyledir… öyledir… Gladys mert ve olgun bir kızdır… Bununla beraber, manzara onu da sarsmadı değil hani… Ama dedim ya, böyle bir şey karşısında; yine de enerjik davrandı maşallah! Yanımızda böyle bir kızın bulunmasından, ben de, annem de çok memnunuz… Kızcağız, banyo dairesinin penceresini açık bıraktığı için çok üzgün. Ona biraz çıkıştım ama, ne yaparsınız hoş gördüm yine de… Siz de takdir edersiniz, milor, bu zamanın kızları dalgın oluyor… Ama Scotland Yard’- tan müfettiş Sueg, kızı bir hayli hırpaladı. Hattâ kendisinden şüphe bile ettiğini öyledi. Halbuki Gladys gibi zavallı bir kızın cesetle mesetle ne alâkası olabilir” Fikrimi kendisine bildirdiğim zaman, Sugg biraz kabalık etti… Niye saklayayım, bu adamdan hoşlanmamıştım zaten… Tepem attı. «Gerek bana, gerek Gladys’e bir isnatta bulunmak istiyorsanız, müfettiş Bey», dedim, «sıkılmayın, bunu açıkça yapın! Yoksa tutup da benim gib>i bir centilmeni kendi evinde tahkire kalkışmayın!» — «Demek tahkikata bu Sugg el koydu. °yle mi? iy i tanırım onu… Sözüm ona birtakım delil budunca, kabalaşıverir böyle. Benim fikrime göre, ne siz» ne de o genç kız, ceset koleksiyonculuğu yapacak kirlSe ^ ers ini z .. Sey… Nerede bu ceset simdi?» — «Nerede olacak, milor, neeûe °I a cak, hâlâ banyo dairesinde… Müfettiş Sugg, adr.’™ a r ı ceŞedi götürmek için gelmeden hiçbir seye el S ü. , mer £ esı m sık ı sıkıya tenbih etti. Kulağım kapıda…, P ,” beklı yorum.. . Ama bilmem, bir göz atmak isterdi™ Deik l sız de?» Lord Peter gülümsedi. «F3 sız ı ran atsı z etmezsem, memnun olurum!» dedi. — «Rica ederim, m* 1 ‘ “^J * d a n e demekmiş ! Daireyi kilitlemişler/ a ‘ 00110 6 lkmc ı anahtar var!» ^ ^ ^ ^ y „^Jny o dairesinin göze çarpan bir özelliği yoktu./£ a £™ e m n ba ? tarafında, carm kirl i ve oldukça ger? Dl r va ^ ı ki, bir in- san vücudu buradan gayet rahat geçebilirdi. Lord Peter süratle yaklaşıp, o sırada kapalı olan pencereyi açtı ve dışarı baktı. Alfred Thipps’in apartman dairesi, binanın en son katandaydı. Bina ise, diğer binaların ortasına düşüyordu. Pencere, birkaç avluya bakmaktaydı. Bu avlularda, küçük küçük ek binalar, garajlar, kömürlükler filân vardı. Daha ötelerde ise, evlerin bahçeleri uzanmaktaydı. Sağ tarafta, Saint-Luc hastahanesi göze çarpıyordu. Yepyeni, geniş bina, kapalı bir galeriyle hastahanenin cerrahî servisi müdürü, operatör Sör Julien Freke’in ikametgâhına bağlanmıştı. Operatör, aynı zamanda sinir hastalıkları dalında da ün yapmış bir adamdı. Thipps, bütün bu bilgileri Lord Peter’in kulağına fısıldadı. Ona, göre, ünlü bir âlimin komşusu olmak, Queen Caroline Sokağı sakinleri için çok büyük bir şerefti.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir