Nurcihan Pehlivanoglu – Akilli Karga

Yüksek dağların arasında bir orman varmış. Orman, büyük çam ve meşe ağaçlarıyla doluymuş. Bir gün bu ormana bir tilki gelmiş. Bir süre sonra tilkinin canı sıkılmaya başlamış. Çünkü, ormanda hiç arkadaşı yokmuş. Ormanda üzüntülü üzüntülü dolaşırken kartala rastlamış. Tilki: – Kartal kardeş, ormanda hiç arkadaşım yok. Canım sıkılıyor. Gördüğüm kadarıyla siz de yalnızsınız. Arkadaş olalım mı, ne dersiniz, diye sormuş. Kartal: – Ben de arkadaş arıyordum. İyi ki size rastladım. Sizin gibi akıllı biriyle seve seve arkadaşlık ederim, demiş. Tilki ile kartal, hem arkadaşlık hem de komşuluk yapmaya başlamışlar. Kartalın yuvası yüksek bir ağacın tepesinde imiş.


Ağaç, epeyce yaşlıymış. Ağacın gövdesinde tilkinin evi olabilecek büyüklükte kovuklar varmış. Tilkinin evi de o ağacın kovuğundaymış. Zamanla her iki hayvanın aileleri olmuş, yavruları dünyaya gelmiş. Her ikisi de yavrularını beslemek için gündüzleri ava çıkıyormuş. Eve döndüklerinde minik yavrular büyüklerin getirdikleri yiyecekleri bir an önce yemek için sabırsızlanıyormuş. Günün birinde kartal, yine yiyecek bulmak için evden ayrılmış. Dağları, taşları aşmış. Yükseklere çıkmış, keskin bakışlarıyla yeryüzünü incelemiş. Önce minik bir tavşan görmüş, onu yakalamak istemiş. Fakat çalılıkların arasında kaybetmiş. Vakit de epeyce ilerlemiş. Kartal, ne kadar uğraştıysa da o gün yavrularına götürecek uygun bir av bulamamış. Üzgün bir şekilde yuvasına dönmüş. Bir taraftan da aç yavrularına ne diyeceğini düşünüyormuş.

Yavruları merak ve sabırsızlık içinde onu bekliyormuş. Yavrular: – Anneciğim, karnımız çok aç. Açlıktan bayılmak üzereyiz. Gün boyu dolaştığına göre bizim için iyi bir av yakalamışsındır. Avı getir de yiyelim, demişler. Kartal, boynunu bükerek yavrularına bakmış. Ne diyeceğini bilememiş. Üzgün bir şekilde: – Gün boyu dolaştım fakat sizi sevindirecek bir av bulamadım. Birazdan tekrar ava çıkacağım. Umarım sizi doyuracak bir av bulurum, demiş. Kartal, bir kez daha avlanmaya çıkmış. Artık mutlaka av bulmalıymış. Yuvadan ayrılmış ve çıkabildiği kadar yükseğe çıkmış. Ormanın hemen her yerine bakınmış. Bu sırada, kartalın yaşadığı çevrede kuraklık yaşanıyormuş.

Kuraklıktan olsa gerek, orman sanki terkedilmiş gibiymiş. Ortalıkta hiçbir av görünmüyormuş. Kartal, gezinmiş, uçmuş, her yeri aramış. Ama yine yuvasına eli boş dönmek zorunda kalmış. Bu şekilde birkaç gün geçmiş. Yavrular, açlıktan yarı baygın hâle gelmiş. Kartal, yavrularının bu durumuna çok üzülüyormuş. Çaresizlikten ne yapacağını bilemez hâle gelmiş. Kartal, kara kara düşünmeye başlamış. Bir gün aklına pek de hoş olmayan bir fikir gelmiş. Komşusu tilkinin inini yoklamaya gitmiş. Bakmış ki tilki evde yok, hemen kötü planını uygulamaya geçmiş. Tilkinin inine girmiş, yavru tilkiler bu sırada uyuyormuş. Yavrulardan biri kartalın çıkardığı gürültüden uyanmış. – Aaa! Komşumuz kartal gelmiş.

Burada ne yapıyorsunuz? Bir isteğiniz mi var, diye sormuş. Kartal, hiç bozuntuya vermemiş: – Şişşşt! Kardeşlerini uyandıracaksın, sessiz ol! Anneniz evden çıkarken benden size göz kulak olmamı istedi. O yüzden buradayım. İstersen seni benim yavrularımın yanına götürebilirim, onlarla biraz oynarsınız. Zaten, onların da canı sıkılıyor. Annen dönmeden seni inine geri getiririm, tamam mı, demiş. Yavru tilki, bu teklife çok sevinmiş. Zaten komşuları kartalın yuvasını ve yavrularını çok merak ediyormuş. Ayrıca yükseklere çıkma fikri de onu oldukça heyecanlandırmış. Kartal, yavru tilkiyi hemen yuvasına götürmüş. Yavrularına seslenerek: – Haydi bakalım çocuklar, yemek zamanı. Bu gün tilki yavrusu yiyeceğiz, demiş. Yavru tilki, tuzağa düştüğünü anlamış. Komşusu kartaldan hiç böyle bir davranış beklemiyormuş. Ne de olsa kırk yıllık aile dostlarıymış.

Hem şaşırmış hem de korkmuş. Başına gelecekleri düşününce ağlamaya başlamış: – Efendim, sizin de yavrularınız var. Onlara zarar verseler üzülmez misiniz? Beni yavrularınıza yedirirseniz annem de çok üzülür. Sonra kırk yıllık komşuyuz. Yaptıklarınız hiç doğru değil. Kötü düşüncelerinizden vazgeçiniz, bırakınız beni gideyim, demiş. Kartal, yavru tilkiye hak vermiş ama düşüncesinden de vazgeçmemiş. O, düşüncesinde kararlıymış. Kartal yavrularının, yavru tilkiyi yiyecekleri sırada anne tilkinin sesi duyulmuş. Tilki, inine gelmiş. Yavrulardan birinin inde olmadığını görmüş. Sağına bakmış, soluna bakmış, yavrusunu görememiş. Sonunda, komşusu kartala sormaya karar vermiş: – Huu, komşu! Kartal kardeş, bizim yavrulardan biri ortalıkta yok. Acaba onu gördün mü, demiş. Bu sırada, kartalın yuvasından bir ağlama sesi duymuş.

Evet, evet! Bu, yavru tilkinin sesiymiş.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir