Selin M. Bölme – İncirlik Üssü

Doktora sürecinin en zorlu aşaması tez yazacağınız konuyu ve tez danışmanınızı seçmektir. Ankara Üniversitesi Uluslararası llişkiler Bölümü’nde Prof. Dr. Çağrı Erhan’ın kapısını çaldığımda ben de aynı zorlu aşamanın eşiğindeydim. Kendisine Türk-Amerikan askeri ilişkileri üzerine bir tez yazmak isteğimi söylediğimde, konuyu daraltmaını tavsiye eden de, İncirlik Üssü’nü seçmemi öneren de kendisi oldu. Konuyu ele alma şeklimde beni olabildiğince özgür bırakırken, tavsiyeleri ile yön gösterıneyi de hiçbir zaman ihmal etmedi. Arşiv çalışmalannın önemine ve inceliklerine yönelik konuşmaları, sorduğum sorulara bıkmadan verdiği cevapları ve titiz eleştirileri ile bir an olsun desteğini ve sabrını benden esirgemedi. Çalışmanın bugünlere gelmesinde en büyük katkı hiç şüphesiz Prof. Dr. Çağrı Erhan’a aittir. Duyulan minneti ifade etmede yetersiz de kalsa, kendisine en içten teşekkürlerimi sunanm. Açıkçası Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki lisansıının ilk günlerinde bir gün akademisyen olma hayalleri kurmuyordum. İçimdeki bitmeyen öğrenme merakını gören, buna kıyınet veren, beni sadece cesaretlendirmekle kalmayıp, her güçlükte yanımda olan hocalarım oldu. Bu isirolerin başında Prof. Dr.


Gökhan Çetinsaya geliyor. Kendisinden lisansta al15 dığım ilk dersten itibaren, olmak için çabaladığım akademisyen oldu. Eşsiz hocalığından ve insanlığından çok şey öğrendim. Dile getirmediğim anlarda dahi sıkıntılarımı gören, her desteğini büyük bir mutevazılık ve sukünet içine gizleyen tavrı karşında kendisine ne kadar teşekkür etsem borçlu kalacağımı biliyorum. Borçlu kalacağım bir başka isim daha var. Üniversitenin kapısından ilk girdiğim günden beri bana en çok inanan, destek olan, yol gösteren hocam, meslektaşım ve arkadaşım Doç. Dr. Mi tat Çelikpala … Her an yanımda olduğu için, dostluğu için, gösterdiği sabır ve hoşgörü için kendisine ne kadar teşekkür etsem az kalacak. Analitik düşünebilmeyi, olaylan yorumlayabilmeyi, disiplini, kısacası akademisyenliğe dair ne varsa ondan öğrendim. Sadece bu çalışmada değil, yapabildiğim ve yapacağım her doğru düzgün işte, büyük pay her zaman kendisine aittir. Bir siyasi tarih araştırması yapabilmenin önünde duran güçlüklerden biri birincil kaynaklara erişmenin her zaman kolay olmamasıdır. Özellikle Türk dış politikası ve yakın tarih işin içine girdiğinde Türkiye’deki arşivlerin kapalı olması, hala akademisyenlerin önündeki en ciddi sorunlardan biri olarak durmaktadır. Bu çalışmanın hayata geçmesini mümkün kılan, Sasakawa Vakfı Genç Liderler Yurtdışı Araştırma Bursu ile Amerikan arşivlerinde yürütmüş olduğum araştırmadır. Bu çerçevede Sasakawa Vakfı’na destekleri için teşekkürlerimi sunarım. Uzun süren bir akademik araştırmanın en zorlu tarafı, üniversitede bir göreviniz yoksa, aynı zamanda çalışmak zorunda olmaktır.

Bu zorluğu benim için şansa çeviren yer Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı olmuştur. lşlerimi aksatmama göz yumarak, akademik çalışmalarıma destek veren SETA nezdinde Genel Koordinatör Ta ha Özhan’a, Dış Politika Koordinatörü Prof. Dr. Talip Küçükcan’a, Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Dr. Hatem Ete’ye ve eski Genel Koordinatör Doç. Dr. lbrahim Kalın’a gösterdikleri anlayış için teşekkür ederim. Bütün bu süreç boyunca benden dostluklarını esirgemeyen, isimlerini tek tek sayamadığım SETA’daki bütün çalış16 ma arkadaşlarıma minnet duyuyorum. Ayrıca doktora ögrencisi olmanın sıkıntılarını beraber paylaştığım Dr. Talha Köse ve Dr. jülide Karakoç ‘a yükümü hafiflettikleri her an için şükran borçluyum. Akademik yardımların yanında minnet duyduğum çok geniş bir arkadaş grubu var. Yatıh okullarda büyümüş biri olarak hayanındaki en büyük zenginlik, kocaman bir aileye sahip olmamdır. Bu anlamda, maddi ve manevi desteklerini bir gün bile esirgemeyen kardeşlerim Serap Birdane, Özgül Çahk ve Gülay Kaplan’a ve bu aileyi üniversite yıllarında büyütınemi sağlayan Dilek Altunay, Gökçe Güçer, Zuhal Ok, Dr. Barış Demirhan ve bu ailenin son üyesi Müjge Küçükkeleş’e kalpten teşekkürlerimi sunuyorum.

Tek bildiğim; onlar yanımda olmadan hiçbir şey başaramayacağım. Sanırım bütün teşekkürlerin en anlamsız kaldığı an, aileye duyulan minnetin aniatılmaya çalışıldığı zamandır. Akademik hayata ara verdikten sonra dönmek istediğimde bana evlerini açan ve beni cesaretlendiren iki isim oldu: Kahramamın dediğim ahim Anıl B. Bölme ve eşi, biricik arkadaşım Suzan Bölme. Bütün destekleri bir yana, moralimi hep yüksek tuttukları sıcacık sevgileri için sonsuz teşekkürler. Küçük bir çocukken bütün arkadaşlarımdan daha fazla kitabım olmasını saglayan annem Fulya Bölme’ye ve “Size okumanızdan başka bırakacağım bir miras yok,” diyen babam Saffet Bölme’ye şükranlarımı anlatacak doğru sözcükleri bulamıyorum. Bana duydukları inançları, verdikleri destekleri ve sevgileri ile hep hayattaki en büyük şansım oldular. 21 Aralık 2011, Çankaya 17 GtRlş Bütün uygarlık tarihi boyunca başka topraklarda üs edinmek yayılmanın, hakimiyet alanını genişletmenin, ticaret yollarını korumanın ve yeni pazarlar edinmenin bir aracı olmuştur. Bununla birlikte hiçbir imparatorluk döneminde üsler, ABD’nin kurduğu kadar kampiike bir sistemin parçalan olmamışlardır. Dünya tarihinde görülmemiş kadar kısa bir süre içinde geniş bir üs zincirine sahip olan ABD, üsleri sadece askeri amaçlarla değil, aynı zamanda bir ülkeyi kendi hegemonyasının bir parçası haline getirmek için kullanmaktadır. ABD tarafından bu üslerin elde edilmesi sürecinde, tkinci Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen uluslararası sistemin bütün kurumlarından, bu kurumların sağladığı zeminden ve askeri ittifaklardan yararlanılmış ve yararlanılmaya devam edilmektedir. Denizaşırı Amerikan üsleri, belli noktalardaki askeri kuvvetiere lojistik destek vermekten ve kuvvetlerin yeni bölgelere erişiminde yardımcı olmaktan öte roller üstlenmekte, siyasi sonuçları ile birlikte bir ülkedeki dönüşümün garantörleri olmaktadırlar. Ortak çıkarlar üreten bu sürece karşın, bulundukları ülke ile ABD’nin ayrılığa düştüğü durumlarda açıkça evsahibi hükümetlere baskı araçlarına dönüşmekte veya bu ülkenin zararı pahasına Amerikan çıkarlarına hizmet etmektedirler. Başlarda çok sorgulan19 mayan bu durum, özellikle l960’ların sonlarına dogru savaş sonrasının “kurtarıcı” imajını kaybetmeye başlayan ABD’ye yönelik eleştirilerin yükselmesi ile tüm dünyada tepkiler dogurmaya başlamıştır. Türkiye’de de aynı dönem, ABD ile ilişkilerin sorgulanmaya başladıgı dönemdir.

Bu tartışmaların merkezinde ise tek bir üssün adı geçmektedir: I ncirlik. O dönemden bugüne kadar TürkAmerikan ilişkilerine dair her krizde, bölgede patlak veren her olayda İncirlik Üssü’nün statüsü, varlıgı, amacı tartışma konusu olmuştur. lki ülke arasındaki ilişkilerin durumuna ilişkin yorumlar, pek çok olayda İncirlik üzerinden yapılmıştır. Bununla birlikte, İncirlik Hava Üssü’ne ilişkin detaylı bir çalışma yapılmamış, konu Türkiye gündemini sıklıkla meşgul etmesine ragmen sınırlı bilgiler içeren yazılardan öteye geçilmemiştir. Bu çerçevede elinizdeki çalışma, kuruluşundan bugüne İncirlik Hava Üssü’nün tarihine ışık tutmak, hukuki statüsü nden, Türk-Amerikan ilişkilerindeki rolüne kadar pek çok tartışmalı konuyu aydınlatmak ve ABD’nin üs politikası çerçevesinde İncirlik’in kuruluş amacını, varlık sebebini ve fonksiyonunu ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Kitabın odak noktasını Incirlik Üssü oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışmanın o rj inalinde ABD’nin üs politikasını açıklamak için geniş şekilde yer verilen kavramsal çerçeve, teori ve tarihsel süreç içinde ABD’nin üs politikasının gelişimini sınırlandırmak tercih edilmiştir. Bu bölümlere ilişkin, geniş bir literatürün olması da çalışmayı bu noktada zenginleşlirmiştir. Sadece kitap ve akademik makalelerden degil, Beyaz Saray, ABD Savunma Bakanlıgı, ABD Dışişleri Bakanlıgı, ABD Hava Kuvvetleri başta olmak üzere konuya ilişkin pek çok kurumun raporlarından, araştırmalarından, süreli yayınlarından, internet sitelerinden ve basın açıklamalarından yararlanılmıştır. Incirlik Üssü, bu çalışmanın en zorlukla yazılan kısmı olmuştur. Yaşanan sıkıntıların temel kaynagı, konunun daha önce araştırılmamış olması nedeniyle literatürdeki yetersizlik ve Incirlik Üssü’nün hala faal olarak kullanılan bir üs olmasının ve askeri bir mevzunun getirdigi olaganüstü gizlilik olarak 20 özetlenebilir. Türkiye’deki arşivlerin açık olmaması nedeniyle, çalışmanın temelini oluşturan arşiv belgeleri Washington DC, Maryland’de bulunan Amerikan Ulusal Arşivinden (The U.S. National Archives and Records Administration) temin edilmiştir. Çalışmada yaklaşık 3500 sayfa arşiv belgesi kullanılmıştır.

Yukarıda sıralanan güçlükler arşiv araştırması sırasında da sorunlar yaratmıştır. Amerikan arşivlerinde bu konuda ulaşılan belgeler 1945 yılından başlayıp en son 1973 yılına kadar uzanmaktadır. Ancak bütün periyotlarda aynı yogunlukta ve açıklayıcılıkta belgeye ulaşmak mümkün degildir. Gizliligi kaldınlmış belge sayısı dönem yaklaştıkça azalmaktadır. Incirlik’le ilişkili bazı belgeler 2001 ve 2002 yıllarında arşivden çıkarılmıştır. Askeri bir konu olması nedeniyle bazı belgelerin ise önemli bölümleri sansürlenmiştir. Amerikan arşivlerinin kategorilendirme sisteminin dönemsel olarak degişiklik göstermesi, Incirlik Hava Üssü’nün anahtar kelime olarak tanımlanmamış olması başka bir zorluk yaratmıştır. ABD’nin Almanya, Japonya gibi ülkelerde bulunan büyük üsterine dair arşiv araştırmasının çok yapılması nedeniyle bu konuda arşiv görevlilerin uzmanlıgı daha yönlendiricidir ve buralarda kapatılan üsler nedeniyle daha çok belgeye erişim mümkündür. Arşiv görevlilerince verilen bilgi, üssün hala açık bir üs olması nedeniyle bu konuda kaynakların sınırlı oldugu ve hava kuvvetleri ilgili bazı belgelerin de Alabama’da Maxwell Hava Üssü’ndeki ABD Hava Kuvvetleri Arşivinde (The Air Force Histarical Research Agency) bulundugu şeklindedir. Ancak yetkililerce buradaki kayıtların da daha çok 1955 yılı öncesine ait oldugu belirtilmiştir. Bu arşiv ziyaret edilmemiştir, fakat yapılan yazışmalada bazı belgeler posta yoluyla temin edilmiştir. Bunun yanı sıra Amerikan dış politikasındaki önemli gelişmelere ve kararlara ilişkin gizliliği kaldırılmış resmi belgelerin toplu halde bulundugu The Foreign Relations of the United States (FRUS) serisinden yararlanılmıştır. Araştırmanın asıl sıkıntılı aşaması Türkiye’deki kaynaklara erişim noktasında yaşanmıştır. Cumhuriyet dönemine ait Dı21 şişleri Bakanlığı belgeleri araştırmacıların kullanımına açık olmadığı için gelişmeler, Meclis Kütüphanesi’nden erişimi mümkün olan Türkiye Büyük Millet Meclisi oturum tutanaklarından takip edilmiştir. Bunun yanı sıra Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan önemli açıklamaları, basın toplantılarını ve o ayın olaylarını içeren Dışişleri Bakanlığı Belieteni’nden yararlanılmıştır.

Araştırmanın temelini yukarıda detayları verilen belgeler oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra ilgili dönemleri anlatan kitap, anı, makale ve belgesellerden yararlanılmıştır. Ayrıca gazete ve dergilerde çıkan haberler, İncirlik Üssü’ne dair kamuoyundaki tartışmaları görmek ve özellikle 1975 sonrası gelişmeleri takip etmek için kullanılmıştır. İncirlik Üssü üzerine yapılan bir araştırmanın eksik kalmaması için üssün ziyareti planlanmıştır. Bu amaçla 2009 yılı Mart ayında Türk Hava Kuvvetleri 10. Tanker Üs Komutanlığı ve ABD Hava Kuvvetleri 39. Kanat Komutanlığına e-mail yazılarak ziyaret talebi iletilmiştir. Sadece lO. Tanker Üs Komutanlığından cevap gelmiş ve gelen cevap üzerine komutanlığın halkla ilişkiler birimi ile irtibata geçilmiştir. tık önce ziyaretin mümkün olduğu ifade edilmiş ancak daha sonra gelen telefonda Hava Kuvvetleri Komutanlığına bir dilekçe yazılarak izin istenmesi ve ziyaretin “turistik amaçlı” olarak kalacağının özellikle belirtilmesi söylenmiştir. 21 Nisan 2009’da Hava Kuvvetleri Komutanlığına gönderilen dilekçeye 22 Mayıs 2009’da verilen cevapta, askeri birliklere sivil şahısların ziyaretlerine ilişkin izinierin Genelkurmay Başkanlığı tarafından verildiği belirtilerek başvurunun oraya yapılması istenmiştir. lO Haziran 2009’da Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilen dilekçeye, yazılı bir cevap verilmemiş, bir ay sonra halkla ilişkiler biriminden gelen telefonda bu ziyaretin mümkün olmadığı, güvenlik nedeniyle İncirlik Üssü’nün sivil ziyaretiere açık olmadığı belirtilmiştir. Üssün halka ilişkiler çalışmaları kapsamında gazeteci ziyaretlerine açıldığını, hatta en son Mayıs ayında İncirlik Üssü’ne ilişkin haber yapan Le Monde muhabiri Nicolas Bourcier’in İncirlik Üssü’nde üssün Amerikalı komutanı ile mülakat 22 yaptığını1 hatırlatınama karşın, telefondaki Genelkurmay yetkilisi talebimin yeniden ele alınmasının mümkün olmadığını söylemiştir. Bu nedenle üs ziyaret edilmemiştir. Bütün bu zorluklara ve eksiklere karşın, elinizdeki çalışma İncirlik Üssü’nün tarihine, hukuki statüsüne ve pek çok uluslararası olaydaki rolüne kadar karanlıkta kalmış birçok noktayı aydınlatmaktadır.

Ancak daha önemlisi bu çalışma, Amerikan üslerinin, bulundukları ülkelerin askeri, ekonomik ve siyasi anlamda Amerikan hegemonyasına entegrasyonunda nasıl önemli bir işlev üstlendikleri ile ilgilidir. Başından beri Türkiye’deki en önemli üs olması nedeniyle, bu işlevi iki ülke arasındaki ilişkileri doğrudan yansıtan İncirlik üzerinden okumak mümkündür. Bu nedenle, tkinci Dünya Savaşı ardından Amerikan hegemonyasının kurumlar, fikirler ve ekonomik sistem üzerinden dünyayı şekillendirme, kontrol altında tutma ve çıkarlarını koruma çabasıyla kurduğu üslerin, bir ülkenin siyasetinde, dış politikasında, askeri ve ekonomik kararlarında nasıl bir yönlendirme ve baskı aracına dönüştüğünü Türkiye örneğinde İncirlik Üssü’nün tarihi gözler önüne sermektedir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir