Sophie Bessis – Dünyada Açlık

20. yüzyılın sonu: Görkemli tekniklerin ve en gözüpek icatlann çaitında, bilginin sınırlannın sürekli genişlediıli ve insaniann kendilerinden öte hiçbir gücün hükümranb�nı tanımadıklan bir ç�da açlık, bir başka zamandan taşınan bu eski bela, insanlı�n en sadık refakatçilerinden biri olmayı sürdürmekte. Brezilya’da, Sahra Afrikası’nın gÜneş yanı� düzlüklerinde,. Ganj’ın metropollerinin yapışkan banliyölerinde, hatta Manhattan’ın görkemli gökdelenlerinin gölgesinde, Paris restoranlannın kapısında boş mideli birtakım kadın ve erkekler doymak sözcü�nün anlamını dahi bilmeden, bir tas yemek bulmak için çabahyorlar. Açlı�n sebep oldulttJ kınmlar kuşkusuz daha nadir. Tuzu kuru ülkelerde bu, öjtrencilerin tanlderini belleklerinde tutrnakta zorlandıklan uzak geçmişe özgÜ bir olgu: XIV. Louis saltanatının son yıllan, geçen yüzyılın· ortalanna dek İrlanda’da çok kişiyi kınp geçiren öldürücü açlık, daha yakın bir dönemde 30’lu yılıann başlannda Sovyet insanlannın Stalinb kollektivizasyon politikasını takip eden trajedisi, mutlak açlı�n hatırası, iklim koşullannın ya da savaşın yakıp yıktıAı. tarlalar, kaybedilen ürün ve köy girişlerinde biriken cesetler belleklerden yavaş yavaş silindi. Dünyanın Avrupa’nın doı’tusunda kalan bölgelerinde yokluklar hala yaşamyorsa da bunlar, geçmişin görüntüleriyle mukayese �dilir türden deılfl. Mrikiı.’nın zaYıf çocuklannın ve ölen topluluklannın görüntüleri zengin halkiara ‘anımsanmayan bir geçmişin dünyasına aitmiş gibi gelecek’ denli uzak. Oysa açlık hala kapıda. 1978’de Brezilya’nın kuzeydoı’tusunda, 1983’te Sahra’da, 1984’te Etyopya’ da, 1989’da Sudan’da onbinlerce insan açlıktan öldü. Bununla beraber Güney’in dünyadaki tüm sefaleti bünyesinde topla7 rnış gibi gözüken bu bölgelerinde de açlı�n sebebiyet verdi� ölürolerin y�nluitunda bir seyrelrne oldu. Hindistan 3 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanan son büyü� açlık felaketini 1943’te yaşadı.


Çin 1959’da 10 milyondan çok yurttaşının ölümüne tanıklık etti. Dünyanın en kalabalık bu iki ülkesi, o tarihten bu yana bir zamanlar düzenli .aralıklarla tekrar eden böylesi felaketler yaşamadılar. Son 15 yılda Afrika’mn ve Latin Amerika’mn bazı bölgelerinin başına gelen felaketierin de de�şmekte olan bir dönemin son vukuatlan olması oldukça güçlü bir olasılık … Dünyamızda bugün, insanlar çok daha sessiz sedasız ölüyorlar. Ol�an yoksulluı’tun, farkedilmeyen yalmş beslenmenin, gizli besin yetersizli�nin ölümcüllükleri, zenginlerin vicdamm zaman zaman rahatsız eden korkunç felaketlerden daha az de�l. Pek göze çarpıcı olmayan bu açlık 800 milyon bireyi, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini etkiliyor. Özellikle Üçüncü Dünya’mn tüm ülkeleri, Asya’mn ya da Mrika’nın en bahtsızlanrun yamsıra, Hindistan ve Brezilya gibi gücüyle gurur duyan ülkeler de, bu fenomenle -karşı karşıya. Güney ülkelerinden pek azı dünyanın en zengin ülkelerinde bile matjinal de olsa gücünü muhafaza edebilen bu belayı tümüyle ortadan kaldırabildiler. Onlarca yıldır düzenli bir biçimde gerileyen açlık, 80’lerin başından bu yana sabitlenmiş, hatta yeni mevziler kazanmış gibidir. Bu, gezegenimizin artık insanlanru besieyebilecek yeterli besini üretemedi� anlamına mı geliyor? Kuşkusuz hayır. Dünya, tarihin hiçbir devresinde bunca cömert olmamış ve ürünleri bunca kullanılmamiştır. Yalmzca bir bütün olarak dünya besin bolluı’tu içinde yüzmemekte, açh�n pençesindeki Güney ülkelerinin çoı’tu da nüfuslanın besieyebilecek gıdayı üretebilmektedir. Kuşkusuz bazı ülkelerin besin açı� bulunmaktadır. Ani ve kısmi kıtlıklar tümüyle ortadan kalkmış de�ldir. Ancak, günümüzde dünya, teorik olarak, tüm insanlan doyuracak kadar besine sahiptir.

Yüzyılırnızın bu paradoksal sonunda açlı�n başlıca sebebi besin maddelerinin yetersizli� de�l, mevcut kaynaklara erişimdeki eşitsizliktir. Zirai zenginliklerini iyi kullanamayan bazı ülkelerde yetersiz üretim problemi rnevcutsa da 8 bu, asla, çok ciddi de�ildir ve ‘�tım’ konusuna e�lerek kolayca halledilebilir. Gezegenimizde fazlasıyla üretilen besin maddeleri dünya ölçe�nde hatalı paylaşılmakta, bölgesel ve ulusal ölçekte yanlış d�tılmaktadır. Açlık, nıifus arttıkça yaygınlaşan ve eşitsizlikleri daha da büyü� ten yoksulluğun çocuğudur. Üçüncü Dünya’da daima çoğunluğu teşkil eden kırsal nüfus doyabilmek için gereksindi� besini üretebilme ya da mümkün de�lse satın alma olanaklanna sahip olmalıdır. Kentli ise tüm günlük besininin karşılıı:tım ödemek durumundadir. Paranın ve mübadelenin tüm insan ilişkilerini yönetti� bir dönemde ödeme gücü olmayan birey\er, aileler, halklar için aç kalmaktan başka seçenek yoktur. İnsanlar bazen isyan etmekte; günümüzün baldın çıplaklan Karakas’ta, Rasifte ya da Kahire’de kendileri için bir yasak bölge teşkil eden m�azalan y�alarken ‘ekmek’ diye bağırmaktadırlar. Başkaldıi-ılan korkutmakta, boyun e�eleri acıma uyandırmaktadır. Bu iki duygu nedeniyledir ki, uzun zamandan beri dünya bu lanetlenmiş insanlannın 8ayısını azaltmak için çaba harcamaktadır. Açlıitı ortadan kaldırmak mümkün mü? İlgilı tüm devletlerin; yardım için inayette bulunan zengin ülkele rin, misyonu sefaleti yeryüzünden silmek olan uluslararası örgütlerin temel hedefi budur. 30 yıldan bu yana açlı� altetmek ,için muhtelif stratejiler ·ortaya atılmıştır. Gelgelelim açlık mevcudiyetini sürdürdü�ne göre tüm bunlar boşuna yapılmış gibidir. Belki de bu güne dek sorunlann nedenine inmek yerine yalnızca semptomları ortadan kaldırmak için uwaşıldı. Oysa tüm karmaşıklıklanna karşın bu nedenler gayet iyi bilinmektedir.

Bu çabanın başanya ulaşması için açlıı:tın hiçbir yerde, ne çölleş· miş Sahra’da, ne Asya’nın aŞın nüfuslu deltalannda, ne And’ın çıplak yüksekliklerinde, ne de endüstri dünyasının refah içinde yüzen başkentlerinde bir yazgı olmadıwnı anımsamak gerekiyor. Yeter ki açlıitı yenmek ilk hedef olarak belirlensin! Ancak bu gerçekten isterlİyor mu? Bu mutlu sonu beklerken, milyonlarca insanın bugün nasıl ve niçin sessiz sedasız ölmeye devam ettiklerini anlamaya çalışmak da yararsız bir çaba de�ldir. 9 BİRİNCİ BOL”Ç’M AÇLlK COGRAFYASI Afrika, Sahra’nın güneyi 300mılyon DoOuAsya 150mılyon Source: CAD, rapport 1989. I. Açlık Nerede? latin Amerika 100 milyon Oı�er 100milyon Zenginiİlkelerde-Yoksulluk tüm dünyada mevcut olmakla beraber, açlık, buna mutlaka refakat etmeyebilir. Zira yoksulluk, her zaman acı do�sa da,. göreli bir kavramdır. ABD’de yıllık geliti 12.000 dolardan az olan 4 kişilik bir aile yoksulluk eşi�nin altında yaşarken, Mozambik’li mevcudiyetini 200 dolardan daha az bir gelirle sürdürmektedir. Sözkonusu ABD’li kışlan ısıtılmayan kötü bir ev�e yaşar, elektrik faturasını her zaman ödeyemez ve zengin tüketim maddeleri pazann�n en kötü ürünleriyle beslenir. Ancak yine de etin tadını dahi bilmeyen ve iş gününe boş mide ile başlayan Mozambikli’den çok daha talihlidir. Dünyanın zengin ülkelerinde, kitlesel yoksulluk, 30 yıl boyunca hayat seviyesinde kay10 dedilen yükselişten sonra. 80’li yıllann başından itibaren ol�anüstü artmıştır. Nüfusun bu yoksullaşan kategorileri, mevcudiyetleri sık sık unutulan yüzde 25, hiç kuşkusuz ortalama yurttaşlanndan daha yetersiz beslenmekte• dir. ABD’de 20 milyon insanın muhtelif derecelerde gıda yetersizli� çekti� tahmin edilmektedir.

AETnin İspanya, Portekiz, Yunanistan dışındaki en müreffeh 9 ülkesinde, nüfusun yüzde 10’undan çogu yoksulluk içindedir. 100.000 civarında New York’lu evsizdir ve bu insaniann yiyecek bulmak için tek çıkar yollan, şık caddelerin çöp tenekelerini kurcalamaktır. Fransa’da Kızılhaç’ın ve Protestan derne�nin restor_anlan, 1989-90 kışı’boyunca en yoksullara dagitılmak üzere yüzbinle�ce kap yemek üretmişler; başka kuruluşlar da benzeri hayır işlerine soyunmuşlardır. Başı Sovyetler Birli� çekmek üzere eski sosyalist bloRun üyeleri de gıda maddelerinde kıtlık tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Ekonominin harap olması ve dagıtım &g-ının düzensizleşmesi pek çok Sovyet cumhuriyetinin, 1990-91 kışında karne uygulamasına gitmesine sebep oJ. muş; merkezi iktidar, stok seviyelerindeki karmaşanın, nüfusun kaydadeter bir bölümünün gıda dengesinde sebep olac� olumsuz sonuçlara karşı Batılı ülkelerden gıda yardımı talebinde bulunmuştur. Piyasa ekonomiSine sarsıntılı geçiş, eski rejimin mirası verimsiz üretim yapılannın çökmesi ve yeni iktidarIann bunlann yerine yenilerini koymakta zorlanmalan, işsizlikteki hızlı artış, 90’lı yıllarda �u Avrupa ülkelerinde nüfusun önemli bir bölümünün hızla yoksultaşması tehlikesini içermektedir. Kısacası, zengin ülkelerdeki yoksullugun ortadan kalkması oldukça uzak bir ihtimaldir. Gelgelelim aç kannlar, cılız çocuklar, çok daha yaşlı gösteren 30’unda kadınlar gibi imajlanyla açlık mevcudiyetini sürdürmekle beraber oldukça marjinal bir fenomendir. Ancak Özellikle Üçüncü Dünya’da – Buna karşın yurttaşlannın ç�nlugunun, yani 500 ila 800 milyon arasında insanın akut besin yetersizli� çekti� Üçüncü Dünya’da açlık, intikamını almaktadır. Tıkabasa doymuş ll Kuzey ile temel gıdalardan bile yoksun Güney arasındaki uçurum hala çok derindir. FAO(*) kestirimierine göre yetişkin bir bireyin günde asgari 2500 kalori ve 65 gr. protein alınası gerekirken, gelişmiş ülke vatandaşlan günde ortalama 3500 kalori almakta, gelişmekte olan ülkelerde ise bu miktar 2400 kaloriye düşmektedir. Ortalama değerlerle ve tüm gıda maddeleri hesaba katıldığında azgelişmiş ülke bireyi, zengin ülke bireyinin tükettiğinin yansından daha az �in tüketrnekte; günlükı protein alıını bir Avrupa’lı ya da Kuzey Amerika’lınınkinin yü:ı:de 56’sı civarında seyretrnektedir.

· Ancak kuşk�suz Üçüncü Dünya’da da ülkeler, bölgeler, hatta aynı kentin insanlan arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bir Cezayirli Maliliden daha iyi. doymakta; Bangkoklu bir kentli açlıkla Bangladeşli bir köylüden daha seyrek karşılaşmaktadır(**). Bir zamanlar, Üçüncü Dünya’nın az çok homojen bir bütün olduğuna inanılmışken günümüzde, içinde hanndırdığı farklı bünyeler gayet iyi bilinmektedir. Öyle ki endüstriyel devletler ve genelinde ·gelişmekte olan ülkeler arası�daki beslenme eşit-. sizlikleri, 60’lı yıllan n başlanndan bu yana azalma eğilimi gösterirken, bu devletler ve uzmanlar arasında dünyanın en yoksul 42 ulusu olarak anılan en geri kalmış ülkeler arasındaki eşitsizlik ciddi bir biçimde artmaktadır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir