William Shakespeare – Macbeth

Cumhuriyetle başlayan Türk Aydınlanma Devrimi’nde, dünya klasiklerinin Hasan Âli Yücel öncülüğünde dilimize çevrilmesinin, kuşkusuz önemli payı vardır. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. yılında, bu etkinliği yineleyerek, Türk okuruna bir “Aydınlanma Kitaplığı” kazandırmak istedik. Bu çerçevede, 1940’lı yıllardan başlayarak Milli Eğitim Bakanlığı’ncayayınlanan dünya klasiklerini okurlarımıza sunmaya başladık. Büyük ilgi gören bu etkinliği Milli Eğitim Bakanlığı’nca yayınlanmamış -ancak Aydınlanma Devrimi yanda kalmasaydı yayınlanacağına kesinlikle inandığımız- dünya klasiklerini de katarak sürdürüyoruz. Cumhuriyet MACBETH KİŞİLER DUNCAN İskoçya Kralı MALCOLM, DONALBAIN } Oğullan MACBETH, } BANQUO Kral ordusunun komutanları MACDUFF, LENOX, ROSSE, İskoçya soyluları MENTETH,} AN6US, CATHNESS FLEANCE Banquo’nun oğlu SIWARD Northumberland beyi, İngiliz ordusunun komutanı. GENÇ SIWARD Oğlu SEVTON Macbeth’in bir subayı ÇOCUK Macduff un oğlu BİR İNGİLİZ HEKİMİ BİR ASKER BİR KAPICI BİR YAŞLI LADY MACBETH LADY MACDUFF BİR NEDİME Lady Macbeth’in hizmetinde. HECATE ve ÜÇ CADI Soylu kişiler, beyler, askerler, katiller, hizmetliler, haberciler, Banquo’nun hayaleti ve daha başka hayaletler. Sahne: Dördüncü perdenin sonu İngiltere’de; oyunun geri kalan bölümü iskoçya’da geçer. BİRİNCİ PERDE SAHNE I Açıklık bir yer. Gök gürler, şimşek çakar. Üç cadı sahneye girer. BİRİNCİ CADI – Üçümüz bir daha ne zaman buluşalım? Gökler gürler, şimşekler çakarken mi? Yoksa yağmurlar yağarken mi? İKİNCİ CADI – Karışıklık sona erdiği zaman; çarpışma yitirildiği ya da kazanıldığı zaman. ÜÇÜNCÜ CADI – Bu iş, gün batmadan belli olur. BİRİNCİ CADI – Yer neresi olsun? İKİNCİ CADI – Şu fundalık başı.


ÜÇÜNCÜ CADI – Orada Macbeth’i de görecektik zaten. BİRİNCİ CADI – Karakedi, geliyorum. HEPSİ – Kurbağa. Peki, peki geliyoruz. İyi kötüdür, kötü de iyi. Uçalım sisli havada, puslu havada. (Çıkarlar). SAHNE II Fores yakınlarında bir ordugah. İçeriden davullar çalar. Kral Duncan, Malcolm, Donalbain, Lenox ve hizmetliler girer; yaralı bir subayla karşılaşırlar. DUNCAN – Kan içindeki bu adam kim? Ayaklanmayla ilgili en yeni haberleri verebilecek gibi gözüküyor. MALCOLM – Benim tutsak düşmemem için yiğitçe çarpışan çavuş bu. Merhaba yiğit arkadaş! Sen bıraktığın sırada dövüş nasıl gidiyordu, anlat krala. SUBAY – Ne olacağı belli değildi. Sarılıp, birbirinin kımıldamasını önleyen, iki bitkin yüzücü gibiydiler.

Acımasız Macdonwald, tam isyancı olacak bir adam, dünyada ne kadar kötülük varsa hepsi onda, batı adalarından yaya atlı pek çok asker toplamış. Talih de, asinin kahpesiymiş gibi davranıp, onun ilençlenesi kavgasına güler yüz gösteriyordu. Ama bütün bunlar yetmedi. Çünkü kahraman Macbeth, bu niteleme onun hakkıdır doğrusu, talihe aldırmadı; O, yiğitliğin gözdesi, adam öldürmekten kan tüten kılıcını çevreye savurarak yolunu açtı, o köle herifle yüz yüze gelinceye kadar. Karşılaşınca da selamlaşmaya fırsat bırakmadan onu göbeğinden çenesine kadar ikiye ayırdı. Sonra da kafasını mazgallarımızın üzerine dikti. DUNCAN – Ah yiğit kardeşim benim! Değerli adamdır o! SUBAY – Güneşin ilk ışıklarının geldiği yerden, korkunç fırtınalar, gök gürültüleri geldiği gibi huzurun da geleceği umulurken büyük bir huzursuzluk taştı bu kaynaktan. Dinle, İskoçya hükümdarı, dinle; yiğitlikle bezenmiş haklılığımız karşısında, İrlandalı piyadeler henüz tabana kuvvet kaçışmışlardı ki Norveç Kralı durumun kendisi için elverişli olduğunu görerek, elinde yepyeni silahlar, arkasında taze güçlerle yeniden saldırıya geçti. DUNCAN – Bu, bizim komutanlarımız Macbeth’le Banquo’yu ürkütmedi mi? SUBAY – Evet; serçelerin kartalları, tavşanın aslanı ürküttüğü kadar. Her şeyi olduğu gibi söylemem gerekirse, onlar üst üste çift gülleyle doldurulmuş toplar gibiydiler. Düşmana darbe üstüne darbe, darbe üstüne darbe indirdiler. Bütün bunlar yaralılardan akan kanda yıkanmak, ya da tarihe bir ikinci Golgotha (1) geçirmek için değilse ne içindi bilmiyorum… Ama yaralandım, yaralarım yardım diye bağırıyor. DUNCAN – Yaraların gibi sözlerin de sana uygun: her ikisinde de onur tadı var… Gidin ona cerrah bulun. (Subay hizmetlinin yardımıyla çıkar. Rosse girer.

)

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir