Ahmet Altan – Sudaki İz

Karanlık sınıfın kapısı birden açıldı, iri bir gölge girdi içeri. Necip’in her yanını ateşler bastı. Bacakları titriyordu, ağzı kurumuştu. Soğuğu da karanlığı da unutmuştu, üstüne gelen iri gölgeye bakıyordu. Koridorun ışığı içeri vuruyordu. Gölge yaklaştıkça büyüyüp irileşiyordu. Başını önüne eğdi. Sırtı terlemişti.
Ortaokulun müdürü, Necip’in alnına düşen bir tutam saçı tutup çekti.
– Biz seni okuldan atmadık mı? Hâlâ ne arıyorsun burada yüzsüz herif?
Necip karşılık vermedi. Başını kaldıramıyordu. Müdürden nefret ediyordu ama, ondan korkuyordu da, bir türlü kendini toparlayıp konuşamıyordu. – Sana söylüyorum serseri herif, hâlâ ne arıyorsun burada?
Necip cılız bir sesle,
– Eve gidecek param yok, dedi.
– Bunları daha önce düşünseydin. Atın bu iti dışarı!
Biraz önce sakin sakin yağan kar birden tipiye çevirmişti. Necip’in yüzüne çarpan sivri uçlu kar taneleri değdikleri yeri zehir gibi yakıyordu.
Bir dağın eteğine kurulmuş olan ortaokul, en yakın kasabadan üç kilometre uzaktı.
Necip arkasından kapanan koca kapıya bakınca, artık bu gece onu okula almayacaklarını anladı.
Kasabaya doğru yürümeye koyuldu. Soğuktan ve öfkeden kusacak gibi oluyordu. Okuldan uzaklaştıkça rüzgâr daha da hızlanıyordu sanki. Soluk aldıkça soğuk hava ciğerlerini yakıyordu. Ayakları sırılsıklam olmuştu. Pantolonunun paçaları da ıslanmış, bacaklarına yapışmıştı. Karların içinde zorlukla yürüyordu. Rüzgârdan yüzünü korumak için iki büklüm olmuştu. Ağzından çıkan buharlar buz damlacıkları halinde yüzüne yapışıyordu.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir