“Benim artık yaşlı bir adam olduğumun farkında mısın? Defterlerimi kapattım, hesaplarımı gördüm, yavaş yavaş yeryüzünden topuklamanın zamanı geldi,” dedi. “Gel birlikte topuklayalım. Ben de çürümekten usandım,” dedim. “Yapma, sen hâlâ gençsin,” dedi. “Sen? Daha yarım asır geçirdin bu batasıca dünyada.” Güldü. “Daha fazla.” Gökyüzünü kucaklayan geniş pencerenin önündeki koltuğa oturdu. Arkada İstanbul’un bulutları, duman duman. Gülüşü uçtu, duman dağılır gibi. Sesi acılaştı. “Benden bir şey bekleme.. sana verecek bir şeyim yok,” dedi. Başını gökyüzüne çevirdi. Pencere profiliyle doldu. Ne kadar harika bir burnun var Ali.. dedim içimden. Yıllar önce de ilk burnun dikkatimi çekmişti. Seni ilk gördüğümde burnundan, gözlerinden, gülüşünden etkilenmiştim. Burnun mağrurdu, karakterliydi. Gözlerin siyahtı, bir erkek için fazla güzeldi. Gülüşün sıcacıktı. Ve ellerin.. ah o şefkatli ellerin.
Ayfer Tunç – Yeşil Peri Gecesi
PDF Kitap İndir |
iyi kitap