Honoré de Balzac – Vadideki Zambak

Dünya romanının büyük adlarından biri olan Balzac’ın ailesinin kökleri Tarn eyaletinin kuzeyine kadar ulaşır. Sonradan Balzac adını alan Balssa ailesi oldukça kalabalıktır. Balssa, Oc dilinde “yüksek kaya” anlamına gelmektedir. Bir köylü ailesinden çıkmış olan babası asalet unvanı “de”yi adının başına’ kendi eklemiştir. Oğlu da bunu ömrü boyunca kullanmıştır. 1746’da doğan babası Bernard Francois Balssa, ailesinin çiftliğinde tarım, işleriyle uğraşmış, bundan sonra oranın papazından ders almış, Paris’e gitmiş, hukuki bilgilerini ilerletmiştir. Bir ara Krallık Konseyi’nde sekreter olarak çalışmış, Tours şehrinde belediye başkan yardımcılığı yapmıştır. 1797 yılında Parisli bir ailenin kızı Anne Charlotte Laure Sallambier ile evlenmiştir. Demek ki babasının bir köylü ailesinden gelmesine karşılık annesi küçük bir burjuva, ailesinin kızıdır. Evlendiklerinde baba Balzac elli, kız ise on sekiz yaşındaydı. 1799’da Fransa’nın Tours şehrinde doğan Honore de Balzac, 22 haziran 1807’de Oratoryen tarikatına mensup Katolik rahiplerin yönettiği bir okula verildi. Altı yıl süren bu okuldaki öğrenimi tamamen aile çevresi dışında geçmiştir. Okul hayatı onun için çok sıkıcıdır, kendisi bir türlü buranın sıkıcı kurallarını benimseyememektedir. Okul sıralarında bitkin düşünceye kadar okumaktadır, bu sır’alarda Balzac ölümsüz kahramanlarından Louis Lambert gibidir.


Andre Billy, onun kolej günlerini şöyle anlatır: “Çocukların durmadan yemeklerini değiş tokuş ettikleri yemekhane; şekerlemeler, aletler, kalemler ve kâğıtlarla dolu sergisiyle okulun kantini; demir kamçının, yazı cezasının, büyüklerin şakalarıyla acı sözlerinin, kaba- saba oyunların hüküm sürdüğü bu korkunç yerin ağır disiplini, mütalâa salonlarının pis havası, tahta donlar, çocuklara yatak odası diye ayrılan ve üst tarafları parmaklıklarla çevrili, sabahleyin öğrencilerin tuvaletine nezaret eden papazın gözleri önünde açılmak üzere akşamları kapanan kafes kapılı odalar, bütün bunlar, unutulmayan bir kinin verdiği ilhamld kesin ve doğru bir şekilde Louis Lambert adlı romanında tasvir edilmiştir.” Gerçekten okul günlerinin sıkıntısı Balzac’ı hiçbir zaman bırakmadı. Vendome’daki okulda kaldığı altı yıl süre içinde okuldan ayrılmadı, annesi de bir kerecik onu ziyarete geldi. Ana sevgisinden uzak büyüdüğü için, içinde daima bir eziklik duygusu vardı, bu eziklik duygusu ruhunda yarattığı acılara karşılık, ona bir direnme gücü, güçlü bir kişilik kazandırdı. Balzac’ın biyografyalarından çoğunda annesinin kaya gibi sert ve insafsız bir kadın olduğundan söz edilmektedir. Annesi sert, buna karşılık çocuğuna karşı şefkatlidir, annesiyle aralarındaki yazışmalar da bunu açıkça göstermektedir. Derslerine, okul ödevlerine vermediği zamanını okul kütüphanesinden alarak gizli gizli okuduğu kitaplara veriyordu. 1814 sonbaharında babası Paris’e atanınca Balzac da aile çevresine kavuşmuştur. Marais mahallesinde geçen bu on yıldaki yaşantıları romanlarının önemli konularından çoğunun kaynağı olmuştur. Ailesinin isteği onu noter yapmaktı, böylece 4 kasım 1816’- da Hukuk Fakültesine kaydoldu. 1819 ocak ayında buradan diploma aldı. Genç Balzac’ı bunlardan daha çok Museum’da ve Sorbonne’da dinlediği dersler ilgilendiriyordu, akşam eve dönüyor Sterne ve Rabelais okuyordu. Balzac ilk gençlik yıllarından çok yakınır, çünkü bu tutkulu adamın yapacaklarını parasızlık engellemektedir, babası ancak geçinecek kadar para vermektedir kendisine. 1819’da Hukuk Fakültesini bitirdiği zaman noter olmayacağını, yazarlık yapacağını söylemişti ailesine. Ailesi de gene Paris’ten ayrılırken Balzac’a iki yıllık bir serbest süre tanımışlardı. Romancı artık aile çevresinden uzaklaşmış, bağımsızlığını ilân etmiştir.

Oğullarına bu iki serbest yılı vermekle beraber, kimseye oğullarının Paris’te edebiyatla uğraştığını söylemeyeceklerdi, çünkü edebiyatla uğraşmak küçültücü işlerdendi, oğullarının hava değişimi için aile yuvasından ayrıldığını söyleyeceklerdi eşe dosta. İlk yıllardaki çalışmalarının pek başarı pırıltıları taşıdığı söylenemez- Düşündüğü roman tasarıları gerçekleşmemiştir. Buna karşılık, o günkü kötü yazıları ona bir gözlem yeteneği ve hafızasında bir birikim sağladığından yararlı olmuştur. Bütün hayatı boyunca Balzac iyi bir tiyatro yazarı olmak üzere özlemini kaybetmemiştir. İlk denemesi de bir tiyatrodur. İlk eseri ünlü İngiliz devlet adamı Cromwell’in adını taşımaktadır. Bu trajedide ünlü İngiliz’in hayat hikâyesi anlatılmaktadır. İlk çalışmasının sunuluş biçimi de oldukça ilgi çekicidir. Paris’te edebiyat çalışmaları yaparak başarıya ulaşmasını bekleyen ailesi ilk eserini onun ağzından dinlemek istiyordu. Balzac, 1821 nisanında ailesinin yanına döndü. Beraberinde yazdığı ilk eserini de getiriyordu. Annesi bu trajedinin okunması sırasında bulunmaları için aile dostlarını davet etti. Balzac’ın yeniden Paris’e dönmesine müsaade etmediler. Artık baba evinde yiyip içiyor, dinleniyordu ama Paris’teki yoksul hayatını özlüyordu. Sanat hayatının ilk yıllarında yayınladıklarını hiçbir zaman kendi eseri olarak kabul etmeye yanaşmamıştır.

Yazar bunları, nitelikli eser vermek amacından çok, para kazanmak amacıyla yazmıştır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir