Eoin Colfer – Artemis Fowl #1 Artemis Fowl

Artemis Fowl nasıl tanımlanabilir ki? Çeşitli psikiyatrlar bunu yapmayı denediler ama başaramadılar. Asıl sorun Artemis’in zekâsıydı. Udžzerinde uygulanan her testi tersine çevirip herkesi tuzağa düşürüyordu. En büyük tıp dehalarının akıllarını başlarından alıp onları geveler durumda, kendi hastanelerine geri gönderiyordu. Hiç kuşkusuz, Artemis bir dâhi çocuktu. Peki öyleyse, bu denli parlak bir zekâya sahip biri kendini neden suç işlemeye adaşındı ki? Bu sorunun yanıtını ancak tek bir kişi verebilirdi. Ve o da sessiz kalmaktan büyük zevk alıyordu. Belki de Artemis’i yakından tanımak için, onun artık herkesçe bilinen ilk ve en hain macerasını anlatmak gerekir. Bu haberi kurbanlarla doğrudan yapılmış röportajlardan derledim ve Sizler öyküyü okudukça bunun hiç de kolay bir iş olmadığını fark edeceksiniz. Oykü, bundan yıllarca önce, yirmi birinci yüzyılın ilk yıllarında başladı. Artemis Fowl aile servetini yeniden kazanmak için bir plan yaptı. Tüm uygarlıkları yok edebilecek, yaşadığı gezegeni türler arası bir savaşa itebilecek bir plan. YAZ mevsiminde Ho Şi Minh Şehri. Normalin üzerinde, bunaltıcı bir sıcak vardı, işin ucunda çok önemli bir şey olmasaydı Artemis Fowl’un bu rahatsız ortama asla katlanmayacağını söylemek bile gereksizdi. Bu planı için önemliydi.


Güneş Artemis’e göre değildi. Ona yakışmıyordu. Evde, ekran başında geçirdiği uzun saatler, yanaklarının rengini soldurmuş tu. Bir vampir kadar beyazdı ve güneş ışığına çıkınca bir o kadar da hırçınlaşıyordu. “Umarım, yine boşa kürek çekmiyoruzdur, Kâhya,” dedi yumuşak ama keskin bir ses tonuyla. “Özellikle de Kahire’den sonra.” Konuşmasında haϐif bir azar vardı. Kâhya’nın adamlarından aldığı bilgiyle daha önce Mısır’a gitmişlerdi. “Hayır efendim, bu kez eminim. Nguyen iyi bir adamdır.” “Hımm,” diye homurdandı Artemis, kuşkuyla. Yoldan geçenler, bu iriyarı Avrasyalının, küçük bir çocuğa efendim demesine şaşırabilirlerdi. Ne de olsa artık üçüncü binyıldaydık. Oysa bu sıradan bir ilişki değildi ve bunlar sıradan turistler değillerdi. Dong Khai Sokağında, kaldırım kenarındaki kafelerden birinde oturmuş, motosikletleriyle meydanda gezen gençleri izliyorlardı.

Nguyen gecikmişti ve altında oturdukları şemsiyenin ufacık gölgesi, Artemis’in huysuzluğunu arttırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Ama bu onun her günkü karamsarlığıydı. Somurtkan bakışlarının altında, bir ümit ışığı parlıyordu. Acaba bu yolculukları gerçekten de bir işe yarayacak mıydı? Kitabı bulabilecekler miydi? Çok fazla ümitlenmek istemiyordu. Bir garson hızla masalarına doğru yaklaştı. “Biraz daha çay, beyler?” diye sordu başını hızla sallayarak. Artemis iç geçirdi. “Rol kesmeyi bırak da otur.” Garson içgüdüsel bir hareketle Kâhya’ya döndü, ne de olsa erişkin olan oydu. “Ama efendim, ben garsonum.” Artemis dikkat çekmek için masaya vurdu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir