Hamdi Varoğlu – Ölmez Adamlar Evi

1909 yılı ocak ayının yirminci günü olan bugün, korku ve hayret içinde, macerayı baştan aşağı yazmağa karar verdim. Karar verdim, çünkü yarın değil, öbür gün ölmüş bulunacağım, öbür gün, evet öbür gün, muhakkak surette öleceğim, ihtiyarlıktan öleceğim. Bunu hissediyorum ve biliyorum. Demek oluyor ki sükûta nihayet vermekle büyük bir zarara girecek değilim. Esasen, hakikatin farkında olmayan ve tehlikede olduklarını bilmeyen kadın, erkek bütün insanların istirahati, sükûtu ve emniyeti namına, bu sükûta bir nihayet vermek isabet olacak sanırım. Benim için artık mesele yok. Öbür gün ölmüş olacağım. Binaenaleyh edeceğim sırrın ifşasını, biraderlerim ve hemşirelerim mesabesinde olan bütün erkeklere ve bütün kadınlara vasiyet ediyorum. İhtiyarlığım ve ölümüm onlara bir ibret dersi olsun. Son arzum budur. Evvelâ şunu söyleyeyim: Deli değilim. Aklım tamamıyla yerinde. Hiç bir hastalıkla da malûl olmadığım için sıhhatim de tamam. Yalnız ihtiyarım. Her türlü beşerî ihtiyarlıkların fevkinde ihtiyarım.


Yaşım seksen mi? Yüz mü? Yüz yirmi mi? Hiç bilmiyorum. Bu yaşı tayin hususunda hiç bir vasıtaya da malik değilim. Ne nüfus cüzdanı yahut hüviyet varakasına benzer yazılı bir vesika, ne bir hatıra, ne bir şahit. Hatta yaşımı, ihtiyarlık hislerimle bile ölçerek tayin edemiyorum. Zira ihtiyar olalı ancak bir kaç gün oldu. Bu ani değişikliğe alışacak kadar zaman geçmedi. Bu asırlık ihtiyar halini alıncaya kadar daha az ihtiyarlık safhaları geçirmediğim için yaş farkları arasında bir mukayese de yapamıyorum. Şimdi bulunduğum hale birdenbire düştüm. Çok üşüyorum. Bilhassa vücudumun içi üşüyor. Etlerimin içi, kanım, iliklerim üşüyor. Yorgunum, müthiş surette ve hiç bir istirahatin gideremediği, gideremiyeceği şekilde yorgunum. Vücudumun bütün âzası uyuşuk, mafsallarım sancıyor. Dişlerim mütemadiyen birbirine çarpıyor ve o kadar sallanıyor ki, lokma çiğnemeğe imkân yok. Belim, mukavemet edilmez bir şekilde yere doğru eğiliyor ve bükülüyor; gözlerim bulanık görüyor; kulaklarım ağır işitiyor.

Bütün bu ıstıraplar bana çok acı ve ağır geliyor; yeni oldukları için… Öyle bir haldeyim ki, hiç bir mahlûk benim kadar sefil ve bîçare değildir zannederim… Fakat bütün bu azablar nihayet iki gün daha devam edecek! Topu topu kırk sekiz saat. İki bin sekiz yüz seksen dakika; bir şey değil! Bu kısacık müddeti şimdi hesap ettim ve kalbim ümidle çarpmağa başladı… Evet ümidle çarptı. Gerçi ölüm çok korkunç bir şey -bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu hayatta bulunan insanlar katiyyen tahmin ve tasavvur edemezler; onu ben, yalnız ben bilirim- fakat ne ehemmiyeti var! Artık hayatım, hayat denilecek şekilden çıktı… Hayır, deli değilim. Aklıma tamamile sahib bulunuyorum ve üstelik de öleceğim. Bunlar öyle iki sebep ki yalan söylemediğimi isbata ve sözlerimin doğruluğundan şüphe edilmemesine kifayet eder. Siz ki bu yazılan yazdığım şu defteri bulacak ve maceramı okuyup öğreneceksiniz, eğer Allahın varlığına inanıyorsanız, o inandığınız Allah aşkına olsun sözlerimin doğruluğundan şüphe etmeyiniz. Anlattıklarım masal yahut hezeyan değildir. Bizzat sizin başınıza, oğlunuzun kızınızın başına, karınızın veya metresinizin başına gelmesi ihtimali olan felâketlerin en müthişinden bahsedeceğim. Sözlerimi hakir görüp omuz silkmeyin; deli değilim. Ölüm, sizin de başınızın ucunda bekliyor. Gülmeyin. Okuyun, anlayın, inanın ve sonra ne yapmak lâzım geliyorsa onu yapın. İhtiyarlıktan titriyen elimin kusuruna bakmayın ve okunmayacak derecede kötü olan yazımdan usanıp bir tarafa atmayın. Bu kurşun kalemini sokağın tozları arasında buldum. Eskimiş ve çok kısalmış olduğu için parmaklarım onu tutmakta zorluk çekiyor.

Bu defter de pek iyi bir şey değil. Sahifelerin kenarlarında enli, siyah bir çizgi var. Bu yüzden satırları sıklaştırmağa mecbur oluyorum. Başka bir kâğıdım yok. Maamafih başka bir kâğıda yazmaktansa, bu siyah kenarlı deftere yazmak belki daha doğru… Yazıyorum. Allah aşkma olsun şüphe etmeyin. Okuyun, anlayın ve inanın…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir