Dan Gordon – Zaki Gordon – Tavan Arasına Yolculuk

Bu masal, bütün masallar gibi sihirlidir. Onu nasıl okuyacağınız, çocuk ya da yetişkin olmanıza göre değişir. Çocuksanız, aynen bizim yapmış olduğumuz gibi, bu kitabı kendinize okutmalısınız. Onu size, büyükanne ya da büyükbabanız, anneniz ya da babanız, teyzeniz ya da amcanız, hatta abla ya da abiniz, ya da sizden yeteri kadar büyük olup, sizi seven herhangi bir kimse de okuyabilir. Bu çok önemli, çünkü masalı daha da güzelleştirecektir. Bu masal en güzel, pijamalar içinde yatakta dinlenir. Pijamanız yoksa, gecelik de giyebilirsiniz; ama sizi sarmalayan, sıcak bir şey olmalı -yumuşacık, rahat ve sizin gibi kokan bir şey. TAVAN ARASINA YOLCULUK 11 Pijama giyemeyecek kadar büyüdüğünüzü düşünüyorsanız, yanlış yolda olduğunuz ve düş gücünüzü köreltmeye başladığınız anlaşılıyor. Düş gücünüzü serbest bırakın! Pijama yatakta sıcacık ve rahat hissetmenizi sağlayan bir şeydir; her şeyin yolunda olduğunu, kimsenin size zarar veremeyeceğini hissettirir. İster yedi, ister kırk sekiz yaşında olun, bu böyledir. Cicianne seksen üç yıllık ömründe pijamalara olan inancını hiç kaybetmedi. İşte, bu kadar! Pijamanızın yanında en sevdiğiniz battaniye, yorgan ya da örtünüz de bulunmalı. Böyle bir şeyiniz yoksa, edinmelisiniz. Rahat bir yastığınız olmalı, belki de iki tane. İstediğiniz gibi şekil verebileceğiniz türden.


Ve eğer masal öyle gerektiriyorsa, sıcak çikolatanız da olmalı. Fincan ya da kupada olabilir, seçim size kalmış. Bizce üstünde biraz rendelenmiş çikolata da yüzmeli, ama bazıları çikolata rendesinden hoşlanmaz —onlar köpürtülmüş krema sever. Bu da sizin keyfinize kalmış. Ama kesinlikle sıcak çikolatanız olmalı. Çayı tercih etmiyorsanız tabii. Çay da bu masal için kabul edilebilir bir sıcak içecektir. Varsayalım ki, bu masalda nine torunlarına okurken, torunların sıcak çikolatalarından höpürtülü bir yudum alıp dudaklarını şaplata şaplata, “Ohhhh!” dedikleri yere geldiniz. 12 Dan Gordon ve Zaki Gordon Sizce ne yapmalısınız? Köfte gibi orada oturacak mısınız? Ağaç gövdesindeki budak deliği, kurbağanın üstündeki siğil gibi? Hııı? Masaldaki çocuklar ne yapıyorsa, siz de aynısını yapmalısınız. Onlar höpürtülü bir yudum içtiklerinde, siz de höpürtülü bir yudum içmeksiniz. Onlar ağızlarını şapırdattıklarında, siz de ağzınızı şapırdatmaksınız. Niye masaldaki çocukların yaptıklarının aynısını yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? Çünkü siz de masaldaki çocuklardan birisiniz de ondan. Şimdi, eğer siz bir çocuk değilde, bu kitabı yüksek sesle okuyan bir büyükseniz; ister torununuza, ister kızınıza ya da oğlunuza, ister yeğeninize ya da kuzeninize, ister küçük kız ya da erkek kardeşinize ya da bakıcılığını yaptığınız çocuğa okuyor olun, etkili olması için, mutlaka sevdiğiniz bir çocuğa okumalısınız. Ancak o zaman, gerekli yerlerdeki canlandırmalarla bütün o farklı ses ve aksanları, gürültü, horultu, homurtu, burun çekme, aksırık ve tıksırıkları yaparken kendinizi aptal gibi hissetmezsiniz. Bu, bütün gününüzün en eğlenceli zamanı olacaktır.

Üstelik, ömrünüzün sonuna kadar da anımsarsınız bunu —şimdi size beklenti dolu, mahmurlaşmış kocaman gözlerle bakan çocuk sizden daha büyük ve güçlü olduktan çok sonra bile. Her ikinizin de belleğinde yer edeceğine emin olun… TAVAN ARASINA YOLCULUK 13 Qcianne Cicianne hafta sonu için geliyordu. Yoni, Adam ve o yaz iki haftalığına onlarda kalan kuzenleri Danielle için bu, Cicianne’den armağanlar demekti. Cicianne asla eli boş gelmezdi. Bunlar küçük şeyler olurdu, yalnızca yaşlı ninelerin fark edip torunlarına aldıkları türden ufak tefek armağanlar. Örneğin, Danielle’ın koleksiyonu için bir oyuncak at, Yoni’ nin birlikte maceralar yaşayabileceği bir kahraman figürü ve Adam için her zaman tuhaf bir şeyler; çünkü, eh… Adam tuhaftı işte. Adam dört, Yoni sekiz ve kuzenleri Daniel’sa neredeyse on yaşındaydı. Bir gece annesiyle babası Adam’ı yatağa yatırırken, çok geçmeden tuvalete 14 Dan Gordon ve Zaki Gordon gideceğini bile bile, özel bir ikram olarak ona bir fincan buharı tüten sıcak çikolata vermişlerdi. O da sıcak çikolatasını soğutmak için üç kez üfledikten sonra kocaman, höpürtülü bir yudum almıştı. Sıcak çikolatasını soğutmak için üç kez üfledikten sonra kocaman, höpürtülü bir yudum almıştı. Ardından da dudaklarını şaplatıp, “Ohhhh!” demişti büyük bir keyifle. Sonra annesiyle babası onu öperek, iyi geceler, tatlı rüyalar dileyip, “Tahtakurularına yem olma,” dediklerinde, Adam, “Mars’ta tahtakurusu yok,” diye karşılık vermişti. Adam’ın annesiyle babası önce birbirlerine, sonra da Adam’a bakmışlardı. “Ne demek istiyorsun?” diye sormuştu babası. * Yazarların N otu Girişte belirttiğimiz gibi, bu size bir işaret.

“Sıcak çikolatasını soğutmak için üç kez üfledikten sonra kocaman, höpürtülü bir yudum aldı. ” Yani, şimdi, sizin de kendi sıcak çikolatanızı üfleyip höpürdeterek yudumlamanız için uygun bir zaman. Bu yalnızca bir öneri tabii… Kimse sizin bu kitapla nasıl bir etkileşim kurmanız gerektiğini söylemeye çalışmıyor. Olay şu ki, eğer benim bir fincan sıcak çikolatam olsaydı, şimdi onu yudumlamanın tam ¡samanı demekti. TAVAN ARASINA YOLCULUK 15 “Hangi konuda?” demişti Adam masum masum. “Mars’ta tahtakurusu yok da ne demek?” “Yok işte,” demişti Adam gayet mantıklı bir biçimde. “Peki, ama bunun bizim sana iyi geceler dilememizle ne ilgisi var?” diye sormuştu annesi. ‘Eh,” demişti Adam, “ben orada yaşıyorum.” “Nerede?” demişti babası. “Mars’ta,” demişti Adam. Ardından açıklamıştı. “Siz her gece iyi geceler öpücüğü verip, ışığı kapadıktan sonra ben Mars’a gidiyorum.” “Vay vay,” demişti babası. “Peki, oraya nasıl gidiyorsun?” “Yatağımın içinde,” demişti Adam, sanki babası çok aptalca bir soru soruyormuşçasına. “Peki, orada ne yapıyorsun?” diye sormuştu annesi.

“Bir işim var,” demişti Adam büyük bir gururla. “Sahi mi?” demişti annesi. “İşin nedir?” “Kilitliyorum,” demişti Adam. “Anahtarım var, kilitliyorum.” Adam’ın annesiyle babası gülüşmüşlerdi. Bu öyküyü birçok kişiye defalarca anlattılar ve herkes de güldü. Ancak, Adam buna hiç aldırmadı. Onunla, işiyle ve anahtarıyla dalga geçtikleri16 Dan Gordon ve Zaki Gordon ni düşündü. Oysa, bundan kısa bir süre sonra Cicianne ziyarete geldiğinde, o buna gülmedi. Hatta, bir armağan bile getirmişti. “Nedir bu?” dedi Adam. “Aç, görürsün,” dedi Cicianne. Adam paketin kâğıdım yırtınca içinden küçük bir kutu çıktı. Kutuyu açınca içinde bir pamuk parçası olduğunu gördü. Pamuk parçasını çıkarınca da bir anahtarlık buldu.

Anahtarlığın ucuna küçük bir künye takılıydı. Yapay deriden, hatta belki de plastikten yapılmıştı ve üstünde beyaz bir yazı vardı. “Ne yazıyor?” diye sordu Adam heyecanla. “Şöyle yazıyor,” dedi Cicianne, Adam’a sarılıp yatakta yanma otururken, “Mars’ın Anahtarı”. Adam Cicianne’ye baktı ve, “Çok şık,” dedi. Cicianne’nin her ziyarete gelişinde Yoni, Adam ve Danielle’ın bekledikleri iki şey daha vardı: Çimdik kurabiyeleri ve masallar. Çimdik kurabiyeleri, içine çikolata parçacıkları katılmış çörek hamurundan yapılıyordu. Yuvarlanan hamur toplarına iki parmakla çimdikler gibi bastırılarak halka şekilleri elde ediliyor, bunları pişirdiniz mi de şahane oluyorlardı. Masallar, Cicianne’in yatma vaktinde okuduklarıydı. TAVAN ARASINA YOLCULUK 17 Cicianne’nin yatak masalları, üstünde rendelenmiş çikolata yüzen, dumanı tüten bir fincan sıcak çikolata ve mümkünse bir iki çimdik kurabiyesiyle birlikte, pijamalar içinde, en sevilen battaniyenin altına, yatağa girilmeden asla başlayamazdı. Danielle’ın en sevdiği battaniye, damlalı olandı. Üstüne damla dediği bir şeyler dikiliydi. Bunları ayak parmaklarınızın arasına sıkıştırabiliyordunuz; bu da, gece yatakta uykuya dalarken çok iyi geliyordu insana. Aslında bu bir bebek battaniyesiydi ve Danielle da artık küçük bir kız olmuştu, ama hâlâ ona bayılıyordu. Evde onu yorganının altına sokuyor, kuzeninin evine yatıya geldiği her seferinde de yanında getiriyordu.

Yoni’nin de kendi battaniyesi vardı; bazen bir süper kahramanmış gibi onu boynuna dolardı. Adam’ınki bir Dallas Kovboyları battaniyesiydi; ama onun için çok daha önemlisi, her gece birlikte uyuduğu Mars anahtarıydı. Her üçünün de sıcak çikolatası kendi özel kupasındaydı. Adam’ınkinin adı, “istiridye kadar mutlu”ydu. Bu yeşil kupanın dibinde, ancak içindekilerin hepsini içip bitirdikten sonra görebildiğiniz, gülümseyen bir istiridye vardı. Danielle’ınki “midilli kupası’ ydı. Parlak sarı, üstünde at resimleri olan bir kupaydı. Yoni’ninkiyse “canavar kupası”ydı. Üstünde bir canavar vardı. Bir tabak içine 18 Dan Gordon ve Zaki Gordon dört çimdik kurabiyesi konmuştu; birer tanesi çocuklara, biri Cicianne’ye. “Ne okuyacaksın, Cicianne?” diye sabırsızlık içinde sordu Adam. “Dur hele, oğlum,” dedi Cicianne, Adam’ın odasındaki küçük sandalyelerden birine yerleşirken. “Fessatalya!” Fessatalya, Cicianne’nin, başkalarının “Vay canına!” demesi türünden söylediği bir şeydi. Ne anlama geldiğini bilen yoktu. Cicianne bile ne demek olduğunu bilmiyordu.

Ne Yoni biliyordu bunun anlamını, ne de Cicianne’nin oğlu olduğu halde Adam’ın babası. En yakın tahminleri, “Fessatalya”nm aslında “Fesat İtalya” olduğuydu. Ancak, Cicianne’nin İtalya’yı niye fesat bulduğu ve bu yargısını torunlarıyla niye paylaştığı genel bir merak konusuydu. Bilindiği kadarıyla, Cicianne hiç İtalya’ya gitmemişti ve İtalyan yemeklerinden de yalnızca pizzayı ve spagettiyi seviyordu. Dolayısıyla bu, kullandığı bir sözcükten ibaretti ve sanki bir anlamı varmış gibi geliyordu. “Fessatalya!” dedi Cicianne, “Ben yaşlı bir bayanım, bırakın da şöyle bir oturayım önce.” Daha önce hiçbirinin görmediği bir kitap çıkardı. Bu eski yüzlü, yıpranmış kitabın adı Davin. Ayının Sırlarıydı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir