Ernst Cassirer – Devlet Efsanesi

1980’de Ernst Cassirer’in insan Üstüne Bir Deneme’sini (An Essay on Man) Türkçeye çevirdiğim zaman, bu çeviriyi Devlet Ef sanesi’nin (The Myth of the State) izlemesi gerektiğini biliyordum. Çünkü, Cassirer’in aşağı yukarı yarım yüzyılı bulan kültür felsefesi çalışmalarını özetleyen bu iki önemli yapıt, birlikte okunmaları gereken kitaplardı. Cassirer, İnsan Üstüne Bir Deneme’de «İnsanın kendini özgürleştirmesinin», tam anlamında insansallaşmasının olanaklarını araştırıyor; insan kültürünü insanın gittikçe gelişen kendini özgürleştirme süreci olarak betimliyordu. Söylence, din, dil, sanat, tarih, bilim bu süreç içindeki evrelerdi. Cassirer’e göre, dil, sanat ve bilim, söylence ve ilkel dini yendiği ölçüde, insan özgürleşebilirdi. Ama, söylence yenilmesi, ortadan kaldırılması o kadar kolay olan bir şey de· ğildi. İşte Cassirer, Devlet Efsanesi’nde içinde insanın bilim ve sanat aracılığıyla söylence ve ilkel dine egemen olacağı bir düzenin oluş· turulup oluşturulamayacağını irdeliyor. Devlet Efsanesi, aslında siyaset ve devletin özyapısını derinlemesine işleyen bir yapıt. Cassirer bilindiği gibi, yüzyılımızın en büyük düşünürlerinden biri. O, içinde yaşadığımız dönemin bunalımlarını gözlemlemiş, Bi· rinci ve İkinci Dünya Savaşlarını yaşamış bir felsefeci olarak söy· lence ve ilkel dinin, ilkel düşünce ve eylemlerin aşılması gerekimine inanıyor. Ama, gerek ilkel din, gerekse söylence, insanın uzun tarihi boyunca yerleşmiş ve onu derinden etkilemiş temel yaşantı biçim· leri. Bu güçlü biçimleri sarsmak, yıkmak ne ölçüde olası? Cassirer bu noktada felsefeye düşen görevin ne olduğunu açık seçik bir şekilde belirliyor. Söylencelcr, özellikle de kitabın konusu· nu oluşturan siyasal söylenceler, usdışı güçler oldukları için, onları us yolu ile irdeleyip yadsıyamayız. Ama yaşadığımız bunalım ve yıkımların büyük ölçüde nedeni olan bu söylenceleri felsefe aracılığıyla yakından tanıyabilir; köken, özyapı ve yöntemlerini öğrenip ge· rekli önlemleri alabiliriz. Bir toplumda bilim, ahlak ve sanat güçsüz düştüğü zaman, meydan söylencelere kalır.


Söylenceler ise, toplumsal-siyasal kargaşa yaratırlar. Bu bunalımları çözümlemek, kargaşa· yı ortadan kaldırmak için olağan çareler tükendiğinde ortaya bu 7 kez siyasal söylenceler çıkar. Çağımızda siyasal söylenceler ilkel toplumlarda büyü ve söylencebilimin oynadığı rolü oynamaktadırlar. Çünkü, insanlar umutsuz durumlarda çıkış yolları bulmak için, her zaman umutsuz araçlara başvurabilirler. İşte çağımızın siyasal söylenceleri Cassirer’e göre, bu anlamda umutsuz araçlar olmuşlardır. Bunalımsız barış dönemlerinde, göreli olarak dengeli ve güvenli dönemlerde, toplumda ussal düzen egemendir. Ama bunun tersi olan bunalım ve kargaşa dönemlerinde ussal olan yerini kolayca usdışı olana bırakabilir. Usdışı olana bağlanma ise, toplumun ilkelliği oranında artar. Bu gibi durumlarda tüm sorunların çözümü genellikle çok güçlü olduğu düşlenen bir lidere bırakılıp artık alışılmış ve olağan yollardan kurtulma umudu kalmadığı için, tüm gözler sorunların üstesinden geleceğine inanılan bu kişiye çevrilir. Daha önceki toplumsal bağlar, yasalar ve anayasa değer taşımadıkları gerekçesiyle ortadan kaldırılır. Sonunda da umutların bağlandığı liderin mistik gücü ve yetkesi olabildiğince yüceltilip istenci saltık yasa olur. Ama uygar toplumlar sorunlarını ilkel toplumlar gibi çözemezler. Uygar toplumlarda yaşayan insanlar kendilerine sunulanlara inanmak için bu inançlarına geçerli nedenler bulmak, kanılarını haklı çıkarmak için kuramlar geliştirmek zorundadırlar. Felsefi etkinlikler, bütünleştirici özyapılarıyla bu geçerli nedenleri ve kuramları sergileyip bilim, sanat ve ahlakı savunarak söz konusu kargaşayı (kaos) yenmeye ve bir düzene (kozmos) dönüştürmeye katkıda bulunurlar. Okuyucunun Devlet Efsanesi’nde toplumumuz açısından da önem taşıyan pek çok yan bulacağına ve çağımızın bu önemli siyasal felsefe yapıtının yazılışından aşağı yukarı kırk yıl sonra da olsa bizler için yaşamsal bildiriler taşıdığına inanmaktayım.

Bu nedenle, bu çeviriyi yaparken hem büyük bir haz hem de ödevini yerine getiren bi· rinin o doyulmaz mutluluğunu duydum. Kitabın özgün adı The Myth of the State. Cassirer’in İngilizce olarak kaleme aldığı iki üç yapıttan en sonuncusu. İngilizcedeki nıyth, nıythos sözcüğünü İnsan Üstilne Bir Deneme’de söylence terimiyle karşılamıştım. Bu sözcük gerek öğrencilerim gerekse büyük bir okuyucu kitlesi tarafından kolayca benimsendi. Bu nedenle, başlangıçta kitabın Türkçe adının Devlet Söylencesi olmasını düşünüyordum. Ancak kitabın yayımcısı kendince haklı bazı nedenlerle metin içeriğinde ınyth ya da mythos sözcüğünün söylence olarak karşılanmasını ama kapaktaki adın Devlet Efsanesi olmasını rica edince, kapakta söylence yerine efsaneyi kullanmakta bir sakınca görmedim. Önemli olan bu kitabın büyük bir okuyucu kitlesine ulaştırılmasıydı. Çevirinin genelinde «arı Türkçe ile felsefe yapılabilir» savına olabildiğince güç katacak bir terimler dizgesi kullanmaya çalıştım. 8 Türkçemizin zenginliği, ulaşmış olduğumuz noktada, artık bu konuda bir sorunumuz olmadığını kanıtlıyor. Dilimiz en karmaşık ve anlaşılması güç terimleri bile başka dillerin sözcüklerine gerek kalmadan açıklayabilecek zenginlikte. Ben bu çeviride hep yeğlediğim ve yeğleyeceğim öztürkçe terimlerin yanına zaman zaman metnin yazılmış olduğu dilde o terime karşılık olan sözcüğü de verme yolunu seçtim. Metinde geçen Latince, Almanca, Fransızca sözcük, tümce ya da özdeyişlerin Türkçe karşılıklarını dip notlarında gösterdim. Genellikle bir yazarı tanıtmak için yapıtının başına yaşam öyküsü, yapıtları, düşünce dizgesine ilişkin ayrıntılı bilgi ve yorumlar eklenir. Ben Cassirer konusunda bunu yapmaya gerek görmedim.

Çünkü hem okuyucunun uzun önsözleri okumayı sevmediğini biliyor hem de bir yazarın en iyi şekilde ancak kendi yapıtından, doğrudan kendi söyledikleriyle tanınabileceğine inanıyorum. Esasen Charles W. Hende} kitap için yazdığı önsözde bu işi ustaca yapmakta olduğu için, aynı şeyleri yinelemekten kaçındım. Devlet Efsane ‘sinin Türkçe çevirisinde özellikle bazı Latince, Almanca ve Fransızca tümce ve terimlerin çevirisinde bana yardımcı olan tüm felsefeci arkadaşlarıma ve kitabın titizlikle basımını gerçekleştiren Remzi Kitabevi’ne burada teşekkürü bir borç bilmekteyim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir