Hartmut Zinser – Ezoterizme Giriş

Ezoterizm (içreklik) ve Okültizm (gizli bilim) tartışmalı, hatta çatışmalı kavramlardır. Bu kavramlar ilk kez 19. yüzyılın ilk yarısında isim olarak kullanılmıştır. İki karşıt kavram olan ezoterik-egzoterik sıfatları ise Antik dönemden beri bilinmektedir. Örneğin Aristotelesçi felsefe okullarında, herkesin ulaşabildiği metinler (egzoterik) ve sadece eğitimde kullanılmak üzere hazırlanan metinler (ezoterik) birbirinden ayrılıyordu. Nitelik ve karakteristiğini, kendi sınırlarını kendisinin belirlemesi ve kendisini diğer kavramların dışında tutması yoluyla koruyan ezoterizmin bir sıfat olarak kullanımı, ilişkisel bir kavram olduğuna dikkat çekmektedir. Bundan dolayı esas olarak şu soru ortaya çıkmaktadır: Ezoterizm, nelerden ayrılmakta ve kendini nelerin dışında tutmaktadır? Modern ezoterizm dine ve bilime karşı durmaktadır. Bu nedenle daha önce bir cep kitabında şunları yazmıştım: “Günümüzde ezoterizm başlığı (yunanca esoterikon, içrek) altında -1. din ile ilişkili olması halinde, kilisenin öğretilerine karşı çıkan veya 2. bilgi olarak kabul edildiği takdirde, bilimin veri ve yöntemleriyle örtüşmeyen ve bundan dolayı “yüce (veya üst düzey) bilgi” olarak tanımlanan veya 3. “Ezoterizm pazarı”nda doğrudan ezoterik olarak satılabilen her şey olmak kaydıyla- tüm metinler, öğretiler ve uygulamalar bir araya toplanmıştır”. Bu yazı yüzünden çok sayıda haksız eleştiriye maruz kaldım. Oysa bu eleştirilerde, sadece üçüncü noktanın üzerinde durmuşlar ve diğer iki saptamayı göz ardı etmişlerdi. Gerçekten de son yıllarda geleneksel dinsel toplulukların ve yeni dinsel topluluklar şeklinde adlandırılan örgütlenmelerin yanı sıra, ezoterik fuarları, ezoterik dükkanları ve düzen7 li yayınlar aracılığıyla duyurulan ezoterik etkinlik programlarından oluşan ve ezoterik olarak satılabilecek her şeyin satışa sunulduğu bir pazar ortaya çıkmıştır. İlk sunuşta satılamayan öğeler ise daha sonra farklı bir biçimde yenilenerek tekrar sahneye dönmek üzere ortadan kalkmaktadır. Modern ezoterizmin birçok yandaşı ile savunucusu ve bazı araştırmacılar da ezoterizmin bu şekilde pazarlanmasından rahatsız olmaktadır. Ezoterizmin veya okültizmin bu şekilde pazarlanması sonucunda ciddiyetinden şüphe duyulan ve hatta gözden düşen bir olgu haline geldiğini düşünmektedirler. Ezoterizmin bu açıdan, günümüzde kendini pazarlamak zorunda kalan dinlerden farkı kalmamaktadır, zira bunun sonucunda mutlak olan, piyasada kolayca göreceliye dönüşebilmektedir. Herkes hoşuna giden ya da kendisine uygun olan yaklaşım ve yöntemi seçebilmektedir. Ezoterizm, bağımsız bir kavram olarak ilk defa, din özgürlüğünün ilanından sonra dinlerin ve dünya görüşlerinin pazarlanmaya başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu gelişim ancak modern çağda gerçekleşmiş_olduğundan, bu çalışmamda sadece modern ezoterizmden söz edeceğim. Eski dönemlerde de dinler, güçleri yettiği sürece, öğreti ve yöntemleri dışlamış, hatta bazen de ateş ve kılıçla bastırmıştır. Öte yandan bilimler katı yöntemler oluşturarak kendilerini sınanabilir ve tekrarlanabilir olan olgularla sınırlandırmıştır. Bu sınırların dışında kalanlar ise dışlanmış ya da halen dışlanmakta veya en fazla hipotez veyahut sorunsal olarak kabul edilmektedir. Hatta günümüzde bazı kabul görmüş ve onaylanmış bilimsel bilgilerin bile yanlış olduğunun anlaşılması ve bunların tamamıyla bilimsel çerçevenin dışına çıkartılması beklenebilir. Kendini sınırlama (ayırma) ve dışında tutma, değişik ölçülerde dinler tarihinde her zaman var olmuştur. Hıristiyanlık da erken döneminde bağımsızlığını ve kimliğini kazanmak için, kendini Montanizmden, Yahudilikten, Gnostizmden diğer du8 ruşlardan ayırmış ve sonraları apokrif ya da heretik diye nitelendirilen metinleri reddetmiştir.1 Bu süreç, Hıristiyanlıkta bugüne kadar devam etmiştir. Ezoterizmin kendini dışında tuttuğu konular ise çok yönlüdür ve bunların içerisinde ayinlerde kendinden geçme (ekstazi), gnostizm ve benzerleri bulunmaktadır. Bunların tek ortak noktası, kurumsal kilise tarafından “dışlanmış” olmalarıdır. Modern ezoterizm ve bu konuyu araştıranların bir kısmı, ezoterizmi dinin, daha sonraları da bilimin dışında tutulan içeriğine itiraz etmekte ve bundan dolayı uzun bir geçmişe dayandığını kabul etmemektedirler. Yalnız bazıları da bu yaklaşımda “imgelenmiş bir geleneğin” söz konusu olduğunu, tarihsel bir sürekliliğin mevcut olmadığını kabul ederler. Yine de “ezoterizmin öncüsü” olarak niteledikleri bu kavramları, haklı olmadıkları halde, ezoteriğin dışında kalan öğretilerin ve uygulamaların, bunları temsil edenler tarafından ezoterik olarak değil, din veya bilim hatta belki de yazın olarak kabul edilmiş olduklarını ileri sürerek, kendileri ve ezoterizm adına kullanırlar. Oysa bu öğreti ve uygulamaları kendi bağlamlarından ayırmak ve dışarıda bırakılanı bağımsız bir olgu haline getirmek bir çarpıtmadır. Bu tür bir yaklaşım için belirlenen özellik ve kıstasların hiçbiri kesin ayırıcı özelliklere sahip değildir. Bunlar, aslında hem dinlerde hem de gelişmekte olan bilim dallarında karşılaşılan “rastlantısal değişkenler” ve “farklı bakış açılarından” ibarettir. Bu nedenle, ezoterizm kavramının, ancak belirli bir bağımsız kimliğe kavuştuktan sonra oluşturulmuş olması kesinlikle bir rastlantı değildir. “İmgelenmiş gelenekler” ve tarihsel oluşumlara karşılık, günümüz ezoteristlerinin ve okültistlerinin fiilen neler uyguladıklarını ve bunlarla hangi öğreti ya da düşüncelerin bağdaş1 Bkz. Theissen, Gerd.2001: Die Religion der ersten Christen. Gütersloh: Kaise/ Gütersloher Verlagshaus (2. Baskı.), s. 341. 9 tığını incelemek gerekir. Bu nedenle, söz konusu yaklaşım ve uygulamaları olabildiğince ayrıntılı bir şekilde ele aldım. Bu ezoteristlerin birçoğu E. Levi, H. P. Blavatsky ve R. Steiner gibi isimleri sadece ismen bilirler. Bir bölümü ise bu isimlerin yanı sıra bazı farklı isimlere de aşinadır. Ancak, bu kişilerin yazılarını gerçekten ve dikkatlice okumuş olanların sayısı çok azdır. Şu anda kitap haline getirilmiş olan bu araştırmamın çok uzun bir geçmişi var. Bu dönem, 1980’lerin sonlarında, “(Batı) Alman Okullarında Okültizm Dalgası” konusunda yürüttüğüm ve Wolfgang Hahn’nın inisiyatifi ve katkıları olmadan gerçekleştirmem kesinlikle mümkün olmayacak olan, ampirik çalışmalarla başlamıştır. Öncesinde, uzu� yıllar gözlemci olarak katılmış olduğum, yetişkinler arasında yürütülen ezoterik ve okült uygulamalar üzerinde araştırma yapmıştım. Açıklamalarımı öncelikle Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinde bazılarını İngilizce olarak verdiğim seminer ve konferanslarda sundum. Şimdiyse bu yayın aracılığı ile benden sürekli istenileni yerine getirmiş ve bu metinlerin okunmasını sağlamış oluyorum. Bu metinlerin bazıları geçtiğimiz yıllarda bazı kolektif yayınlarda makale ve eklemeler şeklinde yer almıştır. Yayın için konferanslarıma ilişkin notları yeniden gözden geçirdim, fakat bunların konferans karakterini bütünüyle yok etmedim. Bu vesileyle çok yönlü soru ve eleştirileri için Aarhus, Atina, Berlin, Bern, Szeged ve Viyana’ daki öğrencilerime ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ayrıca, kitabın ilk gözden geçiren Marcia Moser’ e ve taslakların son redaksiyonu için Hildegard Piegeler’ e özellikle teşekkür etmek istiyorum. Wilhelm Fink Yayınları’na da hızlı baskıları için ayrıca teşekkür ederim.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir