Necati Tuncer – Ihtilali Onleme Dernegi

Olmasın annem olmasın! Bir daha ihtilal olmasın. Baksana Ģu halime annem. Kırılmadık kemiğim kalmadı. Aman istemem! Daha ihtilal olmadan böyle yaparlarsa bizi, ihtilal günü külümüzü savururlar annem! Yediğim dayaklara bakıp da annem, döve döve vazgeçirdiler ihtilali istemekten deme be annem. Ben ihtilali hiç istemedim ki. Neden isteyeyim be annem? OlmuĢlarından ne gördük ki, olacağından ne görelim? Adamların eli çok ağırmıĢ, nerden bilebilirdim ihtilal isteyenlerden olduklarını be annem. Ben onların gazetelerini pek okumam; kuponlarını keserdim sadece. ġöyle biraz dönebilsem annem, anlatacağım sana herĢeyi. Fakat bu alçıların içinde kıpırdanamıyorum. Doktor bey dedi ki annem: Kamyonun altında mı kaldın? Yaya geçidi dir, yeĢil yandı deyip yürünür mü? Memleket bölünmüĢ annem, paramparça olmuĢuz da ağlayanımız yok. Ben kendime ağlıyorum annem. Ağlamasam olur mu? Doktor sayamadı vücudumda kaç kırık olduğunu. Alçının içinde yuvarladılar annem. Sonra getirip yatırdılar. Ağrımadık bir yerimi sen görebiliyor musun be annem.


Ġlk iki gün annem, umduğumdan da iyi gitmiĢti. GörüĢtüğüm herkesi memnun etmiĢtim annem. Sen zaten hiçbir iĢte üç günü dolduramadın deme be annem. Ġnsan olursa, benim kadar talihsiz olur. Bunu sen de biliyorsun annem! Sandöviç sat dedin, satmadım mı? Sabaha kadar yapmıĢtım, peynirli, yumurtalı, sosisli sandöviçleri annem. Sonra ne oldu? Sabahleyin polisler gelmedi mi annem evimize; ihtilal oldu diyerek. Alıp götürmediler mi annem o kadar sandöviçimizi; örgütün sandoviçcisi yakalandı diye yazmadı mı annem gazeteler. Ġçerdekiler çıktı, kapatılanlar açıldı, bizim sandöviçleri vermediler be annem. Halbuki ne kadar meĢhur olmuĢlardı, televizyondan örgütün sandöviçleri diye gösterildiklerinde. Unuttun mu annem! Eskiciliği de sen sokmuĢtun annem kafama. Gerçi biliyorum, ilk birkaç gün iyi para kazandığımı ama, nerden bilebilirdim annem, eskiye özlem duymakla, eskiye dönmekle suçlanacağımı. Nerden bilebilirdim annem, herkesin sorgudan geçip sıranın eskicilere geldiğini. Bunu sen de biliyordun değil mi anem? Eski eser sınıfına sokmuĢlardı annem, omuzunun altından iki kurĢun girmiĢ ceketi. Kemiklerim çok ağrıyor be annem. Biraz olsun unuturum belki diye annem, herĢeyi baĢtan konuĢuyorum.

Bana kızmadın değil mi annem. Kemiklerimi kıran adamlar o kadar kızmıĢtı ki… 8 Ġlk çaldığım kapı annem, bir ihracat ĢirketiymiĢ. Ġyi günler dedim annem. Hemen kapıda karĢıladılar. Zaten iki kiĢiydiler annem. Masanın yanındaki koltuğa oturdum annem, bond çantam kucağımda. Bütün ezberlediklerimi annem, akĢam TV’de haberleri izlemiĢtim ya… Bütün ezberlediklerimi saydım, döktüm be annem. Birlik ve beraberliğe çok muhtaç olduğumuzu annem, hükümetimizin ülkede hiçbir Ģey olmamıĢ gibi yoluna devam ettiğini annem, herbir Ģeylerin daha bir düzeleceğini annem, yatırım yapmanın ve fabrika satın almanın çok karlı olduğunu annem, eĢkıyadan hesap sorulacağını, bakkal defterlerinin kontrol edileceğini annem, hep söyledim. Adamlar o kadar zevkle dinlediler ki beni annem, dedim onlara: “Siz hiç TV dinleyip, gazete okumuyor musunuz?” Cevaplarını duyunca, mazeretlerini geçerli saydım annem. Fatura uydurmaktan okuyamıyorlarmıĢ annem. Sonra hemen lafı getirdim annem, benim niye orada olduğuma. “Ġhtilal olacak, sizin haliniz ne olacak? Hangi gecenin yarısı alınıp götürüleceğinizi biliyor musunuz? Tankların park ettiği sokaklara siz nasıl park edeceksiniz arabalarınızı?” TelaĢlarını bir görecektin annem. Hemen uçak bileti filan almaya kalktılar ama, ben tuttum onları annem. “Sizin gibi biz de bu memleket için çalıĢıyoruz. Kurduğumuz ihtilali önleme derneğine, böyle dolaĢarak hem üye kaydediyoruz, hem de halkımızı bilinçlendiriyoruz,” deyince biraz rahatladılar.

Ayakta duran annem, dedi ki: “Sizin böyle çalıĢma yapmanız çok iyi. Görüyorsun biz ancak ihracaat filan yapıyoruz. Memleketin her iĢine de biz yetiĢemeyiz ya.” Ġlk aidatlarını aldım annem, birazda bilinçlendirdim onları ihtilale karĢı. Yapacakları ilk iĢin, evlerine en yakın köĢeyi tutmuĢ tankın üstüne çıkmak olduğunu söyledim annem. Gazeteciler, televizyoncular gelecek hemen dedim an9 nem. Koltukta oturanı bir sevindi ki: “O gece traĢ olurum, safari kıyafetimi giyerim sabahleyin,” dedi. Sonra annem bütün çarĢıyı dolaĢtım iĢte. Halkımız ne kadar da seviyormuĢ demokrasiyi be annem. KonuĢtuğum herkes, istisnasız herkes annem, ben ayrıldıktan sonra yanlarından, dört gözle bekler oldular ihtilal gününü. Biliyorlar annem demokrasiyi savunmanın kolay olmadığını. Birçokları tankların üstüne çıkacaktı annem, hayatlarında ilk defa. Ġhtilali önleme derneğine üye yaptıklarımdan annem bazen öyle güzel fikirler, buluĢlar çıkıyordu ki, ĢaĢar kalırsın annem. Ġstanbul’un haritasını açıverdi önüme annem, koca bir Ģirketin pazarlama müdürü. Bir kaç semti iĢaretleyiverdi hemen.

Buralar dedi annem, roman turist kadınların çok olduğu semtler. Buralara sokmayalım tankları annem. Ülkelerinde çok tank gördüklerinden yıllarca, onlar için ilginç olmaz annem. Barikatları nasıl kuracağımızı anlattı sonra. Tabii ki ondan aldım annem barikatlarda kullanacağımız kerestelerin parasını. Ona söz verdim annem, kerestelerin üstüne onun Ģirketinin adını yazacağımı. Reklam meselesi, gazetelerde barikatların fotoğrafı yayınlanınca, patron terfi ettirirmiĢ onu annem. Ġkinci gün annem. ĠĢe çıktığımın ikinci günü annem, ne zaman duyulmuĢ koskoca Ģehirde annem, ihtilali önleme derneğinin adı annem, çaldığım her kapının ardındakileri beni bekler buldum. Boynuma sarılıp Ģapur Ģupur öpenleri mi ararsın annem, yoksa önceki ihtilallerde nerelerdeydiniz, sizi çok bekledik diyenleri mi annem? “Ay! Vallahi çok iyi olur. Ah, bir ihtilal olsa, tankın üstüne çıkıp Ģarkı söyleyen ilk Ģarkıcı ben olurum. O zaman ayağıma kendileri gelir, benim her gün Ģöyle bir uğradığım kasetçiler.” 10 ġarkıcı olduğunu söyleyen kadın bunları dedi annem. Sizi tanımayan mı var, sizin ihtiyacınız yok böyle Ģöhret olmaya; Paris’ten getirdiğiniz elbiseleriniz yeter dedim ona annem, adını neydi bilmiyorum. Deftere bakmam gerek annem.

Üye olmayı kabul etmeyen gazinocunun adının oraya yazmıĢtım annem. “Ġster olsun, ister olmasın! Bana ne!” demiĢti gazinocu annem. Ġnsanların bir araya gelmesinin yasak olmadığı tek yer, onun gazinosu olurmuĢ annem. Zaten alıĢtım demiĢti annem. Ġstedikleri Ģarkıcı kadınları, istedikleri otellere götürmeye. Öğle yemeği için girdiğim lokanta patronunun dedikleri de yabana atılır gibi değil annem. “Sadece tankın üstüne çıkmakla kalmayalım” dedi. “Ġcabında önünde yatanlar dahi olsun.” Belki de hayatında ilk defa , garsonun biri itiraz etti patronuna annem. “Kim yatar ağbi” dedi, annem. “Kolay mı tankın önüne yatmak”. Doğrusu annem, patron fikrini açıklayıncaya kadar, ben de sanmıyordum bu ihtimalin gerçekleĢeceğini. Lakin annem, adam haklı, söyledikleri bir uygulanırsa hem onlar da kahraman olacaklarından annem, kurtulurlar. Sakın yanlıĢ anlama annem. Ben ölü kahramanlardan bahsetmiyorum.

Lokanta patronu öyle dedi annem. “Biz mi yatacağız tankın altına? Sokaklarda o kadar kimsesiz var; kaldırımlara uzanıp yatan. Onları yatırırız iĢte. Hem tankın önüne yatmakla, sırtları da rüzgardan korunmuĢ olur. Adamlar yaz günü ihtilal yapacak değil ya.” Lokanta patronunun böyle demesi annem, müĢterilerinin de aklına yattı. Ben kasanın orada biraz bekledim annem, her müĢteriden yemek parası kadar da üyelik aidatı kesip bana verdi kasadaki çocuk. Ġtiraz eden olmadı mı annem? Sadece bir kiĢi nazlanır gibi olunca annem, ona herkes öyle bir baktı ki, demokrasi düĢmanına nasıl bakılırsa annem, çaresiz ödedi aidatını adam. Hem sonra annem, zaten 11 alıĢkın milletimiz annem, girdiği her resmi dairede yardım makbuzları ödemeye. Öyle değil mi annem? Her yerden annem, böyle güzel moralle çıkar da bir insan, ertesi günü yine iĢe çıkmaz mı annem? Ben de öyle yaptım. KeĢke yapmasaydım annem. Görüyorsun Ģimdi halimi. Acaba hangi kemiğim sağlam, sen biliyor musun annem? Hiç aklıma gelmemiĢti annem, milletimizdeki bu demokrasi aĢkını görünce, aralarında ihtilal istiyenlerin de bulunabileceği annem. Memleket parçalanmıĢ be annem. Birlik ve beraberliğimiz bozulmuĢ.

Nasıl anlamadım bilmem annem? Levhasına bakmadan girdiğim yerin gazeteciler derneği olduğunu. Halbuki TV ‘de görürdüm arasıra, mezarlıktan bir önceki uğrak yerlerinin orası olduğunu bilirdim annem. OturmuĢlar haber yazıyorlardı annem. Hem de bağıra bağıra konuĢarak yazıyorlardı. “Güney Doğu’da katliam olmuĢ” “Geç onu oğlum! Sen May kıl hakkında ne biliyorsun? AĢçısını kiminle basmıĢlar duydun mu? Haber bu iĢte.” “FĠFA BaĢkanı demiĢ ki: BeĢiktaĢ’ı final oynarken görmek istiyoruz.” “Bu mümkün değil aslanım. BeĢiktaĢ ilk turdan dönme geleneğine çok bağlıdır.” “Malı götüren iĢadamlarının listesi açıklanmıĢ” “Yok yahu! Aralarında bizim patron varsa, gider bir röportaj daha patlatırım onunla.” KeĢke dönseydim geri annem. Adamlar çok meĢgul deyip dönseydim annem, Ģimdi sağlam olurdu bütün kemikle12 rim. ĠĢi ilerlettin, gazetelere haber olmak istediğin için gittin oraya deme be annem. Ben kim, haber olmak kim? Hiç birĢeyi olmayan zavallı çocukların annem, televizyon kanalları dururken. Daha ben annem, ihtilali önleme derneği filan demeden, hepsi birden çullandılar üstüme annem. Demokrasimizin kana ihtiyacı var diyorlardı annem.

Biz ne zaman yazdık ihtilalin kötü olduğunu diyorlardı annem. Sonraki dediklerini pek duyamadım annem, kulağımın içindeki o küçük örs kemiğine annem, eli telefonlu gazeteci Çekiç- Güç gibi bir yumruk indirmiĢti annem. Ġhtilal olmazsa hanedanlığı nasıl kurarız sonra dediğini duydum en son annem. Gelip beni toplamalarını beklerken annem, açık olan gözümle gördüm, kendi aralarında da kavga ettiklerini. Sabahleyin hemĢire söyledi annem. ġiddetli tartıĢmalar yapmıĢlar, herkes kendi paĢasının daha iyi ihtilal yapacağını iddia edince annem. Gerçi bana ne annem, ben böyle olduktan sonra… Benim derdime neydi be annem, bana mı düĢmüĢtü ihtilali önleme çalıĢmaları yapmak. Diyeceksin ki annem, sen de yolunu buldun böylece. Haklısın annem ama bir ben miyim, baĢımızda yollu bir parti varken, yolunu bulan annem. Bu uğurda kemiklerimiz kırılmıĢ annem, herhalde memleketimi çok sevdiğimden olacak. Ben razıyım bu kadarına annem, eğer bir katkım olmuĢsa, ihtilali önleme hususunda memleketime, bu bana yetmez mi annem. Üçüncü günün hasılatını yağmalamasaydı onlar annem, hemĢirenin dediğine göre hastane masrafım karĢılanırmıĢ ama, ben ne yapayım annem, adamlar alıĢmıĢ bir kere yağmalamacılara çok yakın yaĢadıklarından, yağmalamaya annem. 13 Haydi sen artık git annem, ihtilalin olmadığı her günün sabahında annem; ben kendime pay çıkarırım bu yattığım yerde. Bu kadarı hakkım değil mi annem? 14 ĠÇĠNDE BOMBA OLAN YAZI Bir yazar daha öldürülmüĢtü. Öldürülen son yazarlar gibi o da bomba ile öldürülmüĢtü.

Yazarları bomba ile öldürmek moda mı, yoksa bir gelenek mi olmuĢtu? Bu sorunun cevabını herhalde ben verecek değilim. Meraklı bir vatandaĢ idiysek de sosyolog değilim ki. AlıĢkanlık mıdır nedir? TV seyrederken gözüm hep ekranın altında 900’lü telefon ilanlarından sonra, filan yazar bomba ile öldürüldü yazısını arıyorum. Bazı günler fazla beklemiyorum. Bir yazarın öldürülmesi kime ne kazandırır, sorusu ta- 15 kıldığında aklıma, nedense ilk önce devlet televizyoncuları canlanır gözümün önünde. Ve tabii biraz sonra da ekranda. En kazançlı çıkan onlarmıĢ gibi bir his, ilk bombalanan yazardan sonra, geldi oturdu içime. Sonra bombalanan yazar törenlerinden sonra ise, daha bir yerleĢti. Adamlar bu konuda o kadar ihtisas sahibi oldular ki, yani bombalanmıĢ yazar hayatları ve cenazeleri konusunda, neredeyse, yazar bombayla uçarken baĢlayacaklar programa. Yaptıkları programlar makas yiye yiye aylar sonrasına gün alması mı onları böyle canlandırıp ateĢ gibi yapıyor, bilemem. Cenazenin yanında naklen yayın kamerasının önüne geçen spiker, öyle bir döktürüyor ki kelimeleri, gözlerinden yaĢ geliyor icabında. Meclis kürsüsündeki aĢırı laik milletvekilleri, yıllardır çare bulamadıkları kekelemeleri için neden bu spikerlerden ders almazlar? ġunu bilirim, devlet televizyonu her programı denetler, hatta maç naklen yayınlarını da. Siz hiç seyretmediniz mi? Kırkbin kiĢilik stadda, kırkbin kiĢinin sesi bastırılır, hakemin resmi sözcüsü konumundaki spiker, sizin gördüklerinizi öyle bir yorumlar ki, hakem haklıymıĢ deyip, göz doktoru arardınız kendinize. Devlet televizyoncuları da insan, her ne kadar onlar, kafalara laikliği çakmaya meraklı yöneticilerle doğrudan temasta olsalar dahi. Onlar da tatmin ederler elbet, ellerine bir fırsat geçtiğinde, kendilerini gösterme komplekslerini.

Hatta bombalı yazar cenazelerinde hep olduğu gibi, gözyaĢları dahi iĢtirak eder, onların bu sevincine. Ekranın altında bir yazar daha öldürüldü bombayla, yazısını okur okumaz, hemen çıktım dıĢarı. Verilen adres bizim sokağa fazla uzak değildi. Devlet televizyoncularından daha çabuk varacaktım oraya. Bakkala uğradım, önce yedek sigara paketimi aldım, nereye gittiğimi haykırır gibi. 16 – Birkaç mum versene, dedim. – Hıh! dedi bakkal. Bu saatte mum kalır mı? Ġstersen pastacıya uğra, belki onlarda vardır. Gerçi onlar, pastasız satmazlar mumu. Tekrar eve dönüp gaz lambasını âjdım. Ġlla mum olacak diye bir Ģart mı vardı? Maksat ortafik aydınlansın, delil toplayan polise yardımcı olunsun. Ġki banka Ģubesi ve önlerindeki polis otolarını geçtikten sonra, soldaki polis noktasının ordan daldım sokağa. Verilen adres bu sokaktı ve bu sokak bir çıkmaz sokaktı. Elimdeki lambanın camını kollayarak olay yerine vardığımda, benden sonra gelenlerin dediklerini dedim ben de. – Oho! Herkes buradaymıĢ.

Sokağın en dibinde bir grup çayda çıra mı oynuyordu gecenin bu vakti? Birbirlerinin koluna girmiĢler birbirlerine yaslanarak sallanıp duruyorlardı. Onların hemen yanında, ayaktaki bir kız, düğün salonundan yeni çıkmıĢ havasını düĢürmeden, bir Ģarkı söylüyordu ki, sanırdınız FM Kanalı yayın yapıyor orda. – Ben de bu dağların nesine geldim? Bizim yaylalarımızda da kuzular vardı. Dinlediğim türkünün etkisinden olacak, köyümü özlemiĢtim. Burnum sızlaya sızlaya elimde gaz lambası dolaĢıyorum iĢte. Bir ben miydim ortada dolaĢıp duran? Hayır bir de çiçekçi kadınlar? – Demedi bin lira hanım! Haydi karanfil isteyen… Sonunda gördüm, bombalanan yazarın arabasını. Yani tekerlerini gördüm. Kesmeye çalıĢıyordu, ellerinde küçük çıkılar olan insanlar. – Hey ne yapıyorsunuz?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir