Nurdoğan Taçalan – Hasan Tahsin

IZMIR’de yer yerinden oynuyordu. İrili ufaklı bütün kiliselerin çanları çalıyor; fabrikaların, limandaki va purların düdükleri sinir bozucu bir biçimde, durmadan ötüyordu. Şeh rin, Rumların oturduğu kesimleri; Frenk Mahallesi, Birinci ve İkinci Kot don’lar, Liman ve Pasaport, mavi-beyaz Yunan bayraklarıyla Venlze los’un resimleriyle süslenmişti. Gâvur İzmir coşuyor, kabına sığamıyordu. Müslüman mahallelerinde ölüm sessizliği vardı. Ne oluyordu İzmir’de? Şehrin büyük bir bölümü niçin mavi-beyaz renklere boyanmıştı? Takvimler, 1918 Kasım’ının 6’ncı gününü gösteriyordu. Yani; Mondros Mütarekesinin imzalanmasından tam bir hafta sonra sini. Mütareke koşullarına göre, bir İngiliz savaş gemisinin İzmir Lima nı’na geleceği Rumlar tarafından duyulunca, gösterişli bir karşılama tö reni hazırlanması için harekete geçmişlerdi. İşte kara bulutu andıran dıı manlarını savurarak geliyordu İngiliz savaş gemisi… 6 Kasım Çarşamba günü Rumların kıyametleri koparmalarının nede ni buydu. Ünlü Kramer Palas’ın önü, pencereleri, çevredeki öteki yapı lar, rıhtım ağız ağıza Rumlarla Yunan uyruklularla doluydu. Ellerinde Yu nan bayrakları, yakalarında mavi-beyaz rozetler, Venizelos’un küçük boy resimleri. Ve bıktırasıya uzayan, bir türlü kesilmeyen çan sesleri, vapııı düdükleri. Türkler de İngiliz savaş gemisinin geleceğini, bunu bahane ederek Rumların olay çıkaracaklarını biliyorlardı. Köylü Gazetesi d Kasım 1918 tarihli sayısında bununla ilgili bir haber yayınlıyor, halkı ve İlgilileri uyarıyordu: 7 “Hemen içlerinde bulunan bir zattan öğrendiğimize göre: İzmir’de çeşitli devletlerin tebaası şimdiden birçok bayraklar hazırlayarak, İzmir halkına dağıtmışlardır. O zatın bildirişine bakılırsa, şimdiye kadar 12 bin kadar İtalyan bayrağı ve bunun iki katı da Yunan bayrağı dağıtılmıştır. Bunların maksatları ise İtilaf donanması limanımıza girince, memlekette Yunan, İtalyan efkârının birbirlerine üstünlüğünü amirallere ve kumandanlara göstermek imiş. İşi biraz açalım; bunların kafasına göre, güya buraya gelecek donanma amiralleri, memlektin ne tarafa meylini görürlerse, burayı onlara vereceklermiş. Ve bunun için İtalyan ve Yunan emelleri birbirleriyle çarpışıyormuş. Biz onlara deriz ki: Aç tavuk kendini buğday ambarında görür. Bunlardan başka, gazetecilerden tutunuz da, kundura boyacılarına kadar, çeşitli sınıf ve meslekte bulunan vatandaşlar arasında tavır ve vaziyetlerini Türkler ve İslamlara karşı düşmanca çevirenler, Kordon üstünde memleketin benliğine yumruk indirmek kabilinden zafer marşları, Yunan şarkıları söyleyenler de eksik değildir. Hükümete şurasını ihtar ederiz ki; bu iki emel sahiplerinin kopukları birbirleri arasında kötülük çıkararak memleketin düzenini, velev ki birkaç saat için olsun bozabilirler. Hükümetin ve zabıtanın bu işte biraz zorlu ve açık gözlü davranması pek lazımdır.” Köylü Gazetesi’nin yazdıkları bir bir çıkmıştı. 6 Kasım Çarşamba günü saat 15.00 sıralarında da M. 29 numaralı Ingiliz Monitoru Kramer Palasla Pasaport arasında demir atmıştı.1 Moııitordan bir motorla kıyıya çıkan Kumandan Dixon rıhtıma ayağını basar basmaz, birkaç Ortodoks papazı eteklerini uçuşturarak koştular. I )ixon’a bir tepsi içinde tuz ve ekmek sundular. Bu eski bir Yunan geleneğiydi. Binbaşı, Zito sesleri arasında rıhtımda bekleyen arabaya bindi. Yanında yaveri, kâtibi ve Yüzbaşı Ritz ile Mondros Mütarekesi’nin imzalanışı sırasında irtibat subaylığımızı yapmış olan Yüzbaşı Tevfik Bey vardı. I lep birlikte Vali Vekili Nurettin Paşaya nezaket ziyaretinde bulunmak üzere çılgın ve şımarık kalabalığı yarıp uzaklaştılar. Rumların düzenledikleri karşılama töreni bitmesine bitmişti. Fakat Pesaport’taki, Kordon’daki Rumların sayısı azalacağına artıyor, taşkınlıkları d.ı ona göre fazlalaşıyordu. Yolları o taraflara düşen Türklerin yakalarına zorla Venlzclos’ıın resimlerini, ya da üzerinde Yunan bayrağı buluI Monitor; (hin l>ı>v miixif ı/eml*I H nan rozetleri takmak istiyorlardı. Buna karşı koyan Türkler dövülüp sö vülüyor, başlarından fesleri alınarak yerde çiğneniyordu. Bazı Rum gençleri de Kordon tramvaylarındaki haremlik ve selamlığı birbirinden ayıran perdeyi yırtmaya kalkışmışlardı. Bu perdelerin gereği nin kalmadığını söylüyorlardı. “Bir kısmı da tramvaylara Yunan bandıra sı takmak istemişlerse de, birkaç Türk’ün hiddet-i vakuranesi karşısında emellerinden feragat etmişler’di. 2 İngiliz savaş gemisinin geldiğini duyup Kordonboyu’na dökülenler yalnızca Rumlar değildi. İzmir’de bulunan İngiliz esirleri de haberi du yunca koşup gelmişlerdi rıhtıma. İngiliz esirlerine savaş boyunca Vali Rahmi Bey’in emriyle iyi davranılmıştı. Mütarekeden sonra da İzmir içinde serbestçe dolaşabiliyorlardı. İngiltere’ye dönmek için gemi bekli yorlardı. Esir İngiliz subaylardan biri Kordona geldiğinde kalabalık ara sında sıkıştı kaldı, bir anda kendisini eller üzerinde buldu. İngiliz uzun süre, omuzlarda dolaştırıldı ve sonunda bir kıyıya bırakılı verdi. Subay neden sonra cüzdanının yerinde yeller estiğini anladı Rumlar, onu eller üzerinde gezdirirken, cebinden cüzdanını aşırmayı da ihmal etmemişlerdi. 3 Rumlar, Kordon’dan İzmir’in çeşitli semtlerine doğru birkaç kola ay rılmışlardı. Bunlardan birinin başında Stefanopulos adında bir Rum dok tor vardı. Bu Türk düşmanı doktor, arkasına taktığı binlerce kişiyle Kor 6 Kasım Çarşamba günü saat 15.00 sıralarında kıyıya çıkan işgal kuvvetlerini’ Ortodoks papazlar tuz ve ekmek sundular. 2 Anadolu Gazetesi, 8 Teşrinisani 1334 3 Anadolu Gazetesi, 12 Teşrinisani 1334 • ……. Metropoliti hu ın y doğru yürüyüşe geçmişti İdinde tuttuğu Yutmii bayrağıyla Di Mılaimptılos en önde yürüyordu Aya Fotini Ktll»<“ıl nln ünündeki küçük alanı, giriş kapısının bulunduğu dar sokağı tıklım tıklım doldurmuşlardı. Aya I otini, bir şatoyu anlıuyordu. Yüksı-k ı,.m İmd. .1, giriş kapısının üzerindeki kemerden gökyü- •llııe doğru kara I ılı g< ilgi* halinde uzanıyordu. İstanbul’daki Fener Patrikhanesi neyse, İzmir’de Aya Fotini Kilisesi oydu. Aynı /amanda Metropollthane olan bu kilisede, Türkleri arkadan vurmak için uzun süredir hazırlık yapılıyor, mahzenlerinde gizli gizli silah ve cephane yığılıyordu. Dr. Stefanopulos’un elinde tuttuğu Yunan bayrağı, binlerce kişinin uğultusu arasında Metropolithaneye çekiliyordu. Anadolu Elenleri için unutulmaz bir andı bu! “… Aya Fotini Kilisesi’ne Yunan bayrağı çekilirken avukat vay.ı doktor olduğu söylenen bir şahıs (Dr. Stefanopulos) binlerce azgın ve çılgın ayaktakımı muvacehesinde irad-ı nutuk etmiş ve hâkimiyet-i Osmaniye’yi tahkir ve Türklerin haysiyetine tecavüz eylemiştir. Zabıtanın bu şahıs hakkında nazar-ı dikkatini çekeriz ” 4 İlk gün kimliği kesin olarak anlaşılamayan Dr. Stefanopulos, bu kadarla yetinmemişti. “…Çarşamba günü Aya Fotini Kilisesine Yunan bayrağı çekilirken irad-ı nutuk ederek hâkimiyet i Osmaniye’yi tahkir eden ve orada mevcut Rumlara, Türklerle kanlarının son damlasına kadar mücadele edeceklerine yemin ettiren şahsın Dr. Stefanopulos olduğu anlaşılmıştır.” 5 Rumlar ve Dr. Stefanopulos, Metropolithaneye Yunan bayrağı çekip Türklerle savaş yemini ettikten sonra Kordon’daki Pathe Sineması’na yürüdüler. Rumların İzmir’de Türklerden sonra en büyük düşmanları !I.ı[yanlardı. Bugün için onlar da hazırlanmış, fakat Rumların kalabalığı w yaygarası karşısında kabuklarına çekilmişlerdi. İzmir’de gözleri olan ll.ılyaıılara da hadlerini bildirmek gerekti. Pathe SinemasTnı Garoni adında bir İtalyan işletiyordu. Garoni korkusundan sinemanın kapısına İtalyan bayrağı asmamıştı. Gidip Pathe Sinemasına Yunan bayrağı asa- < aklaıdı ( iaroni, Dr.Stefanopulos’un isteğini kabul etmedi. Az sonra siıı.’ina Rumlar tarafından harabedilmişti. “Aya Fotini Kilisesi’ne bayrak çekilirken garazkârane irad-ı nutuk eden Dr. Stefanopulos, Pathe Sinema.Tna Yunan bandırası çektirmek için müstecir İtalyan teb’asından Garonl’yl cebir ve tahkir etmiş, merkumun mümanaatı üzerine sinemanın camlarını kırdırmıştır.” 6

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir