Orhan İyiler – Birgün Bile Yaşamak

SİZE GEORGİ VASİLln;VlÇ BUTOV’U TANITIRIM Bana ı 9 ı 7 Devrimini en can alıcı, en ögretici yanlany la anlatan Georgi Vasiliyeviç Butov’la nasd tanışugımı aniatmada yarar var. Hiç beklemedigim bir zamanda, fayton sürücülerinin sersefil ya ttıklan adanın ıssız bir köşesinde rastladım kendisine. Bir ölüye rastlamak, onunla konuşmak, tanışmak sanınm öyle pek olagan degildir. Belki de ilk önce kendisini tanımakta o nedenle güçlük çektim. İlk bakışta dikkatimi bile çekmedi. Adanın arkasına dolanan ana yolu bırakıp Rum Yelimhanesinin bulundugu daglık bölgeye dogru tırmanmaya başladıgımda güneşin doguşuna yetişip yetişemeyecegimi kendi kendimle tartışıyordum. Daha da kestirme bir yol bilmedigim için zamanımı nasıl ayarlayabilecegimi kestiremeden tüm gücümle yetimhanenin bulundugu ormanlık tepeye ormanmaya başlamışum. Ada’nın gecekondu bölgesiydi burası. Yetimhanenin hemen eteklerinden başlayıp ana asfalt yola dek uzanıyor, burada bir iki daha derli toplu gecekondudan sonra hepsi sanki hiç yoklarmış gibi birdenbire gözden yitiveriyorlardı. Gecekondulann önünde, yerlerde insanlar yanyordu. Gecekondudakilerin bile zengin sayıldıgı bir bölgeydi burası. Yerde yatanlan n hemen hemen hepsini adanın fayton sürücüleri oluşturuyordu. İçlerinde yaz aylannda sayılan artan çöpçüler, eşekçiler de vardı. Yerlerde rakı ve şarap şişeleriyle meze artıklan bir sefıl geceden kalma kusmuklar gibi. Her tarafı kokuşturan insanlar yerlerde, kimisi arabasının arka koltugunda, kimisi tek battaniye ile yerde, kimisi bir yorganın alunda iki kişi… hiç te bu pisligi duyarlamadan horul horul uyuyorlardı.


Çogunun çoraplannı çıkarma alışkanlıklan olmadıgı için delik deşik çaraplarının alundan kirli ayakları, çatlak topuklan görülüyordu. Georgi Vasiliyeviç Butov’a rastladıgım gün, nedense atlarla ll eşeklerio masalann arasında dolaştıgı, çöp sepetlerini devirip içindeki artıklan yedikleri aşagıdaki kır kahvesinde adetim olmadıgı halde bir süre konakladım. Sabahın ilk ışıklan yeni yeni panldıyordu. Oturmadan önce bir ya da iki masa ötemde birinin tıpkı benim gibi oturmakta oldugunu şöyle yan gözle sezinlemiştim. İlerimde oturan adam meze artıklanyla hayvan pislikleri içinde yatan fayton sürücülerine bakıyordu sürekli. Başımı çevirip kendisine baktım. Gözünü kırpmadan bir şey beklermiş gibi bakıyordu. Degişik bir giysisi vardı. Kendisine sezinletmemege alabildigine özen gösterip başımı ikinci kez çevirip baktıgımda onu tanıdım. Georgi Vasiliyeviç Butov’du bu. Sanınm bir hafta, on gün kadar önce Troçki’nin kansı N.İ.Sedova’nın anılannda rastlamıştım adına. Böyle birdenbire karşımda bulacagımı hiç mi hiç beklemiyordum. Once heyecandan bogulur gibi oldum.

Bir süre hiç kımıldamadan, çam agaçlartnın arasından sıynlıp çıkan güneşe baktım. Derin bir sabah kızıllıgı yayılmıştı tüm çevreye. Sedova, 1928 yılında, sUrgüne gönderilirken tuttugu anılarda ondan şöyle söz ediyordu:”L. D.• böylece çalışma arkadaşlanndan yoksun bırakıldı. ( … ) Kibar, alçak gönüllü Olazman intihara itildi. Sermuks ve Paznanski sürgüne gönderildiler. Butov, o sakin ve çalışkan Butov tutuklandı. Yalancı tanıklıkta bulunmasını istediler ondan. Vasiliyeviç’in bitip tükeornek bilmeyen bir açlık grevine başlamasına ve de tutukevinin revirinde ölmesine neden oldular … ” Daha sonra da belki bir kaç gün önee Georgi Vasiliyeviç Butov’un adına Troçki’nin Yaşamım adlı yapıtında rastlamıştım. Alma Ata’da sürgündeyken Parti Merkez Komitesi ve musıar.uası Komünist Büro’ya gönderdigi 16 Aralık 1928 tarihli mektupta kendisinden -digerleriyle, ömegin kızıyla kıyaslandıgında- daha da uzun söz ediliyordu. Bu mektupta Vasiliyeviç hakkında bazı ip uçlan geçmişti elime: Butov, şimdi gerimde oturan bu oldukça genç adam, Cumhuriyet’in Devrimci Sekretaryası’ nın başında bulunmuştu. Rus Devrim TarihiJ’!İ inceleyenler bu sekreteryanın ne anlama geldigini iyi bilirler. Özellikle tüm içsavaş döneminde bu sekreterya devrim savaşımının birçok oluşumunu MerkeZ Ko- •.

L.D.: Lev Davidoviç Bronştayn (Troçki). 12 mitesiyle birlikte kendi yapısı içinde gerçekleştirmiştir. Böyle bir yerde sorumluluk yüklenmiş bir militandan ögienilecek çok şey var demektir. İçim kıvançla doldu. Ama yine de geriye dönüp kendisine bakamıyordum. Kuşkusuz heyecarumın yanşmasını beklernem gerekiyordu. Parti Merkeziyle illuslararası Komünist Büro’ya gönderilen bu mektupta kendisinin kişiligi konusunda da bazı bilgiler vardı. Kanksız bir devrimci, hiçbir şeyden şikayet euneyen bir partizan oluşundan söz ediliyordu. Okuyucuya açıkça söylemekte yarar umanın; bu bilgilerin dışında kendisi için, onun bireysel yapısı hakkında daha başka tamamlayıcı bilgiler edinemedim. Bunu aramızdaki uzun uzun süren konuşmalara ragmen edinemeyişimi şöyle yorumladım sonradan: Insan Georgi Vasiliyeviç ile konuşurken böyle bir gereksinmeyi duymuyordu. Bunun nedenini de daha sonra, Georgi karşımda yeniden ölümlülügüne döndügü zaman kavrayabildi. Bana bu yazılan yazdırtan Georgi Vasiliyeviç ashnda kendisini anlanrken toplunıunu, toplumunu anlatırken kendisini anlauyordu. Bu bütünleşmişligin organik yapısı karşısında insan aklını başına toplayıp da bireysel sorunlan ondan ayn, ondan soyutlanmış bir biçimde ele almayı düşünemiyordu.

Dogrusu ya, bireyselligin en gizli dehlizlerinde kendi .kendilerine yepyeni serüvenler arayanlar için bu epik romandaki öyküler hiç kuşkusuz tatsız tuzsuz şeylerdir … Kendi kendimi denetleyerek, büyük bir cesaretle oturdugum yerden kalktım. Karşısında durdum: – Georgi Vasiliyeviç Butov … ? Dedim. – Evet benim, dedi. – Gerçekten mi…? Bir süre konuşmadı. Hafifçe gülümseyerek baktı yüzüme. Bunu ben “oturabili�in” anlamında yorumladıgımdan bir sandalye çekip yanına oturdum. Bir süre hiç konuşmadık. Daha önceden bakmakta oldugu yöreye dogru bakıyordu sürekli. Şişman adamın 13 biri orada at arabalanndan birini boyuyordu. Boyuyor denemezdi buna. Boyayla bezeyip donatıyordu. Arabayı sanki boyacı küpüne daldınp daldınp çıkanyçrdu. Sonra bir agaç dibine yöneliyor, orada kurdugu çilingir sofrasından bir çay bardagı dolusu rakıyı başını sert bir biçimde geriye atıp yuvarlıyordu. Böyle görüntülere alışık bir insanın aldırmazlıgı içinde konuştum: – Ah Georgi Vasiliyeviç, dedim … sizi gördügüm için nasıl mutluyum bilemezsiniz.

Oylesine ögrenmek istedigim şeyler var ki… Gerçekten yardımımza gereksinmem var Sırtında bol, şimdiye kadar hiç görmedigim bir tuni.k vardı. Belini -hafifçe, ama oldukça zarif bir şal-kuşakla sarmış gibiydi. Ayaklanndaki incecik, çizmemsi ayakkabılar pantolwıun bollaşmasına, dizlerinde potluklar yapmasına neden oluyordu. Yüzü çocuk yüzü gibi duruydu. Duygusu, düşüncesi, akıldan geçen herşey bu duru yüzde hemen biçimleniveriyord�. Ama sonradan bu güzel yüzün nasıl çarpıldıgıru görecektim. Özellikle Sviiajsk savunmasını anlaorken. Devrimin yazgısı’hir bakıma bu savunmada belirlenmişti. Devrimin yazgısı bu savunmada belirlenirken Georgi’nin de yaşamını etkileyen önemli bir oluşumu kendi kendine, kendisinin bile duyarlaması olanaksız biçimde oluşturuyordu. Bu dönemde ugradıgı yüz felci olayının deh�tini onunla birlikte yaşadım. Okuyucuyu bir takım gereksiz yere araya ginnelerle sıkmamak için bu konulara yazımda hiç deginmedim. Ama dogrusu ya ben aslında, Georgi’nin tüm arılattıklanm anlanrken ne gibi davranışlarda, ne gibi degişmeler içinde oldugunu da belirtmek isterdim. Yazının bütünselligi açısından bundan caymak bir bakıma canımı çok sıktı. Sonradan inanılmaz bifley görecektim.

Georgi Vasiliyeviç’in bu felçli yüzü yeniden benim kaJlımda bilmem kaçıncı kez ölürken, dalga dalga açılarak felçli büzülmelerinden kurtulacak, npkı bugünki gibi duru, yalın güzelligine kavuşacaktı. Okuyucudan üçüncü bölümün bu kısmında bu önemli degişikligi anımsam:ıSını diliyorum. Bu degişim özellikle Georgi Vasiliyeviç’in St. Petersburg’a son gidişindeki zamanlamadan başlayıp Znamenskaya Alanındaki son görünüşünde tamamlanıp sonuca ulaştı. Okuyucu 14 olayıann yapısallıgından yakasım kurtanp ta Vasiliyeviç ‘teki bu degişikligi ka�ısına çıktıgı Blagoravov’la kıyaslarsa, insaniann nereden nereye vardıklannı kavramakta sanınm daha da bilinçli bir yoruma ulaşmış olur. Bir süre sonra Georgi Vasiliyeviç şöyle dedi: – Adımı belki kendin de farkında olmadan öylesine güçlü bir biçimde isteminden geçirdin ki kalkıp gelmekten başka bir çarem yoktu. Bu durum zaman zaman başıma gelir. Ve ben Hades’in karanlıklanndan böyle belli bir süre iziniLdevrim tarihimizin, proletaryanın ilk devletinin kuruluşunun tanıklıgını yapmaya başlanm gün ışıgında. · Diz boyu yükselmiş güneşin panltılan çam agaçlannın arasından bir görünüp bir yitmeye başlamışn. Toprale mis gibi kokuyordu. Deniz, doganın uyanışını kendi sevinciyle ka�ılamak istercesine dalgalanmaya başlamıştı. Georgi Vasiliyeviç tüm bunlan gördü. Gözlerindeki yaşama sevinci yüzümde dolaşu bir süre. Sanınm bu nedenle utancımdan kızardım. – Söyleyecegim her şeyi, tanıklıgımın tüm gerçeklerini yazmada kendin için sakınca görüp görmedigini söyle … Böyle bir durum varsa işe hiç başlamayalım … Korkuyla: .

– Yoo Georgi Vasiliyeviç, yooo . dedim. Yaşadıgımız koşullann bir tek şeye alabildigine ve de hepsinden çok gereksinimi var: Gerçege, yalnızca görünen gerçege degil Georgi Vasiliyeviç … görünmeyene, diyalektik gerçege. – Öyleyse, dedi Georgi Vasiliyeviç, doganın toprak ve yaşam kokusunu cigerlerine çeke çeke … herşeyi yeniden ele almak, ölüleri canlandırmak, kendilerine göre hala yaşadıklannı sananlan gömmek üzere herşeyi yeniden, baştan ele alalım. He�eyi yeni baştan ele alalım. Böylece pratigirnizin ögretisini kitleleştirelim . ıs – I – GEORGİ V ASİLİYEVİÇ BUTOV ŞUBAT DEVRİMİ’Nİ ANLATlYOR Genel Durum Temel Bilgiler: ı- ı9ı7’de, yani savaşın üçüncü yılında durum şu (1): ı4 milyon Rus köylüsü cephelerde. Babalan Çar için savaşmalan gerekliginden yerlerinden yurtlanndan edilmişler. Romanov sülalesinin sürekliligini saglamak için savaşa kaulımın ilk yılında ölenler 300 bin kişi. Bu yılda yitirilen top sayısı 650 parça. ı9ı5’te, savaşın ikinci yılındaysa ölü sayısı iki milyonu aşkın. ı milyon 300 bin de savaş tutuklusu. Resmi yazılarda böyle durum. Söylentilerin rakamsal uzamılan ise insanı şaşırtıyor. ı9ı6 yılına, yani savaşın üçüncü yılına 2 milyon ölü ve yaralı, 350.

000 savaş tutuklusuyla geliniyor. ı9ı7 yılında savaşın üçüncü yılının bitip dördüncü yılma girildigi şu günlerde ise, daha bir buçuk-iki aydaki ölü sayısı ı milyon 700 bini aşıyor. Almaniann karşısında. eriyor Rus mujikleri . Cephelerde savaşmadan ölüyor insanlar açlık ve tifüsten. İngiliz Büyükelçisi George Suchanan’ın ı9ı4 yılının sonuna dogru verdigi raporda şunlar yazılı:”Karamsarlık tüm Petrograd’da gittikçe kökleşiyor. ı milyondan fazla asker kaçagı nereye gidecegini bilmeden sagda solda dolaşıyor”. Tüm belirtiler katlanarak ı9ı7 yılının başına gelip dayanıyor. 2- Enflasyon hızla artıyor. ı9ı6 yılının ücretlerine göre fiyat artışlan % 113. ı9ı7 yılının başlang,_cında ise yine ücretiere göre fiyat artışlannın ulaştıgı oran% ı63. U retim tümüyle düşük bir çizgide bocalıyor. Ulaşım tümüyle felce ugramış. Cephe gerisinde insanlar açlık ve sefaletin sisi içinde gittikçe bogulup gidiyorlar. 16 3- Hükümet dış emperyalist güçlere karşı gittikçe daha çok borçlanıyor.

Lenin’in dedigi gibi “Rusya açısından bu savaş em ­ peryalist bir savaş” olmasına karşın, Rusya, kendisinden daha güçlü olan İngiliz-Fransız emperyalist ortaklanndan para alabilmek için daha çok mujigi daha çok savaşa sokmak, daha çok öldürtmek zorunda kalıyor. 1917 yılında 1 milyar rubleyi çoktan aşmış dış borçlar. Borçlar arttıkça, ruble hızla deger kaybına ugruyor. Hükümetin tüm ugraşısını, zaman zaman savaştan çok Paris borsasın­ �an borç para bulmak çabası ve girişimleri alıyor. Er Mençov’un Not Defterinden: 3 Aralık 1916 Besarabya “Şimdi Romanya cephesindeyim. Almanlar hemen karşımızda. ‘;ann ve bizim düşmanımız Alm anlar. Ama geçenl�rde ilk kez tut�!.du bir Alman eri gördügürnde şaşırdım. Hiç te düşmana benzemiyordu. Besbelli o da bir Alman köylüsü. Ya da bir Alman işçisi. Siperler çamur içinde.Çamur içinde yüzüyoruz.Günlerdir sıcak bir çorba içmedik.

Rom en köylüsü düşmanca davranıyor bize. Nedenini şöyle açıkladı bazı arkadaşlar: Romen köylüsü kendisi için degil, iaş’a sıgınmış olan saray ve sarayın generalleri için geldigimizi söylüyorlarmış. Birçok söylentinin içindeyiz. Ama bu söylentilerin en önde geleni yakında genel bir saldınya geçecegimiz söylentisi.Böyle bir saldınnın tüm planlan hazırlanmış. Çar’ın da başımızda olacagı, dogTudan kendisinin saldınyı yönetecegi söyleniyor”. 7 Aralık 1916 ” Rakovski’yi kurtarmak Için çalışmalann yogunlaşnnldıgı söyleniyor. Rakovski’de bizi nelerin bekledigini bilmiyoruz. Bolşevikler var aramızda. Bolşevik erler. Moldavyalılann böyle bir girişim karşısında bizi ardımızdan vuracaklanm söylemeleri karşısında dehşe�:i bir korkuya kapılıyorum. Bolşeviklerin bize söyledikleri özetle şunlar: ‘Moldavyalı milliyetçiler, Yaş’taki Romen kralı, bizi buralara dek sürüklemiş olan bizim kendi çanmız, işte bu üçü bizim ortak düşmanımız. Buna karşın Besarabyalı köylülerle Moldavyalı köylüler bizim gerçek dostumuz. Onlar da tıpkı bizim gibi bugdayı ekmesini, ekilenleri biçmesini, topragı kazma17 sını ve bizim gibi kızlada dans etmesini severler. Bag bozumunda oynadıklan oyunlar Besarabya köylülerinin, tıpkı bizim oralann oyunlan gibidir.

Topladıklan üzümlerden en iyi şaraplar yapılır. Orta Avrupa ülkeleri içinde Besarabya köylülerinin yaptıklan şarap kadar lezzetli ve dayanıklı şarabı bugüne degin hiçkimse daha üstün kalitede gerçekleştirememiştir. Güldüklerinde güneş gibi parlaktır Besarabya köylülerinin gözlerinin içi de, ruhlan da. Gerek Romen, gerek Moldavyalı bu köylüler tıpkı biz mujikler gibi üretkendirler, el becerilerinin yerini hiçbir şey tutamaz. Ama onlano sırtından geçinenler, onlann ürettiklerini ‘topragın mülkiyeti benim’ kandırmacasıyla ellerinden alırlar. İşte bu nedenle Romen köylüleriyle Moldavyalılar tıpkı bizim 1905 ‘teki başkaldınşımız gibi başkaldırdılar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir