Françoise Gilot, Carlton Lake – Picasso İle Yaşamak

Modern sanatla ilgilenen çoğu kişi gibi ben de Picasso’nun eserlerini ve hayatını uzun seneler boyunca, mümkün olduğunca yakından takip ettim. Onu, hayatına giren herkesin gözlerinden görmeye çalıştım. Hem Picasso’nun hem de benim hayatımda görünen ilk gözler; Montmartre’deki Bateau Lavoir’daki ilk zamanlarında Picasso’ya eşlik eden Fernande Olivier’ye aitti. Olivier uzun yıllar sonra eşime Fransızca dersleri vermek için Paris’teki evime geldiğinde Picasso ile geçirdiği günlerin acı tatlı hatıralarını da birlikte getirmişti. Bundan yaklaşık on yıl önce Alice Toklas, Midi’de Picasso ve Françoise Gilot’yu ziyaret ettiğini anlatmıştı. Françoise hakkında çok övgüyle bahsetmemiş ancak istemeden beni Françoise Gilot’nun çok ilginç bir kişi olduğuna inandırmayı başarmıştı. Birkaç ay sonra Salon de Mai’de resimlerinden birini gördüğümde kendisine olan ilgim daha da artmıştı. Ancak onunla çok seneler sonra tanışacaktım. Françoise Gilot ile ilk görüşmem 1956 yılında, Picasso hakkında The Atlantic Monthly dergisinin kapağında yer alacak bir yazı yazarken gerçekleşti. O gün görüşmemiz daha bitmeden, kendisinin Picasso’nun düşüncelerini ve eserlerini tanıdığım başka herkesten daha derinden ve gerçekten kavradığını anlamıştım. Daha sonra yıllar içinde Picasso ve resim sanatı hakkında sık sık konuşma fırsatı bulduk. Soğuk ve yağışlı bir Ocak sabahı Neuilly’de öğle yemeği yerken de kendimizi bu kitap üzerinde çalışırken bulduk. Kitap üzerinde çalışırken Gilot’nun hafızasının ne kadar güçlü olduğu konusunda sürekli hayretler içinde kaldım. Françoise birlikte geçirdikleri on yıl boyunca kendisinin ve Picasso’nun her konuşmasını kelimesi kelimesine hatırlıyordu. Picasso’dan yapılan alıntılar kendisinin birebir sözleridir.


Ben de onunla birlikte geçmişe giderek gözümün önünden geçen film şeritlerine farklı bakış açılarından yaklaştım. Bir konu hakkında ilk konuşmamızla ikinci konuşmamız arasında haftalar, hatta aylar bile geçmiş olsa da anlattıklarının her seferinde tutarlı olduklarını gördüm – en basit cümle, tarz, konuşma şekli bile doğruydu. Picasso’nun Cannes’da yetmiş beşinci doğum gününün hemen ardından bana ayrıntılarıyla anlattığı ve yanında kayda geçirdiğim çoğu olay, Françoise ile yaptığımız konuşmalarda da aynı şekilde geçmekteydi. Aradaki tek fark, olayları Picasso adına anlatanın Françoise olmasıydı. Picasso’nun Françoise’e yazdığı mektupları, Françoise’in o dönemde tuttuğu notları, günlükleri ve Güney Fransa’daki evinin tavan arasında oldukları için, 1955 yılında pek çok özel eşyasıyla aynı kaderi paylaşmaktan mucize eseri kurtulan çok sayıda –kocaman üç kutu dolusu– diğer önemli belgeyi okuyarak anlatılanların doğruluğunu kontrol etme şansı buldum.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir