Carl Gustav Jung – Psikoloji Ve Din

Anlaşıldığına göre, Terry Konferanslarının kurucusunun, bu girişimi başlatmaktaki amacı, bilim adamlarının ve aynı zamanda felsefecilerle insan bilgisine ilişkin diğer alanlarda çalışanların, her zaman gündemde bulunan din sorununa katkıda bulunmalarını sağlamaktır. Gerek bu nedenle, gerekse Yale üniversitesi 1937 yılı Terry Konferanslarını verme onurunu bana tanıdığı için, psikolojinin , daha doğrusu tıbbi psikolojinin benim çalıştığım bu özel dalının dinle olan ilişkisini ya da dine ilişkin görüşlerini ortaya koyma görevinin bana düştüğü sonucuna vardım. Din, insan aklının en eski ve en yaygın uğraşlarından biridir, bu nedenle insanın psikolojik yapısına değinen her psikoloji dalı, dinin sadece toplumsal ya da tarihsel bir olay (görüngü) olmayıp, çok sayıdaki insan için oldukça kişisel bir ilgi alanı olduğu gerçeğini gözlemlemeden edemez. Çoğunluk bana filozof dese de, ben bir ampiristim (deneyciyim) ve fenomonolojik (doğal olayları inceleyen bilimsel) bir tutumdan yanayım. İnanıyorum ki, ara sıra deneyimin, yaşantının sağladığı birikimin ötesine geçen bazı fikirlerin ileri sürülmesi, bilimsel ampirizmin ilkeleriyle çelişmemektedir. Hatta, bence, iç duyum (reflection) aşaması bulunmadığı sürece, deneyim de sözkonusu olmaz, zira “deneyim” bir sindirme işlemidir ve bu işlem olmazsa anlama süreci gerçekleşemez. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi, benim yaklaşımımda, psikolojik konular felsefi açıdan değil, bilimsel açıdan ele alınmaktadır. Dinin psikolojiyi ilgilendiren yönü çok önemli olmakla birlikte, ben dine salt ampirik açıdan yaklaşıyorum, diğer bir deyişle, fenomeni (olayı) gözlemlemekle yetinip, onun metafizik ya da felsefe uygulamalarından kaçınırım. Uygulama konusundaki yaklaşımların değerini reddetmiyorum, ancak bunları yetkin şekilde kullanmada yeterli değilim. Farkındayım, çoğu kişi, psikoloji konusundaki her şeyi bildiğini sanmaktadır, çünkü onlara göre psikoloji, kendilerine ilişkin bilgilerin toplamından başka bir şey değildir. Ancak, psikoloji bundan çok daha fazlasını kapsar. Psikoloji, felsefeyle fazla ilişkili değildir, fakat ortalama deneyim sahibi kişilerin sıklıkla karşılaşmayacağı türden ampirik olgularla çok yakından ilişkilidir. Benim bu kitaptaki amacım, pratik psikolojinin din sorunuyla kesiştiği yönlere hiç olmazsa bir göz atabilmektir. Sözkonusu sorunun tüm derinliği ve genişliğiyle kapsanması, kuşkusuz bizim üç konferansımızdan çok fazlasını gerektirir, çünkü somut ayrıntılara inmek için, hem çok zamana hem de çok açıklamaya gereksinim vardır. Çalışmamın ilk bölümü, pratik psikoloji ile din sorununa bir giriştir.


İkinci bölüm, bilinçdışı akıldaki otantik din işlevinin (fonksiyonunun) varlığını kanıtlayan olgulara ilişkindir, üçüncü bölüm ise, bilinçdışı süreçteki dinsel sembolizmi ele alır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir