Phillip Gowins – Sufizm – Ruhani Yoldaki Bilgelerin Uygulama Teknikleri

Sufiler, kelimelerin bir iletişim biçimi olarak çok da önemli olmadığını, büyük değer taşımadıklarını, bunun için çok kısıtlı olduklarını düşünürler ve bunu da sık sık vurgulama eğilimindedirler. Ölümünden 750 yıl sonra, 30.000 adet şiiri Amerika’nın En Çok Satanlar listelerinde başı çeken, üretken şair Mevlana bile, sözcüklerin söz konusu “gerçekliği” ifade etme yeterliliğine dudak bükerdi. Öyleyse Sufi kitapları, bir paradoksun parçalarıdır. Kelimelerle nakledilemeyen bir şeyin kelimelerle derlenmesidir. Phillip Govvins, bu içgö- rülü hikâyede durumu birçok kez onaylıyor. Neden okuyalım o halde? Rumi de buna benzer bir soru sormuştu ve “Kelimeler seni arayışa yönlendirir. Onlar arayışının nesneleri değillerdir… Sözcükler, uzakta bir görünüp bir kaybolan devinimler gibidir. Daha iyi görmek için o doğrultuya yönelirsin.” diye yanıtladı. Ve böylece, izleyen kelimeyi okurken bir devinimle karşılaşabilirsiniz. Sadece bu kitabı alma ve şöyle bir göz atma eylemi dahi, arayışta olduğunuzu gösterir. Başlığı ilginizi çekip, daha fazlasını bilmek istemenizi sağlamış olabilir. Hatta Sufiler hakkında bir şeyler duymuş ve kim olduklarını merak etmiş olabilirsiniz. Sufi Yolu’nda karşılaşılan pek çok şey gibi, Sufi sözcüğünün kendisi, kökeninde ve yan anlamlarında manası açısından gizemlidir.


Kimileri bu sözcüğün kökeninin ilk dönemdeki ruhani arayıştakilerin giydiği kalın yün cüppeler için kullanılan Arapça terimden geldiğine inanır; kimileri ise, Hz. Muhammed’e yakın olanların şevkle dua ettikleri taraçalar- dan geldiği konusunda ısrarcıdır. Bir başka kaynak, Yunanca “Sophia” ya da bilgelik kelimelerinin genel kaynak olduğunu ileri sürer. Birçoğu da ismin manasını açıklamak için “saf* ya da saflık sözcüklerine yönelmeyi tercih eder. Bununla birlikte, bu tür görüşler Sufilerin çok ilgisini çekmez. Onların ilgilendikleri şey varoluştur. Birçok kişi, istemsiz ve otomatik olarak, Sufileri İslam mistikleri olarak sınıflandırırlar. Sufi Yolu’yla bağlantılı birçok tanımlama gibi, bunun doğru bir tarafı var; ancak tümüyle doğru değil. Sufi hocalarına ve ermişlere baktığımızda, yüzyıllar boyunca Sufiler ya da bilinen diğer adıyla dervişlerin, İslam’ın benimsendiği ülkeler ve bölgelerde en sıcak şekilde karşılandığını görürüz. Birçok Sufi, dindar, itaatkâr ve gelenekçi Müslümanlar iken; bir kısmı daha az katıdır, bir başka çoğunluk ise başka dinlere bağlıdır. Sufiler; her ne kadar “Sufi” ismi Hz. Muhammed’in yolunda olanlarla ilişkilendirilse de, başka isimlerle anılan diğer ruhani yolcuların da Hz. Muhammed’den önce geldiğini ve O’nun gelişini karşıladıklarını sıkça vurgularlar. Sufizm, bir din ya da dinin tamamlayıcı bir parçası değil; tüm dinlerin ve maneviyatın kalbidir. Günümüze kadar uzanan dogmalardan dolayı, Sufi hocaları “Sufizm” teriminin katı ve sabit bir öğreti olarak anılmasından duydukları rahatsızlığı sıkça belirtirler.

Sufizmin NE OLMADIĞINI anlatmak için ciddi bir zaman ve enerji harcamak da Sufi hocalarında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Diğer geleneklerde akıl hocalarının tümü, Sufilerin her şeye uyan tek taraflı bir felsefe, yapılmalı veya yapılmamalı gibi buyruklar, teminatlar ya da açıkça tanımlanmış bir amaç sunmadığını vurgularlar. Sufizm’in gösterdiği gibi; Yol’daki süreç, bağlılık, doğruluk, sabır, teslimiyet, aşk ve diğerlerimden daha fazla, hasret gibi seçkin niteliklere gereksinim duyar; ancak bu özelliklerin anılması ve dengesi her birey için tek ve benzersizdir. Sufiler için dini öğretileri içeren bir ilmihal ya da amentü olmadığından, hocalar temeldir. Hocanın varlığı, öğrenciye ruhanî süreçte yardımcı olur ve öğretinin büyük bölümü sözle aktarılır. Öğretmenler ilâhi aydınlığın kanalları olduğundan, Sufi öğretisinin ustaları “silsile” irfanını ya da bir hocadan diğerine geçen irfanı muhafaza ederler. Silsile, belli bir lambaya güç kaynağından elektrik taşıyan kabloya benzetilebilir. Sufiler, değişen koşullara ve toplumlara uyum sağladığından, birçok değişik topluluğa sahiptir. Bu topluluklar birçok farklı bölge menşelidir ve dünyanın her yerine yayılmış durumdadır. Her zümre, hocanın yorumu ve belirli bir bölgeye ait olması sebebiyle kendine has bir “karaktere” ve havaya sahiptir. Evlerdeki her lambanın farklı görünüp, ışığı kendine has bir şekilde saçması gibi, her zümre de tüm Sufilerin kabul ettiği tek bir güç kaynağından ilham alır: “İlahi Aşk”. Bir Sufi, Nakşibendî zümresine ya da Nimetullah, Mevlevi, Kadiri, Bektaşi, Semavi, Şadhili ya da diğer birçoğundan birine bağlı olabilir. Böylece Sufiler arasındaki farklılıklar, benzerliklerinden çok daha belirgin kabul edilir. Elinizdeki kitabın yazarı, Uluslararası Sufi Zümresi’nin Chishti kollarından birine mensup. Bu zümrenin geçmişi ve silsilesi, diğer bütün asli Sufi tarikatları gibi, Tek Tanrı ile başlayıp, Cebrail, ardından Hz.

Muhammed ve mübarek Ali’yi sayar. Afganlara Sufi Yol’unu öğreten 13. yüzyılda yaşamış Suriyeli bir evliyaya ve oradan doğan bir dizi azizin Gujarat ve Hindistan’a göç edip yüzlerce yıl boyunca buralarda tefekkür etmesine kadar uzanır. Bu zümrenin bir hocası, 1910 yılında ruhani hocasından edindiği bilgiler doğrultusunda Sufi mesajını Batıya getirdi. Böylece Hazret inayet Han, kendisiyle konuşanlar ve yazılarını okuyanlar için büyük bir manevi uyanış ve dönüşüme önayak oldu. Sadece 17 yıllık bir zaman aralığında, Kuzey Amerika ve Avrupa’da Sufi hareketini başlattı. Hint klasik müziğinin yetenekli ve ünlü bir ustası, tahammül, aşk, birlik ve farkındalık uğruna beste yapmaya ve çalmaya başladı. Erken ölümü üzerine, oğlu Pir Vilayet Han onu izledi. 2000 yılında inayet Han’ın torunu Pir Zia inayet Han Sufi zümresinin önderi oldu. (Pir Zia, diğer birçok işinin arasında, New Yok’ta Sufi okulu Suluk Akademi’yi kurdu ve yönetiyor.) Phillip Gowins’in hakkında yazdığı hocalar, saydığım bu Pirlerden oluşuyor. Pir Vilayet ile uzun yıllar süren yakın birlikteliği, birinci elden edindiği bilgi ve deneyimler ile Sufi Yolu olan “tasavvuf’ hakkındaki kitabı yazmasına olanak tanıdı. Yazarın kitapta kullandığı yöntem, Sufi Yöntemi olarak tanımlanabilir. Mevlana’nın Mesnevi’si, Sâdi’nin Gülistan’ı ve birçok Sufi çalışmasındaki gibi, bu kitap da çok az bir motife sahip görünüyor. Yüzeyde anekdotlar, özgeçmiş, felsefe, çalışmalar, referanslar, yansımalar, derin düşüncelerin etkileyici bir karmaşası gibi görünüyor.

Sıradan bir okuyucu, düzeni şaşırtıcı derecede esnek bulabilir ya da en ufak bir düzen olmadığını düşünebilir. Sıradan okuyucu eğer meseleye böyle bakıyorsa yanılmış olur. Sufilerin sıkça hatırlattığı gibi, yüzeyin altında, üstünde ve kendisinde birçok şey vardır. Bu kitap, hayatın ritminin hızla değişmesinin tahmin edilemezliğini hatırlatan gösterişli bir ahenge sahip. Dikkatimiz önce bir rehberin anılarıyla, bir öğrencinin hayal kırıklıklarının birleşimine, sonra Pir Vilayet’in inzivaya çekildiğinde söylediği şeye çekilmiş gibi görünüyor. Konudan kopuk belli ara sözleri ve dolambaçlı öyküleri takip etmeye çalışırken, anlatılana hâkim olmak için konsantrasyonumuzu kaybediyormuşuz hissine kapılabiliriz. Verilen mesajı anlayıp anlamadığımız konusunda endişelenmeye başlayabiliriz. Ve bu bizi, tabii ki anlamakta güçlük çektiğimiz bir motifi öylece bırakıp, ona teslim olmamız noktasına götürür ki, burada hâkimiyetten ve düz mantıktan vazgeçebilir; sadece sunulmuş olana odaklanabiliriz. Phillip Gowins, bizi bir gezintiye davet ediyor ve arabayı kullanmak zorunda olmadığımızı, manzarayı seyredip gezinin tadını çıkarabileceğimizi söylüyor. Mükemmel öykü yazarları gibi, yoldaki tümsekler ve hikâyedeki dönemeçleri umursamayacak kadar okuyucuyu büyülüyor. Yazarın sürücü koltuğunda oturduğunu ve ellerinin nadiren direksiyona yöneldiğini fark etmemiz bile biraz zaman alabiliyor. Bu kitapta bir kurgu mevcut; fakat bu, ne okuyucu ne de yazar tarafından düzenlenmiş bir örgü. Kendiliğinden doğuyor. Bu sayfalardaki harika gezintinize başlarken, gerçekten de nereye gittiğinizi hesaplamanıza gerek yok. Kurguya ya da bir Sufi’nin esasında ne olduğuna dair kaygılanmak gereksiz.

Mevlana’nın bahsettiği, uzaklardaki devinimi fark edin, yeter. Bırakın kelimeler arayışı başlatsın.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir