Aret Vartanyan – Gerçekten Yaşıyor Musun?

Kendimizi Bilerek Yaşamadıkça Yaşadığını Sananlarız. Senden bir fısıltı geldiğinde yelkenleri dolduran rüzgâr gibi yüreğimi dolduruyorsun. Elimizde oyuncaklarımız, yüreğimizde umutlarımız, ruhlarımızda yaralarımızla yaşıyoruz. Hayallerimizden vazgeçmekle vazgeçmemek arasında gelgitlerdeyiz. Ben de yazıyorum, yaşıyorum, paylaşıyorum. Yazdıklarım, cümlelerim, sesim sana ulaştığında senin söylediklerin bana güç veriyor. Sana bu sohbetimiz boyunca uzun uzun ağdalı cümleler kurmayacağım… Kuantum, anda yaşa, çekim yasası gibi popüler yaklaşımları da kaynatıp sana sunmayacağım. Bunu yapan çok zaten. Zaten neyi keşfediyoruz ki… Mevlana yüzyıllar önce, filozoflar, ilim adamları binlerce yıl önce her şeyi söylemediler mi? Ne yapmamız, nasıl yaşamamız gerektiğini biliyoruz. Ancak, yaşama geçiremiyoruz. Cümlelerimde sana ders vermeyeceğim ben. Hayatında bir sürü insan bunu yapmaya çalışıyor zaten. Kıssadan hisse gideceğim, dolandırmadan. Sen de almak istediklerini alacak, atmak istediklerini atacaksın. Sohbetin tadını hiç bozmayacağım, her sayfada yeniden buluşur gibi.


Bazen de bazı şeyleri tekrar edeceğim sana. Onlar en çok sende kalmasını istediklerim. Sonuçta ben de seninle paylaşmak istiyorum: Beni ve ötesini. Ben de sende kendimi bulmak istiyorum. Bazen de hayalimdeki sahnelere gideceğiz. Seninle bazen deniz kenarında, bazen bulutların üzerinde, bazen de boşlukta buluşacağız. Çoğu zaman odamda olacağız. Sen nasıl hayal edersen öyle döşenecek odamın kendisi de… Sana akıl hocalığı da yapmayacağım… Sana yanlış ya da doğru da demeyeceğim… Sadece kendi yaşamımda, kendi bulduklarımı, bana yaşaĴıklarını önüne sereceğim. Bana göre, benim için evrensel anahtarı dizlerinin dibine bırakacağım. Çırılçıplak, kurgusuz, plansız, her anımı katarak… İnsanlar yaşamaktan korkuyor, yaşamaktan kaçıyor. Kendini yaşamaktan uzaklaşıyor. Kendimizi bize verilenlerle, dışarıdan yapılanlarla tanımlıyoruz, oysa çok daha fazlasıyız. Aslında konuştuğumuz her şey yaşamak üzerine, yaşamın bir parçası… Ben de yaşamak istiyorum. Öyle bir yaşamak ki, geçmişe baktığımda pişman olmak istemediğim. Sen gibi ben de istediğim gibi yaşamamış olmaktan korkuyorum hâlâ… Her gün güneş doğuyor, sonra batıyor, takvim yaprakları kopup gidiyor.

Hâlâ korkuyorum. Hata yapmaktan, acı çekmekten, başarısız olmaktan, hoşa yaşamış olmaktan… Ve hâlâ soruyorum kendime, hâlâ sorguluyorum yaptıklarımı, neredeyse her an… Dışarıda bir yaşam var, bir de ben… Her şey… Ölüm geldiğinde bitip gidecek bu yaşam. En azından şimdiki ben, bu beden toprak olacak. Bir şeyi çok iyi anladım ve bu anladığım şeydi zaten çözmem gereken. Yaşamak çok sade ve basit, bir o kadar da karmakarışık… Sana göre, bana göre sürekli değişip gidiyor duygular…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir