“Apple muhteşem varlıklara sahip ama biraz dikkat edilmezse şirket, eee, şirket, eee, – doğru sözcüğü bulmaya çalışıyorum– eee, şirket çökebilir.” —Steve Jobs, geçici CEO olarak Apple şirketine dönüşü üzerine, Time, 18 Ağustos 1997 Steve Jobs ürünlerin içine konduğu mukavva kutulara neredeyse ürünler kadar kafa yorar. Bu, zevk ya da zarafet nedenlerinden ötürü değildir –bunlar da konunun bir parçası olsa bile. Jobs’a göre, bir ürünü kutusundan çıkarmak kullanıcı deneyiminin önemli bir parçasıdır ve yaptığı başka her şey gibi bu da üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur. Jobs, ürün ambalajlarını yeni, bildik olmayan teknolojileri tüketicilere sunmak için yararlı bir yol olarak görür. 1984’te kargoya verilen orijinal Mac’i bir düşünün. O zamanlar hiç kimse onun gibi bir şey görmemişti. Diğer ilk PC’ler gibi bir klavye ile değil şu tuhaf işaretleme şeyiyle kontrol ediliyordu –yani fareyle. Jobs yeni kullanıcıları fareye alıştırmak için onun ayrı bir şekilde kendi bölmesinde paketlenmesini sağladı. Kullanıcıyı fareyi paketinden çıkarmak –eline alıp yerine takmak– zorunda bırakmak, onu ilk kez kullanmak zorunda olan kullanıcıların kendilerini ona biraz daha az yabancı hissetmelerini sağlayacaktı. Ondan sonraki yıllarda bu “paket açma rutinini” her bir Apple ürünü için dikkatli bir şekilde tasarladı. iMac’in ambalajı aletin internete nasıl bağlanacağını açıkça gösterir halde tasarlandı ve ince kullanma kılavuzu için ikinci bir destek olarak özel olarak tasarlanmış polistiren bir ek içeriyordu. Jobs, paketleme kadar tüketici deneyiminin bütün diğer yönlerini de kontrolü altında tutar. Örneğin Apple ürünlerine duyulan arzuyu harekete geçiren televizyon reklamları ve tüketicilerin ürünleri satın aldığı müze tarzındaki perakende mağazalar; iPhone’u çalıştıran kolay kullanımlı yazılım ve onu şarkılarla ve video görüntüleriyle dolduran online iTunes müzik mağazası. Jobs sıradışı bir kontrol delisidir. O ayrıca bir mükemmeliyetçi, bir elitist ve çalışanlar için usta bir görev vericidir. Jobs pek çok bakımdan sınırda duran bir kaçıktır. Asansörlerde insanları işten atan, ortakları manipüle eden ve başkalarının başarısından kendisine pay çıkaran kafeslik bir kaçık olarak anlatılır. [1] Son biyografiler, pek övücü olmayan bir biçimde, kontrol etmek, kötüye kullanmak ve baskın olmak için en bayağı arzularla harekete geçen bir sosyopat portresi çizmektedir. Jobs hakkındaki kitapların çoğu üzücüdür. Küçümseyicidir, yaygara ve kötüye kullanma kataloğu olmaktan biraz daha iyidir. Jobs’ın bu kitaplara “baltalama amaçlı” demesinde şaşılacak bir şey yok. Deha nerede? Jobs’ın doğru bir şeyler yaptığı açıktır. Apple şirketini iflasın eşiğinden alıp on yıl içinde her zaman olduğundan daha büyük ve daha sağlıklı bir duruma getirmiştir. Apple’ın yıllık satışlarını üçe, Mac’in pazar payını ikiye katlamış ve Apple hisselerini yüzde 1.300 oranında yükseltmiştir. Apple başarılı bir ürün dizisi sayesinde öncesinden daha fazla para kazanıyor ve daha fazla ürün sevk ediyor –ve şu anda dev bir başarı abidesi. Ekim 2001’de piyasaya sürülen iPod Apple’ın bir dönüşüm geçirmesini sağladı. Ve tıpkı Apple’ın yaşam savaşı veren bir şirketten küresel bir güce dönüşmesi gibi iPod da pahalı bir teknolojik lüks olmaktan çok çeşitli ve önemli bir ürün kategorisi haline geldi. Jobs, iPod’u hemen pahalı ve pek çok insanın önemsemediği, sadece Mac’e özgü bir müzikçalar olmaktan çıkarıp yüzlerce aksesuar şirketi ve destekleyici oyuncuyu destekleyen multi-milyar dolarlık küresel bir endüstri haline dönüştürdü. Jobs iPod’u hemen ve amansız bir şekilde daha yeni ve daha iyi modellerle güncelledi, ürüne online bir mağaza, Windows uyumluluğu ve ardından da video özelliği ekledi. Sonuç: 2007 Nisan’ına kadar 100 milyonu aşkın satış –ve bu Apple’ın kabaran gelirlerinin yarısına yakınını oluşturmakta. Telefon görüşmeleri yapan ve internete bağlanan bir iPod olan iPhone başka bir dev başarı haline gelecek gibi görünüyor. 2006 Haziran’ında piyasaya sürülen iPhone daha şimdiden koskoca cep telefonu işini dönüştürmektedir ki uzmanlar bu endüstrinin çoktan iPhone öncesi ve iPhone sonrası olmak üzere iki döneme bölündüğünü söylüyorlar. Bazı rakamları ele alalım. Bu satırların yazıldığı sırada (Kasım 2007) tam 100 milyon iPod satmıştı ve 2008’in sonuna kadar 200 milyondan fazla ve 2009 sonuna kadar 300 milyon iPod yola çıkmış olacak. Bazı analistler iPod’un pazar doyana kadar 500 milyon adet satacağını düşünüyor. Bütün bunlar iPod’u tüketici elektroniği alanında bütün zamanların en büyük gözdesi haline gelmeye aday yapmakta. Şu an bu alandaki rekor, 1980’ler ve 1990’ların başlarındaki on beş yıllık egemenliği boyunca 350 milyon adet satmış olan Sony Walkman’in elinde bulunuyor. Apple MP3-çalar pazarında Microsoft benzeri bir tekeli elinde tutuyor. ABD’deki pazarın yaklaşık olarak yüzde 90’ı iPod’un elinde: satılan bütün müzikçalarların on tanesinden dokuzu iPod. [2] 2007 model otomobillerin dörtte üçünün iPod bağlanabilirliği var. MP3 bağlanabilirliği değil iPod bağlanabilirliği. Apple, iTunes optik disk kutusu yazılımından 600 milyon kopya dağıttı ve online iTunes mağazası üç milyar şarkı sattı. Jobs 2007 Ağustos’unda bu rakamları söylediği basın açıklamasında “buna çok şaşırdık” diyordu. iTunes müzik mağazası günde beş milyon şarkı satıyor – bu rakam internet üzerinden yapılan dijital müzik satışlarının yüzde 80’i demektir. Bu mağaza WalMart ve Best Buy’ın hemen ardından ABD’deki en büyük üçüncü müzik perakendecisidir. Ve siz bu satırları okurken bu rakamlar muhtemelen ikiye katlanmış olacak. iPod, Microsoft’un bile rekabet edemeyeceği, durdurulamaz, büyük, ezici bir güç haline gelmiştir. Ve bir de Pixar var. 1995’te Jobs’ın özel küçük film stüdyosu, Toy Story adlı, tümüyle bilgisayar animasyonuyla hazırlanmış ilk filmi üretti. Bu saat gibi tıkır tıkır işleyerek yılda bir ama her yıl düzenli olarak gişe filmleri üreten ilk stüdyoydu. Disney Pixar’ı 7,4 milyar gibi dudak uçuklatan bir rakam vererek satın aldı. En önemlisi bu olay Jobs’ı Disney’in en büyük bireysel hissedarı ve Hollywood’daki en çalışkan kişi haline getirdi. Bir kültür tarihçisi ve California eyalet kütüphanecisi olan Kevin Starr “O, bu devrin Henry J. Kaiser’i ya da Walt Disney’idir” [3] demektedir. Jobs dikkate değer bir kariyere sahip. Bilgisayarlar, kültür ve doğal olarak Apple üzerinde büyük bir etki bırakıyor. Tabii, bir de kendi çabasıyla milyarder olan, dünyadaki en zengin insanlardan biri. Efsanevi bilgisayar uzmanı ve önde gelen bir bilgisayar tarihçisi olan Gordon Bell “Jobs, bilgisayarların kişisel dediğimiz bu sınıfında belki de en etkili yenilikçi haline gelmiştir ve hâlâ da bu konumunu korumaktadır” [4] diyor. Ama Jobs yıllar önce –daha açık söylemek gerekirse 1985’te– şirket yönetimindeki iktidar mücadelesini kaybettikten sonra Apple’dan ayrılmak zorunda kalınca gözden kaybolmuş olmalıydı. 1955 Şubat’ında San Francisco’da evli olmayan iki yüksek lisans öğrencisinin çocuğu olarak doğan Steve, doğumundan bir hafta geçmeden evlatlık verilmeye hazırlandı. Mavi yakalı sınıftan bir çift olan Paul ve Clara Jobs tarafından evlatlık edinilmesinden kısa bir süre sonra aile, California’da kırsal kesimde bulunan ama uzun süre kırsal kalmayan –çevresinde Silikon Vasisi’nin ortaya çıktığı– orkidelerle dolu bir kırsal bölge olan Mountain View kentine taşındı.
Leander Kahney – Nasıl Steve Jobs Olunur
PDF Kitap İndir |