Andre Green – Kastrasyon Kompleksi

Seks (cinsiyet, cinsel organ) Latince secare, sexion’dan (kesim, kesme eylemi) gelir. Daha isim bile bir kesimin, iki cinsi birbirinden ayıran ve efsanevi bir hermafroditli�e gönderen kesimin izjni taşımaktadır. Ama sexiorı, kastrasyon aynı zamanda da cinsel organı bedenden ayıran eylemdir. İnsan cinselli� karmaşık belirlemelerin eşgüdümlü etkilerinin egemenlig:i altındadır. Değişik biyolojik, toplumsal ve tarihsel, ahlaki, ailevi ve ruhsal belirleyenierin etkileri birbirini adım adım izler. Örne�n yalnızca biyolojik düzeyde bile, kromozom aktanmına, embriyon gelişmesine ve gelişimin değişik evrelerinde devreye giren hormonal salgılara ba�lı olan kademeli etkinlik aşamalannı hesaba katmak gerekir. Gelişimse, (fizyolojik olarak) döllenmeden ergenliğe ve ergenlikten de cinsel yaşam değişikliklerine konu oJabilen (heteroseksüellikten homoseksüelli�e dönme) yetişkin yaşamının geç dönemlerine kadar sürer. Sözkonusu düzeylerden ya da zaman içinde devreye giren evrelerden herhangi pirinin zarar görmesinin, cinsel yaşamın ortaya çıkması için gerekli sareçlerin seyrini durdurabileceği kolaylıkla anlaşılmaktadır; tabii bu durum bir kastrasyonla eş tutulabilir. Bununla birlikte kastrasyon kelime anlamıyla, üreme araçlanndan yoksun bırakma demektir. Dolayısıyla da cinselli�n sekonder ve “nihai” organianna uygulamr. Anatomik ve fizyolojik ya da yalnızca fizyolojik olabilir; istem dışı (patoloji veya kaza sonucu) ya da kasıtlı nedenlerin (kendi kendini kastre edenlerle isteğe bağlı, hadımlarda istek dışı) sonucu olarak ortaya çıkabilir. Ritüel niteliğindeki cerrahi müdahelelerse kısmı sakatlamalarla, ço�nlukla da üreme. işlevlerine dokunmayan simgesel 7 ya:ralarla (sünnet, alt kesi,(*) klitorisin Çlkanlması) yetinirler. Kastrasyonun insan yanında, hatta ondan daha da fazla hayvanı konu aldııPnı belirtmekte yarar vardır; hatırlanamayacak kadar eski dönemlerden başlayarak, bazı türleri ehlileştirmek ya da tüketime daha elverişli hale getirmek için kastrasyona ba�vurulmuştur. Deneysel bir çalışmaya konu olmadı� sürece bu noktaya pek de{tinmeyece�z.


Cinsiyetin çok biçimli belirlenişi, zarann cinsel aygıtın en organik ö�elerini etkiledigi ölçüde sonuçlann ruhsal alanda belirgin olaca�nı düşündürmemelidir. Gerçek kastrasyonun d�udan cinsel olmayan etkileri cinsel etkilerinden fazladır. Freud’un kastrasyon kompleksi olarak tanımladı�ysa tamamen yeni ve bambaşka bir şeydir; çocuk cinselliğinin gelişiminden, bu gelişimin yolaçtı� arzudan ve çocuğun imgelemi üzerindeki etkilerinden do�uş ruhsal bir oluşum sözkonusudur. Bu bazen -özellikle de geçmişte görüldüg\1 üzere- çocuifu korkutmak ve otoerotik hazdan vazgeçirmek amacıyla anne ya da yerini tutan kişiler (dad1, mOrebbiye) tarafından dile getirilen bir tehdidi izler. Bununla birlikte her ne kadar tehdit kadmlardan gelirse de cezanın uygulaYleısı olarak erkekler anılır: baba, doktor, v.b. Çocukta cinsiyet farklılığı bilinci e�s olarak belirli bir anda, penisin (erkek çocuğunda) varbitının veya (kız çocuğunda) yokluğunun fark edilmesiyle yerleşir ve bu anatomik farklılığa bir açıklama arayan çocuğun cinsel merakının (çocuklann doğumu temasıyhı birlikte) en önemli konusu haline gelir. Erkek çocuğu bunu bir çocuk cinsel kuramıyla, yani babanın kadınlannı kastre etti{ti kuramıyla açıklar. Anne, daha az öneme sahip kadmlardan farklı olarak istisnai şekilde pımisli olarak tasarla- (‘) Alt kesi: üretranın, penistn alt bOlOmanden baJilayaral<. yukanya dogru 2-3 cm. açılmasına ve bu şekilde ortaya çıkan yaranın muhafaza edilmesine dayanan bir sOnneı bıçımı. Orta Avusıralya kabileleri arasında yaygın olan bu gelen�in en çarpıcı sonuçları. bu şekilde sünnet edilmiş erkeklerin. idrar akımınınyol degişıirmesi nederılyle kadınlar gibi çömelerek işemek zorunda kalmaları ve açık bırakılan yaranın menslrOasyonu taklid eder tarzda, belirli aralıklarla kanalılmasıdır. (ç.

n) 8 mr. Ama bir süre sonra onun da penisi olmacbğı sonucuna vanhr. Kız kardeşin ya da kız kardeşlerin cinsel organlan, ileride orada bir penis çıkacağı düşüncesi sayesinde duygudan annmış olarak algılamr. Orada hiçbir zaman penis çıkmayacağını kabul etmek için zaman gerekecektir. Önce reddedilen ya da meydan okunan kastrasyon tehdidinin Oidipus evresinde somutluk kazanması, bu çocuk cinsel kuramının sonucudur, çünkü çocuk aym cezanın kendisine de uygulanacağından korkar. Bu tehdit -az önce görüldüğü gibi- kardeşleri, anneyi ve babayı işin içine sokan O:idipus ilişkileri çerçevesinde yeraldığından da, Oidipus kompleksine sıkı sıloya batlı olan bir kastrasyon kompleksi oluşur. Çoğu zaman, bilinçdışına atma mekanizmasına yenik düşecek olan Oidipus kompleksinin aşılcbğına., daha do�su tahrip edildiğine tanık olunacaktır. Bu evre, kastrasyon kompleksinin ve etkilerinin yerine geçecek olan Süperego’nun doğuşuna katkıda bulunacaktır. Kastrasyon tehdidi etkisini gösterdi�nde, sonuçlan, Süperegonun katılık derecesine göre az veya çok patojen olahilecek bir kastrasyon anksiyetesine yolaçacaktır. Başka bir deyişle bu tehdidi üstlenmek ve bilinçdışı bir yoldan Ego’ya baskı yapmak Süperego’ya düşmektedir. Yasak arzuların sürmesi halinde, yasağı çiğneme girişimlerinin yeniden canlanabilece� her fırsatta kastrasyon anksiyetesi caydıncı işaret işlevini yerine getirecektir. Bu durumda, anksiyete hlssed.ilirken, bunun nedeninin ya da sonucunun kastrasyonu ilgilendirdiginin bilincinde olunamayacağını belirtmek gerekir. Yalnızca analiz bu anksiyeteyi, yeniden canlanan bu çocuksu içeri�e b�­ lama olan�ı verir.

Deplasmamn (kaydırma) temel nitelikteki rolü gözönüne alındı!Pnda, uzantılarının kastrasyon anksiyetesine çok geniş bir etki alanı açtıklan ve nevroz ve esas olarak da perversiyon (cinsel sapıklık) düzeyinde sayısız semptom ve inhibisyonun doğuşundan sorumlu olabilecekleri görülür. Kastrasyon anksiyetesi di­ �er durumlarda da mevcuttur, ancak oynadığı rolü gölgeleyen başka anksiyeteler tarafından örtülmüştür. Freud tarafından bulunan ve belirli bir görecelik koşuluyla dahi olsa, psikanalistlerin büyük bir ço�nluğu 9 tarafmdan kabul edilen bu temel sorunsa.l, günümüzde birçok açıklamaya gerek göstermektedir. Her şeyden önce, kastrasyon sorunsalım ancak onu çocuk cinse11iğlne b�layan tarihsel ve genetik tanıtma aracılı�yla ele alabilmiş olmamız dikkat çekicidir. Daha sonra kastrasyon un şebeke halinde örgütlenmiş, tamamen imgesel bir yapım oldu�nu belirtmek gerekir. Tehdit, c:ınksiyete ve kastrasyon kompleksi arasındaki bağlan ortaya çıkarmak için bu şebekenin �elerinden sözetmek zorunda kaldık. Bununla birlikte bu tanıtma bazı sorular uyandırmaktadır. Bir yandan, çocuk cinselliğ1nin kız ve erkek çocuğundaki gelişiminin farklılıklan sorunu ortaya çıkar. Buna göre, Freud’un, erkek çocuğunun durumundan biraz fazla etkilanmiş olan düşünceleri, kastrasyon sorunsalının ancak dolayh olarak ilgilendirdiğ1 kız çocuğunun özgül yönlerini yeterince gözönüne almamaktadır. Öte yandan, kastrasyonun anksiyetesinin nevrozla olan ayncahklı b:l!P, kastrasyon kompleksinin, psikanalizin tedavi alaruna giren ya da girmeyen diğer klinik tablolardaki yeri ve işlevini sorgulamaya yöneltmektedir. Bu durumda sadece genital öncesi sapianmalan ya da kastrasyon kompleksinin (oral ve anal) “öncüleri”ni devııeye sokmakla mı yetinmeli, yoksa tamamen değişik paradigmalar mı tasarlamah? İkinci yol seçilcliğinde bu paracligmalann kastrasyon kompleksiyle ilişkileri nasıl olacaktır? Son olarak da, bu kastrasyon fantezisinin anlambi­ ]jmsel yönünü sorgulamak uygun düşecektir. Kastrasyon kompleksini gerçek anlamıyla muhafaza mı etmeli, yoksa Freud’un betimlediğ1 bu kavrama, kastrasyona, örneğin aynlık, yetersizlik veya eksiklik gibi birbirinden farklı durumlan içine alacak daha geniş bir kategorinin imieyeni haline getiren metaforik, hatta antropolojik bir kapsam mı vermeli? Benzer şekilde, kastrasyon anksiyetesi, daha eski, daha derin ve daha yaygın anksiyetelerin en farklılaşmış biçimi, başka bir deyişle bunların geç ortaya çıkan ve daha dar kapsamlı bir ilrünü olarak mı, yoksa, insan arzusunun, her tür anksiyeteyi sonradan açıklayan temel bir öğesi olarak mı ele alınmalıdır? Bu durumda simgesel kastrasyondan sözedilebilir mi? Çağdaş bir yenilO den dejterlendirme, bu sorulara, Freud’un buluşunu, onu izleyenierin bu buluşa �ladıklan gelişmelerle karşılaştırarak cevap vermek zorunda kalacaktır. Bu girişin şöyle bir okunmasl bile gerçek kastrasyon sorunsaltnın görünümlerini Freud’un bulduA’u görünümlerden ayıran mesafeyi ölçmeye olanak vermektedir. Aradaki farkın, üreme organlannın anııtomik ve fizyolojik olarak tutulmalannın sonuçlannı, Freud’un makalelerinden birinde başhk olarak kullandı� ifadeyle, cinsiyetler arasındaki anatomik farklılığın ruhsal sonuçları’ndan ayıran farktan ibaret olmadı�ru da belirtelim, çünkü psikanalizin özgünlü�l daha çok bilinçdışı nitelikte olan ruhsal yaşamın tanıkhjtına başvurmasından gelir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir