Anooshirvan Miandji – Filozof Meşe

Küçük meşe taşa bakıyordu. Gözünü taştan ayırmıyordu. Yüzünde garip bir ifade vardı. Sonunda dönüp annesine baktı ve “Anne, bir şey söyleyeceğim” dedi. “Söyle kızım” dedi annesi. “Benim boyum uzamıyor!” Annesi, “Bu ne demek?” dedi. Küçük meşe cevap verdi: “Bak, şu taşı görüyor musun? Oraya kadar gölgem gidiyor, sonra geri geliyor, gölgem o taşı bir türlü geçemiyor.” Annesi, “Olur mu?” dedi. “Yanlışın var, gölge çok da ciddi bir şey değildir, sonuçta her mevsim değişir, yazın başka kışın başka… Düşünme böyle şeyler.” Küçük meşe biraz duraksadı, yere baktı, sonra kafasını kaldırdı ve “Anne, ben bu baharı geçen baharla kıyaslıyorum, geçen sene baharda da aynı taşa kadar gidiyordu” dedi. 7 filozof heset Anne, sesini çıkarmadı. Küçük meşe de “Acaba yanılıyor muyum?” diye düşündü çünkü annesi ona karşı hep samimi olmuştu. Birkaç gün sonra meşenin dikkatini karıncalar çekti, palamutları alıp taşımak için büyük bir mücadele içindeydiler. Kendi boylarını aşan yükleri nasıl da azimle taşıyorlardı, çok çalışkanlardı. Meşenin akima parlak bir fikir gelmişti: Birkaç tane palamut vardı ama onlar küçüklerdi, kendi kendine dedi ki: “Olsun, ben bunları karıncalara bırakayım, onlar için erzak olur, böylece ben de hafiflerim, yüküm azalır, belki boy atarım…” “Hey sevimli karıncalar… Merhaba… Bakar mısınız… Diyeceklerim var!” diye seslendi küçük meşe.


Karıncalardan biri kafasını kaldırdı, “Mmm… Meşgulüz biz!” dedi. Meşe gülümseyerek devam etti: “Bakın palamutlarımı sizin için bırakacağım, üzerinize düşmesinler, lütfen açılın.” Karınca cevap verdi: “Tamam, size zahmet olacak A B U BİZ MEŞGULÜZ BUKADA ama bizim için de iyi olacak, yukarı çıkıp almak gerçekten sıkıntılı bir durum, bizi çok uğraştırıyor… Bak büyük meşelerde bu sıkıntıyı yaşıyoruz, palamutlarını bırakmıyorlar, oysa bir işe yaradıkları yok. Çoğu kışın dallardan düşüyor ama o zaman da biz kış uykusunda oluyoruz. Keşke herkes fazlalıklarından kurtulmayı bilse, paylaşsa ne iyi olur, o verince mutlu olur, biz de alınca… Ah küçük meşe… Ne güzel kalbin var/ Küçük meşenin gözleri parladı, bedenini dikleştirdi, silkelendi ve tüm palamutlarını karıncalara bıraktı. Palamutlar küçüktü ama karıncalar hiç yadırgamadılar. Meşe çok mutluydu, güzel bir şey yapmıştı. Birkaç hafta büyük bir merakla gölgesini takip etti. Ama 10 FİLOZOF HESEt bir değişiklik göremiyordu, yavaş yavaş umudu azalıyor, üzüntüsü artıyor ve kafasındaki sorular çoğalıyordu. Annesi her şeyin farkındaydı, görmezden gelebilirdi ama bir gün, küçük meşenin üzüntüsüne artık dayanamadı, “Kızım, sana söyleyeceklerim var” dedi. Küçük meşe yavaşça kafasını kaldırdı ve sordu: “Hangi konuda anne?” “Kafanı kurcalayan konuda kızım, en çok merak ettiğin konuda” dedi annesi sakince. Küçük meşe şaşkındı, dedi ki: “Anne, ben aslında çok şeyi merak ediyorum, sen hangisini anlatacaksın ki?” Annesi başını eğdi, biraz sustu, sonra başladı: “Şu gölge meselesi, hani gölgen uzamıyordu ya, onun gerçek sebebini anlatacağım.” Küçük meşe gerçekten meraklanmıştı, annesinin anlatacaklarının, kafasındaki sorulara yanıt olacağını düşündü, bu yüzden heyecanla, “Hadi anne, hadi, çok iyi olur” dedi. Annesi anlatmaya başladı: “Bak kızım, anlatacağım hikâyeyi çoğu meşe bilmez, bilenlerin çoğu da yanlış bilir, hatta bu hikâyenin düzme11 ANOOSHİRYAN MİANDJİ ce olduğunu, gerçeği yansıtmadığını söyleyenler var, unutanları saymıyorum bile ki o da başka dert… Bu yüzden anlatacaklarımı can kulağıyla dinle. Çünkü eğer bir sorunu çözmek istiyorsan önce elindeki bilgi güvenilir olmalı, her şeyi o bilgi üzerine inşa edeceksen o bilgi sağlam olmalı.

” Küçük meşe dikkatle dinliyordu. Annesi devam etti: “Bundan yıllar önce biz burada on-on beş tane meşeydik, o sene biraz kuraklık vardı, sıcaktan bunalmıştık, hem güneş yakıyordu hem su bulmak zorlaşmıştı. Çaresizdik, her kafadan bir ses çıkıyordu, ne yapmalıyız, ne yapabiliriz diye… Sonra ortadaki meşe bir şey söyledi!” Küçük meşe heyecanla, “Ne söyledi?” diye sordu. “Ortadaki meşe dedi ki, ‘Arkadaşlar, parlak bir fikrim var. Ben ortadayım ya, eğer biraz büyüyebilirsem, şemsiye gibi hepinizi kavrarım, güneş sizi yakmaz. Bir diğeri dedi ki, ‘Çok güzel ama bizim için kendini feda mı edeceksin? Güneş bu defa seni yakar!’ Ortadaki meşe yanıtladı: ‘Evet, haklısın. Fakat belki daha derine iner ve kökümle daha çok su çekersem, o zaman yapraklarımda 12 FİLOZOF HESEt daha çok su olur, güneş beni yakamaz.’ Herkesin akima yatmıştı, hepimizin derine inip su bulmasmdansa onun hepimizin adına daha çok su çekmesi, şemsiye gibi genişleyip hepimizi kurtarması, kolay ve pratik bir çözümdü. Bu yüzden herkes köklerini çekti ve ortadaki meşenin daha derine inmesine izin verdi. Öyle de oldu, o derine indikçe çok su çekti, su çektikçe büyüdü, büyüdükçe dalları yaprakları çoğaldı ve sonunda dediği gibi, hepimizi kapatacak kadar büyük bir meşe oldu… Artık güneş bizi yakmıyordu. Herkes çok mutluydu, o hepimiz için ideal bir meşe olmuştu, herkes ondan övgü 13 ANOOSHİRVAN MİANDJİ ile bahsediyordu; nasıl fedakâr olduğunu, kendini düşünmediğini, bizim için risk aldığını anlatıp duruyorduk… O da sesini çıkarmıyordu, pek alçakgönüllüydü… Ama bir süre sonra bir şeyler ters gitmeye başladı, bir anormallik vardı. Bizler sanki gittikçe zayıflıyorduk.” Küçük meşe sordu: “Nasıl anne? Bir şey anlamadım.”

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir