Aşkım Kapışmak – Hangi Anne Hangi Babasiniz

Kadın ve erkek birbirlerine âşık olurlar, aşkın büyüsü bitmeden ilişkilerinde güven duygusunu aramaya başlarlar. En önemli olan bu duyguları yaşamaya başladıkları andan itibaren birbirlerine ait olduklarını hissederler. Erkek âşık olduğu kadına sahip olmak ister. Sahip olma duygusuyla birlikte çocuğunu dünyaya getireceğine inandığı kadına evlenme teklifinde bulunur. Kadın ise âşık olduğu erkeğe ait olmak ister. Sadece o erkeğin eşi olmak ve bu eşten çocuk doğurmak istediğinde evlenme teklifini kabul eder. Artık süreç evliliğe gitmeye başladığında kendileri ve çevrelerindeki herkes sorumluluk almaya başlar. Uzun, stresli ve bir o kadar keyifli bir hazırlıktan sonra evlilik töreni başlar. Devlet bu iki insanın nikâhını kıymadan önce onlardan söz alır. Hastalıkta ve sağlıkta, zenginlikte ve fakirlikte, iyi ve kötü zamanlarda bir ömür boyu birbirinize sadık kalacağınıza söz veriyor musunuz? Nikâh kıyılır ve devlet kendilerine karı koca olduklarını ispatlayan bir evlilik cüzdanı verir. Herkes evlenmeyi hak eder. Bunun için gerçekten âşık olmak, sevmek ve güvenmek yeterli olur. Fakat anne-baba olabilmek için karı-koca olmak yeterli değildir. Evlilik için uzun bir psikolojik hazırlık gerekirken anne baba olmak için gereken psikolojik hazırlık bambaşkadır. Her evlenen anne-baba olma kimliğine hazır olmalı yoksa ortaya istenmeyen sonuçlar çıkar.


“Hele bir doğsun, Allah bereketini verir” gibi yanlış düşüncelerle dünyaya gelen çocukların getirdikleri bereket fark edilmediğinde çocukların psikolojileri zarar görmeye başlar. Buna hiçbir karı kocanın hakkı yoktur. Hangi Anne Hangi Babasınız? Dünyaya çocuk getirmeye ve onlarla yaşamaya hazır olan çiftler için hazırlanmış bir rehber kitaptır. Anne baba olmak için sadece çocuğun odasını ve eşyalarını hazırlamak somut bir hazırlıktır. Asıl olan, soyut hazırlık. Yani çiftler kendilerini tanımalı, ne istediklerini, neden istediklerini bilmeli ve nasıl yapacakları hakkında farkındalıkları olmalı. Farkında olmadığınız hiçbir durum faydanıza çalışmayacaktır. TEŞEKKÜR İlahi adaletin dünyada hatasız çalışmasını sağlayan yaratıcıya sonsuz teşekkürler. Kaderime çizdiği her olayı bana yaşatıp, adaleti öğrenmemi sağladığı için ve bana bu kitabı hazırlayacak aklı, herkese ulaştıracak gücü verdiği için tekrar minnetlerimi sunarım. Anneme ve babama sonsuz sevgilerimle teşekkür ediyorum. Anneme, kişiliğimdeki özgüven ve girişimcilik ruhunu ona borçluyum. Ellerinden öpüyorum… Meslek hayatımda çalıştığım ve çalışacağım değerli tüm ailelere teşekkürler. Bu kitabın oluşmasının kaynağı sizlersiniz. Kardeşlerim Serkan, Serhat ve Dilara’ya yanımda oldukları için teşekkürler. Yeğenlerim, umut ışığımsınız.

Yaren ve Hayranur sizleri seviyorum. Dünyaya çocuk getirip onların yanında olan herkese teşekkürler… ÇOCUKLARINIZ SİZDEN SÖZ BEKLİYOR EBEVEYNLİK CÜZDANI ŞARTNAMELERİ Seni olduğun gibi kabul edip, olmanı istediğimiz gibi davranacağımıza, Seni değil davranışlarını eleştireceğimize, Seni sürekli kendi geçmişimizle kıyaslamayacağımıza, Sana dinlemeyi öğretebilmek için seni dinleyeceğimize, Sana ne yapmamanı değil, ne yapman gerekeni öğreteceğimize, Seni doğduğun zaman kendimize, büyüdüğün zaman başkasına benzetmeyeceğimize, Sana lakap takmayıp isminle hitap edeceğimize, Babanla arana girip, her şeyini bana anlatmanı istemeyeceğime, (annen) Seninle ilgili bilgileri annene değil sana sorup öğreneceğime, (baban) Ne hata yaparsan yap sonunda doğruyu bulacağına inanacağımıza, Kardeşinle ya da başka bir çocukla kıyaslamayacağımıza, Yapamayacağımız şeyler için söz vermeyeceğimize, Duygu ve düşüncelerine saygı göstereceğimize, Sadece karnını doyurup, üstünü giydirmekle bırakmayıp ruh halini de doyuracağımıza, Seni korkularla değil, doğrularla büyüteceğimize, Dünyayı sadece kendimize göre değil sana göre de yaşanır hale getireceğimize, Sabahlara kadar başında uyuduğumuz gibi akşamlara kadar yanında olacağımıza, Ne olursa olsun her düştüğünde kulağından değil, elinden tutacağımıza, SÖZ VERİYORUZ… Annen Baban EVLİ KADINLAR EŞLERİNDEN ÇOK, ÇOCUKLARINDAN ŞİDDET GÖRÜYOR •Çocuklarınıza ev, araba almayın. Onların ileride ev alma, araba parası kazanma becerilerini yok edersiniz. •Birden fazla çocuğunuz varsa, ergenliğe kadar hepsine aynı, ergenlikten sonra her birine farklı davranın. Yoksa kardeş arası düşmanlıklar geliştirirler. • Çocuğunuz size çok kurnaz, hareketli, bazen sevilesi bazen dövülesi geliyorsa, korkun. Eğer böyle giderse, büyük bir şirketi yok edecek becerileri gelişiyordur. • Çocuklarınız adına sorumluluk alıyorsanız, sizi Tanrı gibi görmeye başlayacaklardır. •Türkiye’de her anneden 5’i çocuklarının şiddetine maruz kalıyor. Şiddet sadece fiziksel bir saldırıdan ibaret değildir. Eğer istekleri için size kan kusturuyorsa, evde sorumluluk almıyorsa, sizinle iletişim kurmuyorsa, duyguları değişkenlik gösteriyorsa, yanınızda vakit geçirmekten hoşlanmıyorsa şiddet görüyorsunuz. • Çocuklar istedikleri şeylerin yokluğuna çabuk alışır ama azlığına alışamazlar. • Bu çocuklar saadet çocukları ve rahatlık tuzağındalar. Bir çocuğun birden fazla özel hocası olması demek, anne babanın tüm hayatı boyunca çocuklarına maddi manevi açık kredi vereceklerinin işaretidir. Bu kitap ebeveynler için hazırlanmış rehber kitaptır.

Bilgiler ve yöntemler tamamen sağlıklı bir aile olmak koşulunu taşır. Doğru anne baba olmak için kendimizi tanımak, ne yaptığımızın ve bu yaptıklarımızın nereye gideceğini bilmek gerekir. Gerçekten size çok güzel tablolar çizip pozitif şeylerden bahsetmek isterdim. Aslında hepimiz yaşamla ilgili gerçeklerin farkındayız ama görmezlikten gelmek sorumluluk almamızı engellediği için farkında değilmiş gibi davranıyoruz. Öyleyse biraz farkındalık sağlayalım o zaman; son yıllarda haberlerde en çok duyduklarımız, anne babaların çocuklarla ilgili yaşadıkları. İş hayatındaki iflaslar, başarısızlık hikâyeleri, açıkçası mutsuz bir toplum, azgın bir gençlik. Kim bunların sorumluları, gerçekten kontrolsüz medya mı, devletin bozuk işlediğini düşündüğümüz sistem mi? Köleleşmiş anne babalar mı? Yoksa Tanrı gibi davranan ebeveynler mi? Biraz ağır gelebilir son cümlem ama inanın 3. nesil çocukları anne babalarının Tanrı olduğunu düşünüyorlar. Her istediklerini yapan, okul devamsızlıklarını sildiren, özel hocalarla olmayan bir ders çalışma sürecini yaratmaya çalışan, ne kadar gelirse gelsin çocukların telefon paralarını ödeyen, kiminle evleneceğine karar veren, okulu bitirdikten sonra iş aramasını engelleyip onun için araya adam sokan, 20’li yaşlardan sonra çocuklarına ev, araba alan, çocuklarının çocuklarına dadılık ve bakıcılık yapan… Daha sayacak çok şey var. Bu 3. nesil, bedel ödemeyen bir nesil. Kendi çabalarıyla elde etmeyen, bu yüzden çabuk sıkılan ve doyumsuzla-şan bir nesil. Bu anne babalar, çocuklarının egolarını tavan yaptılar. Ego, inanılmaz derecede hayatı siyahlaştıran bir süreç. Aileler, ülke ve toplum gibidir.

Ailede yaşananlar aslında ülkelerdeki terör gibi tehlikeli boyut almaya başladı. Anne babalar elleriyle Tanrı olmaya kalktıkları için aile içinde terörün başlamasına neden oldular. Ama hâlâ farkında değiller. Her sene onlarca istatiksel araştırmalar yapılıyor. 70’li yıllar ve sonraki nesil çalışarak, kendi dönemlerinde kurdukları yaşam süreçlerinin ne kadar zor olduğunun farkında idi. O dönemler sahip oldukları, zar zor aldıkları ev, arsa, işyerlerini şimdilerde sürekli tüketen çocuklarına sermaye yapıyorlar. Şu gerçekle yola çıktılar: “Biz yaşamadık, onlar yaşasın.” En tehlikeli cümle ile başladılar anne babalığa. Neden diye soruyorsunuzdur belki, anlatayım: Çocuklarımız sahip olduklarına bedel ödemedikçe hayatta tüketen tarafa geçiyorlar. Bir anne baba çocuğuna ev, araba aldığında; çocuğunun ev ve araba alma becerisini yok ediyor. Bu sebeple rahatlık tuzağına düşen çocuklar, hiçbir şeyin yok olacağına inanmıyorlar. Kendimize bir soralım, biz ve çocuklarımız hayatın hangi renginde, siyahta mı, beyazda mı? Siyah gerçekten, istenmeyen, kısa süreli hazları olan, uzun vadede mutsuz ve beceriksizliğin olduğu taraf. Burada yaşayanlar, tükettikçe mutsuzlaşır. Yaşamda bedel ödemeyen taraf oldukları için hiçbir şeyin kıymetini de bilmezler. Yüzlerinde anlık ve yüksek tepki mimikleri vardır.

Kahkaha ile güler ve aynı ayarda yüksek sesle ağlamalar fazladır. Kendilerini siyah tarafta görmedikleri için, beyaz taraftaki insanların yaptıkları onlara can sıkıcı gelir. Mesela anne ve babası ile bir geziye çıkacakları zaman, genelde çıkmak istemezler. Çıktıklarında ise, sürekli huzursuzlukları vardır. Anne ve baba birlikte sohbet ederken, bu gence bu sohbetler saçma gelir. Çünkü ona göre bunlar bayat ve gereksiz diyaloglardır. Onu mutlu eden başka şeyler zihninde canlanır. O anda zihninde, eğlenecek başka şeyler düşünür. O an, arkadaşıyla alkol almak, sevgilisiyle gezmek ya da cinsel ilişkiye girmek hayali daha çok haz verir. Ama gerçek yaşamda bunların tersi olduğu için anne ve babasına sürekli rahatsız edici tepkiler verir. Beyaz taraftaki insanlar ise, uzun süreli haz yaşarlar, dış dünyadan onları mutlu edecek şeyler aramazlar. O an yaptıkları her şey onlara haz verebilir. Alakasız bir yerde oturuyorken bile o ana odaklanabildikleri için stres yaşamazlar. Üretim insanı oldukları için, sürekli tüketen tipleri anlayamazlar. Kendilerinden beklentileri fazla olan insanlardır.

Eşiyle çıkıp sokakta gezmek bile ona mutluluk verir. Ama siyah tarafı insanı bu geziden hayatta zevk almaz. İnanılmaz sıkıcıdır onun için. O daha çok egosuna uygun şartlarda zevk alabilir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir