Balaban – Şair Baba ve Damdakiler

Koca bir karanlık. Dam! ı Amma da karanlık haaaaı Hele dur bakayım. Gözlerim durdukça görmeye başladı … Eve bak eve! Ev değil dam … A.Inma da büyük haa>.ı.aı Bizim köyün evleri ki�ç gözlü? İki üç. Bilemedin dört. Damları nasıl? Öküzlerin kapanıp bağlandığı … Bizim köyün on evini yanyana koysam, gene bu kadar olmaz. Olmaz vaiıahi. Kaç gözlü bu koca dam acaba? Gözlerim gördükçe in.<>anlar kıpırdamaya ba§ladılar: Bir, on, kırk, elli, yetmi§, yüz, üç yüz, be§ yüz, belki de bin insan … İnsana bak insana! · Eciı;ı bücüı;ı. Ayaklar buz, kafalar kabak gibi, giysiler ba§ka ba§ka, kimi kirli, kimi eski, kimi partal. insanlara bak insanlaraaaaı Bir ki§i bin kere, bin ki§i kaç kere dönen Ben diyeyim yüz, sen de bin. Bir kiı;ıi bin kere, bir kişi kaç kere döner? Amma da dönüyor burda insanlar. Yakla§tıkça kalabalığa sesler gelmeye başladı arı kovanmdan.


Her kafadan bir ses, anla§ılmaz. Her ağız günde yüz ses salsa tavana, yüz kere bin? Arı kovanı be!… Arı ı Uzakta dağlar muskıı. … 8 ŞAİR BABA VE Davulun sesi bi-hoş uzaktan. Uzaktan karalık küçük bir leke. Sözün kısası; elin ölüsü ele uyur gelir. Yaklaştıkça ağır ağır kalabalığa, gözler tıpkı göz, insan gözü; ağızlar tıpkı ağız, insan ağzı … Yaklaştıkça usul usul sesler ayan beyan anlamlı. Burası Bursa danu. Şimdi on dördüncü koğuştayız. Yıl 1937 kasıınımn 24’ü. 14 üncü koğuş, tutuklulw- bölümü… Her tutuklu kendince kıpırdanıyor. Altı kişi güpe gündüz yataklarını sermiş mumyalanmış gibi yatıyorlar soluksuz. Gözleri tavana çiviloomiş. Düşlerini görüyorlar uyanık. Yedi kişi namaza durmuş. Her zamanki alışkanlıklarıyla kıpırtıda.

Bitmez tükenme:ı bir eğilip kalkma bu. Namazda selam verip ba�ını çeviren üç kişi tesbihe geçti. İki kişinin kolları duada kaldı. Geri kalan iki kişiden biri gözlerini ovuşturup gerindi. ummadığım bir sırada öteki bir of çekti. üç ki§i pencerede, örümcek ağına takılı sinekler gibi. Penceredekilerden biri imdat istercesine bağırıp türkü söylüyor. Bir kişi yumulmuş, aşkından yanıyar sazıyla. İki kişi türkü söyleyip ona uyuyor. Sekiz kişi kumarda. ütülen, ütene saidırınağa hazır. İki kişi volta atıyor: Hitit erierinden öğrenmişler talimi. Dört kişi çorba içiyor karavananın başında. Beş kişi daha camiye girer gibi koğuşa girdi. Böylesine kıpırtılı, gürültülü koğuşta, gösterilen yere sırayla namazdaki gibi oturdular … Oturduk.

çorba içenler ağızlarını ellerinin tersine güzelce sildiler. Dört ağızdan ayrı ayrı: .Geçmiş olsun, hoşgeldiniz.” dediler. Beş kişiden biri, Balaba;n’ların Hasan çavuş; beş ağızdan ayrı ayrı: Pencereden üç ağız ayrı ayrı : Beş kişiden ikincisi Pıtır,; beş ağızdan ayrı ayrı : Türküyü kesen üç ağız ayn ayrı : DAMDAKiLER Beş kişiden dördüncüsü İlez; beş ağızdan ayrı ayrı : Kumardan sekiz ağız ayrı ayrı : Vol ta atan iki ağız ayrı ·ayrı : .Geçmiş olsun, hoşgeldiniz, dediler. Beş kişi beşincisi İbram Ali, beş ağızdan ayrı ayrı : .Hoş bulduk. Sağolun., ·diye cevap verdiler. Namazı bitirenlerden biri, tesbihini avucuna doladı.· Dudakları kıpırdanarak oturdu karşılarına; fısıldar gibi : .Geçmiş olsun, hoşgeldiniz,, dedi. Dua okur gibi devam etti: .Nereli olursunuz? Adı�ız ne? Suçunuz? Hani suç dedimse alınmayın.

Yani cünnünüz? . Suçsuz da getirir- · ler buraya adamı… İnşallab… kurtulursunuz. Mesela ben yakında çıkıyorum . Günde 1000 kere ya allah! 1000 kere de ya sabır! dedin miydi … Ayetülkürsüyü de üstüne okuyorum … Ben Samanlıdan Katık Hasan . Ya siz?. Seçköy Samanlı’ya yakındır. Gözleri ışıdı birden yeni gelenlerin. üç gün üç gece sopa yemenin çeşidi. Aç susuz. Karakoldan karakola yorgunluk. Saınki, .sağolun hoşbulduk., derken Hasan çavuşun ilk defa dudakları kıpırdamıştı. İlk defa konuşuyordu Balahan’ların Hasan çavuş: .Hepimiz Seçköy’deniz.

Bu benim oğlum., İbram Ali’yi gösterdi : «16 yaşında bir çocuk. Kendi malımızı işlemeye yolladım. İlk defa o gün gitti., İlez atıldı : .Ben de o gün . İlk defa . Beni de sen yolladın …. Pıtır durarnadı : .Başıına yular takıp götürdüğünden, senin cezanı da Hasan çavuş:a verirler, dedi. Çete, elini İlez’e öfkeyle salladı : .Kahvede jandarmalar uyurken, ikimiz koliarımızdan bağlıydık ama ben kelepçeyi sıyırdmı kolumdan. Sana kaçalım dedim. KaçmRdın benimle beraber. Dayağı yedikçe hepimizi söyledin bülbül gibi.

, İlez yekindi : .Koskoca dağda kaÇabildin mi? Uyuyan jandarmaların yanıından kim olsa kaçar., Namazı bitirenler çöktü etraflanın-a. Penceredekiler lO ŞAİR BABA VE çöktü. saz çalanlar çöktü. Volta atanlann tatimi bitmemişti henüz. Kumarcıların parası bitmemişti daha. yatanlar düş görüyordu uyanık. Olayı bir daha yaşıyor gibi heyecanlıydılar. çökenlerden kim ne sorarsa sorsun duymuyorlardı. Bu beter yaşantıyı anlaıtmağa birbirlerinin sözünü kese kese devam ettiler. Çökenler bölük pörçük konuşmalardan bir şey anlayamamıştı. Hasan Çavuş hikayeyi ucundan aldı : .Bizim köyün tarlaları verimlidir. Ne ekersen olur.

Benimkiler daha da verimli. örneğin tütün olur. içimi iyidir bizim köyün tütünunün .• Çökenlerden biri : .Bizim köyün de iyi olur. dedi. Hasan Çavuş devam etti : .Bu tütünlerin bir kısmını hükümete verırız, bir kısmını da kaç ak satarız. Aymgacılık denir buna .• Çökenlerden beriki : .Ayıngacılık denir buna. Doğru,. dedi. Hasan Çavuş: .Bizim tarlalar verimli ya, günlerden bir gün, bir .

ot. gelip dikildi bizim köye. Nerden geldiyse. Adına kendir dediler.,. Çökenlerden öteki : .Bizim köye de gP-ldi. Nerden geldiyse. Adına kendir denir.,. dedi. Hasan çavuş : .Bu kendir otunu köyde ekmiyen kalmadı. yaprakları yapış yapış, zifirH. Bir araba koncalı kendirden, yarım kilo zifir çıkarmış.

Kiloı>u yüz lira.,. Pıtır, yanlışlık gördü bunda : .Bir araba koncadan, temiz çalışırsan iki üç kilo mal çıkar. Bizim işimiz bu. Para:sına gelince eliiye alıp iki yüze satacaksın. Tehlikesi var çünkü.,. Hasan çavuş : .Evvelden cezası yoktu. Açıkça ekilip, açıkça yapılıp satılıyordu. Köyde ekmeyen yoktu, ama günlerden bir gün Koca Ahmet’in evini jandarmalar basınca. Ahmet ağa altı ay ceza yeyince, köylü altı ay cezayı görünce … ,. DAMDAKİL ER ll .Bizim köyde altı ayı görünce.

kendir ekenler azaldı,, dedi çökeınılerden biri. Çökenlerin hepsi bir ağızdan : .Kendir ekenler azaldı, . diedller. Çete aldı SÖZÜ : .Esrar elli liradan iki yüz liraya çıkınca, altı ay cezayı göze alıp düştük yollara. Tarla yok bahçe yok çünkü bizde. Bu iş, tam pıtır’la bana göre. Ya sen Hasan Çavuş? . Hasan çavuş lazdı : • Ula ben, bu işin içinde ayıngacı olarak var mıyım? Koncaları size teslim ettim. Ne yaptınız ettiniz ne bilem. o gün, yanınızda çalışmaya adam bulamadınız da, oğlumu yolladım … • Doğru, dediler Pıtır’la çete. İlez töhmet altında kalmış gibi kıpırdadı : .Ben de o gün. İlk defa ….

Çete, alaylı : · .İlk defa gittiğ-ini, jandarmala-ra söyleseydin ya bizi söyleyeceğine … , dedi. İlez kızardı : .uyuyan jandarmaların yanından kim olsa kaçar . Dağ başında · indeyken kaçsaytim ya. Yakalandın orada . Önce sen söyledin hepimizi …. • Dağ başında ifademi aldılar sanki .• dedi çete alayla: .çınar yapraklarına yazdılar sanki. Kırk tane jandarma, vurunca adamın beline beline . , .Ben serıiın biraz altında, çalının içinde saklıydım. dedi İlez. Kollarını açmış, ‘Bana kıymayın ne isterseniz söyliyeceğim,, diye yalvarıyordun.

Onlar da seni biraz daha korkutmak için yanına yönüne kurşun sıkıyorlardı … Çete kızdı: .sıkıysa sen kahveden kaçsaydin ya. Ben, taqların arasına sıkıştım kaldım da ondan kaçamadım., Pıtır öfkeli : .çektin esrarı çektin, dedi. silahlar patladıkça. ödün patladı namussuz., Çete topariandı : .Benim esrar çekmem suç oldu. Sen de çektin o 12 ŞAİR BABA VE boku.n Pıtıra döndü: .Bütün kabahat sende, koca gamsız. Tedbirsiz herif. Düğüne gider gibi gidilir mi ayıngacılığa. Dağ başında koca bir in, her yerden göründüğünü bilmiyor musun? Muhtar bize düşman.

Adım adım izlettiğini unuttun. Düğüne gider gibi yaktın feneri. Gittiğimiz yeri belirttin. Ul.mbanın şavkı kayalarda oynadıkça, inin içini kına yerine çevirdin. Pıtır, bu kez rahatlıkla : .sen yakalanmasaydin kim vlduğumuzu bilemezlerdi, dedi. Çete unutmamak için davrandı: .siz çalışırken bı{n ateşin başında uzanıyordum. Yüzüm inin ağzına karşıydı. Birkaç i!nsan başı gördüm. in’in içiın.e bakıp bakıp çekiliyorlar, diye söyledim de, bana inanmadınız. Ben de inanmadıydım. Esrarın dalgasıyla taşları bile adam sanmıştım.

, İlez’in gözleri pürtledi : .sen böyle deyince dışarıya çlkıp bir baktım. Ne göreyim. Her kayanın ardında bir adam. Etekten doruğa çıkanların hesabı yok. Ali! Ali!, diye bağırıp tabanearnı sıktım havaya … , Çete lafı ilez’in ağzından kaptı : .İyi halt ettin! Kim olduğumuzu belli etmek için mahsus yapar gibi… sesini duyunca fırladım kaçmak ıçın. İn’in ağzından çıkarken dışarıya kapaklandım yüzüstü. Ali üstümden hopladı çıktı dışanya., İbram Ali heyecanla : • üstünden hopladım çıktım, dedi. Elimde mavzer tabancası, uğradım dışarı. Ateşler, birer ok gibi uzarken geceye, silah sesleri dağlara çarpıyordu; bir, beş, , on, yitmi, otuz, kırk, elli. Dağlar sesleri çarpıyordu birbirine. Uçurumda kayalar birer heykel. Ha koptu ha kopacaktı! İşte ordan aşağıya atlayınca, üç tane de�ir uzandı aşağıdan yukarıya… Onlar bana, ben onlara.

Ayaklarımın altından kopan bir kaya, beş kayayı kaydırıyor; beş kaya yirmi beş kayayı; derken, arkaınıdan gelenlerin üstüne doğru, tepeden uçuruma kayalar yuvarlandı. Ben uçu. rumdan doruğa tırma:nırken, aydede Hisar Dağının tepesine doğru çıkıyor, on üçünden on dördüne dönüyordu. Yirmi iki kasım yirmi üçe geçerken, dağlar kavuşuyordu DAMDAKİL ER 13 biribirine. Dereler inim inim iniliyordu. Ben İnkaya’nın zirvesinde dikilip bir vakit durdurn. Aydede, Hisar dağının tepesinde · dönmeden bir vakit durdu. Seviniyordll. kurtul U§ uma. Ben yürüdüm, o da geldi. Ben durunca, o da durdu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir