Dion Fortune – Saglikli Okultizm

Sağlıklı Okültizm kitabında esas adı Violet Firth olan Dion Fortune, tüm yönleriyle bir yol ve yordam olarak modern okültizmi kısa ve öz bir şekilde ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Türkiye’de az bilinen, daha çok batıda yaygın olan böyle bir konuda, eserde geçen birçok terimi okura açıklama gereği vardır. Okültizmi tanıtma ve genel hatlarını ortaya çıkarma amacıyla Türkçede birkaç kitap yayınlanmıştır. [1] Genelde böyle kısa eserlerde okültizm gibi geniş bir konunun sadece bilgilendirmesi söz konusudur. Yurt dışında bu konuda kapsamlı pek çok eser yayınlanmıştır. Ancak bu kitabın önemi konuyla ilgili tanıtıcı bir giriş kitabı olmasından öte, okültizmin ana ilkelerini belirleyen bir yönerge, adeta hemen hemen her satırının altı çizilecek bir el kitabı olma çabasında olmasıdır. Kitapta Dion Fortune adeta canlanıp bize bir öğretmen edasıyla daha önce sadece sözlü ve yüz yüze aktarılan sır ve nasihatleri yazıya dökmüş bulunuyor. Böyle iddialı bir çalışmayı ancak konunun bir otoritesi yürütebilir. Dion Fortune şüphesiz bir yandan büyüklük taslamadan sağduyumuza ve sağ görüşümüze hitap eden, böyle bir otorite olduğunu sözlerinin ağırlıyla kanıtlıyor. Şüphesiz okültizm adı altında ve benzeri konularda pek çok safsata yazılmıştır, kitabın başlığının da işaret ettiği gibi pirinci taştan ayırmak için “sağlıklı” bir yaklaşım gerekir. “Her parıltılı nesne altın değildir” diye bir İngiliz atasözü vardır, ama sahtesi varsa otantiği de vardır. Aklı başında insanlara itici gelen ve zaman zaman alay konusu olan birçok alternatif konuda inandırıcı olmayan sınır tanımayan uçuk iddialarla hepimiz karşılaştık. Sağlıklı bir görüş açısı ancak dikkatli bir inceleme ve sıkı bir elemeden sonra elde edilir. Her şeyi laboratuar şartlarında incelemek mümkün değildir. Bir varsayımı yaşayarak deneyleyerek doğrulamak eski ama elverişli bir yöntemdir.


Bazen de gerçeklerin kurgudan daha inanılmaz olduğu durumlarla karşılaşırız. Gizliliğe gelindiğinde, konunun etrafına bazen kasıtlı olarak örülen gizlilik perdesi çoğu zaman yanlış algılamaları önlemek içindir, zira istenilen anlayış ancak disiplinli bir düşünce ve deneyim sürecinden sonra elde edilir. Dion Fortune’un sürekli vurguladığı gibi, böyle bir görüşü sağlamak üzere, her türlü istismarı önlemeye yönelik özel bir eğitim gerekir. İşte çağlar boyunca varlığını sürdüren gizem okulları buna adanmıştır. Bunlar ezoterik örgütler olarak bilinir. Türkçesi içrek ve Osmanlıcası Batıni olan Ezoterik’in kökeni eski Yunancada “içsel” anlamına gelen “esotericos”den alır. Ezoterizm genel anlamda inisiyasyon denilen bir sürece tabi kişilere açıklanan özel ve derin bilgiler anlamına gelir. Ezoterik örgütler, inisiyasyon denilen bir ritüel ile kişileri gruplarına kabul ederler. İnisiyasyon, bir kabul töreni olma ötesinde adayların zihinlerini içsel hakikatlere açmaya amaçlar. İnisiye sadece bu ritüelden geçmiş kişiye değil, ezoterik anlayışa vakıf, gerçeklerin içyüzünü görebilen kişiye denilir. İnisiyasyon ritüeli onun dış şeklidir, ama esas olan içsel dönüşümdür. Eğer içsel dönüşüm gerçekleşmemişse inisiyasyon ritüeli amacına ulaşmamıştır. Bundan dolay inisiyasyon adayları konusunda ezoterik örgüt seçicidir, zira herkes bu dönüşüme hazır değildir. Okültizm ezoterik bir öğretidir, ama örneğin Masonluk gibi ezoterik örgütlerde okült içerik sembollerinde saklı olup, uygulaması esas alınmamaktadır. Tarih boyunca Masonluk gibi sosyal kardeşlikler ile okült kardeşlikler arasında paslaşma olmuştur, ancak her ikisi farklı özelliklere sahiptirler.

Zira her biri aydınlanmaya adanmış olmalarına rağmen aydınlamanın çift yönü vardır, dışsal aydınlanma eşitlik, özgürlük ve kardeşlik üzerine kurulu aydın bir toplum kurma veya en azından topluma yararlı aydın bir kişi yetiştirme idealindedir. İçsel aydınlanma kişinin ruhsal melekelerinin açılmasına yol açan doğal, evrimsel ve okült bir süreçtir. İkisi birbirini tamamlayıcı olmasına rağmen, birlikte doğru bir şekilde gelişmesi çok enderdir. Dion Fortune’un siyasetle okültizmin bir arada yürütülmeyeceği konusundaki uyarıları bu açıdan manidardır, özellikle istismar söz konusu olduğunda. Okültizm nedir? Okültizm uğraşmaya değer mi? Bu sorular kitabın ilk bölümlerini oluşturur ve kitabın gerisinde daha nice temel sorulara yanıt verilir. Türk okuruna açıklık getirmek amacıyla okült kelimesini biraz irdeleyelim. Okült kelimesinin etimolojik kökeni Latincede gizli anlamına gelen “occultus”tan gelir. Dolayısıyla, Okültizmin Osmanlıcası “ilmi gayb” veya “ilmi ledün”, Türkçesi “Gizli Bilim” ve “gizlicilik”tir. Konu itibariyle astroloji, simya ve büyü gibi popüler kültürde doğaüstü olarak tanımlanan olaylarla ilgidir. Her ne kadar okült konular itibarsızlaşmaya tabii tutulmuşsa da, tarih boyunca bütün kültürlerde büyük itibar görmüştür. Sadece peygamberler ve filozoflar değil, saygın bilim adamları da ona değişik adlar altında önem vermişlerdir. Gizlilik tanımı görünmeyen madde üstü tesiri çağrıştırır, zira okült felsefede M. Reşat Güner’in dediği gibi “görünen görünmeyenin tezahürüdür.” Tezahür soyut bir şeyin somut hale gelmesi anlamına gelir. Yaşamımızı sürdürdüğümüz bu dünyayı beş duyumuzla algılamaktayız.

Ancak birçok kişi yaşamında bir veya birkaç kez olağanüstü bir deneyim yaşar. Bu tür deneyimlerin gerçekliliğini her ne kadar pozitivist bir mantık silsilesiyle çürütmeye çalışsak da, bazen bu tür deneyimler o kadar berrak ve uyanık bir bilinç halinde cereyan ederler ki, bunları birer bilinçaltı yanılsaması olarak geçirmek mümkün değildir. Hatta okült jargonda farkındalık olarak tanımladığımız bu berrak bilinç hali sanki duyu ötesi deneyimleri tetiklemekte. Zira Gurdjieff’in de sürekli vurguladığı gibi insanlar hayatlarını adeta derin bir uyku halinde geçirirler. Bildikleri sandığı çoğu şey bir yanılsamadan ibarettir. Kişilikleri ortamları tarafından şartlanmıştır, gerçek özlerine inememişlerdir. Geçmişi anımsamak ve geleceği tasarlamakla meşguller ve anı yaşamamaktadırlar. Duyu ötesi deneyimlere kitapta sıkça kullanılan psişizm denilmekte. Dolayısıyla, psişik olaylardan söz edebiliriz. Ancak psişik kelimesinin sıfat olarak başka bir anlamı da vardır, bir psişik parapsikolojiye konu olan duyuüstü hassasiyetlere sahip kişidir. Bunlar arasında durugörü, duru-işiti vs gibi algılayış biçimleri vardır. Türkçede bazen psişik yerine medyum kullanılır, ancak bu doğru değildir. Psişik hassas kişi demek, fazla uzun bir ifade olduğundan, yabancı neşriyatlarda ifade edildiği şekilde kitapta sadece psişik olarak ifade etmeyi uygun gördük. Medyumlar ruh çağırma seanslarında kullanılan aracı kişilerdir. Medyumluk konusu Ruhçuluk veya diğer bir deyişle Spiritüalizm ile ilgili bir konudur.

Psişik denilen kişiler algılamalarını trans halinde değil uyanıkken elde ederler. Birçok psişik bu nadir yeteneklere doğuştan sahiptir. Okült çalışmalarda psişik yetilerin gelişmesi hedef alınabilir, ancak bunlar nihai amaç olmadığı gibi kontrollü ve bilinçli bir şekilde geliştirilmesi hedef alınır. İleriki sayfalarda görüleceği gibi bu anlayışa ayrıntılı bir şekilde açıklık getirilecektir. Medyumluk genelde bilincin pasif bir hale girmesini içerdiği için genelde okültistler tarafından benimsenmez. Dion Fortune’un hem psişik, hem de medyumik yetileri vardı. Sağlıklı Okültizm, Aşk ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi ve Kozmik Doktrin ile birlikte Dion Fortune’un erken dönem eserlerini oluşturmaktadır. Aşk ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi kitabını Ocak, 2012 tarihinde Hermes’ten yayınladık. Dion Fortune’un okunan her kitabı diğer bir kitabını tamamlar ve daha iyi anlaşılmasını sağlar. Geç dönem yazılarında daha deneyimli ve daha derin konulara giren bir Dion Fortune’a rastlarız. Bu dönemde onu özellikle Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin Kabalistik ve Majikal çalışmaları etkilemiştir. Fikirlerinin oluşmasındaki etkenleri aşağıda açıklamaya çalışacağız. Dion Fortune’un aile kökenleri İngiltere’nin kuzeyinden gelmişti, hatta bir yazara göre kendisi Viking asıllı Norman’dır. Buna rağmen çocukluğunu doğduğu Galler’de geçirmişti. Gallilerin Anglo Saksonlardan farklı düşünce yapısını daha o yaşlarda fark edip yazmıştı.

Muhtemelen onların mistik Keltik bakış açısı onu etkilemişti. Genç kız olduğunda ailesi Londra’ya taşınmıştı. Burada annesiyle birlikte Mary Baker Eddy’nin (1821-1910) kurduğu Hıristiyan Bilim tarikatını keşfettiler. Erken yaşta ruhsal şifa yetileri olduğunu keşfeden Mary Baker Eddy, daha sonra bir manyetik şifacı ve hipnoterapist olan Phineas Quimby’den etkilenmişti. Maddenin gerçek olmadığı inancına sahip olan bu tarikat, ilaç kullanımına karşıdır. Hıristiyan Bilim tarafından etkilenmesiyle birlikte Dion Fotune’un medyumik kanaldan edindiği rehber bağlantılarının onu Teosofik Cemiyetine üye olmaya teşvik ettiği söylenir. 1875 yılında kurulan Teosofik Cemiyeti’nin en önemli kurucu üyesi ve başkanı arkadaşları tarafından kısaca HPB olarak anılan Helena Petrovna Blavatsky (1831-1891) idi. Teosofi Yunancada tanrı anlamına gelen “teos” ve bilgelik anlamına gelen “sofi” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve Tanrısal Bilgelik, İlahi Hikmet anlamına gelen bir kelimedir. Binlerce sayfalık eserleri Peçesi Kaldırılmış İsis (1877), ve Gizli Doktrin (1888) kitaplarında Blavatsky, zamanının din ve bilim anlayışını ayrıntılı bir şekilde eleştirmekte ve okült açıdan evren ve insanın oluşumunu ele almaktadır. Blavatsky Hıristiyanlığa karşı ağır eleştiriler getirmekte ve son zamanlarda cemiyet merkezini Hindistan’a taşıyarak, öğretileri doğu üstatları anlayışına göre düzenlemeye başlamıştır. Şüphesiz Dion Fortune’un okült anlayışı Teosofi öğretilerine çok şey borçludur. Bunların arasında reenkarnasyon ve ruhsal tekamül anlayışı, yedi katmanlı evren ve insan yapısı, okült üstatları vs sayabiliriz. Ancak Blavatsky’nin doğu öğretilerini vurgulaması Dion Fortune’un yaşadığı dönemlerde Rudolf Steiner’in Teosofik Cemiyeti’nden ayrılarak Antroposofik Cemiyeti kurmasına, Dr. Anna Kingsford (1846-1888) ve Edward Maitland’in (1824-1897) de aynı şekilde Teosofi’den ayrılarak Hermetik Cemiyeti kurmasına yol açmıştı. Dion Fortune da Teosofi’den ayrılarak evren ve insanın oluşumunu anlatan ruhsal rehberi Sokrates tarafından aktarıldığı iddia ettiği Kozmik Doktrin adlı kitabı çıkarmıştır.

Kozmik Doktrin adından anlaşılacağı gibi Blavatsky’nın Gizli Doktrin’i gibi evrenin oluşumunu okült öğretilere göre açıklamaktadır, ancak içeriği adeta anlaşılmayacak kadar karmaşıktır. Dion Fortune’un Yedi Katmanlı Evren Yapısı kavramı Teosofik bir kavram olmakla beraber, kendisine has bazı yorumlarını içerir. Hermes’ten çıkardığımız Aşk ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi kitabında bu konuya ayrılmış bir bölüm vardır. Okunması önerilir. Yedi Katmanlı Evren Yapısı, planlar olarak ifade edilen paralel âlemleri içerir. Okült öğretilerine göre bizim maddi âlem olarak algıladığımız fizik planının bir ötesinde popüler tabirde ruhlar âlemi olarak ifade edilen astral plan vardır. Onun bir ötesinde zihinsel veya mental plan vardır. Astral plan nasıl hem bir ortam, hem de bir bilinç haliyse, ona eşlik eden ve fizik bedenle iç içe olan bir astral bedeni de vardır. Dion Fortune önce ziraat üzerine sonrada psikoloji ve psikiyatri üzerine eğitimini almıştı. Bir süre Londra’da bir klinikte psikanalist olarak görev aldı. Daha sonra onun ilk okült hocası olan Dr. Theodore Moriarty ile birlikte çalışarak psikanaliz yöntemlerinden etkilendi. Moriarty’nin psikolojide okült psikolojik yorumlar ve yöntemlerini Dion Fortune, Dr. Tavernor’ün Sırları öykü kitabında tasvir etmiştir. Bu kitabı yakında Hermes Yayınları olarak yayınlayacağız.

1919 yılında Dion Fortune, Alfa ve Omega adlı bir okült kardeşliğine inisiye olmuştu. Alfa ve Omega’nın geçmişi bir Gül Haç kolu olan Altın Şafak Hermetik Cemiyetine dayanmaktadır. Gül Haçın geçmişi 15. asırda Basralı İhvan-ı Safa (Saflık Kardeşleri) adında bir İsmailli tarikatından alınan bir aktarmaya dayandığı kuruluş kayıtlarından anlaşılır. İhvan-ı Safa’nın silsilesinin gizem okullarına kadar uzandığına dair kanıt yoksa da usul ve bilgiler tarih öncesine kadar uzanır, ancak günümüze kadar öğretiler eklemeler ve kabuk değiştirmelere tabii olmuştur. Alfa ve Omega’da Kabala, çeşitli majikal yöntemler, astroloji, tarot vb farklı öğretiler pratik uygulamalara dayalı dâhiyane bir sentez haline getirilir. İnisiyasyon tüm gerçek ezoterik örgütler gibi her dine mensup kişiye açık olmakla beraber, her dine karşı saygı şart koşulur. İnisiyeler yaşamlarını insanüstü olmaya çaba harcayacağına ant içerler. Dion Fortune’e göre Alfa ve Omega’nın başkanı Moina Mathers, Dion Fortune’un aurasında [2] doğru işaretler olmadığını söyleyerek kısa bir süre sonra cemiyetten kovmuştu. Ancak, diğer bir görüşe göre Dion Fortune’un Aşk ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi, Kozmik Doktrin ve Sağlıklı Okültizm kitapları bu sıralarda çıkmıştı ve Moina Mathers, kitaptaki öğretilerin Alfa ve Omega öğretilerine uymadığı gerekçesiyle Dion Fortune’a iki farklı öğreti arasında seçim yapmasını şart koşmuştur ve kendi yolunu devam etmesi durumunda ayrılması gerektiğini söylemiştir. Dion Fortune daha sonra Altın Şafak’tan kopan diğer rakip kolu Stella Matutina’ye üye olmuştu ve İçsel Işık Kardeşliği adında kendi cemiyetini kurmuştu. Peki Alfa Omega ile Dion Fortune’un ayrıldığı noktalar neydi. Bu konuda tahminimiz, ayrışma noktaları arasında Kozmik Doktrin kitabının Altın Şafak sisteminin tasvip etmediği ve güvenilir saymadığı medyumik kanaldan elde edilmişti. Ayrıca, diğer bir sebep Sağlıklı Okültizm kitabında vejetaryenliği tenkidi olabilir, Moina Mathers kocası Lidell MacGregor Mathers ile birlikte birçok okültist gibi koyu vejetaryendi. Bu konuda herhangi bir dayatma uygulamayan Mathers çiftine karşı Dion Fortune’un tavrı işgüzar ve çokbilmiş gelmiş olmalıdır.

Ancak tabii başka sebepler de akla gelebilir, okültizmde iki ayrı akım vardır. Biri sır tutmayı görev bilip sırların sadece ehil kişilere verilmesini savunur. Diğeri sırları ifşa etmeye görev bilir. Dion Fortune aynı Blavatsky, Steiner ve Crowley gibi bu ikinci gruba mensuptur. Bu da Moina Mathers gibi sır bekçilerine pek hoş gelmemiştir. Kitaba başlamadan önce açıklanması gereken bir iki kavram daha vardır. Dion Fortune’un sürekli vurguladığı Batı Ezoterik Geleneği kavramının ırkçılıkla ilgisi yoktur. Ünlü psikolog Carl Gustav Jung’un kolektif (kitlesel) bilinçaltı olarak tanımladığı olguya göre belirli toplulukların paylaştıkları ortak değerleri ve arketipleri vardır. Örneğin bir Çin veya Hint kültürüne has sanat anlayışı, mitoloji, davranış biçim, ortak inançları vs bir bütün olarak ele alındığında bize ne kadar farklı gelse de, bizler de onlara farklı geliriz. Bunun sebebi belirli toplulukların belirli bilinç alanları olmasına dayanır. Hatta bunların içinde tali gruplar da vardır. Batı Ezoterik Geleneği içinde Almanlar, Keltler, Basklar, Slavlar hepsi farklı gruplardır ve farklı ezoterik alt gelenekler de vardır. Türkler için örneğin Anadolu gelenekleri esastır. Ancak ezoterik gelenekler birbirinden öğrenir ve gelişirler. Farklı gelenekleri uygulama konusu halen itilaflı bir konudur.

Ancak bu konuda herhangi katı kural koymama genel olarak günümüzde yaygındır. Dion Fortune’un yazdığı dönemde Doğu Ezoterizm popüler olmaya başlamıştı ve kendisince unutulma tehlikesi yaşayan Batı Ezoterik Geleneği savunma gereğini hissetmiştir. Doğu yöntemlerin batılılar için geçersiz olduğuna dair fikirleri günümüzde pek ciddiye alınmamakta ve bence alınmamalıdır, ancak mutlaka bir gerçek payı vardır. İyilik ve kötülük kavramı farklı ekollerde bazı nüans farklarına sahip olmakla beraber, genelde ruhsal tekamül kavramıyla ilintilidir. Okült açıdan yaşamın amacı mükemmelliğe ulaşmaktır. Bu herkes için geçerlidir, onun için başkasının ve kendinin ruhsal tekamülünü sağlamak ulvi, engellemek ise şerdir. Tek bir yaşam bu mükemmelliğe ulaşmak için yeterli olmadığı için reenkarnasyon vardır. Okült çalışmaların, inisiyasyonun amacı bu süreci hızlandırmaktır. Zira doğu öğretilerde açıkça belirtildiği gibi reenkarnasyon döngüsünden tek kurtulma yolu üstat (Arhat, Bodişatva, Mahatma) olmaktan geçer

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir