George Orwell – Katalonya’ya Selam

Eric Arthur Blair, 1903 yılında, İngilizler’in hâkimiyeti altındaki Bengal’de (Hindistan) Motihari de doğdu. Richard Walmes-ley Blair ile İda Mabel Limouzin’in ikinci çocuklarıydı. Orwell doğduğunda 46 yaşında olan babası, Hindistan Sivil Servisi’nin Uyuşturucu Bölümü nde vazifeliydi. Eric Blair dört yaşında iken aile İngiltere’ye dönerek Hen-ley’e yerleşti. Babası kısa sürede Hindistan’a geri gitti ve 1912’de emekli oluncaya kadar orada çalışmaya devam etti. Dolayısıyla Orwell, daha sonraları kaydettiği gibi, babasını sekiz yaşından önce çok az görebildi. Kocasından sekiz yaş genç olan annesi, 1908’de üçüncü çocuklarını dünyaya getirdi. Böylece Blair ailesi, 5’er yıl arayla iki kız ve bir erkek çocuğa sahip oluyordu. Eric Blair sekiz yaşında iken, Sussex’deki özel bir hazırlık okuluna başladı. Orwell, beş sene müddetle tatiller dışında tüm zamanını geçirdiği bu okulun, İngiliz sınıf sistemine ilişkin fikirlerini belirlediğini öne sürmüştür. Daha sonra burslu olarak, bir dönem Wellington ve dört buçuk yıl Eton olmak üzere, iki özel ortaokula gitti. Tatil günleri dışında yine hep okuldaydı. Eton’dan ayrıldığı sırada ailesi Oxfordshire’den Suffolk’a taşındı. Hindistan İmparatorluk Polisi’ne katılan Eric Blair, 1922 ilâ 1927 yılları arasında hizmet ettiği Birmanya’da polis eğitimi gördü. İzinli olarak evine geldiği sırada, Birmanya’ya dönmemeye karar verdi.


Hindistan İmparatorluk Polisi’nden istifası 1928 yılbaşında yürürlüğe girdi. Bulûğ çağından beri yazar olmayı düşleyen Orwell, İmparatorluk Polis Teşkilâtı’nın böylesi bir meslek için hiç de uygun olmadığını düşünmüştü. Daha sonra cereyan eden hadiseler, Orwell’in bu dönemde emperyalizme hizmet ettiğini (kavradığını ve bu sisteme karşı çıktığını göstermiştir. Blair’in yirmi dört yaşına kadarki hayatını, başlıca, emper5 yalist Britanya’nın yönetici orta sınıfında bir yer edinmesi için elzem eğitim belirlemiştir. Ana ve baba tarafından ailesi, Hindistan ve Birmanya’da uzun seneler yaşamış, laskerî, idarî ve ticarî alanda hizmet vermişti. Yetişkin yıllarındaki yaşantısı ta-mamiyle bu çerçeve içinde geçti. Bir anayurt üssü ve yönetici yetiştiren okullar ağından oluşan İngiltere’deki hayatı ise, olağan bir aile yaşamından mahrum yıllar anlamına geliyordu. 1927’de bu çerçeveyi kırdığında, kendini hayatının üçte ikisini geçirdiği İngiltere’de buldu. Ancak tüm bu zaman, belirli türden ilişkiler bütününün, pek,.seyrek, olarak da aile durumunun, ta-iiımladığı kurumlar içinde geçmişti. Britanya’da yirminci yüzyılın ilk yarısında, benzer’, bir birikim ve maziye sahip erkeklerin siyasi ve kültürel eğemenliği öylesine belirgindi ki, Orwell’in yeyetişmesi genellikle olağan ve usulüne uygun olarak vasıflandırılabilir. Bir başka ifadeyle, Britanya’daki’ çoğu insanın hayatı da dahil bir çok önemli yönden bu garip hattâ yabancı idi. Or-well’in bundan sonraki dokuz yılını incelerken, bu noktanın ha-tırlanması ve vurgulanması gerekir. Çünkü, tüm bu unsurları» baliğ olduğu şey, yeni bir toplumsal ilişkiler ağının kurulması ve önemli bir bağlamda, yeni bir toplum kimliğinin yaratılması dır. bu Blair’in Orwell’e evriminde dönüm noktasıdır.

İlk İlk kopuşun nedenlerii kuşkusuz hayli karmaşık olmakla birlikte, iki unsur çok aşikârdır. Büyüme çağında yazar olma arzu-su nekadar berrak berrak idiyse, yaptığı işin uygunsuz bir meslek olduğu fikride zamanla oluşmuştu. Değişiminin sonunda, emper-yalizmin kötü bir şey olduğunu yazıyordu; işinden ne kadar ça-buk ayrılırsa o kadar iyi bir şey yapmış! olacaktı (CEJL, I, 236). Henüz emperyalizmin hizmetinde iken tepkisi daha karmaşıktı. daha sonraları gözlemlediği üzere, hizmetinde olduğu imparatorluğa duyduğu nefret ile imparatorluğa karşı olan yerli halka ka duyduğu öfke arasında sıkışıp kalıyor; ve bu, ivedi işini zorlaş-tırıyordu. Teorik olarak, tamamiyle Birmanyalılar’dan yana ve tamamiyle onları ezen İngilizlere karşı olduğunu söylüyordu. fiiliyatta ise, hem emperyalizmin kirli işlerini reddediyor hem de onun içinde yer alıyordu. Hayatının geri kalan kısmı incelendiğinde, bu karmaşık tep-kinin bazı bölümleri anlaşılabilir. Kopuş anında hâlâ can alıcı olan bir husus da, onun İngiltere ile, yani tanıdığı ve ait olduğu ancak, soyutlama hariç, başka yönlerden hiç bilmediği bir toplumla olan kararsız ve bulanık ilişkisidir. Bu yüzden, İmparatorluk Polisi’nden ayrılması ve aynı sınıf ağı içinde yaşamak üzere İngiltere’ye yerleşmesi mümkündü. Sadece emperyalizmin açık tezahürlerine tepki gösteriyor olsaydı, böyle davranması olağan da sayılırdı. Lâkin, İngiltere ile olan ilişki meselesi daha da na-ziktl Serbest kalışının ilk altı. ayında Blair’ln fiilen yaptığı şey, Londra’nın Doğu Ucu’nu keşif seferine çıkmak, İngiliz yoksul sınıfını tanımak oldu. Notting Hill’de bir odayı hareket üssü olarak tuttu. Sonra, 1928 ilkbaharında, Paris’in işçi mahallesinde bir oda kiraladı.

Notting Holl’de aynı caddede ikamet etmiş olan sevgili teyzesi Nellie Limouzin, Orwell’in on sekiz aylık kalış süresi boyunca Paris’te bulunuyordu. Doğu Ucu’na yaptığı sefer, sonraları onun sık sık yenileyeceği bir tür oldu: sıradan İngiliz’i keşfetme yolculuğu. Yeni hayatının iki buçuk senesi bir bütün olarak alınırsa, onun yazar olanak kendini tanıtmasındaki ana dürtüyü anlama imkânı doğar. Bu açıdan, Paris’in seçilmesi döneminin tipik bir özelliğidir. On yıl sonra, 1920’lerin Parisi’nin «sanatçılar, yazarlar, öğrenciler, sanat meraklıları, seyyahlar, ayyaşlar ve benzeri görülmedik basit âvâreler tarafından istilâ edilmişti…, şehrin bazı semtlerinde sözde sanatçı sayısı, fiilen, çalışan nüfustan daha çok idi»; «sonra bu tabaka yeni bir Buz Çağı misali çözülüverdi, kozmopolit sanatçı kalabalığı da yok oluverdi» diye yazdı (OEJL, I, 493). Bir zamanlar bir parçasını oluşturduğu bir olgunun horlayıcı ve yozlaşan şartlarında yazma tutkusuna, deneyiminin pek çok evresinde karakteristik olan bu alışkanlığa, dikkat etmemiz gerekir. Paris’te iken, sonradan kaybolan, iki roman yazdı; Fransızca ve İngilizce bazı makaleler yayınladı. Zatürre oldu, on hafta kadar bulaşıkçı ve mutfak hizmetlisi olarak çalıştı, sonra da 1929 yılının sonunda İngiltere’ye döndü. İzleyen iki buçuk yıl boyunca, kendisini farklı temelde bir yazar olarak kabul ettirmeye çalıştı. Yazmak için ebeveyninin Suffolktaki evini kullandı; ara sıra makale yazarak ve öğretmenlik yaparak para kazandı. Kendi seçimi olmaksızın «Down and Out in Paris and London» (Paris ve Londra’da Perperişan) adı verilen ilk kitabının çeşitli uyarlamalarını hazırladı. «Perperişan yerine bulaşıkçı’yı tercih ederdim.» diyor. (CEJL, I, 107). Kitap tecrübelerinin yazıya dökülmesiydi, ama «herkes için aynı şey geçerliyse, müsteâr adla yayınlanmasını» yeğleyeceğini belirtti.

Kitabın neşri sırasında hayatım öğretmenlik ederek kazandığı için, bir yerde bu tercihi anlamak mümkün. Ancak, isim sorunu, 6 7 daha önemlisi kimlik meselesi, çok daha önceden doğmuştu. İngiltere’de keşifler olarak düşündüğü işleri hâlâ sürdürüyor, serserilerle, afyonkeşlerle işçi mahallelerinde yaşıyordu. 1932 sonlarında, Down and Out in Paris and London’un yayınlanmasına ilişkin meseleleri tartışırlarken, temsilcisine şunları yazmıştı: «Bir takma isim bulmamı istiyorsan, serserilik ederken hep kullandığım P.S. Burton var. Ama, eğer uygun görmezsen, şunlara ne dersin? Kenneth Miles George Orwell H. Lewis Allways Ben George Orwell’i tercih ederim.» (CEJL, I, 106). Orwell, ebeveyninin Suffolk’taki evinin güneyine düşen bir nehrin adıdır. Orvvell’in ilk kitabı 1933’te neşredildi. Bunu izleyen üç yılda kendisini bir yazar olarak tanıttı. Öğretmenlik yaparak, bir kitapçı dükkânında çalışarak ve eleştirmenlikle para kazandı. Giderek daha uzun dönemler baba evinden uzakta yaşamaya başladı. Down and Out in Paris and London’u Burmese Days (Birmanya Günleri) adlı romanı takip etti.

Bu roman İngiliz yayıncının anavatanda kızgınlığa yol açabileceğinden korkması nedeniyle, ilk olarak ABD’de yayınlandı. Ondan sonra iki romanı, Clergyman’s Douggter (Papazın Kızı) 1935’te, Keep the Aspidistra Flying (Umut Çiçeği) ise 1936’da piyasaya çıktı. Aynı yılın ilkbaharında, Wellington’daki (Hertfordshire) bir köy dükkânına taşındı. İki ay sonra, bir vergi tahsildarının kızı, Oxford İngiliz edebiyatı bölümü mezunu (1927) daha sonra psikoloji dalında Londra’da doktora öğrenimi yapacak olan (1934) öğretmen ve gazeteci Eileen O’Shaughnessy ile evlendi. Artık Eric ve Eileen Blair idiler ama, itibar gören George Orvrell kimliği, zorluklarla dolu bir geçiş devrinden sonra, kesin olarak oluşmuştu. Onvell’in yazar ve gazeteci olarak bu yıllarda kazandığı şöhreti, esas olarak yoksulluk ve buhran dönemi öykülerine dayanıyordu. Keşif seferleri ve inandırıcı haberleri ona, edebiyat dünyasında, sınırlı da olsa, özel bir kimlik kazandırmıştı. Önce ortodoks ilişkilerini kopardı; sonra da, arızî dönemlerde de olsa, bilinçli olarak ve tekrar tekrar onların dışına çıktı. Sınıf-bilinçli bir kültüre, onun, genel bir yoksulluk ve buhran anında geri getirdiği şey, tecrübî olarak Birmanya gibi çok uzak bir dünyadan taşıdığı haberlerdi. Sıradaki kitabı bu kesin kimlikle üstlendiği bir görevdi. Sol Kitap Klübü adına, yoksul ve işsizlerin dünyasında araştırma. Ne var ki, onun bu vazifeyi kabul ettiği 1936 yılı, buhran ve oldukça değişik boyutlarda yaşanan bir değişim yılıydı. Görev esnasında bir yazar olarak eski kimliğini sürdürürken, görevini yerine getiriş biçimi, The Road to Wigan Pier’de (Wigan Rıhtımına Giden Yol) yeni bir tasarıya girişini, bayatının geri kalan kısmında devam edecek siyasî yazarlığım işaret ediyordu. Çünkü, kitabın ilk bölümünde ondan talep edilen zaten çok iyi yapabildiği rapor türünde iken, ikinci bölüm Orwell’in siyasî konumunun ilk etkin anlatımı olan, sınıf ve sosyalizm üzerine bir makale olarak düzenlenmiştir. Burada, emperyalizme ve sınıf sistemine muhalefetini yineleyerek, artık özgürlük ve eşitliğe ilişkin sosyalist tanımlara bağlılığını ilâve ederken, aynı zamanda da, örgütlü sosyalizmin çoğu biçimlerine ve bilhassa da İngiliz ortca-sınıf sosyalistlerinin çeşitli türlerine saldırmaktadır.

Wellington’da öğleden sonraları açtığı dükkânına yerleşmez-den önce. Şubat ve Mart aylarında, Lancashire ve Yorkshire’a bir gezi yapmıştı. Haziran’da evlendi, bütün yaz ve sonbahar boyunca kitabını yazdı. Fakat Temmuz’da İspanyol İç Savaşı patlak verdi; sonbaharın sonuna doğru, Orwell, [makaleleri için malzeme toplamak, ve belki de, savaşmak için İspanya’ya gitmeye hazırlandı. Barselona’ya vardıktan hemen sonra P.O.U.M. (Par-tido Obrero de Unification Marxista) milisine katıldı, 1937 yılının Ocak ayında onlarla birlikte çarpıştı. Daha sonra, POUM ile saf tutan Bağımsız İşçi Partisi’ne geçti; onbaşı, sonra teğmen oldu, Mayıs ortalarında yaralandı. Nisan ayında, Madrid’deki Uluslararası Tugay’a katılmaya çalışmıştı. Ne var ki, Cumhuriyetçi yetkililer ile POUM -arasındaki çatışmaya bulaştı ve neka-hat döneminden sonra POUM kanun dışı ilân edildiğinde, çatışmalara bizzat karıştı. Haziran’da Fransa’ya kaçtı.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir