Gerard’t Hooft – Bilim Kurguları; Bilimsel Temellere Dayanan Gelecek Tasarımları

Bir kuramsal fizikçi ola rak, gündelik çalışmalarım , kuramsal fiziğin bir hayli uzmanlık gerektiren konuları üzerine ya ptığım a ra ştı rmalar ve eğitim lerden oluşuyor. Genellikle, ma ddenin en küçük bileşenlerine, tem el parçacıklara ve bunla ­ rın birbirleriyle nasıl etkileştiklerine oda klanıyorum. Bütün gözlemlerini yaptıkları gelişmiş yapıla rı tasarlamakta ve çalıştırmakta hankula de bir iş çıka ranlar deneysel fizikçilerdir. Parçacıkları tanımlarlar ve özelliklerini ölçerler. Biz kuramsal fizikçilerse keşfedilmeyi bekleyen bir sonra ki şeyin ne ola bileceği ve bu keşfin nasıl yapılabileceği hakkında öngöriilerde bulunmaya çalıştıktan sonra, bütün bu bulguları uygun bir bağlama yerleştirm ek için elimizden gelenin en iyisini yaparız Kulla ndığımız dil ve yazdığımız formüller, sa dece az sayıda insan tarafından anla şılabilir. Bu, matematiğin evrensel dilidir ve en küçük parça cıklar için kulla nılabileceği gibi, bir bütün olarak evrenin özellikleri ve aynı zama nda onu doldura n yıldızlar ve gezegenler için de kulla nılabilir. Fakat bu, öğrenmesi çok zor bir dildir. Bu kitap farklı bir dilde; gelişmiş bir matematik a nlayışına sahip olma sı gerekmeyen normal insanların dilinde yazılm ıştır. Ayrıca farklı bir konu üzerinedir: Gelecek hakkında ki spekülasyonlar. Bilimkurgu ve bilim sel olgula da iç içe geçer; bu bazılarının “bilimsel olgu”” olarak bildiği bir karışımdır. Ama cım, bilim hakkında bildiklerimizi ve gelecek hakkında spekülasyonlar üretirken göz a rdı edemeyeceğimize Science fa eti on -yn. ina ndığım olguları a sla gözden kaçırmamaktı. İma ettiği bütün kısıtlamalara rağmen, yine de önümüzde duran dünya büyüleyici bir şeydir. Zaman zaman fantezilerimi dizginsiz bıra ksam da, a nlatmak istediğim dünya budur. Bu kitap, ilk önce a na dilim Hollanda ca yazıl dı.


Ardından kızım Saskia , onu İ ngil izceye çevirdi. Büyük bir istekle İngilizce çeviriyi yaparken, bir yandan da orijina l Hollanda ca m etni önem li ölçüde geliştirdi. Arka da şlarımla ve m eslektaşla nmla yürüttüğüm sayısız tartışma dan yara rlandım . İlgi çekici yorumları ve tavsiyeleri için E dward F redkin’ e, yazı işleriyle ilgili olan katkısı için Joanne Furniss’e ve m etinlerio eleştirel okuma sın için Annemarie Kleinert’e özel ola rak teşekkür ederiz. Bilim Kurgulan (H ollanda ca orijinal a dı: Planetenbiljart), gerçek bilim yoluyla ilham alınabilecek fa ntastik kurguların ve hayallerin kişisel bir ifa desidir. Utrecht, 26 Ağustos 2008 Birinci Bölüm GERi SAYIM U zay gemim, par lak beyaz r enkteydi ve pırıl pır ıl kırmızı ve siyah şeritlerle süslenmişti. Dışarıya a çılan küçük pencer eler, güneşler den yayılan zararlı ultraviyole ışığı engellemek i çin tasar landığından, siyah r enkteydi . Kalkış ve iniş, düşey olarak ger çekleştir ilmişti. Yer e indikten sonra u zay aracı, üç v eya dört motor unun iliştirildiği küçük sabitleyici kanatlar ının üzerinde dur muştu. U zay gemisinin epey yol kat ettiğini anlamak güç değildi; göv desi epeyce zedelenmi şti. U zay gemim, beni çok uzak yıldız sistemlerindeki bir sürü gezegene ve aya götür müştü. Gezegenlerin arasında iler lerken seçtiğim eliptik yörüngeler, benim için artık bir sır değildi. Ü stelik şiddetli ve buna ltıcı güneş r üzgarlar ından kor unmak gerektiğini de öğr enmiştim. Kaç yaşındaydım? Dokuz, belki de on. U zay gemi si, kendi tasarımıındı ve kağıttandı.

M otor lar küçüktü ve çok az ya ­ kıta ihtiyaç duyuyor du, çünkü özel olarak bu a ma çla kendi icat ettiğim b ir ilke olan kar şı-kütleçekime göre çalışıyor lardı. Yol boyunca ziyaret ettiğim gezegenlerin eskizleri, r esim defterimin sayfa larını süslüyordu. Doğal olarak, yıldızlar arası keşif geziler im sıra sında di ­ ğer bütün uzay yolcular ının önünde olmak büyük bir arzuydu a ma bu hiç de kolay değildi. Rakiplerim olduğunu fark etmiştim, üstelik bir sürüydüler. Rakipler im, eserleri benimkinden çok daha yaratıcı olan bi limkur gu yazar lar ıydı: I şık hızından yüzlerce kat daha hızlı yol a lan uzay araçlar ı icat etmişler, kendiler ini saf düşünceyle besleyen dünya dışı varlıklar yaratmışlar ve dokuna çlar ının tek bir har eketiyle üst uzaya sıçrayarak, kendi gezegenler inin rahatlığında seyahat eden uzaylılar tanımlamışlar dı. Bu tür maceralar kar şısında , kazanma şansım hiç yoktu. 9 BILIM KURGULARI F akat benim, devam etm em i sağlayan bir avuntum vardı. Diğerleri hile yapıyorlardı! Doğanın yasalarını, inanılırlıktan çok uzak hale getiriyorlardı. Uzay ve zamana bir solucan deliği koyuyor veya doğaüstü iletişime başvuruyorlardı; bunların gerçekleşmesi, benim en çılgın rüyalarımda bile m üm kün değildi. Bilimin emrettiği kısıtlam aların hiçbirini dikkate alm azsanız, bilimkurgu artık o kadar da eğlenceli olmaz. Hayır, gezegenler arası bir seyahate çıkmak istiyorsanız, doğanın yasalarına uym alısınız ve yasalardaki boşluklan bulm alısınız. Şuan önem li olan budur, çünkü doğanın yasaları haşindir ve itaatsizliğe asla toleransı yoktur. Hayır, bundan daha zeki olmalısınız. Güvenin bana, biliyorum . Çünkü şuan doğanın yasalan hakkında çok şey biliyorum .

F izik eğitimi aldım ve bunu kendime m eslek edindim. Bu müthiş alan, benim hayatıının tutkusu. Bir fizikçi olarak, doğanın yasalarına müdahale edilmem esi gerektiğini kavrarsınız. I saac Newton, gezegenlerin, yıldızların ve ayların çekiminin, sadece kütleleri tarafından üretildiğini ve bu kuvvetin başka bir harici kaynak tarafından etkilenemeyeceğini açıklayan yasaları, hayranlık uyandırıcı bir m atem atiksel kesinlikle formüle etmiştir. Albert Einstein’ın 200 yıl sonra Newton’ın yasalarında yaptığı düzeltm eleri dikkate alsanız bile bundan çıkarılacak sonuçlardan biri, karşı-kütleçekimin imkansız olduğudur. Kütleçekim kuvvetini nötr hale getirebilecek bir karşı-kütleçekim veya başka bir şeyi yaratmak, söz konusu bile olamaz. F akat bu uyum suzluk, yalnızca başlangıç seviyesindekiler içindir. Doğanın yasalarına aykırı daha birçok şey vardır. Aslında, doğanın yasaları, neler yapamayacağınızı kesin olarak belirtir ve bunu, olasılıklar dahilinde neler yapabileceğinizi tanımlam aktan çok daha kesin bir dille ortaya koyar. Bunun ağır sonuçları vardır. Kendinizi bundan sonrakilere hazırlayın: • Işık hızından daha hızlı seyahat edebilmek hiçbir zam an mümkün olmayacaktır. Asla. lO GERI SAYlM “Sayın Bay Hooft. Şüphesiz, Gerald Feinberg tarafından geliştirilen yeni Takyon teorisini duydunuz ve Luis Gonzalez-Mestres’in yeni yayınlanan makalelerinden haberdar almalısınız. Şu anda, ışıktan daha hızlı bir makine için yepyeni bir tasanm geliştiriyorum ve benzer hayalleri paylaşan öncüleri, bu çabama ortak olmaya davet ediyorum.

Şu anda sadece kağıt üzerinde ve henüz yapım aşamasına geçmedi ama … ” Bu tür m ektupları sürekli a lıyorum. Saf yatırımcıların, para larını kaybetm eleri kesindir. Fizikte ışık hızından daha büyük hızlar m evcutsa da, uzay a raçları bunlardan hiçbir zaman fayda la namaya caktır. Bir deniz feneri nden yayılan ışık dem etini düşünün. F enerin içindeki lam ba kendi etra fında döner ve deniz fenerine yeterince uzaktan baka bilirseniz, ışık hızından daha hızlı bir biçim de dönen bir ışık nokta sını görebilirsiniz. Fakat bu ma ddi bir şey değildir; insanları bu ışık lekesinin üzerinde seya hat ettirm ek imka nsızdır. • Her türlü bilgi transferi için bir ortam gereklidir; örneğin ses, ışık veya hatta bir sayfa kağıt. Hangi ortam seçilirse seçilsin, hiçbir m esaj ışık hızından daha hızlı gidem ez. Dolayısıyla deniz fenerinde dönen ışık demetleriyle bir m ektup bile gönderem ezsiniz. Bu özellik, doğanın bilinen bütün yasaları tara fından payla şılır. Bu, varoluşumuzu yöneten kura lla r hakkında çok şey a çıklayan temel bir ilkedir. • Enerji ısıya dönüştürülebilir a ma tersinden, yalnızca sıca klık farklılık/an, kullanıla bilir enerj iye dönüştürülebilir. Bir başka örnek daha : m ucizevi bir biçimde yoktan kinetik enerji üreten Sürekli Devinim Aracı, bir uydurmacadır. I sıdan enerji elde edem ezsiniz ama sıca klık farklılıkla rı, örneğin bir buhar makinesinde üretilen türden farklılık, bol ll BILIM KURGULARI m iktarda enerji üretmek için kullanılabilir. Bu da, çalışma m asam ın altındaki evrak klasörünün en dibini boylayan sayısız m ektuba konu olmuştur.

• Küçük bir parçacığın hem konumunu hem de hızını tam olarak belirleyebilmek olası değildir. Ya konum ya da hız belirlenir! Bu yasanın m atematiksel formülasyonu, bu kitabın amacı için fazla karm aşıktır ama Heisenberg Belirsizlik İlkesi adıyla bilinen bu ilke öylesine önemlidir ki konuya en azından şöyle bir değinilm esi şarttır. Bu ilke, atomlar ve parçacıklara yapılabilecek şeylere birçok kısıtlamayı ortaya koyar. Peki, ne olm uş? Bilimkurgu yazarları öykülerini bir sürü saçmalık üzerine kurabiliyor ve benim kağıt uzay gem ilerim de pek işe yaramadı. NASA’nın yöntemi -ağzına kadar yakıtla dolu ve seyirlik pencereleri olmayan, parayla beslenen canavar görünümlü m akineler- dışında aya seyahat edebilm enin gerçekten de hiçbir yolu yok m u? Bu, On Beşinci Bölüm de açıklayacağım gibi, fazla aceleci bir sonuç olabilir: Doğanın yasaları, uzaya çıkm anın başka bir yoluna izin verir. Peki ama nasıl? Bu, kısa süreliğine de olsa bir sır olarak kalmaya devam edecek.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir