John Coleman – 300’ler Komitesi

Yalıtılmışlık içinde yaşadığımız hayatlarımızda, bırakın dünyada olan bitenleri komşu şehirde bile olan bitenlerden haberimiz yoktur. Bu kitabın içeriğini anlamak bu açıdan pek kolay değildir. Kansas’ın ufak bir kasabasında yaşayan bir kişi, Miami’de meydana gelen olaylardan ne kadar haberdardır? Böyle bir durumda bu kişinin öğrenecekleri ancak olayın medyaya yansıdığı miktarda olacaktır. Biz genelde diğer insanlar gibi dünyayı kendi sınırlı bakış açımız içinde görürüz. Zaten bunun dışında davranmamız olanaksızdır. Dolayısı ile sınırlı kapasitemizi aşan bilgileri aldığımızda bunların doğruluklarından şüpheleniriz. Bu koşullar altında sıradan bir insanın ülkesinde veya dünyada olan korkunç değişiklikleri ve çevrilen entrikaları anlaması imkânsızdır. Anlaması daha da imkânsız olan, sıradan insanların kusursuzca planlanmış bu komplolarda rol aldıklarıdır. Aile yapısının yıkılması, ailenin geleneksel işini bırakmak durumunda kalması, insanların mecburen memleketlerinden, sevdiklerini arkada bırakarak göç etmeye zorlanmaları gibi üzüntü verici yıkım ve yozlaşma faaliyetleri uzmanlarca planlamış bir komplonun parçaları olup, sıradan bir vatandaşın yaşam deneyimi bu komployu görmeye yetmez. Sıradan vatandaş yaşamındaki bu çalkantı veya çöküşü genel koşullara veya şansa bağlar. Bu sıradan insanın olanları bir komplonun parçası olarak görmesi için ne deneyimi ne de bir nedeni vardır. Sıradan insanın bilinci, eğitildiği sistem ve yaşadığı deneyimler dolayısı ile karanlık komploları görmez. Zaten bu durum komplocuların güvendikleri en büyük gerçektir. İnsanları aydınlatmayı amaçlayan her türlü girişim anında yok edilir. Sıradan vatandaşın yaşamında onu şüpheye düşürecek normal dışı olaylar ve gelişmeler pek az ve sınırlıdır. Onun için tarih, birbirini takip eden olaylar zinciridir ve sıradan vatandaş bu birbirini takip eden olayların manipüle edilerek kendisine yaşatıldığından hiç şüphelenmez. “Gizli Bilgi” sıradan insandan hep saklanır, milyonlarca diğer sıradan vatandaşlar misali cahil, eksik ve yanlış bilgilerle donatılmış halde yaşaması sağlanır. Bu vatandaşın bilmediği ve hiç öğrenemeyeceği şey, gerçek önemli tarihsel olayların, yüksek mevkilerdeki gizli adamlar tarafından halkı kandırma amacıyla önceden planlandığıdır. Bu gizli adamlar İncil’in bahsettiği “En seçilmişler” grubudur ve dünyadaki güç kademelerinin en üstündeki kişilerdir. Bu adamlar, İngilizlerin East India Company unvanlı firmasındaki, soyları Kathariler, Bogomiller ve Albigensiyanlar gibi ortaçağ tarikatlarına dayanan ve dinlerinin temelini Babil’in Mani inancı oluşturan kişiler olup sadece İngiltere’yi değil tüm dünyayı kontrol edecek durumdadırlar. Tarihte insanların ortak arzularından birinin kontrole sahip olmak olduğu bilinir. Hangi sosyal oluşuma bakılırsa bakılsın bu topluluklar içinde kontrolü elinde tutma arzusunun tavan yaptığı alt gruplar bulunur. Son üç yüz yıldır bu tip pek çok kişi ve grubun “gizli cemiyetler” diye tanımlanan kurumlarda ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu kitap dünyayı yöneten en güçlü iki grup hakkında yazılmıştır. Şimdiye kadar haklarında pek çok kitabın yazıldığı tüm gizli cemiyetler “genel merkezin” şubeleri gibi çalışmaktadırlar. İşte bu sayede 300’ler Komitesi Amerikan halkından şimdiye kadar saklanmayı başarmıştır. Bazı araştırmacılar Federal Rezerv Bankası gibi bazı mahalli oluşumları kontrol ve koordine eden bir üst yapının olduğunu fark etmişlerdir. Yine de tüm bu oluşumlar “gizli cemiyetler” başlığı altında toplanmışlardır. Ancak ben 1991 yılında ismini açıklayana kadar komplo teoricileri ve yazarları her zaman en önemli örgütü gözden kaçırmışlardır. – 300’ler Komitesi nasıl ortaya çıkmıştır? – Bu kurumun serveti ve gücü nereden gelir? – Komite özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünyayı nasıl kontrol altında tutmaktadır? – Tek bir kurum nasıl olur da dünyada tüm olan biteni bilir ve kontrol eder? Bu kitap bu ve benzeri sorulara yanıt aramak için yazılmıştır. Komitenin başarısını kavrayabilmek için detayların incelenmesi ve tartışılması gerekmektedir. Bu çalışmada bulabildiğimiz kadar çok gizli cemiyet, tabela örgütleri, bağlantılı devlet kurumları, bankalar, sigorta şirketleri, petrol firmaları, uluslararası kurumlar ve binlerce dernek ve vakfı incelemek gerekmektedir çünkü bu kurumların başındaki kişiler en az 150 yıldır dünyayı yöneten 300’ler Komitesi’nin üyelerini oluşturmaktadırlar. Bu kitap umarız ki araştırmacılar için yeni bir alan açacaktır. Bugünkü yapıyı anlamamız için önce East India Company sonra da British East India Company diye bilinen ve 300’ler Komitesi’ne dönüşen yapıyı araştırmamız gereklidir. ÖNSÖZ Kariyerim boyunca ziyaret ettiğim pek çok ülkede oldukça fazla sayıda gizli dokümanı okuma şansım oldu. Gördüklerim beni çok üzdü ve öfkelendirdi. O zamandan bu yana İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri hükümetlerini kontrol edip yöneten gücü ortaya çıkarmaya uğraştım. Royal Institute for International Affairs (RIIA), The Council on Foreign Relations (CFR), Bilderberg Grubu, The Trilateral Commission, Siyonistler, Farmasonlar, Bolşevikler, Gül ve Haç Kardeşliği gibi gruplar ve bunlara benzer bazı diğer gizli grupları zaten bilmekteydim. Daha önceleri İngiltere’de öğrenciyken British Museum’daki çalışmalarımda pek çok gizli örgütü öğrenmiştim. Fakat 1969 yılında Amerika’ya geldiğimde Kudüs St John Birliği, Roma Kulübü, Alman Marshall Fonu, Cini Vakfı, Yuvarlak Masa, Fabian Örgütü, Venedik Kara Asalet Aileleri, Mont Pelerin Cemiyeti, Cehennem Ateşi Kulüpleri, İlluminati ve Malta Şövalyeleri gibi örgütlerin burada bilinmediklerine veya fonksiyonlarının Amerikalılarca anlaşılmadığına şahit oldum. 1969-1970 döneminde bu durumu düzeltmek için “İlk raporları” yüzlerce monograf ve kaset halinde yayımlamaya başladım. Bu süreçte araştırmalarımı şahsıma ve eşime yapılan tehditler, iş kaybım ve beni gözden düşürmek için uygulanan iyi planlanmış bir oyuna karşı devam ettirdim. Bana karşı olan ajanlar hâlâ “Siyonist karşıtı” olduklarını beyan ederek çalışmalarını devam ettirmekte ve bizi yalanlarına inandırmaya çalışmaktadırlar. Çalışmalarıma karşı saldırılar ve dezenformasyon çabaları beni hiçbir şekilde desteklemeyerek, çalışmalarımı izinsiz kullanarak veya başka yazarlara atfederek yıllardır devam etmektedir. Ben İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri hükümetlerine paralel ancak gizli çalışarak bu devletleri yöneten güç üzerine yaptığım çalışmalarıma devam edeceğim. Bu kitap bu çabalarımın bir ürünüdür. -John Coleman Ocak 1994 – Ocak 2010 BÖLÜM 1 Giriş Son yıllarda “komplo teorileri” üzerine pek çok kitap, rapor ve araştırma yayımlanmaya başlandı. Tüm ajanda saptırma yöntemlerine rağmen artık Amerikalılar ülkeleriyle ilgili bazı şeylerin gerçekten yanlış olarak geliştiğini görmeye başladılar. Yalnız komplo yazarlarının yaptığı en büyük hata, problemin nedenini The Council on Foreign Relations, The Trilateral Commission veya Bilderberg Grup gibi sınırlı alanlarda aramaktır. Bu grupları incelemek çok önemli olmakla beraber yazarlar bu incelemeyi yeterince derin yapmamaktadırlar. Yazarların “komplo” organizasyonları isimlerini verdikleri yukarıdaki kurumlar aslında “Komplo Kademesinde” liderliğin altında bulunan oluşumlardır. Bu şekilde 300’ler Komitesi Amerikan halkından uzun süredir başarılı şekilde saklamıştır. Bazı yazarlar yerel seviyedeki gizli cemiyetleri yöneten ve koordine eden bir üst yapının varlığını hissetmişlerdir. Londra’daki British Museum’daki çalışmalarım ilk başlarda yavaş gitse de sonuçta beni dünyada tüm gizli cemiyetleri yöneten çok güçlü bir gizli kuruluş olduğuna inandırmıştır. Fransız Devrimi, Anglo-Boer Savaşı, Japon-Rus Savaşı, Bolşevik Devrimi ve I.Dünya Savaşı gibi Avrupa ve dünya tarihini derinden etkileyen olaylar konusunda yaptığım çalışmalarla en üstteki gizli kurumun varlığına inancım daha da artmıştır. Fransız Devrimi’nin aslında İngiltere’de Jeremy Bentham ve William Petty tarafından organize edildiğini öğrendiğimde dünyadaki olayları kontrol eden gizli bir “Üst yapı” olduğuna iyice inandım. Fransız Devrimi’nde Londra merkezli gizli Quator Coronati (Gizli Hıristiyan dört taş işçisi efsanesine istinaden kurulmuş bir Mason Locasıdır.) ve Paris merkezli Dokuz Kız Kardeş Localarını inceledim. Artık Fransız Devrimi’nin sadece Petty ve Bentham’ın işi olamayacağını anlamıştım. Fransız ve Bolşevik Devrimlerinin benim ilgimi çeken en önemli yanları ikisinin de Hıristiyan düşmanlığı içermeleridir. Hıristiyan düşmanlığının Fransız ve Bolşevik Devrimleri gibi dünyada değerli madenler için ilk soykırımın yapıldığı Anglo-Boer Savaşı’nda da ana tema olduğunu gördükten sonra Lord Milner, Başkan Wilson, Lenin, Troçki, Kerensky ve benzerlerinin arkasında çok büyük kaynakları olan gizli bir örgütün olduğuna kanaat getirdim. Ancak çok iyi eğitimli, büyük maddi ve haber alma kaynaklarına sahip kişilerin yönettiği gizli bir dev organizasyon Fransız ve Bolşevik Devrimlerini ya da Anglo-Boer Savaşı’nı kontrol edebilirdi. Weishaupt, Rathenau ve Doktor Weitzman zaman zaman “300’ler” isimli örgütün ismini gündeme getirmişlerse de kamuoyu böyle dev bir örgütün mümkün olamayacağına inandığından bu iddialar halk arasında kabul görmemiştir. Halbuki bu iddialara inanmak için başta George Washington olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri kurucuları, Disraeli ve Bismarck gibi pek çok nedenimiz vardır. Başkan Wilson nasıl olur da Leon Troçki gibi Rusya’ya giderek devrim yapacağını söyleyen antiHıristiyan biriyle ilişkiye girmiştir? Başkan Wilson hangi güçle Kanada polisi tarafından tutuklanmış olan Troçki’yi kurtarabilmiştir? Amerikan başkanlarının Kanada’da bir yetkileri olmadığına göre kim veya hangi organizasyon Wilson’a yardım etmiştir? Troçki gibi bir yabancı nasıl kolaylıkla Amerikan pasaportu alabilmiştir? Bu tip işler büyük paralarla bile başarılacak şeyler değildir. Ama Troçki denen uç devrimci ve Amerikan aleyhtarı biri aldığı Amerikan pasaportu ve büyük maddi imkânlarla Rusya’ya devrim yapmaya gitmiştir. Kanada’da tutuklandığında ise Troçki mucizevi şekilde kurtulabilmiştir. Bana göre bu olaylar uluslar üstü gizli bir organizasyonun bağımsız hükümetlere emir verecek kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir. Tarihindeki en kritik noktada hangi güç ve otorite sayesinde Helphand (Parvus) Alman hükümetine danışman olarak atanmıştır? Helpland Berlin’deki hangi üst kadrolardan talimat almıştır? Alman hükümeti Helpland’in teklifi üzerine Lenin’in Almanya’dan devrim yapmak üzere Rusya’ya gizli bir trenle yollanmasına nasıl izin vermiştir? İsveç bu olayda neden destekçi olmuştur? Ünlü Alman casus Willy Munzenberg nasıl Lenin ile yakın çalışma arkadaşı olmuştur? Bu olaylar öyle şansa ortaya çıkmış şeyler değildir. Troçki ve Lenin’in bu efsanevi seyahatleri en azından bana göre arkalarında olan çok güçlü ve gizli örgütün sayesinde başarıya ulaşmıştır. Genelde insanlar olayların kendi başlarına olduğuna inanır fakat benim gibiler bazı olayların onlarla ilişkisi yokmuş gibi gözüken bir dizi başka olay sonucu ortaya çıktığını düşünür. Dikkatli bir araştırmacı birbirleriyle alakasız gibi gözüken olayların aslında ilişkili olduklarını ancak olaylar arası ilişkilerin genelde halktan saklandığını çabuk öğrenir. Devletler üstü kontrol gücünün varlığına belki de en iyi kanıt Başkan Wilson’dan gelmiştir. Bozulan sağlığı nedeni ile tekrar seçimlere girmesine Demokrat Parti’nin sıcak bakmadığı başkan kendisinin iyi bildiği bazı şeyleri sorgulamaya başlamıştır. Eşi Ellen’in ölümü Wilson’u yasa boğmuştur. Karısına bakan Dr. Grayson başkana eşinin öldüğünü söylediğinde Wilson Beyaz Saray’ın camından dışarı bakarak, “Allah’ım, Ben ne yapacağım?” demiştir. Belki de eşinin ölümü Wilson’un devletler üstü gizli süper gücü aşağıdaki sözlerde olduğu gibi açıklama noktasına getirmiştir: “Amerika’da ticaret ve endüstrinin en önemli adamları bir şeyden veya birinden korkuyorlar. Bu adamlar çok organize, her şeyi bilen, korkunç bir güçten o kadar korkarlar ki bu gücün aleyhine konuşmaları fısıltı düzeyini aşamaz.” Ben de istihbaratçılarla konuşurken 300’ler Komitesi yönetim merkezi olarak bilinen “Olimpos” hakkında açık konuşmadıklarını veya çok sınırlı bilgi verdiklerini her zaman görmüşümdür. Yine de bu oluşumun varlığına ilişkin pek çok kanıt bulunmaktadır, örneğin Komite’nin önemli sözcülerinden olan ve Komite’nin Tek Dünya Devleti – Yeni Dünya Düzeni planlarını sıkça gündeme getiren H. G. Wells Açık Komplo isimli kitapta şöyle demektedir: “Açık Komplo siyaseti, dünyada var olan hükümetleri zayıflatmak, dağıtmak ve onları yöneten hale gelmek olmalıdır. Açık Komplo sosyalist ve komünist akımların devamı olup Moskova’yı New York’tan önce ele geçirebilir. Açık Komplo hareketinin karakteri şimdi açıklanacaktır. O bir dünya dini olacaktır. Birbirleriyle gevşek bağlantı içinde olan büyük topluluklar ve toplumlar asimilasyon yoluyla sonunda tüm dünya nüfusunu yutacaklardır. O zaman yeni bir insan toplumu ortaya çıkacaktır.” Devam edersek: “Açık Komplo diye tanımladığım baskıcı teknikler ve halka direkt hizmeti öğretecek olan bu kurumun hayata geçirilmesi bugün dünyanın gerçekleştirmesi gereken en önemli görevdir. Kriz zeminini hazırlayınca bu hareket kolayca hayata geçecektir. Bazen bunun gerçekleşmesi için nesiller boyu propaganda ve eğitim gerektiğini düşünüyorum. Tüm insanlık için ortak bir inanç ve yasa olmalıdır…” Tahminimce buraya kadar anlattıklarım isminin 300’ler Komitesi olduğunu öğrendiğim gizli ve yüksek bir güç odağının varlığını ortaya çıkartma yönünde iyi bir başlangıç olmuştur. Yazdıklarımın iyi anlaşılması için dikkatli okunması gereklidir çünkü Komite hakkındaki gerçekler çelişkili olmasalar bile oldukça karmaşıktırlar. Bu karmaşıklık nedeni ile Amerika Birleşik Devletleri pek çok kere yaşamsal düşmanı olan dünya liderleriyle işbirliği içine girmiştir. Bu kitabı okuduğunuzda 300’ler Komitesi’ni araştırmak için harcanan binlerce saatlik çaba daha iyi anlaşılacaktır. Parçalar yerine oturduğunda resmin ortaya çıkacağına ve bu resmin hepimizi yakından ilgilendiren yerel politikaların çok ötesinde olduğuna eminim.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir