Julia Chemerinskaya – Çember Yöntemi

Düşünce Her Şeyin Köküdür. Psikologlar sorunlarımızın çoğunun nedenin yanlış düşünce olduğunu ileri sürerler. Düşüncelerimiz, tüm gözlemlediklerimiz ve deneyimlerimizin temelidir. Düşüncelerimiz; yalnız sezgisel ve maddesel değildir, çekim kanunu gerçekten de çalışır1 . Bunu izleyen soru; günlük hayatımızda düşünce şeklimizi nasıl değiştirebilir ve böylece sorunları kendimize çekmeye bir son verebiliriz? Einstein’in Gözlemi Nasıl Bir Yarar Sağlar? Bir sorunu çözebilmek için bir sonraki bilinç seviyesine ilerlememiz gereklidir. Bu ileri seviyeyi niteleyen nedir? Bu soruya verilen çok sayıda yanıt işittik; olumsuz düşünme alışkanlığını olumlu düşünme alışkanlığına dönüştürme yeteneği, farklı tür akıl kullanımı arasında birbirine geçiş yapma yeteneği, örneğin mantıksal düşünme tarzından duygusal veya kinestetik yaklaşım tarzına hareket etme yeteneği gibi. Peki, ama gerçekten de insanı değiştirebilir miyiz? Doğrudur, kişinin bilgisini arttırabilir ve hatta daha eğitsel ve psikolojik yöntemlerle aklını geliştirebiliriz; ama kişinin karakterini, niteliklerini düşünme biçimini ve zihinsel potansiyelini değiştirebilir miyiz? Bilim adamları, değiştiremeyeceğimiz sonucuna varmıştır. Bu unsurların büyük ölçüde doğa tarafından belirlendiği ve çocuklukta biçimlendiğini ileri sürerler. En azından şimdilik bu böyledir, kendi doğamızı ve genetik yapımızı gerçekten de etkileyemeyiz; ancak yapabileceğimiz şey, insanın gelişimini etkilemek için onu doğru bir çevreye sokmaktır. Peki, ama bu doğru çevreyi nerede bulabiliriz? Bunlardan hangisinin “doğru” çevre olduğundan emin olmadan üniversite kampüslerinden, yerel cemiyetlerden binlerce farklı grup ve topluluğu araştırdık. Bunlardan hiçbiri uygun ve özenli bir gelişme aracı olmayı veya insanları olumsuz düşüncelerden, zararlı alışkanlık ve inançlardan kurtaracak bir araç olmayı destekleyemez. İçsel inanç ve düşüncelerin mimarisine gelindiğinde, her çevrenin kendi kusurları ve sınırlamaları var. Gerçekten de görülen odur ki toplum daha çok ilerlemek için tüm potansiyelini tüketmiş durumdadır! Yardım almak için psikologlara yöneldik; “Sen, uzmansın, senin bizi bu sorunlardan kurtaracak yeteneklerin olmalı.” dedik. Ancak bu da bir çıkmaz sokaktır; aşağı yukarı bir yüzyıl boyunca başarılı olan psikoloji de kendi sınırlarına ulaştı.


Bu arada modern teknolojinin etkileyici gelişimi ve iletişim araçları ile insan o kadar karmaşık bir hâle geldi ki artık on altı kişilik yapısı içinde bölümlendirilemez veya benzer olarak, insan davranışı basit “etki-tepki” kuralları ile açıklanamaz. Motivasyon teorilerinin en güncel olanları bile insanın arzuları hakkındaki pek çok soruyu cevapsız bırakır. İnsan giderek daha da çok küreselleşmekte ve böylece artık insanın düşüncesi kendi bilgisi ve deneyimi ile sınırlanmamakta, yeryüzündeki milyonlarca insanın bilgisi ve deneyimini de içermektedir. 1 Çekim kanunu “The Secret (Sır)” adlı filmde ve Rhonda Bern’in aynı adlı kitabında tamamen canlandırıldı. Bu tüm hayatınızı ve hayatta deneyimlediğiniz her bir şeyi belirleyen kanundur. Kim olduğunuz önemli değildir, çekim kanunu sizin tüm yaşam deneyiminizi biçimlendirir ve bu evrensel kanun sizin düşüncelerinizle çalışır. Çekim kanununa olanak veren sizsiniz ve bunu düşüncelerinizle yaparsınız. 3 Psikoloji hâlâ mutlak bir insanlık durumuna karşılık verirken, insanın yeni bir bilinç seviyesine doğru ilerlediğini görmeliyiz. Psikologlar artık sorunlarımızı çözmek konusunda bize yardımcı olamazlar; çünkü bunu yapabilmeleri insanın günümüzdeki karmaşıklığını karşılamalarına bağlıdır. Öyleyse bu yeni seviye nedir? 2. Bölümde anlatılan çalışmaların içine dalmadan, şunların farkına varmaktayız; bu yeni seviyedeki düşüncede benzersiz olan şey, bunun bireysel olmamasıdır. Bu karşılıklı ve ortak bilinçtir. Bu nedenle bu benzersiz, yeni ve modern çevrenin ürünü olan bir sorunu çözmek için kendi “BİZİM”İ keşfedebilmek için kendi KENDİMİZİN üstüne yükselmeliyiz. Einstein’in kastettiği şeyin tam da bu olduğundan kesinlikle eminiz. İnsanlar; “ideal çevre”de, sorunlarını tartışmak için bir araya geldikleri ve (aşağıda açıklanan) “bütünsel kurallar”a sıkıca sarıldıkları zaman, sorunların özünün var olduğu, ortaya çıktığı seviyenin üzerine yükselirler.

Herkes sorunların belli bir yüzü üzerinde durur ve ortak alana katkıda bulunur, sonuçta bu yüzler tek bir bütüne bağlanır ve bütünsel bir çözüm doğar. Aslında bu bütünsel yöntem; kalabalıkların gücü (crowdsourcing), ortak akıl, beyin fırtınası ve bütünsel gelişme yönteminin bir derlemesidir. Bu yöntem çok basit ve aynı zamanda çok da karmaşıktır. Kuralları ve yapısı basit olsa da gerçek süreç daha karmaşıktır; doğal bütünsel güçlerin bu çevrede çalışmasını sağladığımızda, insanların birbirlerine karşı tavrını değiştiririz ve bu özünde onlara her sorunu çözme gücünü verir. Bakalım en meşhur kalabalıkların gücü sitesi, Wikipedia yuvarlak masa hakkında ne diyor: “Yuvarlak masa, bir akademik tartışma biçimidir. Katılımcılar tartışılacak belli bir konuda anlaşırlar. Yuvarlak masa, tartışmalarının çember yapısı nedeniyle herkese eşit katılım hakkı verir.” Modern terminolojide “yuvarlak masa” farklı sosyal, politika, iş ve kültür gruplarının ortak bir çıkar konusunda çözüme varmadaki karar verme sürecine verilen genel bir addır. Yuvarlak masa böyle grupların da toplandığı bir yerdir. Yuvarlak masanın başlıca üç unsuru vardır:  Tartışmanın amacı, ele alınan problem hakkındaki düşüncelerin, görüşlerin bir derlemesi  Tüm yuvarlak masa katılımcıları öneri getiren (yani katılımcıların görüşleri; diğerlerinin görüşleri yerine ele alınan konuyu dikkâte alır, yansıtır) olarak hareket etmelidir.  Tüm katılımcılar eşittir; hiç kimsenin kendi isteğini ve kararını zorlamaya hakkı yoktur. Bizim çemberimiz hem Wikipedia’nın hem de King Arthur’un tanımından daha büyüktür. “Geleneksel” ve “Bütünsel” Yuvarlak Masa Arasındaki Farklar Geleneksel Yuvarlak Masa Bütünsel Yuvarlak Masa (Çember) Katılımcılar; diğer katılımcıların statüsünü, deneyimini ve pozisyonunu göz ardı edemezler ve bu eşitler arası tartışmayı engeller. “Daha üstün” veya “daha küçük” kimse yoktur. Tüm katılımcılar eşit derecede önemlidir.

Belirlenmiş olan konuya rağmen, katılımcılar sıklıkla kendi gündemlerini sürdürürler veya o anda onlara çarpıcı gelen bir fikir onları tamamen konu dışına çıkmaya yönlendirebilir. Katılımcılar; açık, kısa ve öz olarak eldeki konu hakkında görüş belirtirler ve konudan sapmazlar. 4 Katılımcılar; yuvarlak masayı kendi fikirlerini sunmak , kendi ürünlerini, servislerini, topluluklarını tanıtmak için bir forum gibi kullanırlar. Katılımcılar ortak bir çözüme gelmeyi hedefler; bu çözüm tüm ince ayrıntıları içerir ve tüm katılımcıları tatmin eder. Katılımcıların zaman sınırlaması yoktur ve böylece sonsuza kadar, diğerlerinin ilgisini kaybettiklerinin farkına varana kadar konuşabilirler. Herkese eşit zaman ilkesi, genellikle katılımcıların görüşleri için 2-3 dakika konuşma süresi verir. Katılımcılar genellikle birbirlerinin sözünü keserler. Birbirleri üzerine üstünlük kurmaya çalışırlar, övünür veya sızlanırlar; öfke, alaycılık ve nefret gösterirler. Katılımcılar asla birbirinin sözünü kesmezler. Saygı ile birbirlerinin sözünü bitirmesini beklerler ve sırayla konuşurlar. Katılımcılar nadiren birbirlerini dinlerler. Genellikle nazik davranarak ve “biliyorum …” “anladım…” “A evet,” vb. sözlerle konuyla ilgileniyormuş hissi uyandırırlar. Katılımcılar; birbirlerini ilgiyle ve diğerinin bakış açısını, kendisininmiş gibi anlamayı hedefleyerek, hak vererek ve mümkün olduğu kadar yakından anlayarak dinlerler. Katılımcıların nadiren ortak bir amacı vardır.

Katılımcılar ortak bir karara varma ve düşünceli ve sıcak bir çevre (ortak bir alan) yaratma ortak amacı etrafında birleşir ve bundan esinlenirler. Katılımcılar; büyük bir sıklıkla tartışırlar, birbirlerini eleştirirler, birbirlerinin fikrini, anlayışını ve bakış açısını zora sokarlar. Katılımcılar, birbirlerinin eşiti olarak asla tartışmazlar ve çemberde sunulan her fikri, hak vererek ve konuşmacıya saygı duyarak kabul ederler. Eğer farklılıklar, düşmanlıklar vb. varsa katılımcılar genellikle ortak bir çözüme gelmeyi denemezler. Her biri kendi fikrine sahip çıkar. Katılımcılar; onları bağlayan ortak amacı göz önünde tutarak, ortak çaba ile farklılıkların üzerine çıkmaya çalışırlar, birbirine karşı koymamayı öğrenir, (hem kişisel hem de ortak olarak) ilerlemeye imkân veren anların keyfini çıkarırlar. Katılımcılar “akıllarıyla” konuşurlar. Katılımcılar “kalplerinden” konuşurlar. Katılmak istemeyen veya söyleyecek bir şeyi olmayan sessizce esneyerek oturur. Konuşmak istemeyen ve paylaşacak bir şeyi olmayanlar bile tartışılan konuya olan tutumlarını kısaca sunar. Kurulacak olan kapsayıcı ortak alanın onların katılımı olmaksızın eksik kalacağını anlarlar. Yuvarlak masada alınacak son karara çoğunluğun oyu ile varılır. Bu deneyimin tadını aldıktan sonra, insanlar benzersiz bir yetenek ve arzu edinirler; bu yalnız ortak anlayışın yerinden, çemberin merkezinden gelen ortaklaşa kararları kabul etmek ve göz önüne almaktır. Toplantının sonunda insanlar çoğunlukla olumsuz duygularla – kıskançlık, kızgınlık, üstünlük, aşağılık duyguları gibi – dolu olurlar.

İnsanlar bu deneyimin boş olduğunu hissederler, pek nadir olarak yükselmiş bir durumla güçlenirler. Toplantının sonunda insanlar birlik, sıcaklık, kalpten bir bağlılık, tatmin, coşku ve neşe hissederler. Geniş ve dostça bir ailede duyulan güven ve barışla dolarlar. Her katılımcı daha güçlü, daha dolu ve daha tam hisseder kendini. Toplantıdan sonra insanlar derhâl kendi yollarına giderler, çabucak paylaşmış oldukları bu yeni deneyimi unuturlar Toplantıdan sonra insanlar, bu harika deneyimi tekrar paylaşabilmek için en kısa zamanda tekrar bir araya gelmek isterler. Toplantıdan sonra insanlar başkalarının katılım, iyilik ve ortak özenden yoksun olduğunu Toplantıdan sonra insanlar birbirleriyle aralarında içten bir bağ hissederler. 5 hissederler. Üstelik bizim çemberlerimizde gerçekte bir masa olması gerekmez, hatta olmasa daha da iyi olur. Bazı durumlarda Yuvarlak Masa sanal da olabilir, bu konuya daha sonra geleceğiz. Bu noktadan sonra, Bütünsel Yöntem’e göre düzenlenen tüm yuvarlak masalardan Çember diye söz edeceğiz. Bu ilk olarak, okurlarımızda bu terime ilişkin akıl karışıklığını engelleyecek, tüm dünyadaki yuvarlak masa içerikleri sonsuz denizi içinden bizi bulabilmelerini kolaylaştıracaktır. İkincil olarak, içinde “90 cm çapı olan tahtadan yapılmış yuvarlak masa” yazan arama sonuçlarını sınırlayacaktır ve üçüncül olarak da bu sadece birkaç harften oluşur, kısadır. Doğru Çember Nedir? Çemberin Amacı Nedir? (Çember katılımcılarının izlenimlerinden birkaçı) “Çember bir polilog (çok kişili görüşme) biçimidir; burada herkes diğer katılımcıların görüşleri hakkındaki görüşleri yerine, görüşülen konu hakkındaki kendi görüşünü ifâde eder. Tartışma yoktur, bir görüşü bir diğerinin karşısına çıkarmak yoktur ve birisinin kendi görüşünü doğru görüş diye ortaya koyması yoktur. Böyle bir kültürü, karşılıklı etkileşim için bu çok güçlü aracı tanıtmak ve yaymak çok yüce ve soylu bir amaçtır.

Bunun sonucunda insanlar birbirlerini dinlemeyi öğrenirler ve hepimizin farklı olduğunu ve güzel olanın da bu olduğunu anlarlar.” “Çember’in amacı; insanlara kendi egolarının üzerine yükselme, bağ kurma, ortak bir görüş oluşturma, rahatça ve basitçe Çember’in aile havası içindeki gibi bir sıcaklığın keyfine varma imkânı vermesidir.” “Çember; birbirini duymak, tartışmadan aynı dili konuşmak, nasıl ortak bir görüşe varılacağını öğrenmek için bir fırsattır.” “Çember’e katılarak, bizi çevreleyen insanların isteklerini ve ihtiyaçlarını hissedebiliriz.” “Çember’in kuralları yalnız karşılıklı etkileşim kültürünü öğretmez; içsel bir seviyede, birbirine karşı sevecen, sabırlı ve nazik bir tavrı da geliştirip besler. Giderek içinde bulunduğumuz ve sarmalandığımız bu ortamda bir birlik çevresi kurmaya ve hissetmeye başlarız. Bu bize beraber olmanın keyifli ve tamamlayıcı olduğunu hissettirir.” “Birbirimizi duymak için olan ortak arzumuz nedeniyle Çember, bağ kurmamıza ve birbirimizi daha derin bir seviyede anlamamıza ve yeni bir karşılıklı etkileşim seviyesine yükselmemize olanak verir.” “Çember büyümemizi ve gelişmemizi güçlendirir. Konuşmayı öğreniriz, anlamlı sosyal deneyimler düzenlemeyi ve bunun için çaba göstermeyi öğreniriz.” “Çember, insanların birbirleriyle ortak anlayışlara nasıl geleceklerini öğrenmek ve aralarında var olan ortak olana dokunmak için eşsiz bir fırsattır. Çember birliğe teşvik eder ve sorunlar ancak insanlar birbiri ile uyum sağladığında çözülür.” “Çember çok güçlü bir araç; amacı, insanlar arasında iletişim kurmak ve bu iletişim seviyesini yükseltmek. Ortak bir amaç çevresinde birleşmekle, birbirine yakınlaşmakla ve katılımcı bir tavır 6 edinmekle insan bir tür “upgrade’e (yükselmeye, yenilenmeye)” erişir. Çember deneyiminden sonra insanlar kendilerini başka bir varoluş seviyesinde başka bir düşünce seviyesinde bulurlar.

” Bunların hepsi neden mümkün olur? Çünkü iyi tanımlanmış ve iyi düzenlenmiş kurallar vardır. Bunlar çember yöntemi için zorunludur. Lütfen bunu dikkâtle ve birkaç kez okuyun. Tekrar tekrar deneyin. Göreceksiniz bu gerçekten de memnun edici bir uygulamadır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir