Kolektif – Kuran Oykuleri

Şüphesiz hamd Allahındır. Ona hamdede: yardım ve hidâyet dileriz. Kötü duygularım işlediğimiz kötülüklerden O’na sığınırız. Allanır verdiğini kimse saptıramaz, saptırdığını da kim yola getiremez. Allahtan başka ilah olmad Muhammedin ‘O’nun kulu ve elçisi olduğuna ederiz. Allanın selat ve selamı Muhammed’e, aile 1 yakınlarına olsun. Kur’anı Kerim, önceki milletlerden öyküler aı öykülerin şüphe götürmez gerçekler olduğunu gibi, en güzel öyküler olduğunu da söyler. Yüce Allah, öğüt almamız için bu Öykü anlattığını bildirmekte, ders almaları için onları ba da anlatmamızı istemektedir. Öncekilerin Öyl onları inceleyen, içerdikleri öğüt ve dersleri V onlardan dersler ve anlamlar çıkaran akıl sahi] dersler olduğunu bildirmektedir. Aynı şekilde Yüce Allah davet, ıslah, cihad, direniş ve sabır alanında öykülerini bize anlattığı salih ve ıslahatçı bu kişilerin yolundan gitmemizi emretmektedir. Yüce Allah, Kur’anı iyice düşünüp taşınmamızı, öncekilerin öykülerini anlatarak vermek istediği ders ve öğütleri, anlam ve bilgileri iyice anlamamızı istemektedir. Kur’an ilimlerini ve tefsirini bildiğimiz kadarıyla Öykülerinin hedeflerini kavrayarak, içerdikleri gerçekleri ve yönlendirmeleri anlayarak, düşünüp taşınma, ibret ve öğüt alma emrini yerine getirerek, Kur’ana hizmet etmek ümidiyle içerdiği öncekilerin Öyküleriyle ilgili bu çalışmayı yaptık. Çağımızda müslümanlar uluslararası büyük bir saldırıya hedef olmaktadırlar. Düşmanın müslümalara saldırısı gün geçtikçe artmakta, çeşitlilik kazanmakta, barbarlaşıp azgınlaşmaktadır. Çağdaş islam dünyasında düşman çok ileri saflara ulaşmış bulunmaktadır.


Ama komuta merkezine ulaşmamıştır ve Allanın izniyle ulaşamıyacaktır. Kimi davetçiler, eğitimciler ve ıslahatçılar bu ümmete karşı görevlerini yerine getirdiler. Öğüt verdiler, yönlendirdiler, eğittiler, doğru yolu gösterdiler, bu yolun işaretlerini ve özelliklerini tarif ettiler, düşmana karşı koyarak ve cihad ederek ümmete Önderlik yaptılar. Allanın erlerinden kadın ve erkekler bu öğüt ve açıklamaları kabul ettiler, hak ve davet yoluna sarıldılar, batıl, fesat ve şer güçlere karşı koydular, iman ve izzetle, sabır ve sebatla, himmet ve azimetle, doğruluk ve ihlasla, güven ve kesin inançla, Allahın rızasını umarak ve vereceklerini seçerek düşmana karşı direniş ve cihad meydanına indiler. Gün geçtikçe hakkın yolu daha çok netleşmekte, hergün salih kadın ve erkekler o yola daha çok yönelmekte, girmekte ve sarılmaktadır. Allahın izniyle, onlar için istediğini ve onlardan beklediğini gerçekleştirerek bu doğru yolun; sıratı müstakimin sonuna varacak ve hedefe ulaşacaklardır. Allahın izniyle, bu erler ümmetin bugünkü kötü durumunu, çarpık yapısını değiştirecekler, tehlikeli hastalıklarını tedavi edeceklerdir. Batılın şer ve fesat güçlerine başarıyla karşı koyacaklar, düşmanın her türlü komplo, hile ve gizli oyunlarını boşa çıkaracaklar ve yenilgiye uğratacaklardır. Çünkü Allanın yasası budur. Yeryüzünde hilafet, öncülük, şahitlik ve liderlik ümmeti olan bu ümmete sözü budur. Kesin olarak inanıyoruz ki İslam ümmetinin semasını kaplayan bu sis Allahın izniyle dağılacak, düşmanları başarısız olup yenilecek, ümmet tekrar sağlığına kavuşacak, kanı yenilenecek, tekrar öncü konumuna ve lider durumuna gelecektir. Ancak bu dilek ve temenniler, bu bilinçli ve pratik isteyen gerçekçi rüyalar çabaların artırılmasını, istenen şeylerin sağlanmasını ve asla değişmeyen ilahi yasasına göre üstün gelen milletler için kararlaştırmış olduğu şartları ve nitelikleri gerçekleştirmeyi gerektirmektedir. inanıyoruz ki bu ümmet için beklediğimiz mutlu gelecek ve üstün konumun hareket noktası ve temeli Kur’an’dır. Çünkü ilk defa varlık sahnesine çıkaran odur. İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet yapan ve onu insanlara lideri yapan odur.

Yeniden ortaya çıkaracak ve yeniden insanlığa lider yapacak da yine kendisidir. Ümmetin Seçmişi ne ile düzelmişse, bugünü ve geleceği de ancak onunla düzelebilir. Gücümün yettiği ve zamanımın elverdiği ölçüde söz ve emekle, düşünce ve açıklama ile İslam ümmetinin yeniden dirilişine katkıda bulunmayı kendime bir görev olarak billdim Sahip olduklarımın anılmaya değmeyecek kadar az olduğunu biliyorum ama, ümmetten esirgenmesinin de caiz olmadığına inanıyorum. İslam ümmetinin dirilişinde hareket noktasının Kur’an olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü dirilişin hareket noktası odur. “Kur’an Hazinelerinden” değerli dostlara sunmaya niyet ettiğim “Kur’an Serisi” kitapları da bunun için meydana getirilmiştir. Bu kitaplardan dört tane yayınlanmıştır. Bu da beşincisidir. Allaha şükürler olsun! Kur’anla ilgili bu projeyi sürdürmek ve uygun gördüklerimi Kur’an Serisi halinde okuyuculara sunmak niyetindeyim. Yüce Allanın çalışmamı kabul etmesini, doğruya yöneltmesini, yardım ve desteğini bağışlamasını dilerim. Şüphesiz Kur’an, bakışların yöneleceği, üzerinde çabaların yoğunlaşacağı ve ömürlerin tüketileceği, hakkında akademik ve profesyonel her türden çalışmanın yapılacağı, kendisinden kural, temel, teori ve yöntemlerin çıkarılacağı kitapların başında gelmelidir. Evet, Kur’an susayanları sulayan tatlı bir pınardır. Başvuranların tümünü doyuran tükenmez bol bir kaynaktır. Gelenlerin tümünü zengin eden ve isteyenlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan zengin bir hazinedir. Bütün çabalar Kur’anın bu hazinesine yönelse, onu asla tüketemez.

Uzmanlıklarının, eğilimlerinin, bakış açılarının ve araştırmalarının çeşitliliğine rağmen bütün araştırmacılar Kur’ana yönelseler, içerdiği ilimlerin, ahkam ve prensiplerin, ders ve anlamların, incelik ve yönlendirmelerin sonunu getirmeleri mümkün değildir. Öncekiler, sonrakilere neler bırakmamış ki! Kur’anı Kerimi şu sözleriyle niteleyen Hz.Ali ne kadar doğru söylemiştir! “Birtakım fitneler olacak. O fitnelerden kurtuluş Allahm Kitabıyla olur. Size, öncekiler hakkında bilgi ve sonrakilerden haber vermektedir. Aranızda uygulayacağınız hükümler içermektedir. O hak ile batılı ayırır, uydurma değildir. Allah, ona uymayan zorbanın belini kırar. Ondan başka yerde hidâyet arayanı Allah ‘saptırır. O, Allanın sağlam ipidir. Hikmetli sözüdür. Sıratı müstakimdir. Hevesleri saptırmaz ve dilleri dolaştırmaz. Alimler ondan doymaz. Yeniliklerinin sonu gelmez ve tekrardan eskimez.

Onunla söyleyen doğruyu söyler. Onunla emel eden kazanır. Onunla hükmeden adaletli olur. Ona çağıran, sıratı müstakimi bulur.” Kur’anın öyküleri çok ve çeşitlidir. Değişik sure ve âyetlerinde bulunmaktadır. Öykülerin kimi kısa bir görüntü ve kısa bir değinmeden ibaret iken, kimi orta uzunlukta bir görüntü veya görüntülerden oluşmakta, kimisi de çok görüntülerden ve tekrar eden değişik sahnelerden oluşan uzun öykülerden meydana gelmektedir. Saffat suresinde geçen Hz.Ilyas ve kavmi öyküsü, kısa öyküye bir örnektir. Nemi suresinde geçen Hz.Süleyman’nın Karınca, İbibik Kuşu, Sebe Kıraliçesi ve Tahtı ile ilgili öykü de orta uzunlukta öykü örneğidir. Hz.Yusuf öyküsü de bir yerde bütün olarak verilen uzun öykü örneğidir. Ama Kur’anın bir çok yerinde anlatılan Hz.Musa, Firavun ve Israiloğulları öyküsü, değişerek tekrar eden uzun öykü örneğidir.

Kur’an öykülerinin bir de konu, kahramanlar ve olaylar yönünden dağılımı yapılmaktadır. Bu dağılım daha çok elinizdeki bu kitapla ilgilidir. [1] Kur’an Öyküleri İki Çeşittir; a-Peygamber Öyküler b-Peygamber Olmayanların Öyküleri Ancak her iki çeşit öykü çoğu zaman içiçedir. Onun için birbirinden kesin olarak ayrılması imkansızdır. Çünkü peygamber olmayanların öykülerinin bir kısmı peygamberlerin öyküleri kapsamına da girmektedir. Onun için ikinci kısım öykülere bakarken, araştırmacı kendisini birinci kısmın olayları ve sahneleri içinde görür. Peygamber olmayanların öykülerini iki kısma ayırıyorum; [2] a-İsrailoğullan Öyküleri, b-Başkaların Öyküleri Kârûn, Talut, Ashabu’s-Sebt, Bakara, Çöl, öyküleri birinci türün Örnekleridir. Ashabı Kehf, Zulkarneyn, Lokman, Âdem’in iki oğlu öyküleri de ikinci türün örnekleridir. Kur’an öyküleri hakkında çok çalışmalar yapılmış ve kitaplar yayınlanmıştır. Bana göre bu kitapların en güzeli, Afif Abdulfettah Tabbara’nın “Maa’l-Enbiya fi’1-Kur’an”kitabıdır. Bu kitaplar birçok dersler, öğütler ve anlamlar ortaya koymuştur. Allah yazarlarının hepsinden razı olsun. Bu sebepten iman, davet, cihad, ihlas, sebat, zafer, ilahi destek gibi konularda birçok katkılarımın olacağına ve Allanın izniyle bu alanda ekleyebileceğim birtakım bilgilerimin olduğuna inanmama rağmen, şu ana kadar Kur’anda Peygamberlerin öyküleri konusunda yazmaya niyetim olmadı ve özel bir çalışma yapmayı da düşünmedim. İleride ne olur bilemiyorum. Allanın tercihi en güzeldir.

Bizler için en iyi olanı tercih etmesini, takdir etmesini, onunla bizleri mutlu kılmasını ve yerine getirmemize yardımcı olmasını dileriz. Kur’anda Peygamber olmayanların öyküleri üzerinde ‘durmayı tercih ettim. Çünkü şu ana kadar üzerinde yapılan metodolojik, bilimsel ve analizci çalışmaların az olduğunu gördüm. Ayrıca onlar üzerinde durmamız, Allanın takdir edeceği dersler, öğütler, anlam ve delaletleri çıkarmamızın da büyük bir ihtiyaç olduğunu gördüm. Bu araştırmayı, okuyucuların rahat okuyabilmeleri için iki kitap halinde yapmayı uygun gördüm. Birinci kitap, Kur’anda İsrailoğulları öykülerini içerir, ikinci kitap ise, îsrailoğullan dışında kalan öncekilerin öykülerini içerir. Birinci kitapta dokuz ana başlık bulunmaktadır: 1- Kur’anın öykülerle ilgili söyledikleri: Bu bölümde Kur’an’a göre öykülerinin en belirgin özelliklerini tesbit etmeye çalıştım. Bu öyküleri anlatmasından Kur’anın amacını ve onların ne kadar yararlı olduğunu, onlardan çıkarılabilecek anlamları ve öğütleri belirtmeğe çalıştım. Bütün bunları Kur’anın âyetlerine dayanarak yapmaya çalıştım. 2- Oncekilerin öykülerini inceleme metodu: Bu metodu Kur’anın kendisinden, Rasulullahm hadislerinden, konu üzerinde çalışan objektif ve sorgulayıcı alimlerin düşüncelerinden çıkardım. Bu metoda bağlı kalmaya özen gösterdim. Çabalarının gerçeklik niteliği kazanması, insanlara gerçeği sunması, haktan çıkıp batıla düşmemesi, bilgiden uzaklaşıp iddia ve masallara dalmaması için bütün araştırmacıları, yazarları, vaizleri, konferansçıları ve okuyucuları bu metoda bağlı kalmaya çağırdım. 3- Taha ve Kasas surelerinde geçen Hz. Musa’nın annesinin öyküsü. 4- Mümin/Ğafir suresinde geçen Firavun ailesinden inanan adamın Öyküsü.

5- Kasas suresinde geçen Kârûn öyküsü. 6- Maide suresinde geçen Israiloğullarmın çöl hayatı öyküsü. 7- Bakara suresinde geçen Israiloğullarının inek kesmeleri öyküsü. 8- Araf suresinde geçen Cumartesi Adamları öyküsü. 9- Bakara suresinde geçen Tâlût öyküsü. Kehf suresinde geçen dört öyküyü ayrı bir kitapta vermeyi düşünüyorum. Bunlar Ashabı Kehf, iki Bahçe Sahibi, Musa ve Hızır, Zulkarneyn öyküleridir. Yüce Allahın bizi desteklemesini dilerim. Çünkü yardım ve destek sadece kendisinden istenir. Bu kitaptaki öykülere kapsamlı bakış yapılmış ve onlardan türlü dersler ve anlamlar çıkarılmıştır. Öyküleri incelerken şunlara dikkat ettim; 1- Öyküler Kur’anın anlattığı atmosfer içinde kalınarak incelenmiş, kapalı bir yönü açıklayan sahih hadislere başvurmanın dışında bu atmosferin dışına çıkılmamıştır. Kısaca sahih ve kesin olan Kur’an ve sahih hadis kaynaklarıyla yetin itmiştir. 2- Herhangi bir konuyu açıklamak için Israiliyyat, mitolojik haber ve rivayetler kabul edilmemiş, kim söylemişse söylesin, Kur’anın açık ifadesine yahut sahih hadise dayanmayan sözler alınmamıştır. Çünkü Kur’anın ve sahih hadisin açıklamalarıyla yetinmek, hakkında sustuğu ayrıntı ve olaylar konusunda konuşmamak, doğruluğu ve şahinliği sabit olmamış sözlerle Yüce Allahın sahih ve doğru olan sözlerini açıklamanın haram olduğu, yalan haberler uyduran, kitabı ve tarihi tahrif eden yahudi yalancıların söyledikleriyle öncekilerin bilinmeyenleri hakkında konuşmanın caiz olmadığına inanıyorum. 3- Öykülerin gerçekçi boyutlarına bakılmış, kimi örnek, görüntü ve unsurlarının çağdaş toplum hayatına uygun olduğu kadar, içinde yaşadığımız hayat gerçeklerinin ve olaylarının da bu görüntü, sahne ve unsurlara çok zaman uygun- düştüğüne işaret edilmiştir.

4- Bu öykülerin pek çok dersler, ibretler, öğütler, gerçekler, prensipler, görüntüler ve bakışlar içeren gizli hazineler olduğuna, bu hazinelerin içerdiği bu şeylerin iman ve davet, ahlak ve eğitim- öğretim, siyasi ve ekonomik, askeri ve cihad, uygarlık ve insanlıkla ilgili çok yönlü olduğuna inanıyorum. Bu boyutların, yön ve anlamlan^ bir kısmına işaret etmeye çalıştım, başarabildiğim ölçüde kavradı klan mı ve yakaladıklarımı tesbit ettim. 5- Öykülerden iman, davet ve cihadla ilgili dersleri tesbit etmeye, ilahi sosyal yasaları ortaya çıkarmaya ağırlık verdim. Çünkü günümüzde davetçi ve ıslahatçılar bunlara son derece muhtaçtırlar. 6- Kesin olarak inanıyorum ki ortaya çıkardığım bu dersler, ibretler ve anlamlar, öykülerin hazinelerinde sakladıklarının yanında anılmaya değmeyecek kadar az bir şeydir. Denilebilir ki okyanusun yanında bir damla yahut sahra kumunun yanında bir kum tanesi kadardır! Öykülerin içerdiği ders ve anlamların tümünü yakaladığımı yahut belirttiğimi iddia etmiyorum. Aksine, bile bile değil, gücüm yetmediğinden veya idrakim ulaşamadığından çoğunu Kur’anı düşünüp taşınarak okuyanlara, öyküleri üzerinde uzun uzun duranlara bırakmışımdır. Onlardan kendilerine nice şeyler bıraktığım gibi onlar da sonra gelenlere daha neler bırakacaklardır! Talut öyküsünden dersler ve tesbitler çıkarmaya çalışan şehid Seyyid Kutub’un şu sözlerini kendisiyle beraber tekrar etmek istiyorum: “Öykünün içerdiği derslerin ve tesbitlerin tümünü ihata edemiyoruz. Tecrübe ile anlaşıldığı gibi, Kur’an âyetleri herkesin kalbine, içinde bulunduğu duruma ve ihtiyacına göre açılır. Bununla beraber yine de bir stoku kalır. Onu da değişik konumlarda belli ölçülerde kalplere açar.” Bu ve diğer çalışmalarımla Yüce Allaha yöneliyor, onu güzel bir şekilde kabul etmesini temenni ediyor, amellerin tartıldığı terazide benim için bir birikim saymasını, kiyamet günü kurtuluşa erenlerden kılmasını diliyorum. Bu çalışmadaki doğruluk, hak ve hayırların Allahtan olduğunu belirtiyor, bana başarı sağladığı için şükrediyor ve başarısını daha çok vermesini diliyorum. Çalışmadaki yanlışlık ve eksiklik -ki kaçınılmazdır- benden ve şeytandandır.Bundan dolayı Yüce Allaha tevbe ve istiğfar ediyorum.

Değerli okuyucuların bundan dolayı bağışlamalarını, bağışlanmam için Allaha dua etmelerini ve yanlışlarımı bana bildirmelerini rica ediyorum. Hamd Allahındır. Bütün güzellikler onunla tamam olur. Hz. Peygambere, yakınlarına ve ashabına da selat ve selam olsun!

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir