Araştırma yapmayanın söz hakkı yoktur Eğer bir meseleyi araştırmadıysanız, o mesele üzerinde konuşma hakkından mahrum edilirsiniz. Bu çok katı bir tutum değil mi? Hayır, hiç de değil. Bir meselenin şimdiki durumunu ve geçmişini derinliğine ele almaz veözü hakkında hiç bir şey bilmezseniz, onunla ilgili olaraksöylediğiniz her şey hiç şüphesiz saçma olacaktır. Herkesin bildiği gibi, saçmalamak hiç bir meseleyi çözmez.Öyleyse sizi konuşma hakkından mahrum etmek nedenhaksızlık olsun? Birçok yoldaş gözlerini yumuyor ve saçmalıyor. Bu, bir komünist için utanç verici bir şeydir.Bir komünist nasıl olur da gözlerini yumar ve saçmalar? Olmaz böyle şey! Olmaz böyle şey! Araştırma yapmalısınız! Saçma sapan konuşmamalısınız! II. Bir mesele üzerinde araştırma yapmak o meseleyi çözmek demektir Bir meseleyi çözemiyor musunuz? O halde, oturun ve o meselenin şimdiki durumunu ve geçmişini araştırın! Meseleyi etraflı bir şekilde araştırdığınız zaman. onun nasıl çözüleceğini anlayacaksınız. Sonuçlar daima araştırma yaptıktan sonra ortaya çıkar, önce değil. Ancak birmankafa, hiç araştırma yapmaksızın, tek başına ya da birgrupla birlikte “bir çözüm bulmak” ya da “bir fikir geliştirmek” için kafa patlatır. Şunu önemle belirtmek gerekir ki.bu ne kesin bir çözüme, ne de iyi bir fikre götürür. Başkabir deyişle, bu kimse yanlış bir çözüme ve yanlış bir fikrevarmaya mahkumdur. Bir yere varır varmaz siyasî demeçler vermekten hoşlanan, daha meselelerin sadece dış görünüşlerini ya da önemsiz ayrıntılarını görmüşken, etrafa çalım satarak önüne gelen her şeyi eleştirip mahkûm eden, göreve yeniatanmış kadroların, gerilla önderlerinin ve denetleme çalışması yapan yoldaşların sayısı hiç de az değildir. Böyletamamen sübjektif saçma konuşmalar gerçekten iğrençtir. Bu insanlar, her şeyi arap saçına çevirmeye, kitlelerin güvenini kaybetmeye ve hiç bir meseleyi çözememeye mahkumdurlar. Yönetici mevkilerde bulunan ve güç meselelerle karşılaştıklarında onları çözemeyerek, yakınıp sızlanan birçok kimse vardır. Bu insanlar sabırsızlık göstererek “yetenekleri olmadığı ve işi yapamadıkları” gerekçesiyle başka bir göreve aktarılmalarını isterler. Bunlar, bir korkağın söyleyebileceği şeylerdir. Oturduğunuz yerden kalkın, sorumluluğunuz altında olan her kesimi dolaşın ve Konfüçyüs’ün yaptığı gibi “her şeyi soruşturun” 1 . O zaman nekadar yeteneksiz olursanız olun, meseleleri çözdüğünüzügöreceksiniz. Çıkıp dolaşmadan önce kafanızda hiç birşey olmayabilir, fakat dönüşte meseleleri çözmek için gerekli her türlü malzeme kafanızda olacaktır. İşte meselelerböyle çözülür. Çıkıp dolaşmak mutlaka gerekli midir? Hayır, değildir. Size zor gelen bir meselenin kaynağına inebilmek ve onun şimdiki durumunu öğrenebilmek için, durumu yakından bilen kimselerle bir bilgi derleme toplantısı yapabilirsiniz. Bundan sonra, size zor gelen meseleyi çözmek kolay olacaktır. Araştırma yapmak, uzun hamilelik aylarına, meselenin çözümü ise doğum anına benzetilebilir. Bir mesele üzerinde araştırma yapmak, aslında onu çözmek demektir. III. Kitaba tapmaya karşı çıkalım Kitaplarda yazılı olan her şey doğrudur: Kültür bakımından geri olan Çin köylüleri hâlâ bu anlayıştadırlar. İşin tuhafı, Komünist Partisi içinde bile bir tartışma sırasında daima “Göster, kitapta nerede yazılı?” diyen kimseler vardır. Daha yüksek bir yönetim organından gelenbir talimata doğru dediğimiz zaman, bunu talimat sırf”daha yüksek bir yönetim organı”ndan geldiği için değil,muhtevası mücadelenin objektif ve sübjektif şartlarına uygun düştüğü ve onun ihtiyaçlarına cevap verdiği için söyleriz. Talimatları, sırf daha yüksek bir organdan geldikleri için, somut şartların ışığında inceleyip tartışmadan, şekilci bir tavırla ve körükörüne yerine getirmek son derece yanlıştır. Partinin çizgisinin ve taktiklerinin kitleler arasında derin kökler salmamasının nedeni, bu şekilciliğinyol açtığı zarardır. Daha yüksek bir organdan gelen talimatı körükörüne ve hiç bir anlaşmazlık yokmuşçasına uygulamak, aslında onu uygulamak değil, ona en ustalıklıbir şekilde karşı çıkmak ya da onu baltalamak demektir. Sosyal bilimleri sadece kitaplardan öğrenme yöntemi de, aynı şekilde son derece tehlikelidir ve hatta insanı karşı-devrim yolunu tutmaya kadar bile götürebilir. Sosyal bilimleri öğrenirken kendilerini sadece kitaplarla sınırlamış bir yığın Çin komünistinin karşı-devrimciler haline gelmeleri, bunu açıkça ispatlamaktadır. Marksizm doğrudur derken, bunu hiç şüphesiz Marks bir “kahin” olduğu için değil, onun teorisi pratiğimiz ve mücadelemiz İçinde ispatlandığı için söyleriz. Mücadelemizde Marksizme ihtiyacımız vardır. Marks’ın teorisini kabul ederken,onun bir “kehanet” olduğu yolundaki şekilci ya da mistikdüşünce aklımızın ucundan bile geçmez. Marksist kitaplarokumuş olan birçok kimsenin devrimi terk ederek birerdönek haline gelmelerine rağmen, okuma yazma bilmeyen İşçiler Marksizmi çok İyi kavrarlar. Marksist kitaplarıelbette incelemeliyiz, ama bu inceleme ülkemizin somutşartlarıyla birleştirilmelidir. Kitaplar gereklidir, fakat somut durumdan kopuk bir şey olan kitaba tapmayı yenmeliyiz. Kitaba tapmayı nasıl yenebiliriz? Bunun tek yolu, somut durumu araştırmaktır. IV. Somut durumu araştırmamak, kaçınılmaz olarak sınıf güçlerinin idealist bir şekilde değerlendirmesine ve çalışmaya idealist bir şekilde yön verilmesine yol açar. Bu da, ya oportünizme ya da darbeciliğe götürür. Bu sonuçtan şüphe mi ediyorsunuz? Gerçekler sizi onu kabul etmeye zorlayacaktır. Hiç bir araştırmayapmaksızın siyasî durumu değerlendirmeyi ya da mücadeleye rehberlik etmeyi bir deneyin. Böyle bir değerlendirmenin ya da rehberliğin temelsiz ve İdealist olup olmadığını, oportünist ya da darbeci hatalara götürüp götürmediğini göreceksiniz. Mutlaka götürecektir. Bununnedeni, harekete geçmeden önce dikkatli bir plan yapmamak değil, Kızıl Ordumuzun gerilla birliklerinde sık sıkrastlandığı gibi, plan yapmadan önce belirli sosyal durumu dikkatlice incelememektir. Li Guey 2 tipindeki subaylar suç işleyen erleri ne zaman cezalandıracaklarını bilmezler. Sonuç olarak, suçlular kendilerine haksız davranıldığına inanır, ortaya birçok anlaşmazlık çıkar ve önderlerbütün itibarlarını kaybederler. Buna Kızıl Orduda sık sıkrastlanmıyor mu? Kitleleri kazanabilmek ve düşmanı yenebilmek için idealizmi yıkmalı, oportünist ve darbeci hatalara karşıuyanık olmalıyız. İdealizmi yıkmanın tek yolu, zahmetekatlanıp somut durumu araştırmaktır. V. Sosyal ve iktisadî araştırmanın hedefi sınıf güçlerini doğru bir şekilde değerlendirmek ve sonra da mücadele için doğru taktikler tespit etmektir Sosyal ve İktisadî şartları neden araştırmamız gerekiyor sorusuna cevabımız budur. Dolayısıyla, araştırmamızın konusu bölük pörçük sosyal olgular değil, bütün sosyal sınıflardır. Son zamanlarda, Kızıl Ordunun Dördüncü Ordusundaki yoldaşlar, dikkatlerini genel olarak araştırma çalışmasına yöneltmişlerdir 3 , fakat çoğunun kullandığı yöntem yanlıştır. Bu yüzden, araştırmalarının sonuçlarıya bir bakkal hesabı kadar basit olmakta, ya bir taşra budalasının şehre indiği zaman dinlediği garip hikayelereya da kalabalık bir şehrin uzaktan, bir dağın tepesindengörünüşüne benzemektedir. Bu tür araştırmanın pek biryararı yoktur ve bizim esas amacımıza ulaşmamızı sağlayamaz. Esas amacımız çeşitli sosyal sınıfların siyasî veİktisadî durumlarını öğrenmektir. Araştırmamızın sonucu,her sınıfın mevcut durumunu ve gelişmelerindeki iniş çıkışları gösteren bir tabloyu ortaya koymalıdır. Mesela,köylülüğün bileşimini araştırırken, sadece kiracılık ilişkilerine göre ayrılan mülk sahibi köylülerin, yarı-mülk sahibi köylülerin ve kiracı köylülerin sayılarını bilmemiz yetmez. Daha da önemlisi, sınıf ya da tabakalara göre ayrılan zengin köylülerin, orta köylülerin ve yoksul köylülerin sayısını da bilmemiz gerekir. Tüccarların bileşiminiaraştırırken, sadece tahıl, giyim eşyası, ilaç yapımındakullanılan bitkiler vb. gibi her ticaret dalıyla uğraşanlarınsayısını bilmemiz yetmez. Daha da önemlisi, küçük tüccarların orta tüccarların ve büyük tüccarların sayılarını dabilmemiz gerekir. Sadece her ticaret dalının durumunuaraştırmamız yetmez, daha da önemlisi her ticaret dalındaki sınıf ilişkilerini araştırmamız gerekir. Sadece farklıticaret dalları arasındaki ilişkileri araştırmamız da yetmez,daha da önemlisi, farklı sınıflar arasındaki ilişkileri dearaştırmamız gerekir. Esas araştırma yöntemimiz farklısosyal sınıfları ayrıntılı bir biçimde incelemek olmalıdır.Bundan amacımız, farklı sosyal sınıflar arasındaki ilişkileri anlamak, sınıf güçlerini doğru bir şekilde değerlendirmek ve sonra da devrimci mücadelede esas gücü hangisınıfların teşkil ettiğini, hangi sınıfların müttefik olarakkazanılacağını ve hangi sınıfların devrileceğini tayin ederek, mücadele için doğru taktikler tespit etmektir. Tekamacımız budur. Araştırılması gereken sosyal sınıflar hangileridir? Şunlardır: Sanayi proletaryası, Zanaat işçileri, Tarım işçileri, Yoksul köylüler, Şehir yoksulları, Lumpen- proletarya, Zanaat ustaları, Esnaf Orta köylüler Zengin köylüler Toprak ağalarıTicaret burjuvazisiSanayi burjuvazisi Araştırma yaparken, bütün bu sınıfların ya da tabakaların durumlarını dikkate almalıyız. Şimdi çalıştığımız bölgelerde sadece sanayi proletaryası ve sanayi burjuvazisi yoktur. Bütün diğerlerine sürekli olarak rastlamaktayız. Mücadele taktiklerimiz, bütün bu sınıf ve tabakalara ilişkin taktiklerdir. Geçmişteki araştırmalarımızın ciddi kusurlarından biri de, köylük bölgelere gereğinden ‘fazla önem vererek şehirleri ihmal etmemiz olmuştur. Bunun sonucunda, şehiryoksullarına ve ticaret burjuvazisine ilişkin taktiklerimiz,birçok yoldaş için her zaman belirsiz kalmıştır. Mücadelenin gelişmesi, dağları bırakarak ovalara inmemizi sağladı. 4Ovalara indik, ama hâlâ dağlardaymışız gibi düşünüyoruz.Köylük bölgeleri olduğu kadar, şehirleri de bilmemiz gerekir, yoksa devrimci mücadelenin ihtiyaçlarına cevap veremeyiz
Mao Zedung – Partimizin Çalışma Tarzını Düzeltelim
PDF Kitap İndir |