Evrimin tüm insanlı� için evrensel olduğunu söyleyen Morgan, tarihin yasalarının rasyonel olduğunu ve toplumun dün olduğu gibi yarın da değişeceğini savunmuştur. Bu savını, 1851 ile 1877 arasındaki otuz yıla yakın süren yo� ğun ve sabırlı sı:ı.ha araştırmaları ile kanıtlamıştır. Marx ve Engels’in l846’da yayımlanan Alman İdeolojisi’nde toplum dinamiği hakkındaki görüşlerine koşut sonuçlara ulaşan Morgan, hukuk öğrenimi görmüştür. 1847 yılında o zamanki New York eyaletindeki Seneca Kızılderililerinin uğradıkları haksızlıklara karşı koymuş ve bu kabilenin «Oğlu» olmuştur. 1851’de İrokua’lar Birliği; 1871’de İnsan Kabilelerinde Kandaşlık ve Hısımlık Sistemleri; ve 1877 yılında, bugün bile birçok insanbilimci tarafından «anıtsal eser, sayılan Eslü Toplum: ya da İnsanlığın Barbarlık Döneminden Geçerek Yabanıllıktan Uygarlığa Yükselmesi Üzerine Araştırmalar başlıklı saha araştırmalarına ve kaynak incelemelerine dayanan eserini yayınılamıştır. Engels’in deyişiyle, «Darwin biyoloji için ne denli önemli ise, Eslıi Toplum da toplumun oluşum kaynaklarını anlamak için o denli önemli» bir eser olmuştur. Bu eseri ile 1880 – 81 yılında Marx’ın dikkatini çekmiş; Engels ise, 1883 yılında, Marx’ın ölümünden sonra, onun Eski Toplum’la ilgili olarak aldığı notlara dayanarak Morgan’ın bu çalışmasını tanıtmayı « Marx’a karşı ödenmesi gereken bir borç bildiğini, söylemiştir. Bu amaçla çalışmalarına başlamış ve ünlü Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’ni yazmıştır. 8 LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE Morgan’ın Eski Toplum’unda, toplumsal bilimlerde bir varsayımın sınanmasına ve kanıtıanmasına dayanan «kuram oluşturma» çalışmasının başarılı bir örneğini bulmaktayız. 19. Yüzyılın beylik uygulaması olan a priori bir şema çizmek yerine bu çalışmasında Morgan ya kendi saha werilerinden alınmış, ya da budunbilimsel ve tarihsel m.ateryallerden alınıp yeniden değerlendirilmiş ayrıntılı ve kapsamlı çözümlemeler yaparak toplumsal evrimin evrenselliği varsayımına deneysel bir içerik kazandırmıştır. Eski Toplum’da Morgan’ın bu temel varsayımının kapsamındaki temel görüşleri şöyle özetleyebiliriz: ı. Toplumların evrimi, İlahi İrade’ye, ırksal üstünlüklere, kişilere, dinsel anlayışıara değil; tarihin rasyonel yasalarına uygun olarak gerçekleşmektedir. Bunda, büyük bir olasılıkla, varlıksürdürme sanatlarında verimliliği belirleyen teknoloji ve toplumsal örgütlenme biçimi en önemli değişkenlerdir. 2. Doğu Yarıküresindeki uygarlıkların oluşumunda at, öküz, manda ve · eşeğin üretim gücü olarak büyük rolü olmuştur. Bunların yardımıyla insanlar tahıl ekimine başlamışlar; düzenli, yeterli ve her gittikleri yerde yeniden oluşturabilecekleri bir besin kaynağına kavuşmuşlardır. Avcılıkla, toplayıcılıkla ya da horticulture (çapa tarımcılığıl dönemindekine oranla çok daha küçük bölgelerde, çok daha büyük nüfusların beslenebildiği düzeye erişmişlerdir. Yerleşik düzenden kent yaşamına, işbölümünün gelişkinleştirilmesine; buluş ve keşiflerin yığımlanmasına elverişli, hatta gerektirici bir kültür ortamına insanlar bu doğal üretim güçleri sayesinde erişebilmişlerdir. Batı Yarıküresinde ise, evcilleştirilmeye yatkın bu tür hayvanların bulunmayışı, uygariaşma sürecinin kentsel yaşama varamayan, pueblo denen, birbirine yakın yerlerde kurulmuş köyler topluluğu düzeyinde tutuklu kalmasına neden olmuştur. Demirin ergitilmesinin bulunabilmesi de, Barbarlığın Orta Döneminde Doğu Yarıküresinde gerçekleştirilmiştir. Demirin çeşitli araç ve gereçlere uygulanmasıyla daha et- LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE 9 kin ve verimli bir teknoloji düzeyine erişilmiştir. İnsanbilimcilerin Neolitik Devrim dedikleri tahıl ekimi ve tarla tarımcılığından sonra gelişebilen büyük nüfus toplulukları şeklindeki yaşayış biçimi, demirin teknolojiye uygulanmasını hem gerektirmiş, hem de kullanım alanlarını genişleterek hayattaki etkinliğini artırmıştır. Beyaz insanlar Amerika Kıt’asına geldiklerinde, yerleşik hayat düzeyine mısır gibi verimli, nazsız ve çok besleyici bir nişastalı bitki sayesinde erişebilmiş olan Aztekler ve diğer «köylüleşmiş” Kızılderili toplumları demiri ergitıneyi bilmiyorlardı. Bu yüzden, çok uzun süren bir tunç dönemine karşın, Barbarlığın Orta Döneminde “tutuklu• kalmış bulunuyorlardı. Amerika Kıt’asındaki -insanlığın hayvan evcilleştirmeyi öğrendiği günlerden daha önceki dönemlerde- Asya’dan geçen kabilelerio coğrafi soyutlanmışlığı, bu tutuklu kalışlarının en önemli nedenlerinden biri olmuştur. 3. Zaman bir mutlak <soyut) değişken olarak kabul edilmeyecek olursa; yani, belirli bir olaya göre düzenlenmiş bilinen «takvimlerden» biri değil de, her uygarlığın kendisinin yaşamış olduğu Yabanıllık, Barbarlık ve Uygarlık Dönemlerinin oluşum süreçlerindeki göreli süreler temel alınacak olursa, Doğu Yarıküresinde de, Batı Yarıküresinde de insanlığın aynı basit bilgi ve beceri düzeylerinden yola çıkarak uygariaşma çabalarına başladığını; uygariaşma sürecinde ileriye doğru aşılmış her dönemde bütün insan toplumlarının aynı güçlükler, aynı çözümler, aynı beceriler, aynı bilgi sistemleştirmeleri ve aynı örgütlenme biçimlerinden geçtiğini söyleyebiliriz. İnsan toplumlarından bazılarının bu süreci daha kısa süre içinde başarması, diğerlerinin ise uygariaşma öncesindeki ilerleme aşamalarını çok daha uzun zaman süreleri içinde aşabilmiş olması, bazı ırkların üstün, bazılarının aşağı ırk olmasından değil; toplumsal yaşamlarını geçirdikleri coğrafi· konumun, fiziksel ortamın ve örgütlenme biçimlerinin elverişsizliğindendir. Coğrafi konumu bakımından kendi kültür deneyimlerini başka toplumların kültür deneyimleri lO LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE ile karşılaştıramayan, zenginleştiremeyen, sınayamayan bu toplumlar, fiziksel ortamlarının ya çok elverişli ya da çok elverişsiz oluşu nedeniyle, büyükçe nüfus topluluklan Şeklindeki örgütlenmiş toplumsal yaşam düzeyine çıkmaya gerek duymamış, ya da olanak bulamamıştır. Aynı şekilde, son olarak da, elverişli coğrafi konumu ve fiziksel ortamı olduğu halde, toplumsal gelişmenin kolaylaştırılmasını sağlayacak toplumsal örgütlenme biçimlerine geçemeyen toplumlar da tarihin bazı dönemlerinde diğer toplumların gerisinde kalmıştır. Ancak, bu, ilerde olma ya da geride kalma durumu, bir olgunun görünümünü o olgunun nedeni sanan ırkçı açıklamaların tersine, ırksal nitelik farklarının değil, «tarihsel rastlantıların” sonucudur. Aryen ve Sami ırkların, Yabanıllık ve Barbarlık döneminde diğer insan topluluklarının gelişme düzeylerinden farklı olmamalarına rağmen, Barbarlığın Son Döneminden itibaren uygarlaşmada öne geçmelerinin nedenleri, bu ırkların uygarlığa geçişi başardıklan coğrafi bölgelere geldikleri günlerde buralarda daha eskiden beri yaşayan etnik toplulukların kazandığı kültür deneyimlerini fark edip benimsemiş olmalarıdır. Bu bölgelerde çeşitli etnik toplulukların birbirini etkileyerek hayatlarını zenginleştirmesi, akılcı insan’ın oluşumuna elverişli bir kültür ortamı oluşturmuştur. Bu bölgelerin besin kaynakları zengindi (düzenli nehir taşkınları, topraklann tarımsal yönden yoksullaşmasını ortadan kaldıran bir doğal gübreleme sağlamaktaydıl. Ulaşım olanakları genişti. Yakın mesafelerde yerleşmiş değişik kültürlerle ürün, üretim ve fikir alışverişi yapmaları kolaydı. Bunlar, ırk’la, ırk üstünlüğü ile ilgisiz değişkenlerdir. 4. Bir toplumun uygariaşma süreci içinde varabiidiği aşama ile, toplumsal örgütlenme biçimleri (kurumları> arasında köklü bir bağlantı bulunmaktadır. Greklerde Kleisthenes ve Solon; Romalılarda ise Roma’nın toplumsal yapısının kurumsal örgütlenmesini düzenleyen Romulus ve Roma’nın siyasal yapısının kurumsal örgütlenmesini düzenleyen Servius Tullius, bu bağlantıdan yararlanarak, LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE ll toplumsal gelişmeyi meydana getiren değişkenierin oluşumlarını ve birbirlerini etkileme biçimlerini bildikten sonra, insan’ın toplumsal gelişme sürecine müdahelede bulunabileceğini gösteren ilk örnekler olmuştur. Morgan bir siyaset bilimeisi ya da bir ekonomi politikçi olarak değil, bir toplumsal bilimci olarak, Grek ve Roma’daki soy örgütlenmesine dayanan toplumlardan (societos), insaniann içinde yaşadıkları «ülke toprağı” ile bağıntılarını ve mülkiyeti temel alan siyasal topluma ( civitasJ geçiş sırasında yapılan üstyapı düzenlemeleri ve altyapı gelişmeleri arasındaki ilişkileri önemle vurgulamıştır. Eserinin sonlarında, «insan aklı bir gün mülkiyet üzerinde kendi efendiliğini kuracak duruma gelecektir” şeklindeki sözleri de, Eski Toplum’un bütünündeki bu toplumsal değişim süreci anlayışı açısından değerlendirilmelidir. İnsan aklı, uygariaşma süreci içinde gerçekleştirdiği gelişmeler aracılığı ile, insanın özel mülkiyete ve tekeşli aileye dayanan bugünkü uygarlık aşamasına varmasını sağladığı gibi, eşitlikçi değil aynıncı olan bugünkü uygarlık yerine, «eski toplum,daki onurlu, eşitlikçi, çevresine yabancılaşmamış bir hayata dünkünden olduğu gibi, bugünkünden de üstün bir uygarıaşma düzeyine erişmesini de sağlayacaktır. İnsanlık nasıl bir tüm olarak ve zamanın dilimleri içinde gitgide artan bir oransal hızla uygarlaşma aşamalarından geçmişse, bütün insanlık için evrensel olan bir evrim süreci içinde, gelecekte de, bu gelişmesini, bu evrimini sürdürecektir. Uygarlığın devamlı ilerlemesi sonunda ortaya çıkan yeni yeni toplumsal gereksinmeleri karşılamakta yetersiz kalan toplumsal kurumlar -bu kurumlar içinde, değişen koşullara karşı en büyük uyarianma yeteneği taşıyan aile kurumu da dahil olmak üzere- değişecektir. Toplumlar geçmişte nasıl değişmişlerse, bugün de, yarın da değişecektir. İnsanlığın daha insanca bir uygarlık düzeyine erişebilmesinde -Morgan’ın, eserini «topluma her zaman için katlanabileceğinden çok daha ağır bir yük ve boyunduruk olan ayrıcalıklı sınıfiara karşı bir eleştiri” sayması ile do- 12 LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE laylı da olsa belirttiği gibi- en önemli geciktirici etkenler, bir toplumsal aşamadan, daha ileri bir diğer toplumsal aşamaya geçiş sırasında ilerici, ama ondan daha ileri bir ikinci toplumsal aşamaya geçiş sürecinde ise tutucu olan ayrıcalıklı sınıflar ve onların oluşumunu sağlayan diğer ikincil değişkenlerdir. Bunların etkilerinin karşılanmasının ve toplumun ileri toplum biçimlerine yönelik gelişmesini sürdürebilmesinin nelere bağlı olarak ve hangi toplumsal sınıflann gücü ile olabileceğini ise Morgan incelememektedir. O’nun yaptığı, insanlığın belirli bir yazgıya, belirli bir alınyazısına tutsak olmadığını göstermek ve Engels’in sözleri ile, «Marx’ın buluşu olan materyalist tarih anlayışını, kendine özgü bir biçimde, kendi başına bulmak, olmuştur. Daha basit bir ifade ile, Morgan, tarihi idealist açıdan açıklamaya çalışanlara; hatta tarihi teknolojinin sadece maddeci öğeleri ile açıklamaya çalışan ham materyalistlere oranla daha gelişkin bir açıklamaya varmış ve insanlığın evrimindeki dönemleri üretim tekniğinin maddi öğeleriyle olduğu kadar, üretim tekniğinin içinde uygulandığı toplumsal ilişkiler açısından da açıklamaya çalışmıştır. Morgan’ın toplumsal değişirnde teknolojiyi insan ögesinden soyutlanmış başat bir etmen saymadığı, bugünkü toplumsal bilimlerde toplumsal değişimi dar anlamda teknolojideki değişimlere bağlayan bazı Amerikan toplumsal bilimcilerinin görüşlerinden bile söz eden kaynak kitaplarda, Morgan’ın görüşlerinin kısaca değinilerek geçilmek istenmesinden de anlaşılmaktadır. Oysa, açıktır ki, insan öğesinden, yani, içinde kullanılacak olduğu toplumsal-ekonomik ortamdan soyutlanmış bir teknoloji, toplumsal değişimin açıklanmasında temel alınacak bir değişken olamaz. Teknolojinin etkileri, kullanılacağı bu ortam içinde ve onunla· etkileşimi içinde belirlenmektedir. Morgan’ı eleştiren pragmatik anlayışlı bazı toplumsal bilimciler toplumsal o lgulara ilişkin yasalara . varabiirnek için, bu olguların geçirdiği dönemleri , tüm girintileri ile betimleyebilecek açıklamalara gereksinme olduğunu ileri LEWIS HENRY MORGAN ÜZERİNE 13 sürmektedir. Oysa, bilimin yasaları gerçekliği tüm yapay belirtileriyle yinelemek zorunda değildir. Toplumsal olguları açıklayacak bir yasanın amacı, tarihteki binlerce .. süslemeler, görünümündeki çeşitli bireysel olgulara ters düşse bile, yalnızca, gerçekliğin temelindeki oluşum sürecini açıklamak ve ifade etmektir. Bilimsellik niteliği taşımak savındaki bir yasanın geçerliliğini · kanıtlaması ise, böyle bir yasanın yapay ve bireysel görüngüleri bir yana bırakıp, temelde yer alan, ama saklı bulunan nedensellik ilişkilerini ortaya koyabil-. mesi ile mümkündür.

Morgan Lewis Henry – Eski Toplum 1
PDF Kitap İndir |