Muhittin Akgul – Arsin Golgesinde Yedi Zumre

Yüce Yaratıcı’nın her dönemde insanlara göndermiş olduğu rehberler olan Peygamberler, insanlığa sundukları eşsiz mesajlarla, gerçek anlamda insan olmanın ufkunu göstermişlerdir. Peygamberliğin son halkası olan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, gerek davranışları, gerek bazı konular karşısındaki takrirleri ve gerekse sözleriyle (hadis), kıyamete kadar gelecek olan ümmetine ve bütün insanlara, hayatın her alanıyla ilgili mesajlar vermiştir. Resûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) söz, fiil ve takrîr olarak meydana gelen şeylere “sünnet” denir. Yani sünnet Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sözleri, davranışları ve ashabında görüp engellemediği veya sükûtla onayladığı hareketlerdir. Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti, müminin hayatı için, her zaman geçerli olacak mesajlarla dolu olup, vahiyle desteklenmiştir. Bundandır ki Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), kendisinden sonra gelecek olanlara iki şeyi emanet bırakmıştır. Bunlardan biri, Yüce Yaratıcımız’ın ezelî ve ebedî kelâmı olan ve her asırda eskimeyip hep yepyeni kalan, dinî, hukukî ve ahlâkî prensipleriyle çağları aydınlatan Kur’ân-ı Kerîm, diğeri de, bu eşsiz mesajın en net, en doğru ve en yetkili açıklayıcısı olan Sünnettir. Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) her bir sözü, aynı zamanda Kur’ân’ı tefsirden ibarettir. Bu açıdan hadislere, herhangi bir dönemde söylenmiş bir söz olarak değil, geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyecek birer prensip olarak bakmalıyız. Bu prensipler hayata taşındıkça, insan huzura kavuşacak, insanın huzura kavuşmasıyla da toplum aradığı güzellikleri yakalamış olacaktır. Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) her sözü, aslında ayrı bir araştırmanın ve incelemenin konusudur. Muallimi Kur’ân olan Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Yüce Beyan’daki eşsiz beyan üslubunu kendisine örnek almış, böylece sözde gereksiz fazlalıklardan uzak kalmış, her şeyi son derece yerinde bir üslupla açıklamıştır. Dolayısıyla Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sözü, bazen bir ya da birkaç ciltlik bir kitabı ihtiva edecek niteliktedir.


Zira ondaki özelliklerden birisi de, kendisine “cevâmiu’l-kelim” denilen, az sözle pek çok manayı rahatlıkla ifade edebilme gücünün verilmiş olmasıdır. Bu çalışmada, Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) son derece kıymetli olan söz incilerinden sadece biri ele alınarak incelenmiş olacaktır. Ele alınan hadis, Buhârî-Müslim’in ittifakla rivayet ettikleri bir hadis olup, aynı zamanda Tirmizî ve Nesâî’nin Sünenlerinde, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde ve İmam Mâlik’in de Muvatta’ında geçmektedir. Hadisin bütün rivayetlerindeki ilk ravi Ebû Hureyre hazretleridir. Hadis, Buhârî’de dört defa geçerken diğer eserlerde bir defa zikredilmektedir. Hadisin bazı rivayetlerinde çok küçük kelime farklılıkları söz konusudur. Ancak bu farklılıklar anlamı değiştirecek derecede olmayıp, bazen sayılan maddelerin takdim ve tehiri şeklinde, bazen çok küçük ilave kelimeler şeklinde, bazen kullanılan harfi cerlerin farklılığı şeklinde, bazen de kelimelerin tekil-çoğul olması şeklindedir. Mesela Muvatta’da mescidlere kalbi bağlı olana ilave olarak إ ِ إ َا َ َج َخر ُ ْھ ِمن َّى َحـت یَ ُعـو َد ِ ْھ َیل mescidden “ذ ِ çıkıp da tekrar oraya dönünceye kadar” ilavesi vardır. Bazı rivayetlerde harama davet eden kadının ات َذ َح َس ٍب َو ا ٍل َ َجم sıfatı ُ “makam, mansıb sahibi ve güzel bir kadın” şeklinde geçmektedir. إ ِھَا ْس نَف de rivayette bir, geçmekte şeklinde طَ ُ ْھ َت َبل rivayetinde bir nin’Buhârî ِ ل ى َkadının kendi nefsine çağırması şeklinde geçmektedir. Yine bazı rivayetlerde “sağ elinin verdiğini sol elinin bilmemesi” مین ِھَ ُ ُي صن َع َتَ َم ْ ا” sağ elinin yaptığı” şeklinde geçmektedir. Bazı rivayetlerde ال cerriyle harfi” be “ve tekil şeklindeُ ــ ٌل َو َرج ٌ َّق ل ُمَع ِب ِ ِد ْج َمس ْ ِ ِد اج genelde, geçerken ال َ ٌ َّق ل ُمَع فِي َمس ْ .geçmektedir şeklindeٌ ُ ل َو َرج ْب قَل ُهُ Hadis işlenirken, şerhlerden istifade edilmiş olup, konuyla ilgili âyetler, diğer hadisler ve tefsir kitaplarındaki yorumlar da dikkate alınmıştır. Genellikle alıntı yapılan yerlerin kaynakları da belirtilmiştir.

Çalışmanın Yüce Mevlâ’nın rızasına muvafık olmasını temenni eder, Resûlü’nün şefaatine vesile olmasını Cenâb-ı Hakk’tan dilerim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir