Ross King – Machiavelli & İktidar Filozofu

1498 yazında Floransa’da Arno Nehri’nin yanındaki çayırlarda tuhaf görünümlü yeni bir böcek türü ortaya çıktı. Bu bir tırtıl sürüşüydü; tırtılların altın renkli gövdesinde bir insan yüzü vardı (gözler ve burun ayırt edilebiliyordu), kafanın üzerindeyse yine altın renkli bir hale ve küçük bir haç.Tırtıllar hızla “Girolamo Kardeşin tırtılları” olarak anılmaya başladı. “Girolamo Kardeş” Ferraralı Dominiken rahibi GirolamojSavonarola’ydı. Bu yeşil gözlü karizmatik rahip, cehennem ateşi vaazlarıyla Floransa’nın ruhani ve siyasi yaşamına altı yıl boyunca hükmetmişti. Şehrin üzerindeki tılsımlı etkisi nihayet 1498’de kırılmıştı. 1497 yazında Papa VI. Alexander taraflından aforoz edildi ve bir yıl geçmeden, 23 Mayıs 1498 sabahında, şehir meydanında asıldı. Suçu, bir vakanüvisin sözleriyle, “Floransa’ya nifak sokmak ve bütünüyle Katolik olmayan bir öğretiyi yaymak”tı.1 Darağacından indirilen cesedi meydanda yakıldı, külleri de Vecchio Köprüsü’nden Arno Nehri’ne döküldü. Küller akıntıyla birlikte nehrin aşağısına doğru sürüklendi. Sürüklendiği yerde birkaç hafta sonra esrarengiz bir şekilde tırtıllar türeyecekti. Mayıs 1498’de Floransa’da şehit edilen yalnızca Savonarola değildi. Onunla birlikte iki Dominiken papazı idam edilmişti. Savonarola’nın diğer müritlerinin (hasımları onlara Piagnoni [Ağlaklar] adım vermişti) uğradığı akıbet de aynı ölçüde nahoştu.


Rahibin en güçlü siyasi müttefiki olan Francesco Valori bir tahrayla katledildi; Valori’nin karısı bir tatar yayından fırlatılan okla can verdi. Düzinelerce Piagnoni para cezasına çarptırıldı ya da politik haklarından mahrum bırakıldı. Savonarola’nın başrahip olarak hizmet verdiği San Marco Manastırından birçok rahip sürgün edildi. Manastırın La Piagnona adı verilen çanı bile cezadan kurtulamadı; kuleden söküldü ve diğerleri gibi Floransa’dan sürülmeden önce halkın gözü önünde kırbaçlandı. Floransa yürütme konseyi Signoria’nın resmi görevlerdeki Savonarola taraftarlarını derhal tasfiye etmeye başlamasıyla birlikte cezai yaptırım hükümetin en yüksek mercilerine kadar ulaştı. Dış politikayla uğraşan Dieci di Libertâ e Pacenin (Özgürlük ve Barış Onlusu) on üyesi birden, tıpkı ceza yargılamasından sorumlu Otto di Guardia (Nöbetçi Sekizli) Konseyindeki sekiz adam gibi, görevinden azledildi. Mevkisini kaybedenler arasında Alessandro Braccesi adında bir kançılar da vardı. Onun yerine yirmi dokuz yaşında bir siyasetçi adayı getirilmişti, adı da Niccolö Machiavelli’ydi. Böyle önemli bir görevi üstlenmek için oldukça genç sayılırdı, hele ki oy verme hakkı yaşının yirmi dokuz olduğunu düşünürsek. Floransa’da çoğu genç erkek yirmi dört yaşma kadar babasının vesayeti altında yaşardı; yasal olarak reşit sayılmak için yirmi sekizine kadar bekleyenler de vardı. Machiavelli ise toyluğunu ve tecrübesizliğini müthiş zekâsı, kusursuz eğitimi ve tükenmek bilmeyen eneıji ve hırsıyla telafi edecekti. Machiavelli 3 Mayıs 1469 tarihinde Floransa’da doğmuştu, Bernardo Machiavelli ve karısı Bartolomea’nm en büyük oğluydu. “Yoksulluk içinde doğdum,” diye yazacaktı sonradan Niccolö, “bolluk içinde yüzmeyi değil, kıt kanaat geçinmeyi öğrendim erken yaşta.”2 Yazdığı birçok şey gibi bu iddiası da biraz abartılıydı. Annesi köklü ve seçkin bir aileden geliyordu; babası ise, Güney Floransa’nın bağlarla kaplı engebeli tepelerindeki geniş arazileri nesiller boyu elinde tutan varlıklı bir klandan.

Bernardo Machiavelli’nin hiç de zengin bir adam olmadığı doğrudur. Bir keresinde vergi beyannamesinde kendisini, çok doğru bir ifadeyle, “kazançlı işi olmayan”3 biri olarak tarif etmişti. Gerçi Floransa’nın Vecchio Köprüsü yakınındaki Santo Spirito mahallesinde büyük bir evde oturuyordu ve şehrin dışında, Percussina’daki Sant’Andrea köyünde üzüm bağları, elma bahçeleri, zeytin ağaçları ve hayvanlarıyla tam teşekküllü bir çiftliğin sahibiydi. Köydeki mülkleri arasında bir han ve bir mezbaha vardı. Bernardo Machiavelli hukuk eğitimi aldıktan sonra noterlik yapmıştı. Mesleğinde pek gayretli ve başarılı olmasa da parlak hukuk zekâsıyla Floransa’da haklı bir üne kavuştu. Saygıdeğer bir bilim adamı olan Floransa Başyargıcı Bartolomeo Scala’yla dostluk kurdu. Scala, Yasalar ve Yasal Hükümler Üzerine Diyalog başlığını taşıyan 1483 tarihli incelemesinde ondan bir hukuk uzmanı olarak övgüyle söz etti. Ancak Bernardo’nun en dikkat çekici özelliği kitaplara düşkünlüğüydü. Meslek eğitimi sırasında Latince gramer dersi alacak, el yazısını geliştirecek, vasiyatname düzenlemeyi, iş ve evlilik sözleşmeleri onaylamayı öğrenecekti. Bu tür evrak işlerinden vakit buldukça insan ilişkileri üzerine uzun uzun kafa yorardı. 1470’lerden beri, eline geçen her klasik edebiyat eserini okuyordu. Scala, Diyalogunda Platon, Justinianus, Cicero ve Lactantius gibi yazarların yanında, onun da bilgisine başvurarak Bernardo Machiavelli’ye hak ettiği değeri vermiş oldu. Bernardo, Livius ve Macrobius gibi yazadırın kitaplarını kendi kütüphanesi için satın almaktan imtina etmemişti kuşkusuz; kimi zaman bunun için hiçbir masraftan kaçınmazdı. Parası yetmediğinde, Santa Croce mahallesindeki kütüphane gibi çeşitli kurumlardan ödünç kitap alırdı.

Sahip oldukları içinde en çok değer verdiği şeylerden biri Livius’un Roma Tarihi kitabıydı. Kitabın bir kopyasını Floransak matbaacısından bir yer adları dizini hazırlama karşılığında ücretsiz olarak temin etmişti. On bir yıl sonra, 1486’da, kitaba deri cilt yaptırdı; karşılığında mücellite köydeki çiftliğinden getirttiği üç şişe kırmızı şarap vermişti. Klasik edebiyat ve tarih önünde huşuyla eğilen yalnızca Bernardo değildi elbette. Floransa’da zihinsel meşguliyeti teolojiden dünyevi araştırmalara (bu bir zamanlar klasik edebiyatın temelini oluşturuyordu) kaydıran yeni entelektüel ve sanatsal faaliyetlerde (bu yönelime sonradan “Hümanizm” denecekti) antik dünyanın kültürüne yoğun ilgi vardı. 1375-1406 yılları arasında Floransa Kançılarlığının başında bulunan Coluccio Salutati adlı bir bilgin, güncel ahlak ve siyaset meseleleriyle ilgili Incil’de bulunmayan birtakım önemli derslerin klasik metinlerden çıkarılabileceğini savunmuştu. O ve tilmizleri antik dünyanın metinlerine uygulamalı etik çerçevesinde yaklaşıyor, onları yurttaşlık ve ahlakla ilgili pratik bilgilerle dolu gündelik yaşam kılavuzları olarak görüyorlardı. Antik Yunan ve R omalıların eserlerinin, başka şeyler yanında çocuk eğitimi, hitabet, yurttaşlık ve devlet yönetiminin -k i bunlar bireyi veya toplumu mutlu ve müreffeh kılacak eylem ve uğraşlardı— ideal biçimini gösterdiğine inanıyorlardı. Hümanistler 15. yüzyıl AvrupalIlarına dünyaya ve insanın dünyadaki yerine yeni bir gözle bakmayı önerdiler. Başka kaynakların yanı sıra Yunan filozof Protagoras’ın “insan her şeyin ölçüsüdür” savından ilham aldılar. Ortaçağ Hıristiyanları için bir toplumda devlet, yasalar ve ahlak kuralları Tanrı tarafından belirlenirdi. Oysa 15. yüzyıl hümanistleri için, tıpkı Antik Yunan ve Romalılar için olduğu gibi, bu kurumlar insan ürünüydü, haliyle sorgulamaya ve değişime açıktı. Çoğu dindar birer Hıristiyan olmasına rağmen hümanistler aşkın değerlerden ziyade dünyevi işlere merak duyuyordu.

İnsanın doğası konusunda Hıristiyanlık anlayışını eleştirerek klasik: görüşü ön plana çıkarıyorlardı: İnsan, ilk günahla doğru yoldan sapmış ve Tanrının lütfuyla kurtuluşa muhtaç bir varlık değil; özgür, yaratıcı, iradeli, hem yüksek akla hem de sefil tutkulara meyilli bir varlık olarak görülüyordu. Bernardo oğlunu Floransa’da yeşeren hümanist kültürden her ne pahasına olursa olsun yararlandırmakta kararlı görünüyordu. Niccolö, yedi yaşma bastıktan üç gün sonra, evden üç adım ötede bulunan Santa Trinitâ Köprüsü yakınlarındaki mahalle okulunda Üstat Matteo adlı bir hocanın gözetiminde temel düzeyde Latince öğrenmeye başladı. Birkaç yıl boyunca, Paolo da Ronciglione adında çok daha maruf bir ustanın himayesinde Latince kompozisyon ve aritmetik dersleri aldı. Paolo kimi çevrelerde adından saygıyla söz edilen bir hoca olduğu kadar, büyük hümanist bilgin Cristoforo Landino’nun hem arkadaşı hem de meslektaşıydı. Landino 1481’de yayımlanan Dante tefsiriyle Floransa şehrinin ileri gelenlerini öylesine mest etmişti ki —o günlerde hemen her şair ve bilgine duyulan hürmetin nişanesi olarak— bir şatoyla ödüllendirilmişti. Machiavelli Landino’nun şiir ve hitabet sanatı dersleri verdiği Studio Fiorentino’ya (1348’de kurulan üniversite 1473’te Piza’ya taşınmıştı) girmeye hak kazandı. Okul yıllarına dair hemen hiçbir şey bilinmese de, Machiavelli’nin Studio’nun canlı entelektüel ortamında sivrildiğini varsaymak yanlış olmaz. Dostlarının gözünde etkileyici biriydi. Kürdan bacakları, zayıf çenesi, çökmüş avurtları ve kısacık siyah saçlarıyla çelimsiz olduğu kadar çirkin bir tipti. Öte yandan keskin bir mizah anlayışı vardı, sofu görünümüne karşın neşeli ve şakacıydı. Çoğu portresi —ölümünden sonra yapılmıştır gerçi ama— dudaklarına ironik bir tebessüm konduracaktı. Sıkı bir klasik edebiyat okuruydu, ama kumar oynamak ve fahişelerle yatıp kalkmak gibi daha az ulvi uğraşlardan da geri kalmazdı. Bir arkadaşının söylediğine göre “hayli sevimli ve matraktı”, bir diğerine göreyse, şakaları ve nükteleriyle herkesi “gülmekten kırıp geçirirdi”. “Machia” diyorlardı ona; iftira ya da şaibe anlamına gelen macchia ile yapılmış bir kelime oyunuydu bu: Sivri dili ve kaba şakalarıyla az kişiyi gücendirmemişti.

Studio, hümanist müfredatın çekirdek disiplinleri olan retorik, dilbilgisi, şiir, tarih ve ahlak felsefesi alanlarında Machiavelli’ye sağlam bir temel kazandıracaktı. Machiavelli bu dönemde bir metin üzerinde titizlikle çalışmış görünüyor (7.400 mısralık şiiri eliyle kopya etmiş). Bu, Romalı filozof Lucretius’un De rerum natura’siydi (Şeylerin DoğasHJzerine). Eserin yeniden keşfedilen tek bir el yazması vardı, o da 1417’de Floransa’ya geri getirilmişti. Lucretius’un temel savı genç Machiavelli’nin büyük ilgisini çekmiş olmalı: Lucretius, akla başvurarak ve doğanın içindeki işleyiş düzenini yakından inceleyerek korku ve dinsel bağnazlığı defetmeyi salık veriyordu.4 Machiavelli şiirle de felsefe kadar yakından ilgiliydi. Gençlik yıllarına ait şiir denemelerinden üçü, illüstrasyonlarını ressam Sandro Botticelli’nin çizdiği bir şiir kitabında toplandı. Kitapta Lorenzo de’ Medici’nin de on şiiri vardı. Lorenzo, 1469’dan (tesadüfe bakın ki, Machiavelli de aynı yıl doğmuştu) 1492’de ölümüne kadar Floransa’nın de facto hükümdarıydı, lakabı da “Muhteşem”di. Mediciler Floransa şehrinin en varlıklı ve en muktedir ailesiydi. Lorenzo’nun büyükbabası olan Cosimo de* Medici Avrupa’nın en zengin bankerinin oğluydu ve 1434’te mevcut hükümetin devrilmesinden sonra Floransa’nın fiilen tek hâkimi olmuştu. Aile cumhuriyet kurumlarma sadıkmış gibi görünüp, iktidarı yandaşlarının elinde toplayarak şehrin kontrolünü altmış yıl boyunca elinde tutmuştu.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir