“B ir insan neden kitap yazar?” Kitapçılarda gezerken rafları dolduran binlerce kitabı görünce hep bu soruyu sorarım kendime. Bu önsözü yazarken de aynı şeyi düşünüyor ve -açık yüreklilikle söyleyeyim- kendi adıma, cevabı halen bilmiyorum. Benim “Birileri okusun” diye yazma alışkanlığım hiç olmadı. İçimde bir yerde, nedenini bilemediğim ve birçok insanda benzerini gördüğüm bir itkiyle bir şeyler yazdım, yazıyorum. Okundukça da görüyorum ki yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları, aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zamanları farklı olsa dahi… Tecrübelerime dayanarak bir küçük uyarı yapmama izin verin: Eğer bir şeyleri tam olarak bildiğini düşünenlerdenseniz, burada yazılanlar size göre değildir. Burada örneklerini gördüğünüz yazılar, sanırım benim gibi “bildiği ile yetinemeyenlere” yazılmış mektuplardır. Bugüne kadar Kaos Kuramı, karmaşıklık, insan beyni ve zihninin yapısı, zihin kontrolü, bilim-inanç ilişkisi, Evrim Kuramı ve benzeri konularda 200’ü aşkın konuşma yaptım. Dinleyicilerim genellikle üniversite gençliği oldu ve onların geri bildirimlerinden sürekli istifade ettim. Elinizdeki bu kitap, bu konuşma ve buluşmalardan elde ettiğim tecrübelerle zenginleştirildi. İçindeki başlıklar, benim düşünce alanımı en çok meşgul eden meselelerin öne 9 1 KİMSENİN BİLEMEYICEGİ ŞEYLER 8 çıkanlarıdır. Hayata dair yol gösterici ve farklı düşünceleri aktarırken, özellikle genç okurların kışkırtıcı bir metinle karşılaşmalarını sağlamaya gayret ettim. Kitabın ilk bölümü olan “Bize Dair”; beynimizin çalışması, lisan yeteneğimiz, davranışlarımız, algılarımız ve gerçeklik gibi temel konulara dair ipuçları içeren yazılardan oluşuyor. Bu bölümde, müstakil ve birbiriyle doğrudan bağlı olmayan başlıklar altında; biyolojik ve psikolojik verilerle dünyayı nasıl algıladığımızı, ona nasıl tepkiler verdiğimizi, insanın ve insan davranışının neden “böyle olduğunu” farklı ve sinirbilim temelli bir perspektifle sunabilmeyi amaçladım. İkinci bölüm olan “Bilim ve İnanca Dair” adlı başlık altında, çağımızın belki de en uzun ve en yaygın tartışmalarından birine, yani bilim ve inanç arasındaki ilişkilere ve uyumsuzluklara dair Müslüman bir sinirbilimci olarak görüşlerimi özetlemeye çalıştığım yazılarımı bulacaksınız. Bir biyolog olmam dolayısıyla evrim kuramları ve canlılığın kökeni ile inançlarımız arasında göze çarpan uyumsuzluklar, yıllardır en önemli okuma ve çalışma alanımı oluşturdu. Bu uyumsuzlukların aslında hiç de “bizden” kaynaklanmadığını ve İslam’ın temel kaynakları ile bilimsel bilgiye dikkatli bir bakışın bizi bu anlamsız ve yavaşlatıcı kavgadan rahatlıkla kurtarabileceğini anlatmaya gayret ettim. Bu gayretle sadece bir kavgayı sulha kavuşturmakla kalmayacağız, eğer bu sorunu çözebilirsek ayağımıza yüzlerce yıldır pranga olmuş fikri ataletten kurtuluş için de çok önemli bir avantaj yakalayabileceğiz. Üçüncü ve son bölümde, yani “Kaos’a Dair” başlığı altında bilimin 20. yüzyıldan bugüne kadar sessizce ilerleyen devrimine yakından bakarak, modern bilimsel bilginin kadim bilgeliğimize nasıl temas ettiğine dair düşüncelerimi bulacaksınız. Bilimin günlük kullanımdakinden çok daha fazla bir anlam atfettiği “kaos” kavramını genel olarak açıkladıktan sonra, kaos ve karmaşıklık bilimlerinden devşirdiğimiz güncel bilgi ile epeydir uzak kaldığımız kadim bilgeliğimizin o büyük irfan kapısının nasıl şaşırtıcı bir şekilde yavaş yavaş aralanmaya başladığını birlikte müşahede edebilmeyi umuyorum. ÖNSÖZ 1 4J Kitabı oluşturan yazı ve fikirler, kitap sayfalarına sığdırmanın oldukça zor olduğu, daha geniş ve büyük bir hayat görüşü.nün fikri tohumları olarak görülebilir. Eğer benimle birlikte bu seyahate çıkacak ve şimdiye kadarki kabul ve zanların sınırlarını biraz olsun zorlamaya karar verecek olursanız, eminim hepimiz için çok faydalı bir fikri seyahat gerçekleştirebilme şansını yakalayacağız. Aynen biyolojik tohumlar gibi, buradaki düşünceler de mümbit zihinsel topraklara ulaştıkça filizlenecek, yeşerecek, dal budak salacak, meyveler verecek ve böylece -inşallah- tahminlerimizin çok ötesinde zihni ve fikri açılımlara vesile olacaktır. Kısacası, her insan gibi sınırlı olan bakış açımla bazı nazik mevzulara dokunma cüretini göstermiş olabilirim. Fakat aslında tüm yaptığım, “Acaba aynı lisanı kullanan insanlar olarak düşüncemizin önündeki engelleri yıkacak bir rüzgara yol açabilir miyim?” diye kendimce ve samimiyetle “kanat çırpmaktan” ibarettir. Okurken aklınıza bir şey takılırsa, “[email protected]” adresinde eleştiri, soru, katkı ve önerilerinizi bekliyor olacağım. Kitabın hazırlanma aşamasında birçok kıymetli insanın emeği geçti. Burada özellikle kitap metninin ilk okumalarında desteğini ve eleştirilerini esirgemeyen sayın Şule Özkeçeci hanımefendiye, yayıncılık dünyasını bana sevdiren sevgili Muvaffak Erman Yılmaz’a, kitaptaki görsellerin mimarı kadim dostum, sevgili Dr. Atıl Barış Albayrak’a, desteğini ve hasbiliğini her fırsatta hissettiren değerli dostum Murat Menteş’e ve daha adını buraya sayamadığım nice gönül dostuma kalbi teşekkürlerimi huzurlarınızda sunmak isterim. Son olarak, yazdığım her şey, aslında … Doğduğum günden bugüne kadar mantıklı ve mantıksız her isteğimi bir şekilde yerine getiren, desteklerini hiç esirgemeyen sevgili anne ve babam, Güzin ve Mustafa Canan’a … 9 ‘ 1 KİMSENİN BİLEMEYECEGİ ŞEYLER Yaşamımın geri kalanını cennete dönüştürmek üzere gönderildiğine inandığım Aybike, Metehan ve Melike Canan’ın anneleri, sevgili eşim Bige Canan’a … Yetişmemde ve muhayyilemde büyük etkisi olan, dua membaımız, rahmetli dedem Mehmet Emin Canan’a (1913-2001) … Buradaki fikirlerin birçoğunu kafama sokan, beni sürekli düşünmeye zorlayan, eşsiz sohbetleri ve yazılarıyla ufkumu tahminlerimin ötesinde genişleten, bu ülkenin nadide değerlerinden Sayın Alev Alath’ya … Yazı yazabildiğime beni inandırıp biraz tembel bir akademisyene yazma disiplini aşılayan sevgili Yavuz Selim Ağabeyime … Ve tüm bu imkanlara ve çok daha fazlasına beni layık gören Yüce Rabbime olan teşekkür borcumu ifa ve ifade gayretidir. Elbette elim ve dilim döndüğünce …
Sinan Canan – Kimsenin Bilemeyeceği Şeyler
PDF Kitap İndir |