1976’da Malatya’da doğdu, Manisa’da büyüdü, Isparta’da okudu ve şu an İstanbul’da yaşıyor. 1998’den beri Türkiye’nin dört bir yanında ve Avrupa’da; belediyelere, kamu kurum ve kuruluşlarına, şirketlere, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere, dershane ve okullara; moral, motivasyon, etkili iletişim, insan psikolojisi, aile içi iletişim, çocuğun başarısında anne-babanın rolü, hayata gülümse konularında seminerler vermektedir. 4 yıl Radyo 7’de program yaptıktan sonra şimdi de Akra FM’de program yapmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıdır. İthaf Bu kitabı, 1996 yılında Isparta’da üniversitede okurken tanıştığım, bu eğitim alanında beni her zaman maddi ve manevi olarak destekleyen çok kıymetli ağabeylerim, Mehmet Dolmacı Bey’e, Selim Sözer Bey’e, Ümit Kürklü Bey’e, İbrahim Kutgi Bey’e, Ünal Sade Bey’e ve rahmetli Ömer Uluyol Bey’e, Nizamettin İntepe Bey’e, Yusuf Şener Bey’e, Fahrettin Başköylü Bey’e, Sefer Kutlu Bey’e, Mustafa Diler Bey’e ve İsmail Hakkı Uysal Bey’e ithaf ediyorum. Sizin gibi ağabeylerimin olması Allah’ın bir lütfudur… Teşekkürler; Öncelikle bu kitabın oluşumunun her safhasında bulunan, büyük emek harcayan editörüm Derya Aksu Hanım’a, yayın editörüm Erol Şahnacı Bey’e; ‘Hayata Gülümse’ kitabımızdan sonra bu kitap için beni sürekli teşvik eden, yönlendiren, her türlü desteği veren Sayın Hayati Bayrak Bey’e, Sayın Necati Bayrak Bey’e, Sayın Ali İhsan Bayrak Bey’e; bu kitabın temelini oluşturan Akra FM’deki ‘Duyarlı Gençlik’ programımın ilk bölümünden itibaren yanımda olan ve şu anda bütün eğitim programlarımı organize eden eğitim danışmanım sevgili kardeşim Muhammed İkbal Erden’e; Akra FM Genel Müdürü Naim Güleç Bey ve tüm çalışanlarına ve tabi ki her zaman beni destekleyen, tüm zorluklara benimle birlikte katlanan sevgili eşime teşekkür ederim. Bu kitabın insanlara faydalı olmasını Allah’tan diler, bu fırsatı verdiği için Rabbim’e şükrederim ve mahcup etmemesini dilerim. Giriş Deniz kenarında ıssız bir gece. Bir genç adam duruyor. Bağrında üzüntüler, başında şüphe. Gamlı dudaklarla dalgalara soruyor: “Çözün bana ne olur hayatın sırrını… Azap veren bu çok eski sırrı… Söyleyin, nedir insan? Nereden geldi? Gittiği yer neresi? Kimler yaşar yukarıda, altın yıldızlarda?” Dalgalar ebedi mırıltılarında, rüzgâr esiyor, bulutlar geçiyor. Kırpışan yıldızlar kayıtsız, soğuk ve bir genç durmuş cevap bekliyor… HEINRICH HEINE Duyarlı gençliği arıyoruz. Gençlerin duyarlı olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Özellikle günümüzde gençleri yoldan çıkaran, gençleri hedeflerine, hayallerine kilitlenmekten alıkoyan, onlar, her gün hedeflerine doğru adımlarını atarken; o hedeflerine doğru attıkları adımları belki de boşa çıkarmak için çaba sarf eden çok ciddi organizasyonlar, sistemler, çok ciddi etkenler var. Tek bir derdimiz olacak; o da bu yetmiş milyonluk toplum içerisinde ve özellikle on sekiz yaş altı yirmi yedi milyon gencin olduğu ülkemizde olabildiğince duyarlı genci yakalayabilmek. Olaylara, gidişata karşı geleceğiz, kendimizi sorgulayacağız, kimseden bir şey beklemeden içimizdeki muhteşem potansiyelin farkına varmaya çalışacağız. I. Başarıya Doğru ‘‘Dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük bir çınar bir tohumda, en büyük kuş bir yumurtada gizliydi.’’ JAMES ALLEN Alkışlayan mı, Alkışlanan mı Olacağız? Başarılı olmak ve ders çalışmak için yarını ya da bir başka günü beklemeyin. Pazartesiyi, on beş tatilin ikinci yarım döneminin başlamasını beklemeyin. Hemen eyleme geçin. Bakın, biz hep zorlukları aşabilmek, içimizdeki korkuları yenebilmek için, cesaretin gelmesini bekleriz. “Şu işin üstesinden geleceğim. Benim içimde bir matematik korkusu var. Matematik korkusunu yenmek istiyorum ama bu korkuyu yenebilmem için matematikle baş edecek bir cesaretimin olması lazım. Benim şu korkum var ama korkumu aşabilmem için tek bir yol var; o da bu korkuyu yenecek cesareti içimde bulabilmem. Cesaretimi içimde bulundurduğum müddetçe korkumun üzerine gidebilir ve hedeflerime ulaşma noktasında ona engel sıfatından kaldırabilirim.” ‘Ben inanıyorum ki içimde şu işin üstesinden gelecek şu hayale ve hedefe ulaşmamı sağlayacak muhteşem bir potansiyel var. O potansiyelin içimde bir yerlerde olduğunu biliyorum ve bu potansiyeli kullanabilmem, açığa çıkarmam ve o hedef olarak belirlediğim yere gelebilmem için bir cesarete ihtiyacım var. O cesareti bir bulabilsem, hayatta yapamayacağım hiçbir şey yok.’ düşüncesi bilin ki yanlış bir düşüncedir. Sizin zor ve imkânsız gördüğünüz, büyük engel olarak karşınızda duran engelleri aşabilmenin yolu içinize büyük bir cesaretin gelmesi değil, sizin onları başarabilmek için bir an önce eyleme geçmenizdir. Önce eylem gelir. Eyleme geçin ve o eylem sonucu ne olursa olsun, en kötü sonuç bile olsa; eyleme geçmek size cesaret getirecektir. Benim bir ara çocukluk yıllarımda gece, karanlık korkum vardı. Gece dışarı çıkmak, karanlıkta yürümekten korkardım. Ve hep cesaretlenmeyi beklerdim. Bana gökyüzünden birileri bir cesaret verse, gece rüyama aksakallı dede gelse, “Evladım Sıtkı bundan sonra sen artık cesaretlisin ve gece karanlıkta yürüyebilirsin hiç korkmana gerek yok” dese de karanlıkta cesur olsam. Ama çok bekledim. Baktım ki bu cesaret gelmeyecek. Bir gece karanlıkta yürümek mecburiyetinde kaldım. Dedim ki; “Ben bu gece yürüyeceğim. Ne olursa olsun. En kötü ne olabilir? Başıma en kötü ne gelecekse gelsin. Ben bu gece bu yolu bu karanlıkta yürüyeceğim.” dedim. Yürümeye başladığımda baktım ki içimdeki korkular yavaş yavaş gitmeye başlıyor. Her attığım adım, o karanlıklar içerisinde atılan her adımın bana daha bir cesaret ve özgüven getirdiğini gördüm. O karanlığın içinden geçip varmam gereken yere vardığımda, aslında karanlıkta yürümenin hiç de korkunç olmadığını, benim gözümde büyüttüğüm bir korku olduğunu gördüm. Eyleme geçtim ve cesaret gelmeye başladı. Ne ile ilgili cesaret? Artık ben bundan sonra karanlıkta yürüyebilirim. İstediğim hedefe ulaşabilirim. Benim o hedeflere varabilmem için cesarete değil, eyleme ihtiyacım var. Dünyada başarıyı yakalayan insanlar; cesur, başarısızlıklara rağmen eyleme geçmekten asla korkmayan; eylemci insanlardır. Ama doğru eylemleri yapan, hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak eylemlerde bulunan kişilerdir. Onun için siz de hemen şimdiden duyarlı gençlik olmak için eyleme geçin. Duyarlı gençlik olmanın ilk şartı; eyleme geçmektir. Karar almak, o kararı hemen uygulamaktır. Yoksa her gün milyonlarca insan binlerce karar alıyor. Her gün hepimiz geleceğimizle, okul hayatımızla, aile hayatımızla, kitap okumayla ve iş hayatımızla ilgili birçok kararlar alıyoruz. Eyleme geçmeyen hiçbir karar hiçbir anlam ifade etmiyor. Ya gazete okuyarak pasif konumda ya da gazetelere hayırlı haberler olarak aktif konumda olacağız. Güzel işlerin peşinde koşacağız. Ya birilerini alkışlayacağız ya da hep alkışlayan olacağız. Alkışlamaktan hiçbir zaman gocunmayacağız ya da güzel işleri başarabilmek için adımlar atarak alkışlanan olacağız. İyi Bir Başlangıç, Yarı Yarıya Başarı Demektir… ANDRE GIDE Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız çoktan bilin ki zaten kaybetmişsinizdir. Başarı, ancak onu istediğiniz takdirde gelecektir. Hayatın içine girmeye başladığınız zaman, hayatla mücadele etmeye başladığınız zaman, kendi küçük hayatınızdan, dünyanızdan dışarıya çıkıp olaylara baktığınız zaman göreceksiniz ki, başarı ancak istendiği takdirde geliyor. Her şey insanın kafasında bitiyor. Başarı, başarısızlık, mutluluk, mutsuzluk, galip gelme ve mağlup gelme… Bireysel sporla ilgilenen arkadaşlarım daha yakından bilirler. Maça çıkmadan önce maçı ya kazanırsınız, ya kaybedersiniz. Maç soyunma odasında kazanılır veya kaybedilir. Sınav; sınav tarihi, sınav salonu ya da sınav gününde değil daha öncesinden ya kazanılır ya kaybedilir. Eğer kazanamayacağınızı düşünürseniz, kazanamazsınız. Futbol takımında oynuyorsanız, okullar arası futbol maçı diyelim. Daha maça çıkmadan, soyunma odasında; “Falanca okulda falanca futbolcu var. Mümkün değil ağabey onlar çok güçlü. Müthiş kadroları var. Bizim onları yenmemiz mümkün değil. Fark yemesek iyi.” gibi bir düşünceniz varsa bilin ki siz kafada zaten yenilmişsinizdir çıkmanıza gerek yok. Kesin mağlup olacaksınız. Onun için her şey önce beyinde kazanılıyor. Galibiyet de, başarı da, mutluluk da, hedeflere ulaşma da… Unutmayın bütün büyük başarılar da bir zamanlar hayaldi. Önce kafada başarılmıştı. Önce kafatasının içinde onu hayal etmişti. Başardığını, her anını, her saniyesini, başarıya gidecek olan her adımı tek tek görebilmişti. Görenler zaten başarıyı yakalıyor. Onu göremeyenlerin başarılı olma şansları yok. Görebiliyor musunuz? Kafanızda tasarlayabiliyor musunuz? O kazanmayı hayal ettiğiniz okulları, sizi o okula götürecek, o okulun bahçesinden içeriye alacak, o okula kayıt yapmanızı sağlayacak adımları, her adımı görebiliyor, hayal edebiliyorsanız, gecenin saat on ikisinde yatağa yatarak uyumaya çalıştığınız zaman daha uyuyamazken, hayallerinizin onunla hemhâl olduğunu görebiliyor musunuz? Sizi gece yatağa sokmuyor, uykuyu gözünüze sokmuyor, sabah daha güneş doğmadan sizi yataktan fırlatıyor mu hayalleriniz, idealleriniz? Bilin ki o zaman o hayaller ve idealler gerçektir. Kafanızda o hayali gerçekleştirdiğinize inanmışsınızdır ve o hayalin sadece önümüzdeki günlerde, yıllarda gerçek olduğunu göreceksiniz. Gerçekleşmiş hâlini göreceksiniz. Ve o gerçekleştiği gün şunu söyleyeceksiniz. Ben bu filmi daha önce izlemiştim. Sanki ben bunu yaşadım. Evet, yaşadınız. Çünkü siz onu milyonlarca defa beyninizde, kalbinizde, yüreğinizde geçirdiniz. Düşündüğünüz her şey gerçektir. Psikoterapiğin ilkesidir. Düşünülen her şey gerçek olur. İyi düşünürseniz de, kötü düşünürseniz de, kazanamayacağınızı düşünürseniz de gerçek olur. Bakın bu bizim inancımızda da var. Yüce Allah, bir kutsi hadisinde diyor ki; “Ben kulumun zannı üzereyim.” Kul neyi düşünüyor, neyi istiyor ve neyi arzuluyorsa o olacak. Neyi düşünür, neyi hayal eder, neyi beyninizden geçirirseniz bilin ki onların hepsi ama hepsi gerçek olacaktır. Onun için lütfen her şeyin beyinde başlayıp beyinde bittiğini göz ardı etmeyin. Mutlu bir aileye sahip olduğunuzu hayal edin. Güzel bir anne, güzel bir baba, güzel bir eş olduğunuzu tasavvur edin. Bir bakacaksınız ki o düşünce sizi öyle yapmaya doğru götürüyor. Başarılı bir öğrenci olarak kendinizi görün. Ders çalıştığınızı görün, okulda birinci olduğunuzu, okulda birincilik madalyasının size verildiğini hayal edin. Sınav sonuçları açıklandığında, hayalinizdeki okulun adının yazılı olduğunu görün, hissedin, yaşayın. Bakın bu hissettikleriniz, yaşadıklarınız bir gün aynen gerçek olacak. Ahdedildiğinizi düşünüyorsanız bilin ki ahdedildiniz. “Bana zaten gelen vurdu giden vurdu, acıların çocuğuyum, zavallıyım, perişanım.” diyorsanız, bilin ki siz zavallısınız ve perişansınız. Çünkü kendinizi böyle konumlandırıyorsunuz. Kendinize bunu layık görüyorsanız başkaları zaten size onu yaşatacaktır. Kendinize güzellikleri, başarıyı, mutluluğu, huzuru, hayalleri uygun görüyorsanız başkaları da bu tacı sizin kafanıza takacaklardır.
Sitki Aslanhan – Duyarli Gencin Basari Rehberi
PDF Kitap İndir |