Stephen King – Oyun

Jessie arka kapının, evin etrafında dolaşan ekim rüzgârında hafif ve düzensizceçarptığınıduyuyordu.Çerçeve sonbahardaşiştiğinden kapıyıkapatmak için hızlaçekmek gerekirdi. Bu kezçekmeyi unutmuşlardı. Geraid’a, birbirlerine fazla dalmadan gidip kapıyıkapatmasınısöylemeyi düşündüJessie. Yoksa buçarpma onuçıldırtacaktı. Sonra aklınaşu son durumda bunun ne kadar gülünçbirşey olacağıgeldi. Bütün ruh hali mahvolacaktı. Hangi ruh hali? Đyi bir soruydu bu. Gerald anahtarıkilitteçevirdiği ve Jessie o hafifşıkırtıyıduyduğu zaman, ruh halinin, hiçolmazsa kendi açısından, korumaya değmeyeceğini anladı. Tabii kapının doğru dürüst kapanmamışolduğunu da bu yüzden farketmişti. Jessie için, ‘esircilik oyunları’nın yarattığıcinsel uyarıfazla sürmemişti. Ama Gerald için aynışey söylenemezdi. Ayağındaşort biçimi külotu vardı. Jessie’nin erkeğin ilgisinin azalmadan sürdüğünüanlamasıiçin yukarılara, yüzüne bakmasına gerek yoktu. Budalaca birşey, diye düşündüJessie. Ama ‘budalaca’ sözcüğütüm olayıaçıklamıyordu. Bunu itiraf etmekten hoşlanmasa da gerçek böyleydi. “Nedenşu işe boşvermiyoruz?” Gerald bir an durakladı. Kaşlarınıhafifçeçatmıştı. Sonra odada iler-loyerek banyo kapısının sol tarafında duranşifonyere gitti. O arada somurtmasıda geçmişti. Jessie yattığıyerden ona bakıyordu. Kollarınıkaldırarak iki yana uzatmıştı. Bu haliyle dev maymun King Kong’u bek-Inyen zincirlerle bağlanmışFay VVray’e benziyordu. Bileklerinden bir <;ift kelepçeyle karyolanın maundan yapılmışiki direğine bağlanmıştı. 5 Zincirler ellerini ancak on beşsantim oynatmasına izin veriyordu. Gerald anahtarlarışifonyerinüzerine bırakırken hafif ikişıkırtıduyuldu. Jessie’nin kulaklarıoöğleden sonra saatleri için olağanüstükeskin-leşmişti. Başlarınınüstünde, yatak odasının yüksek beyaz tavanında göle vuran güneşışınlarının yansımalarıdans edip titreşiyordu. “Ne dersin? Bu işin benim için pekçekiciliği kalmadı,”diyen Jes-sie, zaten fazla da hoşlandığım yoktu aslında, diye eklemedi. Gerald sırıttı. Suratıetli, cildi pembeydi. Bir karganın kanadıkadar simsiyah olan saçlarıalnının ortasında dar birüçgen oluşturuyordu. Bu sırıtışıJessie’yi pek de hoşuna gitmeyen bir biçimde etkilerdi hep. Bunun ne olduğunu kesinlikle bilemiyordu ama… Ah, pekâlâbilebilirsin. Bu sırıtma Gerald’m suratına aptalca bir ifade veriyor. Sırıtışının santim santim yayılmasıyla sanki zekâderecesinin onar puan düştüğünügörebiliyorsun, Bu sırıtışen yaygın halini aldığıan, acımasız birşirket avukatıolan kocam, yerel akıl hastanesindençalışmasıiçin salıverilmişbir yamağa benziyor. Zalimce bir düşünceydi ama tümüyle yanlışda sayılmazdı.Đnsan neredeyse yirmi yıllık kocasına her sırıtışında biraz geri zekâiıymışgibi gözüktüğününasıl söylerdi? Söyleyemezdi kuşkusuz. Oysa Gerald’m gülümsemesi farklı,çok güzeldi. Başlangıçta Gerald’laçıkmasına bu sıcak ve neşeli gülümsemenin neden olduğunu sanıyordu. Babasının gülüşüne benziyordu… akşam yemeğindenönce cin-toniğini yudumlar ve aileye geçirdiği günle ilgili neşelişeyler anlatırken böyle gülümserdi. Ama Gerald’ınkişimdi gülümseme değil sırıtmaydı. Sanki böyle zamanlar için sakladığıbir ifade… Gerald böyle sırıtmakla bir kurda ya da korsana benzediğini düşünüyor olabilirdi. Ama ayağında bir bikini külotla, kollarınıhavaya kaldırmışyatan Jessie için bu sırıtma sadece budalacaydı. Hayır… geri zekâlı. Ne de olsa Gerald pervasız bir maceraperest değildi.Şişman birçocukken yalnızlık içinde geçen ergenlikçağında sürekli o erkek dergilerini okuyup kendi kendini doyuma ulaştıran tiplerden biri. Fazla iri, pembe suratlıbir avukattı. Saçlarının alnında oluşturduğuüçgen giderek daralıyordu.Çok geçmeden tümüyle kabak kalacaktı. Dikleşen organışortunun biçimini bozan bir avukattısadece… aslındaşortunun biçimi fazla bozulmuyordu. Ancak ne penisin sertleşmesi, ne deölçüsüönemliydi.Önemli olan o sırıtıştı. HiçdeğişmemişolmasıJessie’nin sözlerini ciddiye almadığınıgösteriyordu. Tabii Jessie’nin karşıçıkmasıgerekiyordu. Ne de olsa oyun böyleydi. “Gerald! Bençok ciddiyim.” Adamın yüzündeki sırıtışyayıldı. O küçük, zararsız avukat dişlerinden birkaçıdaha gözüktü. Zekâderecesi tekrar yirmi otuz puan düştü. Ama hâlâkarısınıduymuyordu. Bundan emin misin? Jessie emindi. Gerald’ıbir kitap gibi okuyabiliyordu. Bu noktaya erişmek için on yedi yıl süren bir evliliktençok daha fazlaşeylere gerek olduğunu düşünmekteydi. Ama genellikle Gerald’ın kafasından geçenleri doğru tahmin edebildiğine inanıyordu. Bunu başaramamasıbirşeyin ciddi bir biçimde raydançıkmışolduğunu gösterirdi. Madem gerçek bu, kızım, nasıl oluyor da kocan seni bir kitap gibi. okuyamıyor? Niçin bunun o eski seks komedisinin yeni bir sahnesi olmadığınıanlayamıyor? Hafifçe kaşçatma sırasıbu kez Jessie’deydi. Kafasının içinde bazısesler duyardıhep. Başkalarının da duyduklarınısanıyordu. Ama insanlar genellikle bundan söz etmezlerdi. Bağırsaklarınınçalışmasından da söz etmedikleri gibi. Bu seslerdençoğu eski dostlardı. Hepsi de terlikler kadar rahattılar. Ancakşimdiki bu ses yeniydi… ve bunun rahatlatıcıbir yanıda yoktu. Güçlübir sesti. Gençve canlı. Sabırsız.Şimdi yeniden konuşmaya başlamıştı. Kendi sorusunu yanıtlıyordu. Mesele onun seni bir kitap gibi okuyamamasıdeğil. Sadece bazen okumak istememesi, kızım. “Gerald, gerçekten canım istemiyor. Anahtarlarıgeri getir ve bu kelepçelerimi aç. Başka birşey yaparız.Đstersen ellerini başının altına sokupöylece yatarsın. Ben deüsteçıkıp diğer yöntemi uygularım.” 0 yeni ses,bunu yapmak istediğinden emin misin,diye sordu.Bu adamla sevişmek istediğinden gerçekten emin misin? Jessie gözlerini yumdu. Böylece o sesi susturabilecekmişgibi. Gözlerini açtığında Gerald karyolanın ayakucunda duruyordu.Şortununönübir geminin burnu gibi uzanıyordu.Şey… belki de birçocuğun oyuncak teknesi gibi. Sırıtışıdaha da yayılmış, iki yandaki son birkaçdişi daha ortayaçıkmıştı. Altın dolgulu olanları. Jessie bu aptalca sırıtmadan sadece hoşlanmamakla kalmadığınıanladı. Onu aşağıgörüyordu. “Çokçok iyi davranırsan kalkmana izin veririm…Çokçok iyi davranabilir misin, Jessie?” O yeni, saçmalıklara katlanmayan ses,bayat numara, dedi. Gerald başparmaklarınıgülünçbir gangster gibi külotunun beline soktu. Külotönemsenmeyecek aşk araçlarınıaştıktan sonra oldukça hızlıaşağıya kaydı. Ve organ ortayaçıktı. Jessie’nin yeniyetmelik yıllarındaFanny Hill romanında okuduğu o tehlikeli aşk makinesi değildi bu. Uysal, pembe ve sünnetliydi.Öyle ahımşahım sayılmayacak on iki buçuk santim boyunda birşey işte. Jessie iki ya daüçyılönce arasıra Boston’a yaptığıyolculuklarından biri sırasında«Bir Mimarın Karnı”adlıbir film görmüştü. Tamam, diye düşündü.Şimdi de bir avukatın penisine bakıyorum… Gülmemek için avurtlarınıısırmak zorunda kaldı. Bu anda gülmek hiçde diplomatça bir davranışolmazdı. Aynıanda aklına birşey gelince gülme arzusu söndü. Aklına gelenşuydu: Gerald onun ciddi olduğunu bilmiyordu.Çünküadam için Maddy ve VVill’in kardeşi, Tom ve Sally’nin kızları, Gerald’in karısı,çoluksuzçocuksuz Jessie Mahout Burlingame aslında orada değildi. Anahtarlar kelepçelerin kilitlerinde hafif,çelikşıkırtılarıçıkardıklarıanda ortadan kaybolmuştu. Gerald’in yeniyetme yıllardaki erkek dergilerinin yerini yazımasasının altçekmecesinde duran bir yığınçıplak kadın dergisi almıştı. Bu dergilerde sadece inci gerdanlık takmışçırılçıplak kadınlar ayıpostlarınınüzerinde dizçökmüşlerdi. Seks aletleri Gerald1ınkini gölgede bırakan erkekler onlara arkadan sahip oluyorlardı. Bu dergilerin arkalarında«Benimle açık saçık konuş”ilanlarıve 900’le başlayan telefon numaralan arasındaşişirme kadınlarla ilgili reklamlar da vardı. Sözümona bu bebekler anatomi açısından kusursuzdular. Jessie’nin o zamana dek karşılaştığıseks oyunlarının en garibiydi bu.Şimdi de pembe derileri,çizgi romanlardaki gibi ayrıntılarıbelirsiz vücutlarıve ifadesiz yüzleriyle bu hava dolu bebekcikleri düşünüyordu. Duyduğu dehşet değildi. Ama içinde parlak birışık yandıve bunun ortayaçıkardığı,sahne bu budalaca oyundan kesinlikle daha korkutucuydu. Ya da korkutucu olan bu oyunu bu kez gölün kıyısındaki yazlık evde oynamalarıydı. Oysa yaz kaçıp gitmişti ve bir yıl da gözükmeyecekti. Ancak bunların hiçbiri Jessie’nin işitme duyusunu etkilememişti. Azıcık bile.Şimdi duyduğu bıçkısesiydi. Oldukça uzaklarda, belki de yedi buçuk kilometre kadarötedeki koruda homurdanıp duruyordu. -aDaha yakında, Kashvvakamak Gölünün ana kısmında güneye yaptığıyıllık uçuşa başlamakta gecikmişolan bir gerdanlıdalgıçkuşu mavi ekim havasına doğruçığlık atıyordu. Daha da yakında, gölün kuzey kıyısında bir köpek havlıyordu. Bir dişliçarkınkini andıran bıçkısesi nedense Jes-sie’nin içini garip bir biçimde rahatlatıyordu. Ekim ayında, haftanın ortasında olmalarına karşın buralarda birinin daha olduğunu açıklıyordu bu ses. Yoksa sadece kapının gürültüsüduyulacaktı.Çürümüşetin içindeki aşınmışbir dişkadar gevşek olan kanatşişmişçerçeveyeçarpıp duruyordu. Jessie bu gürültüyüuzun süre dinlemek zorunda kalırsaçıldıracağınıdüşünüyordu. Sadece gözlüğüolançırçıplak Gerald yatakta dizçöküp ona doğru sürünmeye başladı. Gözleri hâlâışıldıyordu. Jessie ilk merakıtatmin olduktan sonra da oyunu sürdürmesine buışıltının neden olduğunu sanıyordu. Yıllardan beri Gerald ona bakarken gözlerinde böyle bir canlılık görmemişti. Jessieçirkin sayılmazdı; kilo .ılmamayıbaşarmıştı, vücudu hâlâbiçimlmiydi. Ama Gerald’ın ona duyduğu ilgi yine de azalmıştı. Jessie’ye göre bunun bir nedeni içkiydi. Herald evlendikleri ilk günlere göreçok fazla içiyordu. Ama Jessie hütün suçun içkide olmadığınıbiliyordu. Alışkanlığın horgörüye yol açtı-rpyla ilgili o klişeleşmişsöz de neyin nesiydi? Bunun birbirineâşık bir kadınla erkek için geçerli olmamasıgerekirdi. Hiçolmazsa Jessie’ nin ingiliz Edebiyatıderslerinde okuduğu Romantikşairlerin iddialarıbuydu. Ancak Jessieüniversiteden sonraki yıllarda yaşamla ilgili, John Keats ya da Percy Shelley’nin hiçsözünüetmedikleri bazıgerçekler olduğunu keşfetmişti. Ama tabii ikişair de Jessie’yle Gerald’ın yaşına gelmedenölmüşlerdi. Oldukça gençyaşta hem de. Şu anda ve burada bütün bunların pek deönemi yoktu.Önemliıilan, Jessie’nin oyunu aslında istediğinden daha uzun sürdürmesiydi,çünküGerald’ın gözlerindeki o küçük, ateşliışıltıhoşuna gitmişti. Kendini genç, güzel ve istenen biri gibi hissetmesine neden olmuştu. Ama… …ama Gerald’ın gözlerindeki o ifadenin seninle ilgili olduğunu ¦:nndıysançok yanıldın, kızım. Sen kendi kendini yanılttın. Belki deşimdi bu küçük düşürücüduruma katlanmayısürdürmek niyetinde olup olmadığına karar vermen… gerçekten karar vermen gerekiyor.Çünkü aslında kendini böyle hissetmiyor musun? Küçük düştüğünün farkında değil misin? Jessie içiniçekti. Evet. Gerçektenöyleydi. “Gerald, bençokciddiyim!”Daha yüksek sesle konuşmuştu. Gerald’ın gözlerindeki oışıltıilk kez biraz titredi.Đyi! Anlaşılan Jessie’ nin söylediklerini hâlâduyabiliyordu. Onun için herşey hâlâyolundaydıbelki de. Harika değil de yolunda. Hiçbirşeyçoktan beri ‘harika’ diye tanımlanacak durumda değildi zaten. Sonra Gerald’ın gözlerinde tekrar oışıltıbelirdi ve bir dakika sonra da o budalaca sırıtışizledi. “Sanaöğreteceğim, benim azametli güzelim,”dedi. Bu sözleri gerçekten söyledi. ‘Güzelim’ sözcüğünüVictoria devrineözgükötübir melodramdaki bir evsahibi edasıyla söylemişti. Bırakşu işi yapsın. Bırakşu işi yapsın da olsun bitsin. Daha iyi tanıdığıbir sesti bu ve Jessie onunöğüdünüyerine getirmek niyetindeydi. Feminist Gloria Steinem’in bunu onaylayıp onaylamayacağınıbilmiyordu. Aldırdığıda yoktu.Öneriçekiciydi,çünkütümüyle patikti. Bırak yapsın da olsun bitsin. Tamam. Sonra Gerald elini… o kısa parmaklı, yumuşak, penisinin ucu kadar pembe elini uzatarak göğsünükavradı. Jessie’nin içinde birşey fazla gerilmişbir kirişgibi koptu sanki. Kalçalarıyla sırtınıhızla yukarıkaldırarak adamın eliniüstünden fırlattı. “Yeter artık, Gerald. Bu budalaca kelepçeleri açda kalkayım! Bu oyunun bütün tadıdaha geçen martta kaçtı. Yerde hâlâkar olduğu sıralarda. Kendimi seksi değil, gülünçhissediyorum!” Gerald bu kez karısının sözlerini sonuna kadar duydu. Jessie bunu gözlerindekiışıltının birdenbire sönüvermesinden anladı.Şiddetli rüzgârda sönen mum alevlerine benziyordu. Jessie kocasının sonunda iki sözcüğükavradığınıtahmin etti: ‘budalaca’ ve ‘gülünç’. Geraldçocukkenşişmandı, kalınöamlıgözlük takmak zorundaydı. On sekiz yaşına kadar hiçbir kızlaçıkmamıştı. Sıkıbir rejim yapmaya ve kendisini saran yağlar onu boğmadan hepsinin icabına bakmak için vücudunuçalıştırmaya başladıktan bir yıl sonra ilk kez bir kızlaçıkmıştı.Üniversitenin ikinci sınıfına geçtiği sırada kendi deyişiyle yaşamında ‘herşeyi kontrol altına almıştı.’ Sanki yaşam… ya da hiçolmazsa Gerald’ın yaşamı… ona evcilleştirilmesi emredilmiş, durmadanşahlanan vahşi bir atmışgibi. Ama Jessie onun lise yıllarının bir dehşet gösterisi olduğunu biliyurdu. O yıllardan Gerald’a ikişey miras kalmıştı: kendine karşıduydu-fju horgörüve başkalarına beslediği kuşku. Gerald’ın birşirket avukatıolarak kazandığıbaşarıgüvenini ve ken-dlneolan saygısınıarttırmıştı. (Jessie’y’e evlenmesi de. Jessie bunun«la rolüolduğuna inanıyordu, hatta belki de hayati bir rolüvardı.) Ancak kocasının bazıkâbuslarının hiçbir zaman tümüyle sona ermemiş”iduğunu düşünüyordu. Gerald’ın kafasının derinliklerinde bir yerdeOkul zorbalarıhâlâona eziyet ediyorlardı. Gerald’ın beden eğitimi dersinde kızlar gibi sınavçekmek dışında başka birşey başaramamasına tıAtf gülüyorlardı. Bazısözcükler de sanki daha dün liseöğrencisiymişgibi ona herşeyi anımsatıyordu.Örneğin ‘budalaca’ ve ‘gülünç’ sözIükleri…Ya da Jessie böyle olduğundan kuşkulanıyordu.Çoğu zaman |mlkologlar pekçok konuda inanılmayacak kadar budala davranırlardı. Htttta insan onların mahsus böyle davrandıklarınıbile düşünecekti nere-rinyse. Ancak bu uzmanlar bazıanılarıkorkunçbir biçimde,ısrarla yııvıtma konusundançok ustaydılar. Bazıanılar, insanın kafasına habis MĐukler gibi yapışıyordu. Ve bazısözcükler de,örneğin ‘budalaca’ ve’gülünç’gibi, bu sülüklerin hemen canlanıp heyecanla kıvrılıp bükülmesine neden oluyordu. Jessie böyle kalleşçe bir darbe indirdiği için ani bir utançduymayı Đtekledi. Ama böyle birşey olmayınca da sevindi. Ya da hissettiği rahatlıktıGaliba artık rol yapmaktan yoruldum, diye düşündüve bu fikir bir I .ısınısürükledi peşinden. Kendi seks acendasıolabilirdi. Eğer ftyloyse programda bu kelepçeli oyun kesinlikle yoktu. Bütün bu oyunıindinialçalmışgibi hissetmesine neden oluyordu. Ah, evet, ilk birkaç¦ĐHMomeye endişeli bir heyecan eşlik etmişti. Eşarplarla yaptıklarıoyunu Jessie birkaçkez de katmerli orgazm olmuştu. Oysa ender olarak ‘i’iyurna ulaşırdı. Ama yine de bu denemelerin hoşuna gitmeyen yan lıiri vardı. Kendini her nasılsa alçalmışhissetmesi de bunlardan biriy- .orald’ın oyununun o ilk türlerinin her birinden sonra kâbuslar gör-‘”ir,.iıi. Uykudan inleyerek, ter içinde uyanmıştı, iyice sıkarak yumruk .ıptıgıelleri de bacaklarının arasındaydı. O kâbuslardan sadece birini i’ıiırhyordu. Ama o anıuzaklarda kalmış, bulanıklaşmıştı. Rüyasında ‘roket oynuyordu,çıplaktı. Sonra güneşbirdenbire sönüveriyordu. Bütün bunlara boşverşimdi, Jessie. Bunlar başka bir gün düşünebileceğinşeyler.Şu andaönemli olan tekşey Gerald’ın seni serbest bırakması. Evet.Çünküonlarınoyunu değildi bu, tümüyle Gerald’ındı. Jessie oyunu sırf kocasıistediği için sürdürmüştü. Ama bu neden artık yeterli değildi. Gerdanlıdalgıçkuşunun yalnızlık dolu sesi yine gölde yankılandı. Gerald’ın suratındaki o beklentili aptalca sırıtışın yerini somurtkan bir hoşnutsuzluk almıştı.«Seni kaltak karı, oyuncağımıkırdın!”diyormuşgibi bir ifadesi vardı. Jessie birdenbire bu ifadeyi son kez iyice incelediği anıhatırladı. Gerald ağustosta ona parlak kâğıda basılmışbir broşür getirmişve neyi istediğini işaret etmişti.«Evet, tabii bir Porsche alabilirsin,”demişti Jessie de.«Đstediğin bir Porsche’yse, onu alabilecek durumdayız.”Ama onun Forest Caddesi Sağlık Kulübüneüye yazılmasının daha iyi olacağınıdüşünüyordu. Gerald iki yıldan beri orayaüye olacağınısöyleyip duruyordu. Jessie,«Şu ara sende Porsche’ye yakışacak bir vücut yok,”demişti. Pek de diplomatça davranmadığının farkındaydı. Ama onaöyle davranmanın zamanıdeğilmişgibi geliyordu. Ayrıca Gerald tepesini ivice attırmıştı. O ara kocasının duygularına aldıracak durumda değildi. Son zamanlarda giderek daha sık böyle olmaya başlıyordu. Jessieüzülmesineüzülüyordu ama bu konuda ne yapacağınıbilmiyordu. Gerald soğuk bir tavırla,«Bu da ne demek oluyor?”diye sormuştu. Jessie, GeralçTın böyle sorular sorduğu zamançoğunlukla cevap beklemediğiniöğrendiğinden cevap verme zahmetine girmemişti.Önemli mesaj basit sözcüklerin altında gizliydi: Oyunu sportmence oynamıyorsun. Ama o gün bu gizli mesaja aldırmayan Jessie soruyu yanıtlamıştı. Belki de farkına varmadan bugüne hazırlanmıştı.«Şu demek oluyor: Bir Porsche’n olsun olmasın bu kışyine de kırk altısına basacaksın, Gerald… Ve yine on beşkilo fazlalığın olacak.”Evet, zalimce sözlerdi bunlar. Ama Jessie keyfi davranabilir, parlak broşürün kapağındaki spor arabanın fotoğrafına bakarken gözlerininönünde beliren hayali Gerald’a açıklayabilirdi. Bir an için, küçük gölcüğe getirdiği arabanın içlastiğine sıkışıp kalan pembe suratlı, saçlarıalnındaüçgen oluşturan küçük, tombul birçocuğu görür gibi olmuştu. Gerald broşürükadının elinden kapıp başka birşey söylemedenı”ikoyle uzaklaşmıştı. O günden sonra Porsche konusu bir daha açılmamıştı… Ama Jessieçoğu zaman kocasınınöfkeli, Kraliçe Victoria tarzı ••Biz HiçEğlenmiyoruz”diyen bakışlarından onun bu konuyu düşündü-flünüanlamıştı. Veşimdi bu bakışın daha daöfkelisini görüyordu. “Sen bununeğlencelit>irşeye benzediğini söyledin. Sözlerini keli-mesi kelimesine tekrarlıyorum: ‘Eğlenceli birşeye benziyor.'” Jessie böyle söylemişmiydi? Herhalde söyledim, dedi kendi kendini”Ama bir hataydı. Sadece basit bir ‘boşbulunma’. Muz kabuğuna husarak kayma gibi birşey. Gelgelelim bunu huysuzlaşmaya hazırlarımıBebek Huey gibi alt dudağınısarkıtan kocana nasıl söylerdin? Sorunun yanıtınıveremediğinden bakışlarınıaşağıya doğru kaydırdıve o zaman hiçhoşuna gitmeyen birşeyi gördü. Gerald’ın Bay Mutlu kopyasıazıcık bile yumuşamamıştı. Bay Mutlu’nun planda değişiklik olduğunu duymadığıanlaşılıyordu. “Gerald, benim sadece…” “Canın istemiyor,öyle mi? Mızıkçılık yapıyorsun ama,öyle değil•m ‘ Bütün gün için izin aldım. Geceyi de burada geçirirsek yarın sabah ¦ iıişe gidemeyeceğim.”Bir an sıkıntıyla bunu düşündükten sonra yineIimIĐ.«Bunun eğlenceli birşeye benzediğini söylemiştin.” Jessie yaşlıve yorgun bir pokerci gibi mazeretlerini sıralamaya haşladı.(Evet amaşimdi başım ağrıyor. Evet amaâdetöncesi kramp-hır yüzünden kıvranıyorum. Evet ama ben bir kadınım, onun için de fikrimi değiştirmeye hakkım var. Evet amaşimdi gerçekten bu koskoca-manıssız yerdeyiz ve sen beni korkutuyorsun, seni iriyarı, yakışıklı, hayvan gibi erkek seni.)Bu yalanlar Gerald’ın ya yanlışfikirlerini besliyorlardıya da egosunu. Bu ikisi birbiriyle kolaylıkla yer değiştirebilirdi. ıJessie daha bir kart, herhangi bir kartıalamadan, o yeni sesı¦•muşmaya başladı.Đlk kez yüksek sesle konuşuyordu. Bunun dışarıda <!,ıkafasının içindeki gibi olmasıJessie’yiçok ilgilendirdi. Güçlü, ifadeni/, kesin ve otoriter bir sesti bu. Đşin garibi tanıdıktıda. “Haklısın… herhaldeöylesöyledim. Ama aslında bana eğlenceligibi gözüken, diğer A sınıfıtiplerle birlikte adın kapıya yazılmadanönce mininle yaptığımız gibi kaçacağımız, pervasızca davranacağımız düşüncesiydi. Seninle karyola yaylarınıbiraz zıplatabileceğimizi, sonra da verandada oturarak sessizliğin zevkiniçıkaracağımızısanıyordum. Belki güneşbattıktan sonra kelime bulmacasıoynayacaktık. Bu, dava edilebilecek bir suçmu, Gerald? Ne düşünüyorsun? Bana söyle,çünkübunu bilmeyi gerçekten istiyorum.” “Ama sen dedin ki…” Kocasına son beşdakika türlübiçimde o lanet olasıca kelepçelerinçıkarılmasınıistediğini söylemişti. Ama Gerald kelepçeleri hâlâaçmamıştı. Jessie’nin sabrıtaşıpöfkeye dönüştü.«Tanrım, Gerald! Bunun keyfi hemen hemen biz başlar başlamaz kaçtı! Eğer kafan bir tuğla kadar kalın olmasaydısen de bunu anlardın!” “Şu dilin!Şu alaycı, ukala sözlerin. Bazenöyle bıkıyorum ki…” “Gerald, birşeye karar verdin mi, ne denirse densin seni etkileye-miyor bile. Bu kimin suçu?” “Böyle davrandığın zaman senden hiçhoşlanmıyorum, Jessie.” Durum kötüden daha kötüye ve nihayet korkunca doğru gidiyordu.Đşin en korkunçyanıherşeyinçokçabuk gelişmesiydi. Jessie birdenbire kendiniçok yorgun hissetti. Suçılgınca aşkın hiçbirşeyini istemiyorum.Aferin, Paul Simon! Belki boyun kısa ama hiçde aptal değilsin. “Hoşlanmadığınıbiliyorum. Hoşlanmamanın bir sakıncasıda yok.Çünküşu anda konu bu kelepçeler. Bir konuda fikrimi değiştirdiğim zaman benden ne kadar hoşlanıp hoşlanmadığın değil. Bu kelepçelerdenkurtulmak istiyorum. Beni duyuyor musun?” Birdenbireüzüntüyle kocasının onu duymadığınıanladı. Gerald hâlâbir adım gerideydi. “Kahretsin!Çok tutarsızsın! Fazla alaycısın! Seni seviyorum, Jess, ama bu lanet olasıcadilinden nefret ediyorum.”Gerald sol avucunu sarkıttığı, gül goncasına benzeyen dudaklarına sürdü. Sonra kederle karısına baktı. Zavallı, eziyet edilen Gerald. Onu buraya, bu ilkel ormana getiren, sonra da cinsel sorumluluklarından kaçan bir kadın var başında. Zavallı, eziyet edilen Gerald, kelepçelerin banyo kapısının yanındakişifonyerinüzerinde duran anahtarlarınıalmak için hiçbir hareket yapmıyordu. Jessie’nin kaygısıfarkına varmadan yerini, dahaönce de hissettiğiöfke ve korku karışımına bırakmıştı. On iki yaşlarındayken kardeşi Will blııloğumgünüpartisinde ona parmak atmıştı. Bütün arkadaşlarıbunugörmüşve hepsi de gülmüşlerdi.«Hah hah ha,çook kooomik, senyo-ru,öööyle saanırım…”Ama Jessie’ye hiçde komik gelmemişti. Herkesin içinde ençok Will gülmüştü. Gülerken ellerini dizlerine dayayarak ikibüklüm olmuş, saçlarıyüzüne düşmüştü. Bu olay Beatles, Slones ve Searchers’la diğerlerinin ortayaçıkmalarından bir yıl sonra olmuştu. O yüzden VVill’in saçlarıkolaylıkla suratına düşecek gibiydi. Anlaşılan saçlarından Jessie’yi göremiyordu,çünküonun ne kadar öfkelendiğininfarkında değildi… Oysa normal durumlarda Jessie’nin 11ılıhalinin veöfkesinin hemen farkına varırdı. Will gülmeyi sürdürmüş, ‘iıunda Jessieöfkesi giderek arttığından birşeyler yapmasıgerektiği- [1\dkarar vermişti. Yoksa patlamasıişten bile değildi. Đşte böylece küçük yumruğunu sıkmışveçok sevdiği kardeşine,çocuk sonunda inin bakmak için başınıkaldırıncaşiddetle vurmuştu. Hem de ağzına. !Kııdarbe Will’i bovling kukasıgibi devirmişveçocuk sarsıla sarsıla nOlaıiüiya başlamıştı. Jessie daha sonra kendini VVill’in can acısındançokşaşkınlıktan HÛLıdığına inandırmayaçalışmıştı. Ama on iki yaşında olmasına karşın : g«n;oğinöyle olmadığınıpekâlâbiliyordu. VVill’in canınıyakmıştı. Kardeşinin alt dudağıbir yerinden,üst dudağıda iki yerinden yarılmıştı. Evet, VVill’in canınıkötüyakmıştı. Neden? Kardeşi budalaca birşey yaptığırainmi? Ama aslında Will dokuz yaşındaydı. O gün basmıştıdokuzuna, aştabütünçocuklar aptal olurlardı. Hayır, mesele VVill’in aptallığı1tlufllldi. Olaya Jessie’nin korkusu neden olmuştu. Birşey yapmazsa ohftpuk köpük yeşilöfke ve utancın onu patlatacağıkorkusu.(Güneşsönecekti.) ilk kez o gün karşılaştığıgerçekşuydu:Đçinde bir kuyu vardı. O unun suyu zehirliydi. VVilliam ona parmak attığızaman o kuyunun iı,um bir kovaşarkıtmıştı. Kova yukarıçıktığında içi kıvıl kıvıl böcekler ve yi mim doluydu. Jessie de bu yüzden kardeşine nefret duymuştu. VVill’e “ftluuiabu nefret yüzünden vurduğunu düşünüyordu. O derinliklerden ilınlar Jessie’yi korkutmuştu.Şimdi, bunca yıl sonra onu hâlâkorkutiıı.junu anlıyordu… Aynızamandaöfkelendiriyordu da. Güneşi söndüremeyeceksin, diye düşündüama bunun ne anlama gt”lılifli konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Buna izin verirsem kahro-nııl “Seninle bu ince noktalarıtartışmak istemiyorum, Gerald. Sen sadeceşu kahrolasıcaşeylerin anahtarlarınıgetir ve onlarıbileklerimdençıkar.” Bununüzerine Gerald birşey söyleyince Jessieöyleşaşırdıki,önce ne demek istediğini kavrayamadı.«Ya kelepçeleri açmazsam?”

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir