Emmanuele Bernheim – Cuma Akşamı

İşte. Hiçbir şey kalmamıştı. Her şey paketlenmişti. Çıplak duvarlar ve üst üste yığılı koliler, iki odayı olduğundan daha küçük, tavanı da daha alçak gösteriyordu. Bu kadar uzun zaman boyunca, bu denli küçük bir alanda nasıl yaşayabilmişti? Laure kendini yatağına attı. Somya ‘dong’ etti. Kız gülümsedi. Yarın akşam, ses çıkarmayan bir yatakta yatacaktı. François’nın yatağında. Bozuk yayların gürültüsünü artık hiç duymayacaktı. Kalkıp kendini tekrar yatağa attı. ‘Dong.’ Sonra birçok kez daha. ‘Dong’. ‘Dong’.


‘Dong’. Bu yatağı kazandığı ilk parayla almıştı. Saat henüz yediydi, ama karnı acıkmıştı bile. Keşke Marie ve Bernard’ ın davetini kabul etmemiş olsaydı. Onların evinde geç yemek yenirdi, çocukların yatmasını beklerlerdi, hem de az yiyorlardı, çünkü Marie rejimdeydi. François oraya gitmeyi hep reddederdi. Peki ya randevusunu iptal etse? Yarın taşınıyordu, bunu anlayabilirlerdi. Laure telefonu kaldırdı. Sinyal sesi yoktu. Hattını kestirmişti. Göğüs geçirdi. Marie ve Bernard’a gidecekti, ama erken dönecekti. Yarın sabah saat sekizde nakliyeciler evde olacaktı. Üstü başı toz içindeydi. Bir duş alıp saçlarını yıkadı.

Kurutma makinesi kolilerden birinin içindeydi, hangisinde olduğunu hatırlamaksa olanaksızdı. Olsun, ıslak saçla çıkardı. Nezle olmayacağından emindi. Bu akşam olmazdı, François’la yaşamaya başlamasının arifesinde nezle filan olamazdı. Altı katı koşar adım indi. Yarın artık merdivende olmayacaktı. François’nın evinde asansör vardı. Apartmanın ağır kapısı arkasından kapandı. Laure kaldırımda durakladı. Gözlerini en üstteki iki pencereye doğru kaldırdı. Kendi evine. Sekiz yıldan beri ve daha bir geceliğine burası onun eviydi. Hapşırdı. Hava soğuktu. Arabasına doğru koştu.

Kontağı çevirdi, ama arabayı hareket ettirmedi. Havalandırmayı en sıcak konuma getirip beklemeye başladı. Sıcak hava gelmeye başlayınca, başını havalandırmanın önüne eğdi. Saçları yavaş yavaş kuruyordu. Sıcak hava midesini bulandırmaya başlayınca doğruldu. Bir çığlık attı. Kapının yanında bir adam vardı, hemen yanı başında, ellerini sallıyordu. Bir eliyle cama vururken, ötekiyle camı açmasını işaret ediyordu. Solgun ve çatlamış eller. Laure kapıları kilitledi. Eller aşağı indi. Adam arabadan uzaklaştı. Laure hareket etti. Biraz ilerdeki kırmızı ışıkta durmak zorunda kaldı. Dikiz aynasından arkaya bakıyordu.

Adam ona doğru geliyordu. Onu izliyordu. Elleri ceplerinde ağır ağır yürüyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir