Buckley Havaalanı Colorado, Ocak 1954 Belki soğuk bir kış gecesi oluşundan, belki de kanatlarının ve gövdesinin üzerine buzlu bir kefen gibi biriken tipi yüzünden, Boeing yapımı C97 Stratocruiser alanın ortasında bir kilise mezarlığı gibi duruyordu. Pilot kabininin ön camından yansıyan titrek ışıklar ve personelin belli belirsiz şekilleri bu görüntünün daha da ürkütücü olmasına yol açıyordu. Bu manzara Hava Kuvvetlerinden Binbaşı Raymond Vylander’ı pek etkilememişti. Yakıt tankerinin uçağın yanından ayrılıp karanlığın içinde kayboluşunu sessizce izledi. Yükleme rampası uçağın balinaya benzeyen karın kısmından uzaklaştı ve kapaklar ağır ağır kapandı. Aynı anda, yere düşmekte olan ışık dikdörtgeni de yok olmuştu. Binbaşı başını çevirip Buckley Deniz Kuvvetleri üssünün beş bin metrelik uçuş pistine ve her iki yanında parlayan çift sıralı ışıklarına baktı. Bu hayalete benzer parıltılar gecenin karanlığı içine dalıp kar perdesi altında yavaş yavaş kayboluyordu. Binbaşı Raymond Vylander sonra camda yansıyan yorgun yüzüne dikkat etti. Gür saçlarını örten şapkası kayıtsızca geriye itilmişti. Omuzları öne çıkmış, gergin durumuyla çıkış komutunu bekleyen bir yüz metre yarışçısını andırıyordu. Bakışları, yansıyan görüntüsünün ardındaki uçağı bulunca elinde olmadan ürperdi. Gözlerini yumarak gördüğü şeyi zihninin en uzak köşesine itti ve yüzünü odaya döndü. Amiral Walter Bass oturduğu yerde, elindeki meteoroloji bültenini özenle katladıktan sonra, alnında biriken teri mendiliyle sildi. “Fırtına Rocky Dağlarının doğusuna kayıyor. Deniz sınırına vardığında çoktan bitmiş olur.” “Tabii, önce bu koca kıçlı kuşu yerinden kaldırabilirsem.” “Başarırsın.” “Yakıt depoları tam dolu ve ayrıca otuz beş ton hamule yüklü bir uçağı, otuz deniz mili hızla esen yan rüzgâr ve tipi altında bin yedi yüz metre yükseklikten havalandırmak o kadar kolay değil.” “Her şeyin hesabı yapıldı,” dedi Bass soğukça. “Pist sonuna varmadan bin metre önce tekerleklerin yerden kesilmiş olacak.” Vylander söndürülmüş balon gibi çöktü bir koltuğa, “Adamlarımın hayatını tehlikeye atmaya değer mi, amiralim? Nedir Amerikan Deniz Kuvvetleri için bu denli önemli olan… ne olduğu belirsiz bir takım ıvır zıvırı Pasifik’te bir adaya yollamak için neden gelip Hava Kuvvetlerinin uçağını alıyorlar?” Bass’ın yüzü bir an için kızardı, sonra yumuşadı. Konuşmaya başladığında sesi de neredeyse özür diler gibiydi. “Çok basit, binbaşı. Ivır zıvır dediğin şey birinci derece önceliği olanb ir malzemedir ve çok gizli bir deney programı için gönderilmektedir. Şu bin mil çapındaki bölgede ağır yük taşıyacak tek araç sizin Stratocruiser’iniz, bu yüzden uçağı Hava Kuvvetlerinden ödünç aldık. Siz ve personeliniz de uçakla birlikte görevlendirildiniz. Hepsi bu işte.” Vylander, Bass’a gözlerini dikip baktı. “Karşı geliyorum sanmayın, amiralim, ama hepsi o kadar değil doğrusu.” Bass masanın öbür ucuna geçerek oturdu. “Bunu olağan bir uçuş gibi kabul edin, ötesini düşünmeyin.”
Clive Cussler – Dirk Pitt #5 – Enkaz
PDF Kitap İndir |