Joseph Roth – Hileli Tartı

Bir zamanlar Zlotogrod bölgesinde Anselm Eibenschütz adında bir denetleme görevlisi yaşardı. Görevi, bölgedeki satıcıların ölçü ve ağırlıklarını denetlemekti. Eibenschütz, belli zamanlarda dükkanları tek tek dolaşır, endazeleri, terazi ve ağırlıkları incelerdi. Tam teçhizatlı bir jandarma polisi de ona eşlik ederdi. Buradan, devletin ona, gerektiğinde, sahtekârları Kutsal Kitap’ta müjdelenen buyruğa uygun olarak cezalandırma yetkisi . verdiği ve buna göre de sahtekârların haydutlardan hiçbir farkının olmadığı anlaşılmaktaydı. Zlotogrod’a gelince, bu bölge oldukça geniş bir alana yayılmıştı. Dört büyükçe köyü, iki küçük ama önemli pazar köyünü, ayrıca küçük Zlotogrod şehrinin merkezini kapsıyordu. Denetleme görevlisi, resmi görevleri için devlete ait, tek atın koşulduğu iki tekerlekli bir. araba kullanıyordu; bunun yanı sıra bakımından Eibenschütz’ün kendisinin sorumlu olduğu bir kır at vardı. Bu kır at olağanüstü çevik ve gösterişliydi. Üç yıl boyunca nakliye birliklerine hizmet etmiş, sonra veterinerin bile açıklayamadığı bir nedenden dolayı sol gözü aniden kör olduğu için sivil hizmete alınmıştı. Yine de, o altın sarısı süratli arabaya koşulduğunda hayli heybetli görünürdü. Bazı günler, arabada denetleme görevlisi Eibenschütz’ün yanında jandarma polisi Wenzel Slama da olurdu. Slama’nın kum sarısı miğferinin üzerinde altından sivri bir tepelikle imparatorluğun çift başlı kartalı parıldardı.


Dizlerinin arasından süngüsü takılı bir tüfek yükselirdi. Dizginler ve kırbaçsa denetleme görevlisinin elinde olurdu. Yumuşak ve özenle yukarıya doğru kıvrılmış sarı bıyıkları, tıpkı çift başlı kartal ve sivri tepelikli miğfer gibi, altın misali ışıldardı. Bu bıyıklar da diğerleriyle aynı maddeden yapılmıştı sanki. Kırbaç zaman zaman coşkuyla şaklar ve şakladığında da adeta kahkaha atarmış gibi olurdu: Bunun üzerine, kır at, dört nala koşmaya başlardı, ihtiras yüklü bir zarafet ve çevik bir süvari atının coşkunluğuyla yapardı bunu. Sıcak yaz günlerinde Zlotogrod’bölgesindeki yollar ve caddeler çoktan kuruyup yağmura hasret kaldığında, boz renkli koca bir toz bulutu yükselir ve kır atın, arabanın, jandarma polisinin ve denetleme görevlisinin üzerini kaplardı. Kışın ise Anselm Eibenschütz, kendisine tahsis edilmiş, iki kişilik oturma yeri olan küçük bir kızak kullanırdı. Kır at, yaz kış hep aynı zarafet içinde dört nala koşardı. Kışları artık boz renkli değil, gümüş renginde bir kar çevrintisi oluşur, jandarma polisinin, denetleme görevlisinin ve kızağın üzerini kaplayarak onları görünmez hale getirirdi. En çok da kır at görünmez olurdu, çünkü neredeyse kar kadar beyazdı. Şu bizim denetleme görevlimiz Anselm Eibenschütz son derece heybetli bir adamdı. Eski bir askerdi. On iki yılını on birinci topçu birliğinde daimi astsubay olarak geçirmişti. Eibenschütz, deyim yerindeyse, bu meslekte çekirdekten yetişmişti. Her zaman dürüst bir asker olmuştu.

Eğer karısı katı, hatta ödün vermez bir tavırla onu zorlamış olmasaydı, Eibenschütz ordudan asla ayrılmazdı. Neredeyse tüm daimi astsubayların yaptığı gibi o da evlenmişti. Ah ne de yalnızdır bu astsubaylar. Yalnızca erkekleri görürler, sırf erkekleri. Karşılarına çıkan kadınlar, tıpkı kırlangıçlar gibi, yanlarından hızla kaçıp gider. Onlar, astsubaylar yani, deyiş yerindeyse, en azından tek bir kırlangıcı olsun alıkoymak için evlenir. Aynı şekilde, topçu birliği daimi başçavuşu Eibenschütz de evlenmişti; herkesin karşısına çıkabilecek sıradan bir kadındı karısı. Üniformasından ayrılmak Eibenschütz’ü o kadar üzmüştü ki! Sivil kıyafetler giymekten hoşlanmıyordu. Kendini tıpkı, yaşamının dötte biri boyunca uğraşarak kendi salgısından, yani kendi etinden ve kanından yapmış olduğu evini .terk etmeye zorlanan bir salyangoz gibi hissediyordu. Ama diğer arkadaşları açısından da durum neredeyse aynıydı. Birçoğunun karısı vardı: yanılgıdan, yalnızlıktan, sevgiden dolayı, kim bilir! Her biri kendi kadınına itaat ederdi: endişeden ve şövalyelikten, alışkanlıktan ve yalnızlık korkusundan dolayı, kim bilir! Sözün kısası, Eibenschütz, ordudan ayrıldı. Üniformasını, o çok sevdiği üniformasını çıkardı; kışladan, o çok sevdiği kışlasından ayrıldı. Tüm daimi astsubayların bir memuriyet hakkı vardı. Küçük bir Moravya şehri olan Nikolsburglu Eibenschütz karısı yüzünden ikinci, belki de asıl Nikolsburg’u olan orduyu terk etmek zorunda kaldığında, yediemin ya da .

noter olarak memleketine dönmek için çok uzun bir süre uğraştı. Ancak o dönemde Moravya’da ne bir yediemine ne de notere ihtiyaç vardı. Eibenschütz’ün verdiği bütün . dilekçeler reddedildi. İşte o zaman Eibenschütz karısına karşı ilk kez gerçekten öfke duydu. Bunca manevra ve komutana karşı koyabilmiş bir topçu sınıfı başçavuşu olan Eibenschütz, o. andan itibaren karısına karşı güçlü olacağına ant içti; Regina’ydı karısının adı. Bir zamanlar Eibenschütz’ün üniformasına aşık olmuştu Regina – olsa olsa beş yıl geçmişti bunun üzerinden, ama şimdi, yani Eibenschütz’ü pek çok gece boyunca çıplak ve üniformasız gördükten, ele geçirdikten sonra, ondan sivil kıyafetler, mevki, iş, ev, çocuklar, torunlar ve daha kim bilir neler istiyordu. Ancak Zlotogrod’da bir denetleme görevlisi kadrosunun boş olduğu haberini aldıktan sonra, duyduğu öfkenin Anselm Eibenschütz’e hiç yararı olmadı. Silahlarını bıraktı. Kışladan, üniformasından, dostları ve arkadaşlarından ayrıldı. Zlotogrod’a doğru yola çıktı. II Zlotogrod bölgesi krallığın doğu uçundaydı. Bu yörede daha önce tembel bir denetleme görevlisi çalışmıştı. Ölçü ve ağırlıkların olduğu zamanlar ne kadar da eskilerde kalmıştı – yaşlılar o zamanları hâlâ anımsıyordu.

Yalnızca teraziler vardı; teraziler vardı yalnızca. Kumaşların ölçüsü kollar kullanılarak alınırdı ve yumruğunu sıkmış bir erkeğin kolunun elinden dirseğine kadar olan kısmının, ne daha fazla ne daha az, tam bir endaze kadar olduğunu bütün dünya bilirdi. Ayrıca gümüşten bir şamdanın bir libre yirmi gram, pirinçten bir şamdanın ise yaklaşık iki libre ağırlığında olduğunu da herkes bilirdi. İşte bu yüzden, bu bölgede tartmaya ve ölçmeye asla güvenmeyen pek çok insan vardı. Onlar elleriyle tartar, gözleriyle ölçerdi. Burası, devlete bağlı bir denetleme görevlisi için hiç de uygun bir yer değildi. Dediğimiz gibi, topçu birliği başçavuşu Anselm Eibenschütz’ten önce Zlotogrod bölgesinde başka bir denetleme görevlisi daha çalışmıştı. Ama bilseniz nasıl bir denetleme görevlisiydi o! Yaşlı ve güçsüzdü, kendini alkole vermişti ve bırakın köylerdeki, pazar yerlerindeki ölçü ve ağırlıkları, küçük Zlotogrod şehrindekileri bile bir kez olsun denetlememişti. Bu nedenle, toprağa verilirken onun için olağanüstü güzel bir cenaze töreni hazırlanmıştı. Satıcıların hepsi naaşının ardı sıra yürümüştü: sahte ağırlıklarla, yani gümüş ve pirinç şamdanlarla tartanlar, şahsen tek bir ölçü aletine bile sahip olmayan bir ağırlık denetçisinin ölüp gitmiş olmasına, ondan hiçbir kişisel çıkar sağlayamadıkları için, yalnızca usulen üzülen birçok başka kişi katılmıştı cenaze törenine. Çünkü bu yörede yaşayan insanlar hukukun, yasaların, adaletin ve hükümetin taleplerini ödün vermez bir tavırla savunan herkesi doğuştan düşmanları olarak görürdü. Dükkânlarda önceden belirlenmiş ölçü ve ağırlıklar bulundurmak, kişinin kendi vicdanına karşı bile hesabını veremeyeceği bir konuydu. Peki bu yeni, görevine düşkün denetleme görevlisinin gelmesi ne anlama geliyordu! Eski denetleme görevlisi ne denli büyük bir üzüntüyle toprağa verilmişse, Anselm Eibenschütz de Zlotogrod’da o denli’ büyük bir kuşkuyla karşılanmıştı.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir