Abdullah Ziya Kozanoğlu – Savcı Bey

SOLİRİA denilen Silivri’den İstanbul’a gelen yol üzerindeki Diyonis hanındaki yolcuların sayısı hiçbir gün dördü geçmezdi. Pazar günlerinden başka hancının yüzünün güldüğü görülmemişti. Ayazma’nın önündeki ağaçların altında iki adam oturmuş, önlerine konan yemekleri temizlemeye çalışırken, atları da çayırda otluyor; karşıda yatan karadağın tozlu yolundan aşağı, bir öküz arabası delicesine bir hızla yuvarlanıyormuş gibi kayıyordu. Çınar altında yemek yiyen yolculardan genci, karşısında oturup ayran çanağını iki eliyle kafasına dikmiş, lıkır lıkır içen yoldaşına seslendi: – Şu tepeden inen öküz arabasına bak Balaban! Sanki uçuyor. Bu arabanın içinde olmak ister miydin? Balaban kafasına diktiği ayran çanağını indirdi. Artık yavaş yavaş ağarmaya yüz tutan bıyıklarını elinin tersiyle sildi. – Birisinden kaçıyor beyim. Arkasından kovalıyorlar. Bu sırada hancı yola doğru ilerlemiş, elini alnına koymuş, öküz arabasına bakıyordu. İğneli sopayı yiye yiye artları kan içinde kalmış iki yoksul öküz, ayaklan dolaşarak soluk soluğa arkalarındaki arabayı ancak hanın önüne kadar sürükleyebildiler.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir