Metin Üstündağ – Hasar Tespit Çalışmaları

beylikler oğullukl sıfır ile dört işlem’e girmeye çalışmak yalnızlık genişlikle derinliğin çelişmesi yalnızlık insanın en mat ve en malt hâli yalnızlık vincent van gogh’un arles’teki odası şimdi bütün dünya. yürek tokluğu’na sevişiyoruz 18 ağustos 1999 hakkını vererek bayağı ve âdi olmak da zor artık tencere yuvarlanmış kapağı. anılarını yazıyor sırtındaki barcode izinden tanıdım. kardeşiz biz ensemiz boza pişirilmeye omzumuz baş koyup ağlamaya yahut tabut taşımaya iyi insanlar birer birer öldükçe jokerleri alınmış iskambil destesi’ne dönüyor güzelim hayat kalp ne hissedeceğini nereden nasıl akıl ediyor zaman bırakmış geçmesini insanlara bakıyor içimizdeki çocuk da piç çıktı insan mı hünerli olta mı akıllı balık mı aç gidiş – dönüş arası bir bilet’im ben bir doğu bilimi: ‘tahammül’ dostlar beni satırlasın habire ve hiç durmadan bir hiçliği uyarmak bizimkisi bir nebze sevilmek sevişmek umudu ile yüzümüze gülen herkese haybeden bize miras bırakacak mısırlı meçhul amcamız gibi davranıyoruz dış mihraklar: 1 iç mihraklar: 2 (ilk yarı sonucu) dünün ne çok çocuğu var. bugünün ne çok tasası endişesi. yarının ne çok ölüsü olacak cari’ler carsin gaari kambiyo’lar da kamsin toprak duası’na çıkmış bulutlar durgun göle fırlatılan taşın yüzeye çizdiği her daire elin mi kolun mu gölün mü gözün mü taşın m rüşvet adı veriliyor yamyam da bir çeşit hümanist değil mi nereye çekersen oraya gider kelimeler kimi tuttuğunu seviyor. kimi tutulduğunu ne ile kim ile didişiyorsan o biraz sensin vakit varken biraz vakit öldürelim bari aydınların asıl görevi yakınmak değil yanmaktır bir ses sahibini arıyor bir göz eski baktıklarını hayatın devamlılık yazarı zayıf altı rakam’la kaçırdım milli piyango’da büyük ikramiye’yi memleket ne kullanıyor bilmiyorum amma çoğu zaman kafası iyi imla kuralları’nı bürokratik engeller olarak algılayanlar var yalnızlık kelimesi ne çok ağızda insan düşünen hayvan değil peşinen hayvan’dır hepimiz piyonuz şu satranç oyununda. çocukluğumuz hariç her şey ego lego en büyük erdem bizim erdem! (hiç olur mu ya) pusula’yı çinliler bulmuş ama yolunu kaybedenler hep biz oluyoruz hayatta postmodernist halkı yeldeğirmeni sanıyor padişah insan kılığı’na girmiş tebdil – i kıyafet geziyor neden doğru insanlar bize aşık olmuyor taşı sıksak sorun çıkarıyoruz hüzün çıkarıyoruz tasa çıkarıyoruz.


taşı sıkmasak olay çıkarıyoruz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir