Metin Üstündağ – Görüşmeyeli uzun zaman oldu

– merhaba. – merhaba. – görüşmeyeli, uzun zaman oldu. – evet. – neler yaptın. – sensizliğe alıştım. – ciddi misin. – tıka basa.


– niye ki. – çünkü sen, beni ve hayatımı evvela sırf kendinle doldurdun, sonra da çekip gittin. – bilmiyordum. – hiçbir şey bilmiyorsun sen zaten. kırgınım bu yüzden sana ben çok. – neden kırgınsın. – çünkü sen, bana evvela kaybetmeyi ve mutsuzluğu sevdirdin sonra da gittin, bir başına çok mutlu oldun. – sıkıldım ama ben hep kaybetmekten ve çok mutsuz olmaktan. sonra baktım, meğer çocuk oyuncağıymış kazanmak ve mutlu olmak. hem benim kazandığım, hayatımın geri kalanını korumak oldu sadece. yine de özür dilerim. – bir şey değiştirmez ki bu. – bilmiyordum. – ikinci kez diyorsun bunu. – özür dilerim. – bunu da ikinci kez diyorsun. – ne yapabilirim. – hiçbir şey. geçilmiş zamanın davası olmaz. – tamam, ben bir hayvanım. – estağfirullah. – yo.

esta, esta. anlamalıydım, hissetmeliydim. – ama o vakitler senin kalbin çok kalabalıktı. – olsun, seni farketmeliydim ben yine de. – belki benim de suçum var. – senin ne suçun olabilir ki. – sadece seni sevdim. seni sevmekten başka hiçbir şey yapmadım. – ama ben onu da yapmadım. – seni herkes seviyordu zaten. – bilmiyordum. – üçüncü kez sığınıyorsun bu kelimeye – ne yapabilirim ki. – bu da ikinci oluyor. – haklısın. – haklılık, haksızlık meselesi değil ki bu.

– ne istiyorsun benden. elimi, kolumu mu keseyim. ne yapayım, kırık kalbini onarmak ve affettirmek için kendimi. – hiçbir şey istemiyorum senden. yalnızca kritik yapıyoruz, ‘oynat hayatcığım’ oynuyoruz işte, tek kale yaşanmış ve bitmemiş bir sevginin ardından. – devam et, itiraf et. içinde biriktirdiğin beni kus, suratıma. suç kalbime. haydi. – artık pek fazla görüşmesek de haberlerini alıyordum ordan burdan. yani ne yalan söyleyeyim, hayatta tökezlediğini, düştüğünü duyduğumda, hakkında nahoş şeyler anlatıldığında, anında anlatılanlara yalan da olsa yüzde bin beş yüz de ben katıyor, inanıyor ve büyük keyif alıyordum bundan. – inanmıyorum. – inanabilirsin. – peki niçin. – açık açık ve uluorta, kucak dolusu yaşayamadığım sevgim, aynı derecede nefrete dönüşmüştü çünkü.

sevgilisinden intikam almak için meşhur şarkıcı olmak isteyen tiplerin olduğu o eski yerli fil mleri anlıyordum artık. senin mutluluk haberlerin geldikçe, kalbime kramplar giriyordu. bir canlı bomba olup elinde, yanında yörende patlamak istiyordum. sırf parçalarımı görüp ömür boyu dinmeyen bir vicdan azabı çekesin diye. – sana karşı bilmeden takındığım ilgisizliğimin seni bu derece derinleştirmesi ilginç değil mi. – entel entel konuşma. derinleşmek değildiki benim muradım. mutlu olmak istiyordum sadece. evet, mutsuz oldukça derinleştim, derinleştikçe de boyumu geçti umutsuzluğum ve nihayet geçmişle boğuldum… sen ise hem kendi, hem de benim geçmişim üzerinden atladın, attaya gittin. – sana sarılabilir miyim. – şefkat dilenmiyorum senden. – ne yapmamı istiyorsun. – hiçbir şey. yalnızca beni mutlu kılacak organlarımı kerpetenle söktün, his uçlarımı acımasızca zımparaladın, bunu bilmeni istiyorum. bunu bil ve zıbar git.

– bilerek yapmadım ki. – bilerek yapsaydın çok üzülmezdim zaten. bilmeden yaptığın için kalbim pörtledi. – konuştukça, kanıyor kelimeler. – evet. – keşke. keşke, keşke diye başlamasaydım bunca yıl sonra seninle tekrar konuşmaya. – keşke. – beni affedebilecek misin. – affedersem, ölürsün içimde. oysa ben seni yüreğimde çengelli bir iğne gibi taşımak ve arada bir kanırtmak istiyorum. yaşadığımı hissetmek için. – beni hâlâ seviyorsun demek ki. – seni değil, seni seven o eski pervasız hâlimi seviyorum ben. – tekrar, özür dilerim.

– tekrar, hiç önemi yok. geçilmiş zamanın davası olmaz. – şeey. beni dövebilirsin istersen. – saçmalama. – ne yapayım. – dur biraz. – ve fekat özne tıkandı, yüklem ilerlemiyor. en iyisi paragraf paragraf uzaklaşmak buradan. kendine ve kendindeki kendime iyi bak. – peki, zeki. cillop yurdumuzda hanımlar beylerine nasıl sesleniyor acaba – televizyon karşısında uyuma kıllı top – hay boyu devrilesice işlevi batasıca seni – pazara çıkıcam para bırak siyonist – küsme gel dürtükle de rahatla yem çuvalı – çocuklarla ilgilensene biraz sperm bankası – koca değil maşallah bağımsız milletvekili – sen de erkek misin be ön sevişme düşmanı – buzdolabı taksidini ödemeyi unutma ziki küçük – hadi gel de üstümde debellen dur erken boşalan – sigaranın külünü halıya dökme ataerkil – gel de beni bir yelle oramın kürdanı – yine ne istiyon benden manda boku – ömrümü yedin ömrümün stres yumağı – ben annemin evine gidiyorum mangal dötlü – yiğidim aslanım çek-yat’ta yatıyor – bari salatayı sen yap evimin sibobu – sen mi geldin tez mi geldin taciz efendi – bu gece olmaz çok yorgunum kalem pil – yine kahveye mi gidiyon maço beyi – eş değil mübarek ömür törpüsü – zorla zorla hiç lazım değil sanki bu organ sonra sana bir daha – yediğin kadar da çalışsan ya oburiks – oh gel sallana sallana küçük dev adam – sırtını keseleyeyim mi kıllı tripot – evimin şişmanı orgazm düşmanı – dün yine neredeydin stop lambası – uslu dur yere bakan pandik atan – sakın ola bir saniye dibimden ayrılma sokarca – anlat da güleyim biraz neşe pınarı – haydi kalk sabah oldu ereksiyon efendi – eve biraz para bırak döner sermaye – bir gün çünkü’n kalkmasa da oturup dertleşsek ‘olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu’

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir