Tahsin Saraç – Toplu Şiirler

“ Türkçeyi kullanmadaki özeni, imge zenginliği ve toplumcu içerikle vardığı bileşim, Tahsin Saraç’ın kurduğu kendine özgü şiir evreninin belirleyici nitelikleridir. Özgürlük,kardeşlik, kavga, sevi, ölüm, yaşama sevinci, çocuk, çağın acısı, şiirlerindeki özenli dil ve titizlik dize işçiliğiyle tanınan Saraç’ın başlıca temalarını oluşturur.” (Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, s.4889) Tahsin SARAÇ,’“ üstün estetik düzeyde^ yapıtları yanında, emperyalizme, ırkçılığa ve sömürüye karşı yaşam boyu vermiş olduğu ödünsüz savaşım gerekçesiyle” Asya-Afrika Yazarlar Birliği’nin 1986 LOTUS pdülünü aldı.(Aziz NESİN. Lotus Ödül Töreni Konuşması. Çağdaş Türk Dili. Şubat 1989) “ 1982 temmuzumsa katıldığı Madrid Dünya Ozanları kongresinde varlığıyla birçok bakımlardan dikkatleri üzerinde töplamıştır;^ünkü Tahsin Saraç kendi kuşağının en büyük Avrupa ozanları arasında yer almaktadır.” (Georges ÂSTALOS. Nouvelle Europe. 1983. Sayı: 40). Kara dağlar karanlığı göğüsler
Kalkar kartal kanatlar kayalardan
Ulu yalnızlığında dev soluklu Tek
Yaratılmış
Giremez mor aydınlığına evreninin ne yapsa
Sınırı sınırsızlığına teğet bir cüce
Işığa karşı bu, doğan güne karşı
Ve kör küçüklüğünde, buz bencilliğinde
Sevgiye sevgiye sevgiye karşı.
Esrik yellerde başı bir yabanıl
Bir ayrı pınarlardan susuzluğu hep
Boğazlanmış sevisi insan sıcaklığıyla
Han yüreği ve bir çift kömür, köpkömür
Erir öylece kanında suskun suskun
Gecesi gecesine karşı.
Serin özgürlüğünde solumak doğanın
Ve gök kuşağında salıncak kurmak
Coşup coşup da yıldızlara tekme
Ve sonra açılıp açılıp ötelere
Şöyle yürek dolusu yaşamak varken
Ölmek, hücre hücre, ölmek, göz göre göre
Yasak duvarlarına karşı.
8
TİKSİNTİ
Kemirir kaya kovuklarını gece
Bir o taş dilsizliğinde, derin…
Kum kum gözlerimde, kum kum
Uyunamamışlığı düşüncelerin
Tiksinti.
Sağar sarı yıldızları ışın ışın
Alaca bir mavide gözbebekleri
Ki çalar kapısını ötelerin;
Öbür yanda uyur çiftler ayrı evrenlerini
Susar gecesini herkes, örer yalanını
Bir oyun, bir oyun, bir oyun ki çirkin
Tiksinti.
Damarlarda bir o ılık salınmışlık
Pis kokusu bir et, bir tuz, bir terin
Kudururken çayırlarda al boğalar, doru taylar
Tiksinti dört duvar içinde tutsak
Pelte mutluluğundan döşeklerin
Tiksinti.
9
Yeller cirit atar oysa yine doruklarda
Yarlarda çekik ve dik dağkeçileri
Boynuzlar bulutunu yücelerin;
Ve bir o buz çağlayanlar esrikliğiyle
Koşar soluk soluk ürkek karacalar
Islak diriliğini yaban bitkilerin;
Uykulu bir sıcakta kurur oysa bir bir
Yemyeşil sürgünleri gencecik yüreğin
Tiksinti.
Ve özlem
O ak ışıltısına bataklıkta çiçeklerin
O buruk, o diri, o kütür kütür
Dile sığmaz tadına yasak meyvelerin;
Özlem, özlem, özlem
Alabalık yıkanmışlığına pırıl pırıl
Bir o dağ sularında sepserin.
Özlem…
10
ÇAĞLAR BOYU
Sağır mağaralarında unutulmuşluğun
Dolaşır ılık bir şaşkınlıkta
Mezarlarını yitirmiş ölüler.
Kıpırdar kör kuyuların yosun uykusu
Ve salkım sakallı taş yontularda
Bir Asur gecesinden çatlar zaman.
Boşanır birden çağlar zincirinden
Kamçılı kral kapılarının aslanları
Çıplak tutsaklar üzerine
Bronz bedenleri dövmeli.
Sonra yürür öfke burunlu fırtınalarla
Sel sel çeriler kentler üzerine
Önde o en usta ölüm biçenler.
Gerilir bir acı gök tüm yuvalara
Kum dolar süt pınarı göğsüne anaların
Boğazda tıkanır lokma akşam sofrasında
Soğur sıcak yatakları o elma kokulu
Yayla sabahı bakışlı ak gelinlerin.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir