Kitap, ilkçağ doğusunun kil tabietler biçiminde muhafaza ettiği, Yunanlılar ve Romalılar’ın önlerine açtıkları, ortaçağın kürsülerc astığı, atalarımızın ellerine aldıkları ve şimdi de bizim cebimize koyabiirliğimiz bu nesne, düşüncenin dile getirilmesinde ve her çeşit bilginin muhafazasında, özel bir inceleme gerektirecek kadar büyük bir yer kazanmıştır. Bununla birlikte, kitabı, çok dar bir kavram içinde sınırlı kalmaksızın, tam olarak tanımlamak, ya da çok geniş bir alana taşırmak uygun olmaz. Sokaktaki adama kitabın ne olduğu sorulacak olsa, yanıtı çok zaman, sadeec matbuanın tanırnma uygıın düşecek ve 1882’dc LittrC’dc bulduğumuz görgül tanımlamalara yakın olacaktır: “Yazılı ya da basılı bir metne dayanak olarak işe yarayan birçok yaprağın bir araya gelmişi”; ya da, Malo-Renault’nun, !93!’de, “Art du livre” adlı yapıtındaki tanımına: “Bir arada dikilmiş ve or tak bir kapak içine konmuş basılı defterler”; ya da, “Grand Larousse encyclopedique”teki tanıma: “Dikilmiş ya da ciltli olarak bir araya getirilmiş basılı yapraklar bütünü”. Bu tanımlar, yapıldıkları günü yansıtan nitelikte ve fazlaca dardır; kitabın, “codex”ten 1 başka biçimleri de olmuştur ve Gutenberg’in buluşu kitHbın pek uzun olan tarihinde ancak bir değişikliktir. Kitabı lanımlayabilmek için, bir araya gelmeleri zorunlu olan üç kavramın varlığı gereklidir: yazı için bir dayanak, bir metnin yayılması ve muhafazası ve kullanışhhk. Kitap, her şeyden önce, yazının dayanağıdır; dolayısıyla, Siimerliler’in kil tabletleri, Mısırlılar’ın papirüsleri, ilkçağ Roma’sının tomarları, ortaçağın elyazmaları, bizim basılı kağıtlarımız, ve aynı zamanda mikrofilmler de, aradaki büyük dayanak ve biçim değişikliklerine karşın, kitap sayılabilir. Kitap fikri, yayın düşüncesine, yani bir metnin yayılması ve muhafazası isteğine de bağlıdır. Dolayısıyla, kitap, mektuptan noter tasdildi belgeye dek, genel olarak, arşiv belgeleri arasında yer alan tüm özel belgelerden ayrılır. Ve nihayet, tüm yazı dayanaklannın kullanışlı olmamasını karşılık, kitabın kullanışlı olması gerekir; her ne kadar, birçok metin taşa oyulmuş ise de, kimse, Concorde Meydanı’ndaki dikilitaşı kitap saymaya kalkmaz. !895’te “Grande encyclopedie”de yapılan tanım bu üç görünümü özlü bir biçimde bir araya getiriyordu: “Bir metnin … taşınır bir biçimde açığa vurulmaya yönelik, yazılı olarak çoğaltılmışı”. Kitap, sınırlı bir inceleme konusu gibi görünebilir; ama, aslında, karmaşık bir olaydır; çeşitliliğinin ve göz önünde tutulmasını gerektiren bakış açılarının çeşitliliğinin algılanmasının yanı sıra, kitabın bütünlüğünü ve başka görünümlerini değerlendirmek amacıyla bazı görünümleri feda edildiğinde acısını duyduğu sakatlanmayı da duyurnsamak gerekir.
Albert Labarre – Kitabın Tarihi
PDF Kitap İndir |