Nicolae Jorga – Kanuni Sultan Süleyman – Yenilmez Türk

Osmanlı padişahları içerisinde en bilineni hiç şüphesiz Kanunî Sultan Süleyman’dır. 46 yıl süren hükümdarlığının izleri günümüze kadar gelmiştir. Kanunî Sultan Süleyman döneminde doğu sınırlarının fazla tehdit almaması ve Avrupa’da gelişen şartlar sebebiyle asıl hedef batı olmuştu. Kanunî döneminde Habsburg İmparatorluğu akrabalık bağlarıyla Avrupa’nın önemli bir kısmına sahip olmuştu. Onların önünde direnen tek güç Fransa ve İngiltere idi. Osmanlıların Avrupa’daki bu mücadeleye karışmaları siyasi dengenin yeniden kurulmasını sağladı. Fransa ve İngiltere gibi milli monarşiler, Osmanlıların, Habsburglara karşı mücadeleye girmesiyle hayat hakkı bulabildi. Yine bu dönemde Avrupa’da ortaya çıkan reform hareketleri de koyu bir Katolik devlet olan Habsburglara karşı gelişebilmesini, Osmanlıların Şarlken’e karşı yaptığı askeri baskıya borçludur. Osmanlıların, Habsburgların Alman kanadını yıpratmaları sayesinde Protestanlık Almanya’da yayılabildi. Habsburgların Afrika’yı ele geçirmeleri de bu bölgelerdeki Türk korsanlarıyla Osmanlıların işbirliği yapması sayesinde önlendi. Akdeniz’de ve Kuzey Afrika’da hakimiyet kuramayan Habsburglar bütün dikkat ve güçlerini Atlantik ötesindeki yeni sömürgelerine kaydırdılar. Kanunî’den itibaren Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa için gerçek bir tehlike oldu. 1522’de Rodos’un fethedilmesi Batı ve Orta Avrupa’daki devletlerin gözlerini tekrar Türklere çevirmelerine sebep oldu. Rodos’un Osmanlı hakimiyetine geçmesi ile ilgili 1522-1523 yıllarında 80 tane kitap ve broşür yayınlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki Fransuva-Şarlken çekişmesinden dolayı yönünü iyice Avrupa’ya dönmesi ve Mohaç Muharebesi ile Macaristan’ı fethi üzerine herkes Türklerle ilgilenmeye başladı.


Bu konuda ardı ardına kitaplar basıldı. Kanunî’nin 1529’daki Birinci Viyana Kuşatması ile tehlikenin nefesini iyice enselerinde hisseden Avrupalıların, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ilgisi daha da arttı. Kanunî Sultan Süleyman döneminde Almanya içlerine kadar ilerlenmesi, Avrupa’da büyük bir korkuya sebep olduğu gibi “Yenilmez Türk imajını” da oluşturdu. Kanunî dönemi o kadar parlaktı ki 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun içine girdiği buhranlı yıllarda, ıslahat layihası kaleme alanlar Kanunî dönemini dönülmesi gereken “Altın Çağ” olarak göstermişlerdi. Kanunî dönemi her yönden İmparatorluğun zirvesi olmasa da padişahın 46 yıl süren hükümdarlığı ve dünya siyasetine yön vermesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun en göz alıcı dönemidir. Sultan Süleyman, “Daima muzaffer padişah, şahların şahı, kâinâtın taçlı efendisi, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz ve Karadeniz’in hakimi, Rum’un, Anadolu’nun, Yunanistan’ın, Karaman’ın Dulkadir’in, Diyarbekir’in, Şam’ın, Halep’in, Kahire’nin, Kudüs’ün, Mekke ve Medine’nin, Yemen’in, Cidde’nin vs. hükümdarı sultan Süleyman Şah” tı. Jorga, Kanunî’yi “Hiçbir Osmanlı Sultanı, Osman Bey’in halefi, padişah ve halife olarak sahip olduğu bilinci, onun kadar ihtişamla taşımadı” şeklinde değerlendirir. Jorga’nın Osmanlı Tarihi’nin Kanunî Sultan Süleyman ile ilgili bu kısmı birçok ana kaynağa d a y a nıla r a k h a zırla n mış v e Ka n u n î d ö n e min d e O s m a nlı İ m p a r a t o rlu ğ u ’ n u t e fe r r u a tlı ola r a k a nla t a n bir e s e r dir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir