Şerafettin Turan – Kanuni Süleyman Dönemi Taht Kavgaları

Osmanlı împaratorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Devirlerinde, başlıca iç olaylar arasında, şehzadeler arasındaki taht kavgalarının önemli bir yer aldığı görülmektedir. Daha I. Murad döneminde başlayan bu kavgalar, Fetret Devri’nde olduğu gibi, kimi kez devletin varlığını tehlikeye düşürecek derecede ciddi bir nitelik almış, imparatorluğun en güçlü dönemlerinde bile uzun karışıklıklara ve kanlı iç savaşlara yol açan bir sorun olarak etkisini sürdürmüştür. Kanuni Süleyman’ın yanm yüzyıla yaklaşan görkemli saltanatının son yıllan da, birbirini izleyen bu tür taht kavgalanyla gölgelenmiştir. Gerçekten de, yönetimi yasal kurallara dayandırmaya öncelik verdiği için kendisine Kanuni sanı verilen, adaletle davranmaya çalıştığından ötürü Halife Ömer’e benzetilip Ömer-meşreb diye nitelenen ve tantanalı yaşamı nedeniyle de batalılarca Magnifico (Muhteşem ) diye anılan yaşlı padişahın, artık onun saltanatını istemeyen tebaasına karşı tahtını korumak zorunda kalması ve bu uğurda 2 oğlunu öldürtmekten çekinmemesi, ne âdil bir hükümdar ne de bir baba olarak ona onur verecek olaylardan olmasa gerektir. Bu bakımdan, dönemin gözleri kamaştıran görkemi içinde dikkatleri pek çekmediği için basit birer olay gibi algılanan Şehzade Mustafa ve Bayezid olaylan, bu dar çerçeve içinde değerlendirilmelerine olanak bulunmayan büyük bir önem taşımaktadır. Şehzade Mustafa ve onu izleyen Bayezid olaylarının basit birer ayaklanma olarak görülmesine, kuşkusuz ki kaynaklarımızın bu konuda verdikleri bilgilerin, sorunun niteliğini ve kapsamını belirtmekten çok uzak bulunması neden olmuştur. Olayların toplumsal ve ekonomik nedenlerini göz ardı ederek genelde kişisel tutkulan ve iktidar arayışlannı ön plana çıkaran Osmanlı tarih yazarlanna göre, Mustafa ve Bayezid olaylannda başlıca etken, saray ve çevresi entrikalandır. Böylece Mustafa’nın öldürülmesinde başrolü. Kanuni den sonra tahta 9 öz oğullarından birini geçirmeyi planlayan Hürrem Sultan ile damadı Sadrazam Rûstem Paşa oynamışlardır. Şehzade Bayezid’in ayaklanmasına ise, sadrazam olmaya çalışan Lala Mustafa Paşa’nın entrikaları yol açmıştır. Oysa gerek Mustafa’nın gerekse Bayezid’in ayaklanma diye nitenen davranışlara girişmeleri, babalarının saltanatına karşı Anadolu’da doğan ve gittikçe yayılan hoşnutsuzluğun bir yansımasıdır. Mustafa olayının bir devamı olan Bayezid ayaklanması, kanlı bir iç savaşa yol açması ve yıllarca süren çalkantılar yaratması yanında, OsmanlıSafevi Iran ilişkilerini de etkilemesi yönlerinden daha da önem taşımaktadır. Biz de bu incelememizde esas olarak Bayezid olayı üzerinde duracağız: ancak o ayaklanmayı anlayabilmek için öncelikle Şehzade Mustafa olayını gerçek nedenleri ve boyutları ile açıklamak gerektiği için öncelikle onu ele alacağız. Dönemin Osmanlı tarih yazarları dışında Topkapı Sarayı Arşivindeki kimi belgeler ve olaylann çağdaş tanıklan Avusturya elçisi Busbecq ile Venedik elçilerinin raporları, Mustafa’nın öldürülmesiyle sonuçlanan olayın içyüzü hakkında önemli ipuçları vermektedirler.


Bayezidin giriştiği taht kavgasına gelince, XVII. Yüzyılda Peçevi İbrahim’den başlayarak Ord. Prof. I. Hakkı Uzunçarşılı’ya gelinceye değin birkaçı dışında hemen bütün tarih yazarları ve yazarlarımız, BayezidSelim arasındaki taht kavgasına ilişkin olarak Gelibolulu Âli’nin Nfidlrn’l-mehârib ve Künhül-ahb&r adlı yapıtlarında verdiği bilgileri aktarmakla yetinmişlerdir. Artık klasikleşmiş olan bu anlatıma göre, Bayezid olayı, basit bir veliahtlık mücadelesinden başka bir şey değildir. Lala Mustafa’nın ve kendi etrafında bulunan bazı fesatçıların (müfsidlerin) kışkırtmalarına kapılarak ağabeyi Selim e ve babasına karşı ayaklanan Bayezid yenilgiye uğradığında İran’a kaçmış, en sonunda hak ettiği cezaya çarptırılarak katledilmiştir.1 Âli’nin, sorunu böyle tek yanlı ve dar bir görüş açısından ortaya koymasını bir bakıma doğal görmek gerekir. Çünkü kendisi bu taht kavgası döneminde Selim in hizmetinde bulunduğuna ve N âd iru lm ehiribı ona sunduğuna göre, olayı tarafsız bir gözlemci olarak ele alması olanaksızdı. Bununla birlikte o, Bayezid ile Selim arasındaki Konya Savafi’mn önemini dikkate alarak bu “nâdir” savaşa ilişkin bir kitap yazarak avnnalan gösterir nitelikte de olsa kıymetli bilgiler veN M ru’lm a h irib, Bayezid üe Se*mln sancaklarının değiştirilmesi 3e başlamakta ve Sefenm tahta çıV ş, it sona srmeKedr. Ancak BayenTin Mûrütmesinden sonraki otaytara hiç değinlmarniaecfr. V ar*a~:*Jarmöa yansız kaidığmı söylüyorsa da. kitabını sunduğu Sefen’den bazı yaytar MNttcljpra. ‘narteöe yûksakp murada erme*yi unluğunu da gizteyememekteAr (Vr. 2S»; 10 ren ilk tarih yazan olmuştur.

Bu nedenle kısmen olayların İçinde yaşamış olan Âli’nin, adı geçen yapıtları, bugün bile Bayezid olayı İçin kullanacağımız Osmanlı kaynaklarının başında gelmektedir. Aşağı yukarı aynı bilgileri yineleyen belli başlı öteki yeril kaynaklarımız arasında özellikle Karaçelebi-zâde Abdülaziz’in Süleymannâme’sinin, bazı yerlerde Âli’yi tamamladığı görülmektedir. Çağdaş İran kaynaklarının bu konuda verdikleri bilgiler ise, hemen hemen Bayezid’in Konya Savaşı’ndan sonra bu ülkeye sığınmasına ve başlangıçta Şah Tahmasb tarafından çok iyi karşılanmışken şah aleyhine giriştiği suikast hareketlerinin haber alınması üzerine hapsedilmesine ve sonunda babası ile ağabeyinin istekleri doğrultusunda öldürülmesine ilişkin bulunmaktadır. Bu kaynakların başında da Gaffâri’nin Cihanârâ’sı ile Haşan Rumlu’nun Ahaenü’t-tev&rih’i gelmektedir. Gaffâri, Bayezid’in Kazvin’de karşılanışına tanık olduğu halde, sığınmacı OsmanlI şehzadesinin İran’daki yaşamı ve Tahmasb ile Kanuni ve Selim arasındaki mektuplaşma ve pazarlıklar hakkında verdiği bilgiler çok eksik olup, en önemli kayıtlan Bayezid’in İran başkentine vanşı, hapsi ve öldürülmesi tarihleriyle sınırlı bulunmaktadır. Haşan Rupılu’nun bu konudaki kayıtlan da aşağı yukan Gaffâri’nin aynı olup, kimi yerlerde ondan da eksik kalmaktadır. Gaffâri’nin yapıtı Müneecimbaşı Ahmet tarafından kullanılmış. Haşan Rumlu’nun yapıtı da büyük bir olasılıkla Karaçelebi-zâde Abdülazizin kaynaklarından birini oluşturmuştur. Batı kaynaklarına gelince. Venedik baylo’lanmn kendi senatolarına sundukları Relazione’lerde Osmanlı tmparatorluğu’na ait iç ve dış sorunların çoğuna olduğu gibi Kanuni Süleyman’ın oğullan arasındaki saltanat kavgalarının da aydınlatılmasına ışık tutacak önemli kayıtlar bulunmaktadır. Ancak, Bayezid’in ayaklanması sırasında baylo bulunan Mario de Cavalli il Vecchio’nun 1560 tarihli Relazlone’slnde bu olaya ilişkin hiçbir bilgi vermemesi anlamlı görünmektedir.2 Bayezid olayındaki bu durumun aksine. Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi sorununda Relazione’lerde çok önemli ve oldukça geniş bilgiler verilmektedir. Baylo Bemardo Navagero (1550-1552). Kanuni’nin şehzadeleri, Mustafa ve Selim taraftar lan hakkında dikkati çeken bilgiler vermektedir.

Domenico Trevisano (1554-1556) nun Relarlone’si ile 1553 ve 1554 tarihli anonim iki Relarione’de ise nedenleri, oluşumu ve sonuçlan ile birlikte Şehzade Mustafa olayının aynntılannı bulmaktayız.3 önem i çok belirgin olan ve Alman tarihçisi Zınkeisen tarafından 2) Afben. E Relazioni degli Ambaaciatori Vanati al Senato durantt ü » t oto dacımoeaeto. S. Turchia. ser. III. V o lt. s. 271296 3) 1553 tarihli Refazıone. Alben, Documenti di Storia Ottomana dal yccolo XVC. FVanza. 1842. s. 33-110.

İtana Retazıon* ise Aviao di Coatantmopofc (foanbu l dan Habartar) tttffaOvv ı^ y o r 11 kullanılmış bulunan Venedik kaynaklarının dışında, Avrupa’da Busbecq’in Âli’ye benzer bir rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten de onun Türk Mektuplarındaki kayıtları, batı dillerinde yazılan birçok yapıtın ana malzemesini oluşturmuştur. Bu arada Zinkeisen ile Romen tarihçi Jorga özellikle anılmaya deger. Salaberry gibi Osmanlı İmparatorluğu dönemini bütünüyle ele alan ya da Fairfax Oovvney gibi yalnızca Kanuni Süleyman dönemi üzerinde duran batılılar da, doğrudan doğruya Busbecq’ln verdiği bilgileri aktarmışlardır. Bunların dışında Şehzade Mustafa ve Bayezid olaylarına ilişkin trajedi ya da opera librettosu yazan batılılar da onıın yazdıklarına dayanmışlardır. Mustafa’nın katlinden bir süre sonra İstanbul’a gelen bu Avusturya elçisinin, kuşkusuz kendi gözlemlerine ve çeşitli çevrelerden duyduklarına dayanarak yazdıkları, özellikle Mustafa ve Bayezid olayları arasındaki bağlılığı ve Bayezid’in Düzme Mustafa ayaklanmasındaki tavrını belirtmek bakımından önem taşımaktadır. Oflun verdiği bilgilerin kısmen de olsa yeni belgelerle doğrulanması Türk M ektuplan’nın değerini daha da artırmaktadır. Bununla birlikte gerek Busbecq gerekse ona dayanan tarihçiler ve yazarlar, dahası batı kaynakları ile birlikte Osmanlı kaynaklarım da kullanmış olan J.V. Hammer, Bayezid olayını, veliahtlığı elde etmek için girişilmiş bir ayaklanma olarak aktarmaktan ileriye geçememişlerdir. Bu görüşte gerçek payı bulunduğu yadsınamaz, ancak ayaklanmanın çok yönlü içeriği, doğurduğu sonuçlar ve dolayısıyla önemi yeterince belirtilememiştir. * * * Her şeyden önce, bir saltanat kavgası olan Bayezid olayını, 1. Muradın oğlu Savcı olayından başlayarak süregelen şehzade mücadelelerinin son büyük halkası ve ağabeyi Mustafa olayının bir devamı olarak ele almak gerekir. Çağma göre merkezi ve güçlü bir devlet anlayışının gerektirdiği örgütlenmeyi gerçekleştiren Osmanlı sultanları ve yöneticilerinin, tahta geçişin kurallarını saptayan bir veraset yasası’nı yürürlüğe koymamış olmalan, kuşkusuz ki taht kavgalarına ve şehzadeler arasında kardeş mücadelelerine yol açan en büyük etken olmuştur. Ostelik düzenlediği yasa ile merkez örgütünü, buradaki üst düzey görevlilerin yetkilerini, atamalarda aranacak nitelikleri ve devlet protokolünü ayrıntılarıyla saptayan Fatih Mehmed’in, tahta çıkmayı güç’e ve kıamet’e bağlaması, saltanat değişikliklerinde şehzade kanlarının akmasına, akıtılmasına yol açmıştır.

Bilindiği gibi saltanatın birliğini gözeten ve tahta çıkan padişahın kardeşlerinin taht iddiaları ile ayaklanmalarını önlemek isteyen Fatih. Kanurınamesi’ııe veraset için şu hükmü koydurtmuştu: 12 “Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karın* daçlann, nizâm -ı âlem için kati itmek münasibdir; asker ülemâ dahi tecviz etm lşdir, anınla âmil olalar.”4 Böylece Fatih’in işbaşına geçen padişaha, ‘nizam-ı âlem (kamu düzeni)’ için kardeşlerini öldürme hakkı veren yasal bir dayanak tanıması, şehzade kavgalarına başını/nefsini kurtarma gibi bir boyut da getirmiştir. Denebilir ki gerek Mustafa gerekse Bayezid. saltanat tahtına oturamayacak olurlarsa ona ulaşan kardeşlerinin elinden ölümü kabul etmektense daha babalarının sağlığında bu trajik sondan kurtulmak istemişlerdir. Çeşitli sosyal ve ekonomik nedenlerin de etkisiyle Kanuni Süleyman’ın saltanatına karşı Anadolu’da doğan hoşnutsuzluk, Şehzade Mustafa olayı ile meydana çıkmıştı. Kanuni, 1553’te Nahcıvan Seferi diye bilinen tran Savaşı na çıkarken Mustafa’yı katlettlrmekle geçici bir önlem alabilmişti. Ancak bu karşıtlığı doğuran nedenleri ortadan kaldıramadığı için, bunlann bir süre sonra Bayezid olayı ile daha geniş çapta meydana çıkmasına engel olamamıştı. Nitekim Celflli İsyan ları’nı incelerken Bayezid olayını bu niteliği ile ele alınış olan Mustafa Akdağ, Bayezid ile Selim arasındaki Konya Ssvsfi’nın basit bir taht kavgası değil, “Kapıkulları lehine işleyen bir idareyi ve onun temsilcisi olan bir zümreyi kaldırmak isteyenlerle, tersine olarak bunu korumak zorunda olan iki kuvvetli parti arasında çok kanlı bir meydan savaşı” olduğunu vurgulamıştır. Aynı zamanda bunun. “Devletin, ordu ve idare teşkilatı ve Anadolu halkının hükümet karşısındaki durumu bakımlarından bir dönüm noktası” oluşturduğunu belirtmiştir. Veliahtlık mücadelesi olarak da, Bayezid olayının, kendinden önceki olaylara benzeyc.ı yönleri yok değildir. Örneğin, bir bakıma bunu Yavuz Selim’in tahtı ele geçirmesi ile karşılaştırmak olanağı vardır. Bundan da öte denilebilir ki Yavuz’un babasına karşı harekete geçmesi ve başan kazanıp padişahlığa yükselmesi, kendinden sonra torunlarına örnek olmuştur.

Bilindiği gibi Yavuz Selim de başlangıçta veliahtlığı, dolayısıyla babasından sonra tahtta oturmayı sağlamak için mücadeleye girişmişti. Ancak Bayezid olayını Yavuz Selim’inkinden ayıran başlıca özellik. Yavuz un doğrudan doğruya babasına karşı cephe alıp savaşmasına karşın Bayezid’in, eyleminde ağabeyi Selim’i hedef almış olmasıdır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir