Melih Cevdet Anday – Gelişen Komedya

Tiyatro üstüne konuştuğumuz bir gün, Memet Fuat, o konuşma sırasında sözünü ettiğim yazılarda ileri sürülen düşünceler ilgisini çekmiş olacak ki, bana tiyatro üstüne bir kitap hazırlamamı öğütledi; bu kitapta, ona sözünü ettiğim yazılar ve daha başkaları bir araya getirilecek, bunlara yorumlar ve açıklamalar eklenecek, elden geldiğince bir bütün sağlanmıya çalışılacaktı. İşte elinizdeki kitabın ortaya çıkması böyle oldu. Beğenilirse başarısı Memet Fuat’ındır, beğenilmezse benim güçsüzlüğüme verilsin. Tiyatro sevgisinin, özellikle gençler arasında, gün geçtikçe arttığını görüyoruz. Buna nice sevinsek yeridir. Ancak tiyatro gibi yüce bir sanata girer- MELİH CEVDE T ANDAY ken yalnızca sevgi gücü ile yetinmek doğru olmadığına göre, bize şimdi tiyatro edebiyatı, tiyatro tarihi ve tekniği üzerine bilgi veren kitaplar çok gerekl i. Şu basit kitapla ben de bu çabaya katılabilirsem ne iyi! «Basit kitap» derken, yersiz bir alçakgönüllülüğe özeniyorum sanılmasın. Derlediğim yazılarda aydınlarımızın bilmedikleri bir şey yok. Bu bakımdan birçokları bu kitabı gereksiz bulduklarını söyliyebilirler. Ancak sevdikleri ve atıldıkları bu sanatı öğrenmek için durmadan kitap ariyan gençlerin sayısı onlardan çoktut. Ben daha çok o gençleri düşündüm. Eflâtun ile Aristo’nun tiyatro konusunda çatıştıklarını gösteren iki parça üe başladım kitaba, oradan Shakespeare’e geçerek dram üstüne bilgi veren üç yazı topladım, üçüncü bölümü de komedyaya ayırdım. B u bölümün sonuna koyduğum bence çok ilginç olan yazıda, komedya ile tragedyanın kesiştikleri kuramı işlenmektedir. Böylece üç bölüm arasında ayrı gayrı kalmamakla bir çeşit uyumlu sonuca varılmış oldu. Tiyat ­ royu öğrenmek istiyenler, bu yazılarda, meraklarını büsbütün artıran birtakım ipuçları bulabilirler sanıyorum.


Temel sorunlar her zaman gereklidir. Kitabı tamamladıktan sonra elime alınca ona daha ne gibi yazılar ve konular eklenebilir diye düşündüm, gönlümce olan tasarı onu gözümde büsbütün küçülttü. Kaynak bilgilere ve çağdaş güçlü yorumlara dayanarak tiyatronun gelmişini geçmişini vermek gerçekten yararlı bir iş olacaktır. İlerde yapmak isterim. Melih Cevdet Aııday 6 İLK ÇAĞDA BİR TARTIŞMA ı Bu bölümde Efîâtun’un Devlet’inden, Aristo’nun Poetika’suıdaıı alınma iki parça ile Francis Fergusson’dan çevrilmiş bir yazı yar. Devlet’de Sokratcs konuşuyor, Poetika’da ise Aristo yazıyor. Eflâtun ile Aristo’nun tiyatro konusundaki düşünceleri, her parça sonunda özetlendi, böylece Francis Fergusson’un yazısına geçilmeden Önce onların çatıştıkları yerler belirtilmiş oldu. Her iki parçada da konumuzla ilgili olmıyan yerler atlanmıştır. Fergusson’un yazısı için ayrıca özetleme ve belirtme yoluna gidilmedi. Öteki bölümler için aynı yöntem uygulanmıştır, tik parçada Sokrates, Adeimanthos’Ia karşı karşıya. 7 Devlet’ten «Şairler, masalcılar olmuş, olan ya da olacak bir şeyi anlatırlar, değil mi?» «Başka neyi anlatabilirler?» «Anlattıklarını ya doğrudan doğruya, ya taklit yolu ile, ya da her ik i türlü anlatmaz* lar mı?» «Kavrıyamadım, daha açık konuş.» «Benim hocalığıma da diyecek yok doğrusu. Bilmiyorum açık konuşmasını! Öyleyse meslenin bütününü bırakalım da, konuşmasını bilmiyenler gibi bir parçasını alalım. Ne demek istediğimi bir örnekle anlat-* 8 GELİŞEN KOMEDYA mıya çalışayım: tlyada’nın başlangıcını bilirsin. Şair orada Khryses’in Agamemnon’a kızını serbest bırakması için yalvardığını, Agamemnon’un kızdığını, istediğini elde edemiyen Khryses’in Akhai’Mara beddua ettiğini anlatır, değil mi?» «Evet.

» «Şunu da bilirsin öyleyse: «Birçok Ak – h&i’lıiara, en çok da öndeleri Atreus oğullarına yalvanyordu» sözlerine kadar olan parçayı şair kendi ağzından anlatır. Bir başkasının konuştuğu sanısını uyandırmak istemez bizde. Am a sonrası için, kendi Khryses’miş, konuşan da Homeros değil, ihtiyar rahipmiş gibi davranır, bizde öyle bir sanı uyandırmıya çalışır. Ilion’da, Itaka’da, bütün Odyssea’da olup bitenler hep bu yoldan anlatılır.» «Öyledir.» , « Şair bize başkalarının söylediği sözler i , bu sözlerin nerede, nasıl söylendiğini anlattığı zaman, yaptığı iş bir anlatmadır sadece.» «Tabî.» «Ama şair bu sözleri söylerken, kendisi değil, bir başkasıymış gibi davranırsa, nedir o zaman yaptığı şey? Bir başkasının yerine geçmek, sözünü bir başkasının kişiliğine elinden geldiğince uydurmak değil mi?» «Evet.» MELI H CEVDE T ANDA Y «Peki, bir insan sesini, davranışını bir başkasına uydurmıya çalıştı mı ne yapmış olur? Benzemek istediği kimseyi taklit etmiş olmaz mı?» «Olur.» «Demek k i Homeros da, bütün sairler de anlatmalarında taklide başvururlar.» • «Evet.» «Ama şair kendini hiç gizlemezse, anlattıklarına taklit karışmaz. Gene, nasıl olur? Kavrıyamadım, dememen için anlatayım: Homeros, Khryses’in, k?zı için kurtulmalık getirerek Akhaihların ayaklarına kapanmıya geldiğini söyledikten sonra, kendisi Khryses olmuş gibi değil de, Homeros olarak konuşsaydı, işe taklit karışmaz, bu.bir anlatma olurdu, örneğin şöyle (ama ben vezinsiz konuşacağım, şair değilim) «Rahip geldi, tanrılardan Akhaihların burunları kanamadan Troya’yı almalar?nı diledi. Kurtulmalığı alıp kızını serbest bırakmalarını istedi.

Sözlerini bitirince, Akhailılar rahibe saygılarını ve bu ise razı olduklarını bildirdiler. Fakat 9 Agamemnon küplere bindi. Hemen kalkıp gitmesini, bir daha da oraya ayak basmamasını, yoksa ne anasının, ne de rahip kılığının kendisini koruyamıyacağmı söyledi. K-zını bırakmak şöyle dursun, ihtiyarlayıncaya kadar, Argos’da yanıbaşmda alıkoyacağını da ekledi sözlerine. Evine sağ salim dönmek is10 GELİŞEN KOMEDY A terse, kafasını kızdırmadan çekip gitmesini buyurdu, ihtiyar bunları duyunca ürktü, bir şey demeden kalkıp gitti. Am a ordudan uzaklaşınca Apollon’a bütün yüreği ile yalvarıp 3^akardı. Tanrı adlarını sayıp döktü, ona şimdiye kadar sunduğu adakları, kurbanları hatırlamasını, bunlardan hoşnut kaldıysa, oklarını Akhaihların üzerine yağdırıp döktüğü gözyaşlarının acısını çıkarmasını diledi.» işte dostum taklide başvurmadan düpedüz anlatma böyle olur.» «Anladım.» «Şunu da anla öyleyse, bir destandan kişilerin sözleri dışında, şairin dediklerini çıkarır da, yalnız konuşmaları bırakırsak, deminkinin tam tersi bir anlatma yapmış oluruz.» «Haaa! Şimdi anladım. Tragedyada gördüğümüz çeşit budur.» «Fam üstüne bastın. Demin anlatamadığımı kavradın şimdi. Demek şiirin iki türlü anlatma yolu varmış: Biri, dediğin gibi tragedya ve komedya’daki taklit yolu, öteki, şairin olanı biteni kendi anlatması.

Bu çeşit de dithyrambos’larda görülür sanırsm. Her i k i çeşidin de bir araya geldiği olur, destanlarda ve başka şiirlerde olduğu gibi. Anladın mı şimdi düşüncemi?» «Evet, şimdi anladım ne demek istediğini.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir